KEYFİ DEĞİL ONURSAL MÜDAHALE

Türkiye, egemen bir devlet olmanın gereği olarak kendi topraklarında faaliyet gösteren bir şirketi denetleme ve kapatma hakkına sahiptir.

KEYFİ DEĞİL ONURSAL MÜDAHALE
Ali Onur Eryiğit
Ali Onur Eryiğit
İSTANBUL İL YöNETiCiSi

2 Ağustos’ta Instagram’a yönelik getirilen erişim engelini konuşmadan önce milli devletlerin sosyal medya/medya aygıtlarına müdahale hakkını konuşmak gerek. Çünkü bu konuyu kafamızda netleştirmeden bir kanıya varamayız.

Dünyada yaygın olarak kullanılan Tiktok, X, Instagram, Reddit gibi sosyal medya uygulamaları insanların duygu, düşünce ve anılarını ‘özgürce’ paylaşabildikleri araçlar olarak önümüze sunuluyor. Ancak bu özgürlük sadece onların izin verdiği ölçüde bir özgürlük. Yani anlayacağınız siz bu uygulamaların sahiplerinin hoşuna gitmeyen, onların ideolojisini yansıtmayan, onların çarkına çomak sokan bir kullanıcıysanız karşınızda hemen şu yazıyı göreceksiniz; ‘Topluluk Kurallarına Aykırı’. Burada bahsi geçen topluluk, Pakistan’daki memur, Amerika’daki öğrenci, Türkiye’deki esnaf veya Rusya’daki işçiler değil. Bu ‘topluluk’ para piyasalarının sahiplerinden, Amerikan çıkarlarını koruyanlardan, siyonistlerden, LGBT+ derneklerinden ve cümle emperyalistlerden oluşan bir elitler takımı. Bu yüzden kurallar onların kuralları. Bu elitler takımı, yukarıda ki sosyal medya uygulamalarını diğer ülkeler üzerinde bir hegomanya aracı, kara propaganda silahı ve kitleleri yönlendirme mekanizması olarakta kullanıyorlar. İşte bu durumlarda milli devletlerin bu uygulamalara müdahele hakkı doğuyor. Nasıl ki Türkiye’de bir gazete Türk devletinin bağımsızlığına, karşı bir haberde veya müdahalede bulunamazsa, sosyal medya uygulamaları da bulunamaz. Bulunurlarsa da karşılığını vermek bir milli onur meselesine dönüşür. Milli Mücadele döneminde yayım yapan mandacı ve Atatürk karşıtı gazetelerin Anadolu’ya sokulmasının yasaklanması, önemli bir örnektir.

Ermeni Soykırımı yalanına karşıysanız hesabınız kapatılır.

2021 yılında Vatan Partisi Öncü Gençlik, ‘Ermeni Soykırımı emperyalist bir yalandır!’ dediği için resmi Youtube hesabı kapatılmıştı. Bu uygulamalar istibdat düzeni ile yönetiliyorlar. Onların işine gelmeyen her paylaşımınız yüzünden sosyal medya mecralarından aforoz edilebilirsiniz.

Barış Pınarı Harekatı’na destek ver, X’ten ceza ye!

16 Ekim 2019 tarihinde Barış Pınarı Harekatı’na destek veren hesaplar, şüpheli olarak nitelendirilmiş ve içinde TGB yöneticilerinin de bulunduğu bir çok hesap askıya alınmıştı. Washington merkezli Digital Forensic Research Lab isimli düşünce kuruluşu, 2019 yılında hazırladığı sosyal medya raporunda Barış Pınarı Harekatı’na destek olan hesapların şüpheli olduğunu ve sahte olduklarını öne sürmüştü.

#MahvolursunTrump

Türkiye’nin 2019 yılında PKK’ya karşı başlattığı Barış Pınarı Harekatı’na ilişkin eski ABD Başkanı D.Trump, Türkiye’yi tehdit ederek “ekonominizi mahvederim” demişti. Buna karşılık açılan #MahvolursunTrump etiketi dünyada infial yaratmıştı. Hemen olayın üzerine ‘özgürlükçü’ X, açılan etiketi ortadan kaldırarak Amerika’dan özür diledi ve daha erken davranmalıydık dedi.


Yukarıda yazılan örnekler küresel çetenin tam bağımsızlığımıza yönelik yaptığı saldırılardan birkaçı sadece. Şimdi bu olaylar ışığıda Instagram’a yönelik getirilen erişim engelini değerlendirebiliriz.


“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir.”

Instagram’ın yasaklanmasına karşı duran bazı ‘Atatürkçü’ aydınlarımız, halkın özgürlüğüne ket vurulduğunu ve devletin bu kararının demokratik olmadığını söylüyorlar. Peki, onlara soruyoruz: Türkiye Cumhuriyetin’de egemenlik Instagram’a mı aittir? Instagram’ın kafasına esiyor, Türk milletinin ve devlet yöneticilerinin Heniyye paylaşımlarını kaldırıyor. Egemenliğimize açıkça saldırıyor. Heniyye’yi desteklemek veya desteklememek farklı bir konu ona birazdan değineceğim ancak konu ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyet’inin sesini kesmek, paylaşımını kaldırmanın elbette bir cezası olacaktır. Bugün, bu müdahaleye göz yumulursa yarın PKK karşıtı gönderiler kaldırılır ki geçmişte oldu. Ondan sonra emperyalizm karşıtı hesaplar ortadan kaldırılır ve bu böyle sürer gider. Türkiye, egemen bir devlet olmanın gereği olarak kendi topraklarında faaliyet gösteren bir şirketi denetleme ve kapatma hakkına sahiptir. Türkiye’de varlık gösteren her şirket gibi Meta isimli şirkette Türk yasalarına tabi olmak zorundadır.


