

AKıL FiKiR KULüBü ÜYESi
İstihbarat faaliyetleri her zaman devletler için kritik bir öneme sahip olmuştur. Savaşlarda üstün konuma gelebilmek, kendisine yönelik tehditleri önceden haber alabilmek için devletler tarihin her döneminde istihbarat çalışmasına önem vermiştir.
Türk tarihinde de istihbarat faaliyetleri önemli bir yere sahiptir. Tarih boyunca kurulan istihbarat teşkilatlarından belki de en fazla merak edileni ve araştırılanı Teşkilat-ı Mahsusa’dır. Teşkilat-ı Mahsusa’ya yönelik bu kadar merak uyanmasının ana nedeni onun bir istihbarat örgütü olmanın ötesinde üyeleri ve yaptıklarıyla tarihimizde önemli izler bırakmış olmasıdır.
Teşkilat-ı Mahsusa’nın Amacı
Teşkilat-ı Mahsusa’nın kuruluş tarihiyle ilgili kesin bir bilgi bulunmamakla birlikte, Enver Paşa’nın emriyle İttihat ve Terakki Cemiyeti Merkez-i Umumi’sinde alınan karar doğrultusunda kurulmuş, Balkanlarda çetecilere karşı mücadele eden subaylar tarafından ana omurgası oluşturulmuştur. Ardından genişleyerek ve güçlenerek Osmanlı topraklarının tamamında ve dünyanın çeşitli bölgelerinde çalışmalarını yürütmüştür.
Teşkilatın amacı; Osmanlı Devleti’nin siyasal birliğini sağlamak, korumak ve Osmanlı’ya yönelik faaliyetlere karşı çalışma yürütmektir. Enver Paşa, bu örgüt sayesinde çeşitli milliyetlerin ayrılıkçı hareketlerinin önlenebileceğini düşünmektedir. Teşkilat bu amaçla emperyalist kuvvetlerin ayrılıkçı faaliyetleri desteklediği coğrafyalarda özel çalışmalar yürütmüş ve Osmanlıya yönelik doğabilecek isyanları engellemek için çalışmıştır. Teşkilat aynı zamanda düşman kuvvetlere karşı istihbarat faaliyetleri yürüterek karşı propaganda ve gerilla eylemleriyle düşmanı yıpratmaya çalışan faaliyetler yürütmüştür. Bu faaliyetlerini sadece yurt içinde değil; Hindistan, Mısır, Orta Asya ve İran gibi yerler başta olmak üzere emperyalistlerin işgal altında tuttuğu topraklarda mazlum ulusları emperyalistlere karşı örgütlemek için çalışma yürütmüştür. Teşkilatın ilk başkanı ve yöneticisi Süleyman Askeri Bey’dir.
Dünyanın Dört Yanında Mücadele
Teşkilat sadece bir noktada faaliyet yürütmemiş birçok cephede aynı anda çalışmıştır. Trablusgarp Savaşı’nda İtalyanlara karşı yerel halkı örgütlemiş; Mustafa Kemal ve Enver Paşa gibi Türk Devrimi’ne önderlik eden liderlerimizin Trablusgarp’a geçerek direnişe önderlik etmelerini sağlamıştır. Trablusgarp Savaşı esnasında Balkan Savaşları’nın patlaması üzerine teşkilat üyeleri daha büyük bir tehdit olarak gördükleri Balkan cephesine yığınak yaparak savaşmışlardır. Balkan Savaşı’nda Batı Trakya kaybedilmiş ve 1913 İstanbul Anlaşması sonucunda Bulgaristan’a bırakılmıştır. Teşkilat-ı Mahsusa, Süleyman Askeri Bey’in başkanlığında bir gönüllüler birliğini Batı Trakya’ya gönderir. Teşkilat-ı Mahsusa birliğinin burada yürüttüğü gerilla savaşının neticesinde Osmanlı devletinden tırnak içinde bağımsız, “Batı Trakya Cumhuriyeti” adlı bir devlet kurulur. Bu devletin başkanlığına ise Süleyman Askeri Bey getirilir. Burada ilk büyük başarısını kazanan teşkilat, süreç içerisinde özellikle emperyalist güçlerin işgal altında tuttuğu coğrafyada halkı harekete geçirmek için faaliyet yürütmüş ve mazlum ulusların bağımsızlığı için mücadele etmiştir. Teşkilatın üyeleri sadece eli silah tutan fedailer grubundan oluşmaz; doktor, öğretmen, mühendis gibi yurt içinde ve yurt dışında iyi bir eğitimden geçmiş isimlerde görev yapmıştır. Teşkilatın yapısı içerisinde kendilerine verilen görevler kapsamında vatan için nerede mücadele ihtiyacı varsa orada görevlerini icra etmişlerdir.
