Milli Hakimiyet Esasına Dayalı Halk Hükümeti: Cumhuriyet

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir kuvvet mevcut değildir.

Milli Hakimiyet Esasına Dayalı Halk Hükümeti: Cumhuriyet

Hükümet teşkili
Efendiler, Meclis'e teklif ettiğim mühim bir husus da, hükümet teşkili meselesiydi. Bu meselenin ve buna dair teklifte bulunmanın, o devir için ne kadar nazik olduğunu takdir buyurursunuz.
Hakikat, Osmanlı saltanatının ve hilafetin yıkılmış ve ortadan kalkmış olduğunu düşünerek yeni esaslara dayalı, yeni bir devlet kurmaktan ibaret idi. Fakat vaziyeti olduğu gibi telaffuz etmek , maksadın büsbütün kaybına sebep olabilirdi. Çünkü genel fikir ve eğilimler, henüz Padişah ve Halife'nin mazur mevkiinde bulunduğu merkezinde idi. Hatta Meclis'te, ilk anda hilafet ve saltanat makamıyla irtibat ve merkezi hükümet ile uzlaşma aramak cereyanı başgöstermişti.
İstanbul şartlarının Halife ve Padişah ile, ne aleni ve ne de hususi ve gizli temasa müsait olmadığını izaha çalıştım. Böyle bir temasla ne anlamak istediğimizi sordum ve "milletin, bağımsızlık ve memleketin bütünlüğünün temini için çalışmakta olduğunu haber vermek için ise, buna hacet yoktur. Çünkü padişah , halife olan zatın da bundan başka bir şey düşünmesine ve arzu etmesine imkan var mıdır? Bunun aksini ağzından işitsem inanmam, mutlaka bunun zorlama ve baskı altında söyletildiğini kabul ederim" dedim. Aleyhimizde çıkarılmış olan fetvanın uydurma ve merkezi hükümetin emir ve tebliğlerinin yorumlanmaya muhtaç olduğunu söyleyerek, bazı zayıf kalpli ve zayıf muhakemeli insanların sevk etmek istedikleri ihtiyatkarlığa lüzum görmediğimizi izah ettim.

Milli hakimiyet esasına dayalı halk hükümeti: Cumhuriyet
Arz etmek istiyorum ki, hükümet teşkili hakkında teklifte bulunmadan evvel, hissiyat ve anlayışları göz önünde bulundurmak zarureti vardı. Bu zarurete tabi olmakla beraber, maksadı saklı bulunduran teklifimi bir önerge halinde takdim ettim. Kısa bir münakaşa ile ve bazı itirazlara rağmen kabul olundu.
Bu önergeyi bugün gözden geçirecek olursak, orada esaslı umdelerin tespit ve ifade edilmiş olduğunu görürüz.
Bu umdeleri, müsaade buyurursanız, burada belirterek sayacağım:
1) Hükümet teşkili zaruridir.
2) Geçici kaydıyla bir hükümet reisi tanımak veya bir padişah vekili ortaya çıkarmak caiz görülemez.
3) Meclis'te yoğunlaşan milli iradeyi, bilfiil vatanın mukadderatına el koymuş tanımak esas umdedir. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin üstünde bir kuvvet mevcut değildir.
4) Türkiye Büyük Millet Meclisi kanun yapma ve icra salahiyetlerini kendinde toplamıştır.
Meclis'ten seçilecek ve vekil kılınacak bir heyet hükümet işlerine bakar. Meclis reisi, bu heyetin de reisidir.
Not: Padişah ve Halife, baskı ve zorlamadan kurtulduğu zaman, Meclis'in düzenleyeceği kanuni esaslar dairesinde vaziyetini alır.

Efendiler, bu esaslara dayalı olan bir hükümetin mahiyeti kolaylıkla anlaşılabilir. Böyle bir hükümet, milli hakimiyet esasına dayalı halk hükümetidir; cumhuriyettir.
Böyle bir hükümetin teşekkülünde esas, kuvvetler birliği teorisidir. Zaman geçtikçe bu esasların kapsadığı manalar anlaşılmaya başladı . İşte o zaman münakaşalar ve vakalar birbirini takip etti.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, Reisliğine beni seçti
Muhterem efendiler, açık ve gizli celselerde bir iki gün devam eden izahat ve beyanatımdan ve işaret ettiğim esasları ihtiva eden teklifle bulunduktan sonra, yüce Meclis beni riyasete seçmekle hakkımda genel itimadını gösterdi.
Burada ufak bir noktayı da izah etmeliyim: Hatırlarsınız ki, hasıl olmaya başlayan milli birliği, milletin galeyan ve uyanışı neticesine atfetmekten ziyade, şahsi teşebbüs semeresi olarak görüyorlardı. Bu doğrultuda benim teşebbüsten alıkonulmamı mühim görüyorlardı…
Beni millete, hükümete ret ve tel'in ettirmekten fayda umuyorlardı. Yapılan propaganda da, "Ben ret ve terin olunduğum takdirde, millet ve devlet aleyhinde hiçbir harekette bulunulmayacak... Bütün fenalığın müsebbibi benim şahsımdır. Bir adam için, bir milletin birçok tehlikeyi göze aldırması makul değildir" tarzında idi. Hükümet ve düşmanlar, benim şahsımı, millete karşı bir silah gibi kullanıyordu. Dolayısıyla 24 Nisan 1920 günü gizli bir celsede, Meclis'e bu hususu izah ettim. Riyaset seçiminde, bunun da bir sakınca olarak nazarı dikkate alınmasını ve yalnız millet ve memleketin selameti düşünülerek oy ve kararlarının isabetle verilmesini rica ettim.

Mustafa Kemal Atatürk
Nutuk, syf. 337/338/339, Kaynak Yayınları 1. Basım Eylül 2015

Tarih:
Diğer Haberler