NATO'YA GİRİŞ KEMALİZMDEN DÖNÜŞ

NATO'dan Çıkalım yazı dizisi 10. yazı...

 NATO'YA GİRİŞ KEMALİZMDEN DÖNÜŞ
Verda Kasapoğlu
Verda Kasapoğlu
YAZAR

Bugün NATO’culuk Atatürk'ün siyasetlerini bugüne uyarlamak olarak sunuluyor. Atatürk, batıcı olarak lanse ediliyor ve NATOcu aydınlarımız bunun teorilerini yazıyor. Peki gerçekten öyle mi? Atatürk bugün yaşasa NATO’cu mu olurdu? Ya da o tarihte emperyalizme ve Batıya karşı tutumu neydi?


Kemalist Devrimin Mirası


Kemalist Devrim, mazlum milletlerle ilişkiye dayanıyor. 1937’de Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında imzalanan Sadabad Paktı bunun en önemli örneklerinden biri. Aynı şekilde Kurtuluş Savaşımız boyunca da SSCB ile yakın ilişkiler var. Silah ve para yardımları alıyoruz, Tekalif-i Milliye emirleri kapsamında toplanan halkın dişinden tırnağından arttığı tahıllardan veriyoruz. 

Atatürk 1928 yılında Taksim’de İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’ya bir heykel yaptırıyor. Mustafa Kemal’in, İsmet Paşa’nın, Fevzi Paşa’nın ve Tevfik Rüştü Aras’ın bulunduğu heykele iki Bolşevik devrimci de koyduruluyor: Aralov ve Frunze. O heykel bir vasiyettir. Taksim’den geçen vatandaşların Atatürk’ten 100 yıl sonra bile o iki Bolşevik devrimciyi görmelerini istiyor. “Kurtuluş Savaşı böyle kazanılmıştır.” diyor.

 

Atatürk’ün altın vasiyetidir bu: Batı sistemine bağlanmayacaksınız! Emperyalizmin denetimine girmeyeceksiniz! Sovyetler birliği ile dostluğu sürdürerek Türkiye’yi sağlam güvence bağlayacaksınız. 

Şu anda yaşadığımız süreç de benzer, Türkiye şu anda Rusya, İran, Irak, Suriye ve Çin ile işbirliği içerisinde ABD dayatmalarına karşı koyuyor. Vatan bütünlüğünü korumanın Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanı savunmanın ve Üretim Devrimini başarmanın iklimi bu. Yani Atatürk’ü Türkiye yeniden keşfetmeye başladı. Rusya ile ve Asya ile kurulan dostluk emperyalist sisteme karşı dik duruşu sağlıyor.


Türkiye’nin NATO’nun Kucağına İtilmesi Süreci

2. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle birlikte, Amerika, tüm dünya pazarını ele geçirmek için harekete geçti. 2.Dünya Savaşı’ndan önce toparlanma ve gelişme sürecinde olan ABD’nin emperyalist hayallerini hayata geçirecek zemine erişti. Avrupa’nın savaştan büyük kayıplarla çıkmasından yararlanan ABD, elindeki üretim fazlasıyla da elindeki fırsatı değerlendirmeye başladı. ABD Başkanı Truman, 24 Ocak 1945’te yaptığı bir konuşmada: “Amerika’nın iktisadi sahadaki dış siyaseti, kendi refahını ve aynı zamanda dünya pazarlarının yeniden kurulmasını ve genişlemesini sağlamaktır” diyordu. 

Truman(1)(2) ve ardından Churcill’in(3) ünlü konuşmalarında bu planın temelleri atıldı. Ortadoğu’ya dair harekat planı hazırlandı. Fakat hala Türkiye’nin Amerika’ya yakınlaşması için psikolojik savaşın devreye sokulması gerekiyordu: İki Gürcü profesörün 21 Aralık 1945’te yazdıkları bir makale kullanılarak, Rusya’nın Türkiye’den Kars ve Ardahan’ı istediği iddiaları günlerce gazetelerin manşetlerinde işlendi.(4) Sovyetler Birliği düşmanlığı yayan propagandalar çok etkili olmaktaydı. Türk halkı “Acımasız Stalin’in güçlü ordusuna” karşı sığınacak güçlü bir müttefik istiyordu. Bu sırada Amerika bir kurtarıcı gibi sunuluyordu. 

Türk-Amerikan ilişkileri açısından Amerikan Missouri savaş gemisinin 5 Nisan 1946’daki Türkiye’yi ziyareti bir dönüm noktası olmuştur. Eğer Küçük Amerika Süreci’nin başlangıcı için sembolik bir tarih arıyorsak, bütün debdebesi, çıkardığı gürültü ve Türk Milleti’nin zihni üzerindeki etkisi bakımından bu tarih, Missouri Savaş Gemisi’nin Dolmabahçe’ye demir attığı 5 Nisan 1946’dır. O gün adeta Amerika’ya teslimiyetin tören alayı yapılmıştır.

Küçük Amerika Süreci ve NATO’ya Girişimiz

CHP, 7. Büyük Kurultayı’nda Küçük Amerika Süreci’nin ihtiyaçlarına göre şekillenmeye başlıyordu. Bu kurultaydan çıkan programda “milliyetçilik, devrimcilik, laiklik umdeleri yeniden tarif edilmiştir” denilmekteydi. Program üzerine yapılan tartışmalarda milletvekilleri, komünizme karşı mücadelenin esas görev olduğunu söyleyerek mücadele programları öneriyorlardı. Komünizme karşı mücadele verebilmek için dinin önemini vurguluyordı. 1946 - 1950 arasında CHP iktidarı döneminde köy enstitülerinin müfredatı değiştirilerek kuruluş amacından uzaklaştırıldı. 1946’da hazırlanan, sanayileşmeye öncelik veren ve bütünsel bir kalkınma öngören beş yıllık plan iptal edildi. Toprak reformundan vazgeçildi…

Türk Devriminin adım adım tasfiyesi ve karşı devrimin inşası 1946’dan 1950’ye kadar CHP tarafından yürütüldü. Sürece adını veren bile CHP’li Bayındırlık Bakanı Nihat Erim olmuştur. Erim, 1949’da “Türkiye’yi küçük bir Amerika yapacağız!” demiştir. (5)

Türkiye rota değiştirmişti, bu rotaya uygun kaptanın dümenin başına geçme zamanı gelmişti. 1946’da kurulan Demokrat Parti (DP), 14 Mayıs 1950 Genel Seçimlerinde %52.7 oy alarak 408 milletvekilliği kazandı. CHP ise %39.4 ile sadece 69 milletvekili çıkartabildi. 27 yıllık tek parti devri sona erdi. Küçük Amerika Sistemi gerçek sahiplerini iktidara getirmişti. 

Türkiye savaşlar, ölümler, terör ve yoksulluk ile dolu Atlantik rotasında ilerlemekteydi. DP iktidarı NATO’ya üye olabilmek için, 17 Eylül 1950’de TBMM’nin onayını almaksızın Kore’ye asker gönderdi. Küçük Amerika olmanın ilk bedeli Kore savaşında kanla verildi. 

Türkiye 18 Şubat 1952’de NATO’ya resmen üye oldu.


Türkiye NATO’dan Çıkmalıdır!

Böylece 1945’te başlayan Küçük Amerika planı büyük bir zafer kazandı. Ardından 1980 Amerikancı darbesiyle taçlandı. Kemalist Devrimden dönüldüğünden beri Türkiye’de ve komşularında tahribattan başka bir şey olmadı. Türkiye, NATO’ya girişiyle beraber Kemalist Devrime sırtını döndü ve “Küçük Amerika” sürecine girerek devrim mirasına ihanet etti. Bugün Atatürk Devrimlerini devam ettirmenin ve Türkiye’yi tekrardan tam bağımsız hale getirmenin yolu NATO’dan çıkmaktan geçiyor. Mustafa Kemal’in öğüdünü dinleyip Rusya ve Asyai devletlerle işbirliğinden geçiyor. Türkiye bu yakıcı ihtiyacı fark edecek ve en yakın zamanda “ABD’yi koruma ve emperyalist amaçlarını kanlı postallarıyla gerçekleştirme örgütü”ne (NATO) tekmeyi vuracaktır. 

Dipnot:

1)Ulus, 23 Ocak 1946; Akt. Yavuz GÜLER II. DÜNYA HARBİ SONRASI TÜRK–AMERİKAN İLİŞKİLERİ (1945-1950) GAZİ ÜNİVERSİTESİ KIRŞEHİR EĞİTİM FAKÜLTESİ, Cilt 5, Sayı 2, (2004), 212

2)Ulus, 7 Nisan 1946. Akt.

3)https://www.britannica.com/topic/Iron-Curtain-Speech

4)Cemil Hasanlı,  Türk-Sovyet İlişkileri, 1939-1953, Bilgi Yayınevi, İst. 2011

5)Erim’in İzmit’teki Demeci”, Cumhuriyet Gazetesi, 20 Eylül 1949

Tarih:
Diğer Haberler