NATO’DAN KARADENİZ HEDEFLİ KUŞATMA PLANI

Karadeniz’de oluşacak bir NATO üslenmesi, Türkiye’ye yönelik tehditlerin büyümesine neden olacaktır.

NATO’DAN KARADENİZ HEDEFLİ KUŞATMA PLANI

Atlantik Konseyi'ne bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi, “Karadeniz İçin Bir Güvenlik Stratejisi” başlıklı bir rapor yayınladı. Hazırlanan rapor Karadeniz'in Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliği için önemine vurgu yaparken, Batı'nın etkili bir Karadeniz stratejisi oluşturabilmesi adına çeşitli “öneriler” içeriyor. Raporda, Karadeniz bölgesinde istikrar ve güvenliğin sağlanması için güçlü bir ABD liderliğine ihtiyaç duyulacağını, NATO ve AB’nin ise burada kilit aktörler olacağı vurgulanıyor. Ukrayna’nın yapmış olduğu faaliyetlerin tek başına yetersiz olduğun ifade ederken kesin sonuç almak için Karadeniz’e kıyıdaş olan tüm ülkelerin bu faaliyet içerisinde yer alması gerektiğinin altı çiziliyor.

Başta Rusya’yı kuşatma, Karadeniz’de ABD emperyalizminin tam hakimiyetini sağlama üzerine kurulu bir denklem izliyor. Bunu yaparken de Türkiye başta olmak üzere Karadeniz’e kıyıdaş olan ülkelerin yeniden düzenlenmesini planlıyor. Başta enerji bağımlılığı olmak üzere Rusya’ya olan bağımlılıkların azaltılması Rusya’ya karşı Bulgaristan, Romanya ve Gürcistan gibi devletlerin askeri, siyasi ve ekonomik anlamda desteklenmesini öngörüyor. Ukrayna ve Gürcistan gibi ülkelerin NATO’ya alınarak konumlarının sağlamlaştırılması ve Karadeniz’de hakimiyet kurularak Rusya’nın saf dışı bırakılması planlanıyor. Bu arada Batı, bazı yaptırımlara devam ederken Hindistan, Brezilya, Güney Afrika ve özellikle de Çin gibi büyük güçlere, Moskova'ya desteği askıya almaları için baskı yapmaya yönelik adımların yoğunlaştırılması planlanıyor. Yaptırımlara rağmen Rusya’yla ticaret yapmaya devam eden devletlere ise farklı yaptırımlar uygulama planı bu rapor içerisinde yer alıyor. Aynı raporda Karadeniz’de yaşanan istikrarsızlığın nedeni Rusya olarak gösterilirken bu istikrarsızlığa yapılacak müdahaleyle son verilmesi planlanıyor.


Rapor içerisinde Türkiye’ye ayrılan kısmı dikkat çekiyor. AK Parti iktidarındaki Türkiye’nin, Rusya ve Batı arasında uyguladığı denge politikası sayesinde zor bir müttefik olarak da olsa ittifak içerisinde kalacağını yine raporun asıl kısmını oluşturan planda ise Türkiye tarafından desteklendiği takdirde, Köstence'de konuşlu daimi bir NATO Deniz Görev Gücünün oluşturulması, bu sayede Karadeniz’de etkin bir güç yaratılması öneriliyor.  Aksi takdirde, çatışma sonrası NATO savaş gemilerinin rotasyonu ve Karadeniz Deniz Birlikleri’nin takviyesi bunun yerini alabilir fikri ortaya atılıyor.


Bu noktada Türkiye, AB yalanlarıyla tekrar kandırılmaya ve Batı planlarına hizmet eder hale getirilmeye çalışılıyor. Türkiye ile ilişkileri mümkün kadar yeniden düzenleyerek Ukrayna’ya daha güçlü destek verilmesi ve Rusya'dan uzaklaşılması karşılığında AB yaptırımlarının kaldırılmasını ve AB üyeliğini desteklemek; NATO-Türkiye ilişkilerini yeniden canlandırmak konuları Türkiye’ye vaat edilmesi planlanan konular arasında açıkça ifade ediliyor. Bu anlamda Türkiye’nin tekrar Avrupa Birliği kapısına bağlanarak bölgedeki konumuna yerleşmesi engellenmek isteniyor.


Bu konu tartışılmaya devam ederken Türkiye, Romanya ve Bulgaristan Karadeniz’de dolaşan serseri mayınları temizlemek için ortak çalışma yürütmeye yönelik adımlar atma kararı aldı. 11 Ocak 2024 tarihinde “Üçlü Girişim” kapsamında Karadeniz Mayın Karşı Tedbirleri (MCM Black Sea) Görev Grubu Mutabakatı imzalandı.


İmzalanan mutabakata dikkat çeken Amiral Cem Gürdeniz, “Bu temizlik harekatı sırasında özellikle bazı Karadeniz dışı NATO ülkelerinin Karadeniz’de yeni kışkırtmalar yaratmak amacıyla bu gemilere beklenmedik sahte bayrak sürprizleri hazırlamasına da hazırlıklı olmak gerekir. Bu harekat tüm sahildarlar ile koordineli yürütülmelidir.” uyarısıyla oluşabilecek kışkırtmalara dikkat çekiyor. Bu uyarı dikkate değer önemdedir ve Atlantik Konseyi'ne bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi’nin hazırlamış olduğu plana uygun bir kışkırtma türüdür.

Elbette Karadeniz’de ticareti tehdit eden mayınların temizlenmesi gerekmektedir. Fakat bunu bir NATO görevi kapsamında değil kıyıdaş ülkelerin ortak bir temizlik çalışması olarak yürütmek gerekmektedir ve NATO’dan kaynaklı doğabilecek Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ne aykırı provokasyonların önüne kesin olarak geçilmelidir.  Bu şekilde bir çalışma yürütmek Karadeniz’de mayın temizliğinin yapılmasına, aynı zamanda Ukrayna ve Rusya arasında yürüyen savaşın sonlanmasını sağlayarak yeni mayınların önüne geçilmesine imkan sağlamaktadır. Burada doğabilecek olası bir provokasyon sonucunda Türkiye’nin Karadeniz güvenliği tehdit altına girecek ve Atlantik Konseyi'ne bağlı Scowcroft Strateji ve Güvenlik Merkezi’nin planında olduğu Karadeniz’de bir NATO üslenmesine giden ve en sonunda Türkiye ve Rusya’yı kuşatma projesinin tamamlanmasına hizmet eden bir süreç doğacaktır. 

Karadeniz’de yaşanacak bir istikrarsızlığın temel kaynağı Rusya veya bölge ülkeleri değildir. Karadeniz ile bağı olmayan ikincil ülkelerin müdahaleleri sonrasında sorunlar ortaya çıkmaktadır. Sorunlar kıyıdaş ülkelerin ortak çalışmaları ile çözüme kavuşturulmalıdır. NATO unsurlarının müdahalesi, krizi derinleştirmekten başka bir sonucu doğurmayacaktır. NATO’nun Karadeniz’e girmesi istikrarsızlığın ve savaşın büyümesi demektir. Türkiye kendisine uzatılan AB havucunu yutmamalı, Montrö Anlaşması’na sadık kalarak NATO’nun Karadeniz’e çıkmasına engel olmalıdır. Karadeniz’de oluşacak bir NATO üslenmesi Türkiye’nin bağımsızlığı tehdit edecek ve bölgemizde savaşları büyümesine neden olacaktır.

 

NATO’nun Karadeniz tehdidine karşı bölgesel işbirliği vatanımızın ve bölgemizin güvenliği için anahtar önemdedir.

 

Tarih:
Diğer Haberler