Her Güne Nutuk 11: Komutayı Elden Bırakmama Emri

Devlet ve milletin mukadderatında millî irade söz sahibi ve hâkimdir. Ordu, bu millî iradeye bağlı ve onun hizmetindedir.

Her Güne Nutuk 11: Komutayı Elden Bırakmama Emri

Mersinli Cemâl Paşa’nın İstanbul’a Gitmesi
Gerçekten, Konya’da bulunan 2. Ordu Müfettişi Cemâl Paşa’nın on gün için izinli olarak İstanbul’a gittiğini dört gün önce öğrenmiş ve hayret etmiştim.

Cemâl Paşa ile, Samsun’a çıktığım günden beri millî dâvâyı gerçekleştirmek için işbirliği yapmak, askerî ve millî hazırlıklara girişmek ve teşkilât kurmak konularında haberleşmelerimiz vardı. Kendisinden, ümit verici olumlu cevaplar almıştım.

Benimle bu tarzda ilişki kurmuş olan bir komutanın, kendi kendine izin alıp İstanbul’a gitmesi, akıllıca bir iş olmamak gerekirdi. Bu sebeple, 5 Temmuz 1919 tarihli şifre ile, Konya’da 12. Kolordu Komutanı Salâhattin Bey’e şu iki maddeyi yazdım:

1- Cemâl Paşa’nın on gün için İstanbul’a hareketinin gerçek sebebini açıkça ve çok acele olarak bildirmenizi;
2- Zâtıâlînizin hiçbir sebep ve şekilde oradaki birliklerin başından ayrılmanız doğru değildir. Bu konuda Fuat Paşa ile de haberleşerek en kötü ihtimale karşı tedbirler almanız gereklidir. Her gün durumunuz hakkında kısa bilgiler vermenizi rica ederim.

Aynı şifrenin örneğini aynı tarihte Ankara’da bulunan Fuat Paşa’ya da bildirdim. Salâhattin Bey’in Konya’dan 6/7 Temmuz tarihinde, yani Refik Hâlit Bey’in Konya Valisi Cemâl Bey’le telgraf başında konuştuğu sırada, cevap olarak verdiği şifreli telgrafta; “Cemâl Paşa, İstanbul’da bazı kimselerle temas etmek ve ailesiyle görüşmek üzere on gün için ve kendi isteği ile izinli olarak İstanbul’a gitmiştir” denilmekte idi.

Cemâl Paşa gitti, fakat gelemedi. Kendisini çok zaman sonra Ali Rıza Paşa kabinesinde Harbiye Nâzırı olarak göreceğiz.

Komutayı Elden Bırakmama Emri
Maalesef, bu durumun tanığı olan ve kendisine birliklerinin başından ayrılmaması tavsiye edilen Salâhattin Bey’in de bir süre sonra İstanbul’a gittiğini öğrendik. Cemâl Paşa’nın gösterdiği bu kötü örnek üzerine, 7 Temmuz 1919 tarihinde, şu genel bildiriyi gönderdim:

1. Bağımsızlığımızı koruma uğrunda kurulmuş ve teşkilâtlanmış olan millî kuvvetlere hiçbir şekilde müdahale ve saldırıda bulunulamaz. Devlet ve milletin mukadderatında millî irade söz sahibi ve hâkimdir. Ordu, bu millî iradeye bağlı ve onun hizmetindedir.

2. Müfettiş ve komutanlar, herhangi bir sebeple komutadan uzaklaştırıldıkları takdirde, yerlerini alacak kimseler, işbirliği yapılacak niteliklere sahip iseler, komutayı onlara bırakacaklar; ancak, kendileri de yetki bölgelerinde kalarak millî görevlerini yapmaya devam edeceklerdir. Aksi takdirde, yani bir ikinci İzmir olayına yol açabilecek kimselerin tayini halinde, komuta asla bırakılmayacak,
bütün müfettiş ve komutanlarca kendilerine güvenilemediği gerekçesi ile yapılan tayin reddedilecek ve kabul edilmeyecektir.

3. Memleketimizi kolayca işgal edebilmek maksadıyla İtilâf Devletleri tarafından yapılacak baskılarla, hükûmet herhangi bir birliği, askerî ve millî teşkilâtımızı dağıtma emri verirse, bu emir kabul edilmeyecek ve yerine getirilmeyecektir.

4. Hedef ve gayesi millî bağımsızlığı kurtarmak olan Müdafaa-i Hukuk-ı Millîye ve Redd-i İlhak Cemiyetleri’nin ve teşebbüslerinin gerileme ve başarısızlığına yol açacak herhangi bir etki ve müdahaleyi ordu kesinlikle önleyecektir.

5. Devlet ve milletin bağımsızlığını kurtarma gayesinde devletin bütün sivil memurları, Müdafaa-i Hukuk-ı Millîye ve Redd-i İlhak Cemiyetleri’nin ordu gibi yasal yardımcılarıdır.

6. Vatanın herhangi bir bölgesine saldırıldığı takdirde, bütün millet, haklarını savunmaya hazır bulunduğundan, bu gibi olaylar
karşısında, işbirliği için her yer biribirini en kısa zamanda haberdar ederek, savunmada hareket ve işbirliği sağlanacaktır.

Bu bildiri, Anadolu ve Rumeli’de bulunan bütün ordu ve kolordu komutanlarıyla diğer ilgililere gönderilmiştir.

[DEVAMI YARIN- Refet Bey’in 3. Kolordu Komutanlığını Bırakması ]

tgb.gen.tr

 

Tarih:
Diğer Haberler