

GENEL SAYMAN YARDıMCıSı
"Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim."
Mustafa Kemal Atatürk
Trabzonspor U-19 takımı, geçtiğimiz günlerde dünyanın en prestijli futbol şampiyonası olan Şampiyonlar Ligi'nin gençlik turnuvası UEFA Gençlik Ligi'nde final oynayan ilk Türk takımı olup şampiyon olamasa dahi Türk milletinin gönlünde büyük bir taht kurdu. Karşılaştıkları rakip ise bünyesinde dünyanın en büyük futbolcularını yetiştiren; Messi, Xavi, İniesta gibi futbolcuları yetiştirmiş, Barcelona'ya karşı can hıraş mücadelesini, tüm Türk milleti Galatasaraylısı, Fenerbahçelisi, Beşiktaşlısı ayırmadan ayakta alkışladı. Golü attıktan sonra gözyaşlarına boğulan Bican ile de hep birlikte duygulandık. Mısır ekmeği ile büyüyen Maçka dağının cesur yüreklerinin milyonlarla dolar sermaye gücüne karşı gösterdikleri performans, adeta Türk sporunun geleceği için umut oldu. Futbolun parayla döndüğü şu piyasa ortamında yeni bir Türk ekolünün yaratılmasında öncü oldular.

Salçalı ekmekten gelen sır
Bugünden baktığımızda pek duyulmasa da yapılan başarı, söylenen sözler aslında Türk futbolunun ve beraberinde Türk sporunun geleceği açısından büyük önem arz ediyor. Trabzon'un herhangi bir yaylasına gittiğinizde, Doğu Anadolu'muzun meralarına gezdiğinizde, Trakya'nın sokaklarına indiğinizde futbol oynayan çocuklara rastlamanız mümkün. Yıllarca tüm Türk çocukları: "anne salçalı ekmek var mı? Su verebilir misin?" gibi cümlelerle büyümüştür. Aslında arkadaşlık, o sokaklarda gelişmiş ve boy göstermiştir. Salçalı ekmeği bölüşmek, aynı şişeden ağzını değdirmeden su içmek bu toprakların mayasındaki güzel anılardır. Maçka yaylalarından Hami’ler, Batman köylerinden Yunus Emre Konak’lar ve daha nicesini çıkarmış olan bir geleneğe de sahibiz. O yüzden devamında gelişen sorunlara, aksaklıklara, sakatlıklara bakmaksızın 87 milyonluk bir ülkenin 20 milyon gencinden Ballon D’or kazanan bir sporcu neden çıkmasın? Torpillerin önüne geçen ve ket vurarak bu başarıyı sağlamada büyük etken olan Ertuğrul Doğan’ı da tebrik etmek gerekir. Bu sayede paranın önüne yeteneğin koyulmasını sağlayarak bu başarı tinsalinin mimarlarının başında gelmektedir.
Trabzonspor U-19 takımında oynayan Onuralp'ler, Oğuzhan'lar, Erol Can'lar ve daha nicesi sokaktan, kaldırımdan bu arkadaş payesinden geçerek gururumuz oldular. Onlar da sokakta oynarken takma adlarla, idollerinin adlarıyla oynamışlardır. Nasıl ki 80'lerin çocukları Maradona ve Van Basten ise, 90'ların çocukları Zidane ve Fenomen Ronaldo ise, 2000'lerin çocukları Hagi ve Alex ise, 2010'ların çocukları Ronaldo ve Messi ise sırada 30'ların, 40'ların çocuklarının Oğuzhanlar, Onuralpler olması imkansız değildir.

Özkan Sümer Gerçeği
Tabii ki diğer yandan da Trabzonspor U-19 takımının bu başarısının arkasında "sosyalist" kimliğiyle tanınan, 60’larva Mehmet Ali Aybarların kurduğu Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) üyesi olan değerli isim Özkan Sümer'in çabalarını ve sermayeye karşı bayrak açışını anmadan, bilmeden geçemezdik. Peki ya Trabzonspor akademisine ne yapmıştı? Neler kazandırmıştı?
Bunun için biraz geriye gidip futbolun kurulduğu zamanların ruhunu irdelemek gerekir. The English Game adlı filmi izleyenler veya futbola ilgisi olanlar bilir. Futbol, ilk çıktığında zenginlere yönelik, kendi kuralları olan, oyun içinde dahi farklı kural değişiklikleri olan bir oyundu. Ta ki ilk işçi sınıfı takımı olan Darwen FC kurulana değin. Darwen FC takımı o günlerde sadece zengin sporu olan futbola yeni bir soluk getirerek bugünlerdeki Brezilya sokaklarına, Maçka dağlarına kadar herkesin dilinde olan futbolun yaygınlaşmasını sağladı. Dünyanın dört bir yanından örnek verecek olursak Arjantin'de Boca Juniors, Almanya'da Schalke 04, İtalya'da Livorno; ülkemizde ise Adana Demirspor, Zonguldak Kömürspor gibi takımlar işçilerin takımı olarak bilinirler.

Bu temelde en çok bilinen örnek olan Liverpool'un bugünkü Liverpool olmasını sağlayan Bill Shankly ekol bir isim olmuştur. Liverpool'un başına gelmeden önceki dönemde Liverpool 2. ligde önemli bir başarısı olmayan bir kulüp sadece kendi işçi sınıfına dayalı, kendi gençlerine dayalı bir sistemle yenilmez hale gelmiştir. Bugün hâlâ Liverpool, dünyanın en büyük kulüpleri arasındaysa bunu Shankly'e borçludur.
O yüzden Shankly Liverpool için neyse Özkan Sümer de Trabzonspor için odur. Bazıları kaderini milyonlarca dolar sermayeye bırakırken bazıları da kaderini kendi oyuncularıyla, kendi topraklarının birikimiyle çizer. Özkan Sümer'in karakteri ve Trabzonspor'a kattığı bilinç, oluşturduğu temel, bu başarının tesadüf olmadığının da en büyük kanıtıdır. Futbol oynadığı dönemde de teknik direktörlük yaptığı dönemde de adeta Türk sporu için mihenk taşı olmuş büyük bir miras bırakmıştır. Ezilenden yana, kapitalist hegemonyanın hezeyanlarına karşı dik duruşuyla yarattığı bu miras, bugünün gerçeğini oluşturmuştur.
Peki ya ne yapmalı?
Bugünün yetenekli çocukları, geleceğin yıldızları olarak görülen Trabzonspor U-19 takımı aslında bize şunu da gösterdi. Milyonlarca dolar harcamadan, kulüpleri amansız borca sokmadan, yaşının son demlerinde adeta tatile gelen futbolculara harcanan paranın sadece küçük bir kısmı ile ne denli başarı geldiğini göstermiş oldular. Dört büyüklere ve tüm Anadolu kulüplerimize büyük bir ders niteliğindedir bu olanlar. Bundan sonra Türk milletine, kamuoyuna düşen görev, bu yiğitlerimizi magazinsel olaylardan uzak tutup yeni Batuhan Karadeniz, Muhammed Demirci, Emre Mor gibi vakalar yaşatmadan Türk futboluna ve sporuna kazandırmak için elbirliğiyle çaba göstermekten geçer.
Son olarak, sene sonunda tüm U-19 takımıyla profesyonel sözleşme imzalama sözü veren Sayın Fatih Tekke'ye, sportif direktör Sayın Şenol Güneş'e, kulüp başkanı sayın Ertuğrul Doğan'a ve özellikle U-19 teknik direktörü Fuat Saka ve ekibine çok teşekkürler.