
‘’ SOL’UN ’’ SİSTEM İÇİ HALE GELMESİ ‘’Sol’un’’ Sistem İçi Hale Gelmesi Emperyalizmin ve onun güdümüne girmiş her yeni siyasal konumlanışın, kendine ait kavramlar ürettiğini ve eski kavramların ihtiyacına uygun hale getirip dönüştürdüğünü görüyoruz ve biliyoruz. Özgürlük, sol, demokrasi, insan hakları kavramları sistem içileştirilip insanların aklını yanıltmak, yönlendirmek üzerine sürekli yeniden üretilip meta halinde tekrar tekrar pazarlandığına ve sistemin kendi özel sözlüğünü oluşturduğuna şahit oluyoruz. 12 Eylül döneminden itibaren kendi topraklarına yabancılaşmış, kuvvetini kendi milletinin kaynaklarından aramayan ‘’sol” kendine yeni bir kimlik oluşturmanın çabasına girdi ve bir inkâr döneminin kapısı açıldı. İşte bu kapıda da karşısına çıkan yenidünya düzeninin baba şefkatindeki eli oldu. O ele tutunan inkârcıya neoliberal sol, yeni sol diyoruz. Emperyalizm, dünya çapında giriştiği milli devletleri yıkma saldırısı sırasında kendine solda bu tür bir müttefik üretti. ‘’Neo Liberal Solun Halk Düşmanlığının Pratiği’’ İşte bu yeni solu Türkiye’de emperyalizmin milli devletleri yıkma, gericileştirme politikalarını gerçekleştirdiği mevzilerdeki konumlanışlarından tanıyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün ve Cumhuriyet Devrimi’nin laiklik anlayışını kendi ifadeleriyle dine müdahale ettiğini, çeşitliliğe ve çok kimliliğe yani tarikat ve cemaatleri, emperyalizmin güdümünde etnikçiliği baskı altına aldığı söyleyerek ‘’özgürlükçü laiklik’’ tanımıyla sınırsız din ve vicdan özgürlüğü diyerek sistemin gerici kaynaklarıyla yan yana aldığı tutumdan görüyoruz. ‘’Biji Obama‘’ sloganlarını altında ‘’Savaşa Hayır’’ kampanyalarıyla Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren girdapların peşinden sürüklenmelerinden bilincimize çıkarıyoruz. Emekçi halkımızın, Mehmetçiklerimizin altına 1 ton bomba yerleştirip, onları şehit eden terörist şebekesinin yanında ki konumlanışlarından biliyoruz. Akdeniz Üniversitesi’nde kadın mücadelesini sahiplenmek görüntüsünde, sözde taciz iddiasında bulundukları bir kişinin demokratik devrimlerin en büyük değerleri olan kendini savunma hakkını çiğneyerek, yeni bir engizisyon mahkemesi kurarak, toplum karşısında küçük düşürücü konuma getirerek bir insanın kendi hayatına son vermeye çalışmasını sağlamaktan tanıyoruz. İstanbul Üniversitesi’nde solun değerlerinden kopmuş, aydınlanma ve bağımsızlık değerlerine sırtını dönmüş, öğrencinin gelecek kaygısını anlamlandırmayan, parasız, bilimsel, özerk üniversite mücadelesinden uzaklaşmış, öğrenci halk düşmanlığında sınır tanımayan, gerçekleştirdikleri boykot eyleminde sınıfları basan, eyleme katılmayan öğretmenleri tartaklayan ve hukuk fakültesinde öğrenci döven, sınıflara okula zarar veren, üniversiteleri terörize eden, gençliği tarihi misyonundan uzaklaştıran, siyasetsizleştiren, mücadeleden koparan, kaderini bölücü örgüte yaslayan misyonlarından görüyoruz. Emperyalizmin Vakıflarıyla Kol-Kola İşte en son örneğini dün yaşadık, İstanbul’da dünyanın önüne yeni ufuklar koyan bir devrimin en önemli marşının Enternasyonel’in ünlü kıtalarından ‘’Biz Başka Bir Âlem İsteriz’’ sloganıyla Genç Sosyal Demokratlar (GESOS) adında bir yapının önderliğinde ‘’Gençlik Örgütleri Seçim Sonuçlarını Tartışıyor‘’ başlığında bir toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantıya katkı yapan kuruluşlardan bir tanesi de Fiedrich Ebert VAKFI... Soros ve AB fonlarıyla desteklenen emperyalizm merkezli bu vakıf, emperyalizmin yedek lastiği olma görevini üstlenen, toplumların attığı her adımı sistem içine hapsettirmek olan sosyal demokrasi misyonunu yerine getiren kuruluş. İşte evrimleşme sürecinde tam gaz gitmekte olan yeni solun geldiği son hal, AB fonlarından ve Soros destekli ve aynı zamanda Türkiye’de Alman hükümetine istihbarat ve bilgi sağlama kuruluşların sözcülüğünü gerçekleştirmek; Bolşevik devrimiyle dünyaya mal olmuş Enternasyonel marşının kıtalarını çalıp Roxa Lüksemburg’lara karşı ihanet kapılarını ardına kadar açmak. Türkiye solu, siyasi yaşama gözünü emperyalizm ve gericiliğe karşı "tam bağımsız ve demokratik Türkiye" mücadelesi açtı, o yolda Türk milletiyle kucaklaştı, Türk milletine ve dünyanın önüne yeni ufuklar açtı. Türk devrimcilerinin görevi o ufukları aşmak, dağın ardına ulaşmaktır. Bu toprakların ozanı Pir Sultan Abdal’ın deyimiyle ‘’dönen dönsün, ben dönmezsem yolumdan‘’ şiarıyla hareket eden devrimci ve vatansever Türk gençliği yeni âlemlerin kapılarını ardına kadar açacaktır! Orkun Yıldızİstanbul TLB SorumlusuTgb.gen.tr