NATO’nun Türk Gençliğine Kültürel Saldırısı

NATO'dan Çıkalım yazı dizisi 8. yazı ile devam ediyor!

NATO’nun Türk Gençliğine Kültürel Saldırısı
Zeynep Koyuncu
Zeynep Koyuncu
İL BAşKAN YARDıMCıSı

Türkiye’nin 1952 yılında üye olduğu NATO, darbelerle, kumpaslarla ve faili meçhul cinayetlerle ülkemizi yıllardır doğrudan tehdit etmektedir. NATO burada bir aparattır, arkasında ABD vardır. Türkiye’ye ABD’den gelen her tehdit NATO üzerinden de şekillenmektedir.
ABD, Türkiye’yi saldırısı yalnızca tankla, topla, tüfekle değildir. Türk gençliği, kültürel anlamda da büyük bir saldırı altındadır. ABD ve NATO, Türk gençliğini milli kimliğinden koparmak istemektedir. Amaç bellidir: Milli kimliğinden koparılan Türkiye’nin, NATO’ya karşı savaşma direnci kırılacak ve zayıflayacaktır. ABD ve NATO 75 yıldır bunun kavgasını vermektedir.


NATO’nun Stratejik Konsepti 2022


ABD ve NATO için “özgürlük ve demokrasi” her şeydir! Her yere götürülecek “özgürlük ve demokrasi”nin şövalyeleri olan ABD ve NATO aslında dünyanın dört bir tarafına bu kılıfla işgal, kan, gözyaşı ve zulüm götürmüştür. Gençliğe yönelik bu saldırının en güncel ve somut örneklerinden birisi NATO’nun 2002 Stratejik Konseptinde cümle aleme duyurulmuştur. Konseptte toplumsal cinsiyet eşitliği korunacak ve ilerletilecek bir müessese olarak ifade edilmektedir. İlgili bölüm:
“Bireysel ve toplu dayanıklılığımızı artıracağız. İklim değişikliği, insan güvenliği ve kadın, barış ve güvenlik gündemini tüm görevlerimize entegre edeceğiz. Değerlerimizin bir yansıması olarak toplumsal cinsiyet eşitliğini ilerletmeye devam edeceğiz.” şeklindedir.
Nereden çıktı bu toplumsal cinsiyet eşitliği?
“Toplumsal cinsiyet eşitliği” denen şey masumane bir kadın-erkek eşitliği değildir. Toplumda kişilerin özgürlüğü adı altında biyolojik cinsiyeti dışında bir cinsel yönelim dayatmasıdır. NATO Stratejik Konsepti 2022’de bulundurduğu bu maddeyle Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkelerde LGBT’yi meşrulaştırıp milli kültüre ve değerlere saldırıda bulunmaktadır. LGBTİ ile cinsel kimlik temelinde örgütlenme dayatılıyor ve toplum içinde bölünme yaratılıyor. Toplum içinde bölünme yaratılması,milli devlet için tehdit oluşturuyor.
Bu maddeden de anlaşılacağı üzere NATO, ülkelerde sadece silahlı tehdit oluşturmuyor, toplumsal cinsiyet gibi dayatmalarla insanlığı kendisine ve milli kültürüne yabancılaştırmaya çalışıyor. “Toplumsal cinsiyet eşitliği”, Batı’nın Türkiye’ye dayattığı ve Stratejik Konsept’te de gördüğümüz bunu NATO ile de yapacağını beyan eden toplumu cinsiyetsizleştirme projesidir.


Z Kuşağı Dayatması


AB’yi de NATO’dan ayrı düşünmemek gerekir. Avrupa Birliği de Türkiye’ye karşı yürütülen kültürel savaşın merkezi konumundadır. Hatta bu savaşı açık açık itiraf etmişlerdi. Avrupa Birliği Türkiye temsilcisi Karen Fogg’u hatırlayalım; Karen Fogg e-postalarında “Türk gençliğini milli kimlikten koparacağız” iddiasında bulunuyordu. Çünkü bir ülkenin gençliğinin milli kültüründen kopması o ülkeyi hedef almanın en büyük adımıdır. Bu doğrultuda Z Kuşağı adını verdikleri projeyle Türk gençliğini tek bir torbanın içine sıkıştırarak gençliğin karakterini unutturmaya çalışıyorlar.
Fulbright Eğitim Anlaşması
Eğitim, ülkelerin yeni nesillerine yön vermesi yolunda kültürel ve ideolojik bir araçtır. Eğitim ile milli değerler aktarılır, gençlik yetiştirilir ve ülkesini refaha ulaştırmak için çalışır. ABD’nin gençliğe doğrudan müdahalesine bir örnek de; Türkiye’nin Kemalist devrimden uzaklaştığı, Amerikan kutbuna bağlandığı süreçte; 1949 yılında Türkiye ve ABD arasında imzalanan “Fulbright Eğitim Anlaşması.” Fulbright Eğitim Komisyonu’nda 4 Türk, 4 Amerikan üye bulunmaktadır. Komisyonun bütçesi Türkiye ve ABD hükümetlerinden sağlanmaktadır. Komisyonun amacı eğitim ve kültürel değişime ortaklaşa bir anlayışla geliştirme amacından bahsedilmektedir. Anlaşma Türk Milli Eğitim Programını bu komisyonla yapıyor ve ABD Dış İşleri Bakanlığına karara bakabilme yetkisini veriyor. Aynı zamanda komisyon Türkiye’den öğrencilere burs verme, ABD’de eğitime teşvik projelerini kapsıyor. İşin özü, ABD’ye Türk gençliğinin eğitimi üzerine bir nevi yetki veriliyor. Türkiye’nin 1945’te içine girdiği ‘’Küçük Amerika’’süreci eğitim alanında da kendini yukarıdaki örnekte ortaya koyduğumuz şekilde hissettirmiştir.. NATO ile askeri ve siyasi olarak kontrol altına alınmak istenen Türkiye,bu sürecin doğal bir parçası olarak eğitim sistemine müdahale edildi.

Gavurun Ekmeğini Yiyen Gavurun Kılıcını Sallar!

NATO’nun kültürel saldırısı çok boyutlu ilerledi. NATO, ABD’nin kültürel hegemonyasını kurmak için doğrudan örgütsel çalışma yapmaktan da geri durmadı. Türkiye’de doğrudan NGO kuruluşları örgütledi. Bu kuruluşlar ile Türkiye içerisinde kendi kadrolaşmasını yaratmaya çalıştı. Atlantik Gençlik Konseyi (YATA) adlı kuruluşa baktığımızda NATO’nun Türkiye’de bir gençlik kolu sayılan ve çeşitli burslarla gençleri etkisi altına almaya çalışan bir yapı görüyoruz. Bir diğer tespitimiz de, NATO, YATA’da yetiştirdiği gençleri İYİ Parti’ye kadro olarak göndermektedir. İYİ Parti’nin de programında yer alan NATO’ya bağlılık maddesinin nedenini şimdi daha iyi anlıyoruz. Atalarımızın dediği gibi gavurun ekmeğini yiyen gavurun kılıcını sallar. Yabancı merkezlerden fonlanan, Türkiye düşmanlarının bayrağını sallayan kuruluşlardan Türkiye'ye fayda gelmez.

Bir diğer örnekte de ABD’nin ‘Gölge Dışişleri’ olarak nitelendirilen Dış İlişkiler Konseyinin (CFR) Türkiye’de yayınladığı makaleler ve programlarda Türk gençliğini nasıl tehdit ettiklerini görüyoruz. 2022 Mart ayında Eski Büyükelçi Fatih Ceylan ile yapılan programda NATO’nun Türkiye’yi sadece askeri değil kültürel ve bilimsel yönde de sözde beslediğine dair tezler ortaya atılıyor. “Kültürel yönde beslemek” denen eylemin Netflix gibi platformlarla Türk gençliğine dayatılan uygunsuz içerikler olduğunu biliyoruz.

Türkiye, Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan Asyaî bir devlettir. Türkiye, NATO ülkeleri ile aynı kültürel yapı içerisinde değildir. Bunu NATO ülkeleri ile Türk toplumu arasındaki farkı karşılaştırarak açıklayabiliriz. NATO üyesi ülkeleri insanlığa bireyciliği ve yalnızlaşmayı dayatmaktadır. Türk toplumu ise bireyci değil, toplumcudur, paylaşımcıdır, komşusu açken tok yatmayandır. NATO’da Z Kuşağı vardır. Cinsiyet eşitliği altında LGBT dayatması vardır, cinsiyetsizdir. Türkiye’de Z kuşağı değil, Türk gençliği vardır. Milli değerlerine bağlı, ülke bağımsızlığı için en önde siper alan halkı vardır. Buradan bile NATO ülkeleriyle birlikte olamayacağını, Türkiye gibi olan Asya ülkeleriyle birlikteyken bağımsız, iş birlikçi ve güçlü olacağını söyleyebiliriz.

 

 

KAYNAKÇA

NATO 2022 STRATEJİK KONSEPTİ (Madde 5)

Global İlişkiler Forumu Tüzüğü
YATA Resmi Web Sitesi http://www.yataturkey.com/biz-kimiz/
Podcast Program Büyükelçi (E) Fatih Ceylan ile NATO’nun Geleceği ve Türkiye’nin Bu Gelecekteki Yeri- Global İlişkiler Forumu - 21 Mart 2022 (https://www.gif.org.tr/podcast) 
ATEŞ Barış, Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Askeri Değişim: NATO Orduları ve Türk Silahlı Kuvvetleri Üzerine Karşılaştırılmalı Bir Analiz, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Haziran, 2014
Fulbright Eğitim Komisyonu Web sitesi: https://fulbright.org.tr
Aydınlık Gazetesi 31.10.2020 https://www.aydinlik.com.tr/haber/natonun-yatasi-iyi-partiye-kadro-yetistiriyor-222117
Aydınlık Gazetesi 28.11.2021 https://www.aydinlik.com.tr/haber/egitimi-abd-etkisinden-kurtarmanin-yolu-265903 
https://www.nato.int/
Aydınlık Gazetesi 16.07.2020 (https://www.aydinlik.com.tr/haber/z-kusagi-degil-turk-gencligi-tartismasi-213283)
 

Tarih:
Diğer Haberler