‘Ama ben tatil storymi nasıl paylaşacağım?’

Olaya birde böyle yaklaşanlar var. Türkiye ve dünya gerçeğinden kopuk, hayatı kamerasının ucundan gören bir bakış. Neoliberal sistemin zehirli meyvelerinden yararlanamayınca hemen ağlamaya, sızlanmaya ve Türkiye’yi aşağılamaya başlayanlar. Neymiş 2024 yılında Instagram mı kapanırmış? Türkiye Avrupa’ya rezil oluyormuş. Bu düşünce tarzı Tanzimat’tan beri milletimize bulaşmış bir illet. Instagram kapalıyken doğum günümü kutlayamam diyenler, ticari ilişkilerimiz vardı onlar zedelendi diyenler; Instagram yasağının karşısında durmuş can siperane mücadele ediyorlar. Türk milletinin onuruymuş, tam bağımsızlıkmış bunlara kulaklarını tıkayıp, yalnızca reels izleme ve paylaşım yapma derdine düşmüşler. Buna benzer bir bakış, Kurtuluş Savaşımızda da kendini göstermişti. İstanbul’da dünyadan bir haber yaşayan elitist bir takım oluşmuştu. Şu an elbette bu kadar ileri bir seviyede değil durum ancak bu homurdanmalar bile içinde olduğumuz durumu ortaya koyuyor. Reels izleme özgürlüğünü mü tercih edeceğiz tam bağımsızlığı mı?

Yerli malı yurdun malı, herkes bunu kullanmalı

Yerli malı haftasında bolca maruz kaldığımız bu sözün ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anlamış olduk. Yerli malı haftasını ev yapımı poğaça ve Giresun fındığına indirgeyen eğitim sistemimize de bir selam göndererek devam edelim. Eğer yerli bir sosyal medya kuruluşumuz olsaydı, her olayda sesimiz kesilmedi. Eğer yerli bir sosyal medya kuruluşumuz olsaydı, kimi anacağımıza biz karar verirdik. Eğer yerli bir sosyal medya kuruluşumuz olsaydı, bugün kimse tatil fotoğrafını paylaşamadığı için sinir krizine girmezdi, hayırlı cumalar mesajımızı da rahatlıkla paylaşırdık.


Hamas’ın Kurtuluş Savaşı’nı selamlıyor, devrim şehidi Heniyye’yi mücadelemizde yaşatıyoruz!

Aksa Tufanı Harekatı ile birlikte dünyada Filistin – İsrail Savaşı tekrar gündeme geldi. Bu savaşı mazlum milletler – ezen devletler ekseninde okumalıyız. Mazlum milletler kimdir? 100 yıldır dünyada emperyalizme karşı mücadele eden Türkiye, Suriye, Irak, Afganistan, Küba ve daha cümle milletlerdir. Emperyalizme karşı bir bağımsızlık savaşı veren tüm bu milletlerin ortak özelliği, İsrail’in işgaline karşı olmalarıdır.

Amerika’nın hamiliğini yaptığı İsrail, bölgede istikrarsızlığı tesis etmek ve 2. İsrail’in(Kürdistan) kurulmasına öncülük etmek gibi görevler taşıyan emperyalist, Siyonist bir ülke. Emperyalist sermayenin bölgedeki ileri karakolu. Bu yüzden İsrail – Filistin savaşını bir Müslüman – Yahudi kavgasından ibaret görmek, gerçekleri bize ıskalattır. Verilen mücadelenin boşa çıkmasına sebep olur. Bu savaş, emperyalizm ile milli devletler arasında verilen bir savaştır ve Türkiye’de bu savaşta taraftır. Bu taraf seçiminde bizim inisiyatifimiz yok çünkü emperyalizm bizi çoktan karşı safa itti. Kavgada karşı taraf size vurmaya başladıktan sonra olduğunuz safı beğenmezseniz ve mücadele etmezseniz yere yığılırsınız. Bizim safımız Filistin’dir, Suriye’dir, Afganistan'dır.

Hayat bize kırmızı hapı ve mavi hapı sunuyor. Biz, ya bizi kendimize getirecek olan kırmızı hapı seçeceğiz ya da sistemin bize sunduğu suni dünyada uyuşmak için mavi hapı. Bugün Instagram yasağına karşı saf tutmak, mavi hapı temsil ediyor. Konfor alanımızdan çıkmadan, olaylara tek boyutlu bakarak kendi milletimize değer vermemiş oluruz.

Filistin Arap olduğu için, Hamas Müslüman olduğu için gün gibi ortada olan bir bağımsızlık savaşına sırt çevirmek riyakarlıktır. TGB, emperyalizme karşı duran tüm milletlerin yanındadır. 100 yıl önce Jöntürklerin olağanüstü pratiği, Türk milletinin azim ve kararlılığı; bugün dünyadaki ezilen uluslara umut ve örnek oluyor. Bu bizim övünç duymamız gereken bir şey. Mustafa Kemal, bugün Hamas’ın rotasını çiziyor. Mazlum milletler tarihe baktıklarında Türk milletini örnek alıyorlar. Engin devlet birikimimizden faydalanıyorlar.

Meselemizin özeti şudur: Mustafa Kemal Atatürk gibi medya üzerinde Türk devletinin denetimini mi sağlayacağız? ‘Özgürlük’ kisvesinde kendimizi piyasaya mı pazarlayacağız?

Tarih:
Diğer Haberler