Hıyaneti Vataniye Kanunu ve İstiklal Mahkemeleri Teşkili

Meclis, İstiklal Mehakimi Kanunları'nı çıkarmakla inkılabın tabii icaplarına başvurmuş oldu.

Hıyaneti Vataniye Kanunu ve İstiklal Mahkemeleri Teşkili

Efendiler, Meclis, 29 Nisan 1920 tarihinde Hıyaneti Vataniye Kanunu'nu ve müteakip aylarda İstiklal Mehakimi Kanunları'nı da çıkarmakla inkılabın tabii icaplarına başvurmuş oldu.
Efendiler, İstanbul'un işgalini müteakip başlayan birtakım olumsuz cereyanlara, vakalara, isyanlara temas etmiştik. Bunlar, seri bir surette memleketin her tarafında ortaya çıktı ve sürüp gitti.
İstanbul'da Damat Ferit Paşa, derhal yeniden iktidar mevkiine getirildi. Damat Ferit Paşa kabinesi ve İstanbul'da bütün olumsuz ve hain teşekküllerin vücuda getirdiği blok ve bu blokun Anadolu dahilindeki tekmil isyan teşkilatı ve bütün düşmanlar ve Yunan ordusu, müştereken aleyhimize faaliyete geçtiler. Bu müşterek tecavüz politikasının talimatı da, Padişah ve Halife'nin, düşman tayyareleri de dahil olduğu halde, her türlü vasıtalarla memlekete yağdırdığı "huruç alessultan" fetvası idi.

Bu genel, türlü ve hainane saldırılara karşı, biz de, daha Meclis açılmadan evvel, Afyon Karahisarı'nda, Eskişehir'de ve bütün hat boyunda bulunan yabancı kıtalarını Anadolu'dan çıkarmakla, Geyve, Lefke, Cerablus köprülerini tahrip etmekle ve Meclis toplanır toplanmaz Anadolu'nun değerli ulemasının fetvasını almakla karşı tedbirlere geçtik.

Dahili isyanlar
Efendiler, 1919 senesi içinde milli teşebbüslerimiz aleyhinde başlayan dahili isyanlar, süratle memleketin her tarafına sirayet etti.
Bandırma, Gönen, Susığırlık, Kirmasti, Karacabey, Biga ve havalisinde; İzmit, Adapazarı, Düzce, Hendek, Bolu, Gerede, Nallıhan, Beypazan havalisinde; Bozkır'da; Konya, Ilgın, Kadınhan , Karaman, Çivril, Seydişehir, Beyşehir, Koçhisar havalisinde; Yozgat, Yenihan, Boğazlıyan, Zile, Erbaa, çorum havalisinde; Umraniye, Refahiye, Zara, Hafık havalisinde; Viranşehir havalisinde alevlenen kargaşalık ateşleri, bütün memleketi yakıyor, hıyanet, cehalet, kin ve taassup dumanlan, bütün vatan semasını koyu karanlıklar içinde bırakıyordu . İsyan dalgaları, Ankara'da karargahırnızın duvarlanna kadar çarptı. Karargahımızla şehir arasındaki telefon ve telgraf hatlarını kesmeye kadar varan kudurmuşçasına kasıtlar karşısında kaldık. Batı Anadolu'nun, İzmir'den sonra, yeniden mühim mıntıkaları da Yunan ordusunun taarruzlarıyla çiğnenmeye başlandı. Dikkate değerdir ki, sekiz ay evvel , millet Heyeti Temsiliye etrafında toplanarak, Damat Ferit hükümetiyle münasebet ve haberleşmelerini kesmiş iken, Ali Galip teşebbüsü gibi münferit vakalardan başka böyle genel ayaklanma olmamış idi. Bu seferki yaygın ve genel ayaklanmalar, sekiz ay zarfında memleket içinde çok hazırlık yapıldığını gösteriyordu. Damat Ferit'i takip eden hükümetlerle milli şuurun muhafazasına ve kuvvetlendirilmesine yönelik mücadelelerimizin ne kadar haklı sebeplere dayandığı acı bir surette bir daha anlaşılmış oluyordu. Milli mücadeleye kuvvet vermek için, cephelerle ve ordu ile iştigal etmekte İstanbul'daki hükümetlerin gösterdiği diğer türlü ihmallerin acı neticeleri de ayrıca görülecektir.

Anzavur İsyanları, Düzce İsyanı
Efendiler, evvela dahili isyanlar hakkında açık bir fikir edinmek için müsaade buyurursanız bu isyan hareketlerine yeri gelip temas ettikçe, temas olunan safhaları özetle arz edeyim.
21 Eylül 1919 senesinde Balıkesir'in kuzey mıntıkasında başlayan birinci Anzavur isyanı, 16 Şubat 1920'de yine aynı mıntıkada ikinci defa olarak vuku buldu. Bu iki isyan, askeri kıtalarımız ve milli müfrezelerimizle bastırıldı . 13 Nisan 1920 tarihlerinde Bolu , Düzce havalisi de isyan etti. Bu isyan , 19 Nisan 1920 tarihinde Beypazarı'na kadar sirayet etti. Bu esnada Anzavur, 11 Mayıs 1920 tarihlerinde top ve mitralyözlerle donanmış beş yüz kişilik bir kuvvetle, üçüncü defa olarak Adapazarı ve Geyve havalisinde zayıf bir milli müfrezemize taarruz etmek suretiyle meydana çıktı. Anzavur, gönderdiğimiz milli müfrezelerimize, nizamiyel kıtalarımıza devamlı olarak saldırdı. 20 Mayıs 1920 tarihinde Geyve Boğazı civarında mağlup ve firara mecbur edildi.
Düzce havalisindeki isyan hadisesi mühim idi. Abaza ve Çerkezlerden meydana gelen dört bin kişilik bir kalabalık, Düzce'yi basarak hapishaneleri tahliye ettiler ve çarpışma ile oradaki süvari müfrezemizin silahlarını aldılar. Hükümet memurlarıyla subayları hapsettiler.
Her taraftan, asiler üzerine kuvvet sevk ettik. Bu arada, Geyve'de bulunan 24. Fırka da, Kumandanı Kaymakam Mahmut Bey başta olduğu halde Düzce'ye hareket etti. Mahmut Bey, Meclis'in açıldığı gün, yani 23 Nisan 1920'de Hendek'ten Düzce'ye geçerken, Hendek de isyan etti. Adapazarı da asiler tarafından elde edildi. Mahmut Bey, 25 Nisan 1920'de Hendek-Düzce yolu üzerinde asiler tarafından aIdatılarak pusuya düşürülmüş ve ilk ateşte şehit edilmiştir. Erkanıharbi Sami Bey, yaveri ve daha birkaç subay da aynı zamanda şehit düştüler. Bunun üzerine, 24. Fırka muharebe edemeden tamamen asiler tarafından esir edildi. Bütün tüfekleri, topları alındı. Ağırlıkları yağma edildi. Bu esnada, İstanbul'dan İzmit Mutasarrıfı Çerkez İbrahim Adapazarı'na geldi. Ahaliye Padişah'ın selamını tebliğ etti ve yüz elli lira maaşla gönüllü kaydına başladı. Toplanan asi kuvvetler, bütün o havaliye hakim olduktan sonra Geyve Boğazı'ndaki kuvvetlerimize taarruza başladılar.

Bizim, bu isyan sahasına yönelttiğimiz kuvvetler şunlardı:
1. Salihli ve Balıkesir Kuvayi Milliyesi'nden meydana gelen Çerkez Ethem Bey müfrezesi;
2. İki tabur nizamiye, dört dağ topu ve beş makineli tüfek ve üç yüz efe süvarisinden meydana gelen Binbaşı Nazım Bey müfrezesi;
3. İki tabur piyade, sekiz makineli tüfek, iki sahra ve iki dağ topundan meydana gelen Kaymakam Arif Bey müfrezesi;
4. Üç yüz kişilik milli kuvvet ve iki makineli ve iki bomba topundan ibaret Binbaşı İbrahim Bey müfrezesi (Çolak İbrahim Bey).
Kumandan olarak da Ali Fuat Paşa Geyve Boğazı civarından Adapazarı istikametinde ve Refet Paşa da Ankara'dan Beypazarı yoluyla Bolu istikametinde memur edildiler.

Hilafet Ordusu
Efendiler, İzmit'te de Süleyman Şefik Paşa kumandasında, Hilafet Ordusu unvanını taşıyan bir hain kuvvet yığınak yapıyordu. Bunun bir kısım kuvveti de, Bolu civarlarında Erkanıharp’dan değildi. Manevranın bitiminde, ben , salahiyetim ve rütbem müsait olmadığı halde, Paşa'yı bütün subaylar önünde acı bir tarzda eleştirmiştim ve müteakiben "Cumalı Ordugahı" isminde küçük bir eser de yazmıştım. Suphi Paşa, gerek aleni eleştirilerimden ve gerek yayımlanan bu eserimden pek üzüldü. Kendi itirafı üzere manevi kuvveti kırıldı. Fakat şahsen bana gücenmedi. Arkadaşlığımız devam etti. İşte Hilafet Ordusu'na buldukları kumandan bu Suphi Paşa'dır. Paşa, daha sonra Ankara'ya geldi. Seyahate çıkıyordum. İstasyonda çok kalabalık içinde birbirimize tesadüf ettik. Kendisine ilk sorum şu oldu: "Paşam, niçin Hilafet Ordusu kumandanlığını kabul ettin?" Suphi Paşa bir an tereddüt etmeksizin: "Size mağlup olmak için" cevabını verdi.
Bu cevabıyla anlatmak istiyordu ki , bu vazifeyi bile bile kabul etmişti. Suphi Paşa böyle bir histe bulunabilir. Fakat hakikatte kumandayı üstlendiği zaman kuvvetleri zaten mağlup edilmiş bulunuyordu.
Bolu, Düzce, Adapazarı ve İzmit havalisindeki bu isyan, bu defa 4 Haziran 1920 tarihine kadar üç aydan fazla devam etti. Fakat bundan sonra 29 Temmuz'da tekrar bir isyan oldu. Bundan sonra dahi, bu havalide tamamen sakin kalınmış değildir. Bununla beraber, asiler, neticede tamamen hezimete uğratılmış ve reisleri Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kanunlarına bırakılmıştır. Hilafet Ordusu'nun , Bolu civarında bulunan kısmı da hezimete uğratıldı. Kumandanı Binbaşı Hayri ve subayları Yüzbaşı Ali, Mülazımevvel Şerefettin, Mülazımevvel Hayrettin, Makineli Tüfek Subayı Mehmet Hayri, Tabur Katibi Hasan Lutfi, Cerrah İbrahim Ethem Efendiler asilerin diğer reisIeri gibi muamele gördüler. Hilafet Ordusu da, İzmit'ten İstanbul'a firara mecbur edildi.

Yenihan, Yozgat ve Boğazbyan İsyanları
Efendiler, memleketin kuzeybatı mıntıkasında asilerle uğraşırken, memleketin ortasında Yenihan,Yozgat ve Boğazlıyan havalisinde de isyan başlıyor. Bu isyan hareketleri de zikredilmeye değer.
14 Mayıs 1920 tarihinde Postacı Nazım ve Çerkez Kara Mustafa namında birtakım adamlar, otuz kırk kişi ile Yenihan'a tabi Kaman köyünde isyan ettiler. Bu hareket, artan bir şiddetle genişledi. Asiler, 27/28 Mayıs 1920 gecesi Çamlıbel'de bulunan bir müfrezemizi basarak esir ettiler. 28 Mayıs 1920'de diğer bir kısım asiler de Tokat civarında yürüyüş halinde bulunan bir taburumuza hücum ederek dağıttılar ve kısmen esir ettiler. Cüretlerini artıran asiler, 6/7 Haziran 1920 gecesi Zile'yi işgal ettiler. Oralardaki askerlerimiz Zile kalesine çekilerek müdafaa ettiler. Askerin erzak ve cephanesi tükendikten üç gün sonra asilere teslim oldular. Asiler 23/24 Haziran 1920'de de Boğazlıyan'a baskın yaptılar. Orada bulunan bir müfrezemizi dağıttılar. Amasya'da bulunan 5. Kafkas Fırkası, başında Cemil Cahit Bey olduğu halde, asiler aleyhine harekete geçirildi . Ayıntap mıntıkasında bulunan Kılıç Ali Bey de, bir milli müfreze ile bu havaliye getirtildi. Erzurum'dan Ankara'ya gelmekte olan bir Erzurum mili müfrezesi de, o havalide terk olundu. 1920 senesi Temmuz'unun ortalarına kadar, bu asilerin takip ve tepelenmesi ile uğraşıldı. Yenihan isyanı, Orta Anadolu'nun diğer yerlerindeki bozguncuları da harekete geçirdi. Çapanoğullarından Celal, Edip, Salih, Halit Beyler; Aynacıoğulları ve Deli Ömer çeteleri gibi birtakım eşkıyayı başlarına toplayarak 13 Haziran'da Yozgat civarında Köhne2 nahiye merkezini işgal etmek suretiyle isyan ettiler ve 14 Haziran'da da Yozgat şehrini işgal ederek büyük bir mıntıkaya hakim oldular. Merkezi Sivas'ta olan 3. Kolordu kuvvetleri ve o mıntıkada bıraktığımız milli kuvvetler yetersiz geldi. Eskişehir'den Ethem Bey müfrezesi ve Bolu havalisinden İbrahim Bey müfrezesi de Yozgat mıntıkasına sevk olundular.
Yozgat ve havalisinde asiler tepelendikten sonra, oraya gönderilen müfrezelere diğer mıntıkalarda vazife verildi. Fakat bu havalide genel olarak sükun tesis olunamadı.
7 Eylül 1920'de Küçük Ağa, Deli Hacı, Aynacıoğulları denilen birtakım serseriler Zile civarlarında; Kara Nazım, Çopur Yusuf namında birtakım adamlar da Erbaa taraflarında tekrar faaliyete geçtiler. Bunlardan Aynacıoğulları üç yüz atlı kadar kuvvet toplayabilmişlerdi. Bu vaziyet üzerine İkin­ci Kuvvei Seyyare3 namını alan İbrahim Bey müfrezesi, tekrar bulunduğu Eskişehir mıntıkasından Yozgat'a vararak, mahalli milli müfrezeler ve jandarma kuvvetleriyle birlikte Maden, Alaca, Karamağara, Mecitözü mıntıkalarında, muhtelif gruplar halinde bozgunculuk ve eşkıyalık eden asileri takip etti ve tepeledi. İbrahim Bey, asilerin tepelenmesine ancak üç aydan fazla bir zamanda muvaffak olabildi.

Güney Sınırlarımızda Olan Hadiseler
Efendiler, bu tarihlerde güney mıntıkalarırruzda da bizi ciddi bir surette meşgul eden mühim isyanlar vukua geldi.
Milli Aşireti reisIeri Mahmut, İsmail, Halil, Bahur, Abdürrahman Beyler, güneyde düşmanlarla gizli temas ve irtibat tesis ettikten sonra Siirt'ten Dersim havalisine kadar, bütün aşiretlerin reisi sıfatını takınarak o havaliye tahakküm ve riyaset iddiasına kalkıştılar.
Fransızlar, 1920 senesi Haziran'ının başında Urfa'yı ikinci defa zapt etmek maksadıyla hareket ettikleri zaman Milli Aşireti de Siverek istikametinde ilerledi. Buna karşı , o havalide bulunan 5. Fırka'mız memur edildi. Bu fırka, o havalideki milli kuvvetlerimizle de takviye olundu. 19 Haziran 1920 tarihinde, kıtalarımızın takibi altında güneydoğu istikametinde düşman mıntıkasına firara mecbur edildi. Bu aşiret bir müddet düşman mıntıkasında hazırlandıktan sonra, 24 Ağustos 1920'de üç bin atlı ve develi ve bin kadar piyadeden ibaret bir kuvvetle tekrar arazimize geçti. Viranşehir civarına geldi. Asiler, aman dilemek maksadıyla geldiklerini söyleyerek mahalli kumandanlarımızı aldattılar ve tedbir almakta ihmale sevk ettiler. Bu sırada, o civarda dağınık bulunan müfrezelerimize hücum ederek, onları mağlup ve 26 Ağustos 1920'de Viranşehir'i işgal ettiler. Haberleşme ve irtibatımıza mani olmak üzere de, o mıntıkadaki bütün telgraf hatlarını kestiler.
Ancak, on beş gün sonra, 5. Fırka'nın Siverek, Urfa, Resülayn ve Diyarbekir'de bulunan kıtalarından gönderilen kısımlar ve sadık aşiret kuvvetleri, asileri mağlup edebilmişlerdir. Takip olunan Milli Aşireti tekrar güneye, çöle firar eyledi.
Efendiler, güneyde Milli Aşireti'nin isyanını bastırmaya çalışırken, Afyon Karahisar mıntıkasında Çopur Musa namında bir adam da, başına topladığı kuvvetle askerleri firara teşvik ve millete, askere gitmemeyi telkin ediyor. Çopur Musa 21 Haziran 1920 tarihinde Çivril'i bastı. Gönderilen kuvvetler karşısında firar ve Yunan ordusuna iltihak etti.

Konya İsyanı
Efendiler, Çopur Musa hadisesinden evvel bir fesat hare-keti de Konya'da oldu. 5 Mayıs 1920 tarihinde, Konya'da bir fesat cemiyeti keşfolundu. Bu cemiyete mensup olanların ileri gelenleri tutuklanmaya başlandı. Bir gün sonra, tutuklanmakta bulunan bu ileri gelenler, halka da fesat sokarak Konya içinde silahlı bir toplantıya teşebbüs ettiler. Bir kısım ahali de silahlı olarak hariçten gelerek hep beraber isyan ettiler. Konya'da bulunan kumandan, sahip olduğu kuvvetlerle cesurane hareket ederek asileri dağıtmaya ve önayak olanları tutuklamaya ve takibe muvaffak oldu.

Mustafa Kemal Atatürk
Nutuk, syf. 338/345, Kaynak Yayınları 1. Basım Eylül 2015

Tarih:
Diğer Haberler