Her Güne Nutuk 14: İstanbul Hükümeti’nin Tutuklama Kararı

Tarih itiraz edilemez bir şekilde ispatlamıştır ki, büyük dâvâlarda başarı için sarsılmaz bir yetenek ve güce sahip bir önderin varlığı şarttır.

Her Güne Nutuk 14: İstanbul Hükümeti’nin Tutuklama Kararı

Efendiler, ben, bazı arkadaşlarca ileri sürülen düşünce ve kuruntulara uymuş olsaydım, iki bakımdan büyük sakıncalar ortaya çıkacaktı. Birincisi; düşüncelerimde, kararlarımda ve bütün kişiliğimde yetersizlik ve güçsüzlük olduğunu itiraf etmek ki, bu husus, benim vicdanımın emrine uyarak yüklendiğim görev bakımından düzeltilmesi imkânsız bir yanılma olurdu.

Efendiler, tarih itiraz edilemez bir şekilde ispatlamıştır ki, büyük dâvâlarda başarı için sarsılmaz bir yetenek ve güce sahip bir önderin varlığı şarttır. Bütün devlet adamları ümitsizlik ve beceriksizlik içinde... bütün milletin başsız olarak karanlıklar içinde kaldığı bir sırada, her vatanseverim diyen binbir çeşit insanın, binbir hareket ve görüş tarzı ortaya attığı ve her şeyin allak bullak olduğu bir dönemde, danışmalar yolu ile, birçok hatırlı ve nüfuzlu kimselere bel bağlama gereğine inanmakla, güvenli ve kararlı bir şekilde ve özellikle hızla yol almak ve en sonunda çok çetin olan hedefe ulaşmak mümkün müdür? Tarihte, bu şekilde başarıya
ulaşmış bir toplum gösterilebilir mi? İkincisi, Efendiler; millet, memleket, siyaset ve ordu yönetimi ile hiçbir ilgi ve ilişkileri bulunmamış, bu alanda başarıları görülmemiş ve denenmemiş olan gelişigüzel kimselerden, söz gelişi Erzincanlı bir Nakşî Şeyhi ve Mutki’li bir aşiret reisi gibi zavallılardan da kurulması ihtimalden uzak olmayan herhangi bir temsilciler hey’etine, söz konusu durum ve görev emanet edilebilir miydi? Edildiği takdirde, memleket ve milleti kurtaracağız dediğimiz zaman, milleti ve kendimizi aldatmış olmak gibi bir yanılgıya düşmeyecek miydik?

Bu nitelikteki bir heyete, perde arkasından yardım edilebileceği söz konusu olsa bile, bu şekil güvenli bir yol sayılabilir miydi?

Bu söylediklerimin, o günlerde değilse bile, artık bugün bütün dünyaca inkâr edilemeyecek gerçekler olarak kabul edildiğine asla şüphe yoktur. Bununla birlikte, ben burada bu söylediklerimi geçmiş günlere ait bazı hâtıra ve belgeler ile bir kere daha belirtmeyi, gelecek nesillerin siyasî ve sosyal ahlâk terbiyesi açısından bir görev sayarım.

Bu dakikaya kadar olduğu gibi, bundan sonra da üzerinde duracağım olaylar dolayısıyla, bu husus, kendiliğinden aydınlığa kavuşacaktır.

Efendiler, Erzurum Kongresi’nin bitiminde, Ferit Paşa’dan sonra Harbiye Nezareti’ne yeni geldiği anlaşılan Nazım Paşa imzasıyla, 15. Kolordu Komutanlığı‘na 30 Temmuz 1919 tarihli şöyle bir emir geldi:

“Mustafa Kemal Paşa ile Refet Bey’in hükûmetin kararlarına aykırı faaliyet ve hareketlerinden dolayı hemen yakalanarak İstanbul’a gönderilmeleri Bâbıâli’ce uygun görülüp, o bölgedeki memurlara emirler verildiğinden, Kolordu’ca gereken yardımda bulunulması ve sonucundan bilgi verilmesi rica olunur.”

Bu emre Kolordu Komutanlığı tarafından lâyık olduğu şekilde cevap verildi. Bu cevabı öteki komutanlara da verdirerek dikkatlerini çektirdim.

Kongre bildirisi, memleket içinde her yere ve yabancı devlet temsilcilerine çeşitli vasıtalarla gönderildi. Tüzük de komutanlara ve öteki güvenilir makamlara kısım kısım şifre ile verilerek, oralarda basılmasının ve çoğaltılıp dağıtılmasının sağlanmasına çalışıldı. Bu durum tabiatiyla günlerce devam etti. Bu münasebetle, Sivas’ta 3. Kolordu Komutanı Salâhattin Bey’den aldığım 22 Ağustos 1919 tarihli bir telgrafta: “Tüzüğün ikinci ve dördüncü maddelerinin yayınlanmasını sakıncalı bulduğu, bir kere daha incelenmesi gereği” bildiriliyordu.

İkinci madde: Topyekûn savunma ve direnme esasının kabul edildiği;

Dördüncü madde: Geçici bir idare kurulabileceği hususundaki maddelerdir.

DEVAMI YARIN [KARAKOL CEMİYETİ] 

tgb.gen.tr

 

Tarih:
Diğer Haberler