Teşkilat- ı Mahsusa, özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarında büyük ve geniş bir coğrafyada faaliyet göstermiştir. Doğu Anadolu’dan Kafkasya’ya, Suriye’ye, Afrika içlerine, Hindistan’a, Türkistan’a, Rusya içlerine bu teşkilat tarafından ajanlar gönderilmiştir. Teşkilatın üyeleri Osmanlı devletinin savaştığı tüm cephelerde savaşmış, yerli halkı savaşa karşı örgütleyerek Osmanlı ordusunun gücünü artırmaya çalışmıştır. Aynı zamanda Osmanlı toprakları dışında sınır ötesinde görev yaparak yerli halk arasında örgütlenmeye ve buralarda özellikle İngilizlere ve Ruslara karşı halkı isyan ettirmeye çalışarak işgal kuvvetlerinin iç isyanlarla uğraşmasına neden olmuş ve yaptıkları çeşitli suikast, sabotaj faaliyetleriyle düşmanı yıpratmışlardır.
Kurtuluş Savaşında Teşkilat-ı Mahsusa
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra işgalin neticesi olarak Teşkilat-ı Mahsusa dağıtılmış olsa da teşkilatın üyelerini vatan mücadelesinde alıkoymaya kimsenin gücü yetmemiştir. Teşkilat mensupları en iyi bildikleri şeyi yaparak örgütlenmiş ve yeni teşkilatlar kurarak istiklal mücadelesine katılmışlardır.
Anadolu toprakları işgal edilmeye başlayınca Karakol Cemiyeti, M.M. Grubu isimleriyle yeniden örgütlenen teşkilat; İstanbul’dan Anadolu’ya mühimmat ve asker geçmesi için yoğun bir çalışma yürütmüş bu sayede savaşın özellikle ilk etabında komuta kademesinin Anadolu’ya geçmesi ve gerekli mühimmatın sağlanmasına önderlik etmiştir. İstanbul’da kurulan teşkilatlar aynı zamanda işgale destek olan zararlı cemiyetlere karşı da kapsamlı bir çalışma yürütmüştür. Burada işgali destekleyen unsurların basın yoluyla veya ajan faaliyetiyle Kurtuluş Savaşı mücadelesine zarar vermesinin önüne geçmek için karşı faaliyetler yürütmüştür.
Teşkilat sadece İstanbul’da kurduğu teşkilatlarla değil aynı zamanda Anadolu’da kurduğu yapılar sayesinde Kurtuluş Savaşı’nda görev almıştır. Kuvayi Millîye örgütleri kurarak, halkı düşmana karşı milli mücadele saflarında örgütleyerek Kurtuluş Savaşı mücadelesinin başarıya ulaşmasına büyük katkılar sunmuştur.
Fedai Geleneği
Teşkilat-ı Mahsusa, yapısı gereği gizli bir örgütlenmeye sahip olmasından dolayı faaliyetleriyle ilgili resmi bilgiler de dahil olmak üzere detaylı bilgilere ulaşmak çok zordur. Fakat anılardan ve elde edilen veriler baktığımız zaman teşkilatın vatanseverlerden kurulu antiemperyalist bir örgütlenme olduğu ve dünyanın dört bir yanında emperyalist kuvvetlere karşı yoğun bir faaliyet yürüttüğünü görmekteyiz.
Elbette, Teşkilat-ı Mahsusa’yı yalnızca bir istihbarat teşkilatı olarak ele almak hatalı bir yaklaşımdır. Teşkilat, tarihin ihtiyaçları doğrultusunda fedakârca savaşmıştır.
Vatanın bağımsızlığını kendi canlarından aziz sayan fedaileriyle cepheden cepheye koşarak mücadele etmiş olan teşkilat aynı zamanda Kurtuluş Savaşımızın başarıya ulaşması adına da önemli katkılar sunmuştur. Ülkesi için seve seve şehadete yürüyen Teşkilat-ı Mahsusa kahramanlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz.