MİLLİ EĞİTİMİN ÜSTÜNÜ KARALAYAN İMZALAR

Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanlığını bölücü ve gerici “STK”lar değil, onlarla mücadele eden Mustafa Kemal’in askeri TGB’liler yönetecek.

MİLLİ EĞİTİMİN ÜSTÜNÜ KARALAYAN İMZALAR
Ebda Okutur
Ebda Okutur
LiSELiDEN SORUMLU GENEL BAşKAN YARDıMCıSı

Hatırlarsanız Milli Eğitim Bakanı (MEB) Yusuf Tekin, Meclisimizin kürsüsünden tarikatlarla imzalanan protokolleri şöyle savunmuştu: “Onlar çocukların dağa çıkmasını engelliyor. Onlardan siz bunun için rahatsızsınız. Ben, o STK'larla protokol imzalamaya devam edeceğim.”
11 Şubat’ta, Batman’da bir devlet ortaokulunda karşımıza çıkan “Ana dilde eğitim” manzarası bunun ispatıdır. Parti programı bölücülük ve gericilik üzerine olan Hüdapar’ın Ak Parti listelerinden seçtirilen Batman vekili Serkan Ramanlı, MEB görevlisiymişçesine Türkiye’nin geleceği olan küçük kardeşlerimize “Kürtçe eğitim” nutukları atıyor ve Kürtçe dersi vermeye kalkıyor. Peki Hüdaparlı Ramanlı, hangi hakla Türk milletinin birleştirici dilini ve kültürünü bölme hedefiyle bir devlet okulunda teftişe çıkabiliyor? Hangi sıfatla öğrencilere ders vermeye kalkışıyor? Hangi amaçla “Ana diliniz Kürtçe’dir” telkinini veriyor?
Anayasamızda açıkça belirtilmiştir: “Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.” Etnik köken fark etmeksizin Türk milletine mensup her vatandaşın ana dili ve bilimsel eğitim-öğretim dili Türkçe’dir. Anadil toplumun birbiriyle anlaştiği ortak dildir, kendini ifade edip toplumda yer edinebildiği dildir, Türk’ün de Kürt’ün de anadili Türkçe’dir. Bu tarihsel ve anayasal gerçekliği tanımamak Türk milleti ve devletini tanımamaktır.
Hüdapar’ın “Ana dilinizde eğitimi, Kürtçe eğitimi seçin” çağrısı açıkça bölücü bir siyasi projedir. ABD destekli bölücü terör örgütü PKK’nın da amacı olan, aynı vatan toprağı üzerinde birbirini anlamayan “iki ayrı millet” ve “iki ayrı vatan” yaratma talebi, Türkiye Cumhuriyeti’nin okullarında nasıl dillendirilebilir?
Güya “Terörden korunmak” için devlet imkanlarını tarikatlara peşkeş çektiklerini bağırarak itiraf edenler, bölücü siyasi taleplerle Türk milletini ve devleti bölecek projelere alan açtıklarını göremiyorlar mı? Yoksa iktidar ortaklıkları uğruna bölücülüğe göz mü yumuyorlar?
CUMHURİYET BÜTÜN TARİKATLARDAN BÜYÜKTÜR

Bakan Yusuf Tekin’in “STK” diyerek zararsız göstermeye çalıştığı tarikatlarla imzalanan protokoller, milli birliğe ve ülke bütünlüğüne kastetmektir. Hüdaparlı vekil Serkan Ramanlı, MEB’in “Peygamber Sevdalıları Vakfı” ile sözde “eğitimde iş birliği anlaşması” imzaladığı için elini kolunu sallayarak “Kürtçe ana dil eğitimi” propagandası yapabiliyor. Kim bunlar tanıyalım: Millet ve devlet düşmanı İngiliz destekli bölücü Şeyh Said’in talebesi olduğunu söyleyenler… Diyarbakır’ın Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın katili Hizbullah’ı terör örgütü görmeyenler… Bunlarla kim iş birliği yapılır mı? Cumhuriyet’in ortaokuluna gelip gelecek nesillerimizi Bakan Yusuf Tekin’in işte bu “STK” dediği hain yapılar zehirliyor.

Tarihini bilen, geçmişten dersler çıkaran ve geleceğini görebilen Türk gençliği olarak o zaman da söylemiştik: MEB’in tarikatlarla iş tutması bizi gericilik ve bölücülük tehlikesiyle yüz yüze getiriyor. Sayın Bakan Yusuf Tekin, yaşımız sizden geri olabilir ama belli ki tecrübe ve kararlılığımız sizinkinden ileri. Biz, sizin işinize gelince sözünü ettiğiniz 15 Temmuz gecesini yaşayan ve dönemin FETÖ’cü hükümeti ile PKK’nın sözde Kürt açılımına geçit vermeyen, cemaat ve tarikatların kumpaslarıyla mücadele eden bir neslin devamcıyız. Sizin ısrarla savunduğunuz ve Cumhuriyet değerlerine aykırı bu anlaşmalar sadece laikliği değil, milli birlik ve bütünlüğümüzü de tehdit ediyor.

İleride milletin birliği ve devletin bütünlüğüne zarar verecek zehirli fikirlerin önüne geçmek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın kuruluş amacı ve birincil görevidir. Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt kardeşlerimizi bölücü ve gerici terörün pençesinden kurtarmak, dağlarda terörle mücadele eden kahraman Mehmetçiğimizin görevi değildir yalnızca. “Tarikatlar, gençlerin dağa çıkmasını engelliyor” kılıfıyla devletin görevlerini Ortaçağ’da kalmış yapılarla paylaşanlar, yarın çok daha tehlikeli tavizler verir. Tarikatlar “Milli Eğitim Bakanlığı”nı yönetirse, bölücü Hüdapar’ın vekili de gelir okulda “öğretmen” olur.

Okullarımız, toplumsal ve kişisel geleceğimizi belirleyen en önemli kurumlardır. Bu kurumların bölücü ve gerici projelere alet edilmesine izin vermeyeceğiz. Lise ve üniversitelerimizde Türkiye Cumhuriyeti’ne faydalı, kadınıyla ve erkeğiyle eğitimde, bilimde, sanatta, sporda, hayatın her alanında omuz omuza Cumhuriyet yurttaşı aydın bireyler olmak için çalışıyoruz! Büyük Devrimci Liderimiz ve Ebedi Öğretmenimiz Atatürk gibiyiz! Yüce hedeflerimizi bozmayı, Türk’le Kürt’ü bölmeyi ve ülkemizi karanlık Ortaçağ’a hapsetmeyi planlayan anlaşmaları yırtıp atıyoruz!

Cumhuriyetin çağdaş ve insancıl insan yetiştirme ideolojisini kavramış, Atatürkçü, milliyetçi ve devrimci gençleriz ve ülkemizi gelecekte yönetmeye hazırlanıyoruz. Kan ve irfanla kurulan Cumhuriyet’in Milli Eğitim Bakanlığını bölücü ve gerici “STK”lar değil, onlarla mücadele eden Mustafa Kemal’in askeri TGB’liler yönetecek!

Tarih:
Diğer Haberler