TGB Mardin'deki gençlerin terörün ve kötü alışkanlıkların pençesinden uzak tutulması için spor malzemeleri imecesi başlattı. TGB Genel Başkanı Dilek Çınar, Mehmetçik'in terörle mücadelesine dikkat çekti, 'Gençleri spora yönlendirdikçe terörün kaynaklarını ortadan kaldıracağız' dedi
TÜRKİYE terör belasını temizledikçe özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde spora ilgi artıyor. Hakkari'de Zap Suyu'nda su sporları yapılıyor, Şırnak'ta futbol sahaları açılıyor, yine Şırnak'ta engelli sporcuların kurduğu tenis takımları başarıdan başarıya koşuyor. Lisanslı sporcu sayısı da çığ gibi büyüyor.
Ancak spor konusunda alınması gereken uzun bir mesafe var. Bölgede tesisleşme halen yeterli değil. Gençlik ve Spor Bakanlığı gençleri spora yönlendirmek için önemli projeleri hayata geçirse de eğitim ve sporun bir arada yürütülmesi konusunda sıkıntılar mevcut. Türkiye'nin dört bir yanında örgütlü olan Türkiye Gençlik Birliği (TGB) Mardin'in Kızıltepe ilçesinden yükselen sese kulak verdi, henüz okul çağındaki gençlerimizin futbol sevgisinin yeşil sahalarda sürmesi için spor malzemeleri konusunda bir imece başlattı. “Teröre ve uyuşturucuya karşı sahalara koşuyoruz” kampanyasının tüm ayrıntılarını TGB Genel Başkanı Dilek Çınar ile konuştuk.
TERÖRE VE BAĞIMLILIĞA GEÇİT YOK
- TGB bir kez daha kolları sıvadı ve Mardin’in Kızıltepe ilçesi için “Teröre ve uyuşturucuya karşı sahalara koşuyoruz” imecesi başlattınız. Öncelikle bu ihtiyaç nasıl doğdu, bu süreçten bahsedebilir misiniz?
TGB’nin Mardin’de üyeleri ve teşkilatı var. Daha ağırlıklı olarak liseli ve lise mezunu arkadaşlarımızdan oluşuyor. Oradaki kardeşlerimizin futbola büyük bir merakı olduğunu ve aynı zamanda futbol oynamaları için alanlara ihtiyaç duyduklarını öğrendik. Bize özellikle amatör kulüplerden böyle bir talep geldi. Arkadaşlarımızın farklı liglerde oynamak istediğini ancak spor malzemelerinin ve teknik imkanların yetersiz olduğunu söylediler.
Biz bu gençleri spora, sanata, kültüre yönlendirmezsek; terör örgütlerinin, özellikle PKK’nın etkisine kapılıp gidebileceklerine ya da çeşitli şekillerde HDP ve PKK tarafından dağa kaçırılacaklarına dair bölgeden çeşitli bilgiler edindik. PKK’nın önemli finans araçlarından biri de uyuşturucu. Emniyet raporları ile de sabit. O kardeşlerimizin uyuşturucu batağına saplanmaması için başka alanlarda kendilerini gerçekleştirmesi ve yeteneklerini keşfetmesi gerektiğini düşündük. Bu proje bu kapsamda ortaya çıktı. Kızıltepe’de çok sayıda genç var ancak bize ulaşan 125 gencin özel olarak futbola ilgisi ve merakı olduğunu öğrendik. Onların spor malzemesi ihtiyaçları karşısında biz de TGB olarak bu kez kardeşlik elini Mardin/Kızıltepe’ye uzatmaya karar verdik. O kardeşlerimizi uyuşturucu batağına da HDP/PKK’nın pençesine de bırakmayacağız. Bu kapsamda bu projeyi başlatmış olduk.
AĞIRLIKLA ORTAOKUL ÖĞRENCİSİ
- Futbola gönül vermiş 125 gencimizin yaş dağılımı nasıl? İmeceye katılmak için son tarih ne zaman?
Futbol malzemelerini götüreceğimiz gençler ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri. Ortaokul düzeyindeki çocuklar daha ağırlıklı. Tabii gelişim sürecine de bağlı olarak hepsinin bedenleri ve ayak numaraları birbirinden farklı. Elimizde hepsinin beden ve ayak numaralarına dair bilgiler var. Ağırlıkla ortaokul öğrencileri diyebiliriz.
İmeceyi 30 Eylül’e kadar sürdüreceğiz. Ekim ayında da topladığımız malzemeleri götürüp teslim edeceğiz çünkü sezon başladı, artık maçlara hazırlanmaları ve çıkmaları lazım. Hazırlık sürecindeler, önümüzdeki dönemde maçlar oynanmaya başlayacak ve oradaki takımlarla maçlara çıkacaklar. O yüzden malzemeleri oradaki kardeşlerimize ekim ayında mutlaka ulaştırmamız lazım. Planımız bu yönde.
‘EMPERYALİZM UYUŞUK VE SÜREKLİ TÜKETEN BİR GENÇLİK İSTİYOR’
- İmeceye ilgi nasıl? Eksik olan malzemeler nelerdir?
Biz bu kampanyayı duyurduğumuz andan itibaren çok yoğun bir ilgi ile karşılandı. Meseleyi şöyle ele almak gerektiğini düşünüyoruz: Güneydoğu ve Doğu Anadolu, PKK terör örgütünün en çok acı çektirdiği, en fazla zarar verdiği bölgeler. Biliyorsunuz çok yakın zamanda hendek operasyonları yapıldı; şehirlere mayınlar ve bombalar döşenmişti, sözde kontrol noktaları oluşturulmak istenmişti. Mehmetçik girdi ve başarılı operasyonlarla terör örgütünü ezdi, bölgeyi terör örgütünden temizledikçe özgürleştirdi. Şimdi bizim kardeşlerimizle bu birlikteliği ve mücadeleyi sürdürmemiz lazım. Aslında milletimizden gelen tepki de bu yönde. Diyarbakır anneleriyle her buluştuğumuzda, “Bizim çocuklarımız da sizinle olsun” diyorlar. O yüzden Ayşegül Biçer’in oğlu Mustafa Biçer teslim olur olmaz gelip TGB’ye üye oluyor. TGB’nin Türkiye’yi yönetmeye aday üyeleri var. Ayrıca bir dünya özlemi de var. O dünyada sanat, spor ve kültür var. O dünyada emperyalizme karşı mücadele var. Emperyalizm, üretmeyen, sürekli tüketen, spor yapmayan, uyuşuk bir gençlik yaratmak istiyor. Emperyalizm kendi ülkesinde de bunu yaratıyor, hatta en çok kendi ülkesine zarar veriyor. İşte geçen günlerde sosyal medyada dolaşan videolarda gördük: ABD’nin Pensilvanya eyaletinde zombi gibi dolaşan, uyuşturucunun etkisi altında kendinden geçmiş kişiler vardı sokaklarda.
Malzeme konusuna dönersek, Mardin/Kızıltepe’de sahaya çıkabilmek için gerekli olan spor malzemelerinin hepsine ihtiyaç var diyebiliriz. Krampona, şorta, formaya, dizliğe, tekmeliğe ihtiyaç var. Futbol oynayabilmek için gerekli olan ekipmanın tümü şeklinde özetleyebiliriz.
TERÖR ÖRGÜTÜNE KATILIM TAMAMEN BİTECEK
- Sporun gençleri kötü alışkanlıklardan, uyuşturucudan uzak tuttuğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Aynı zamanda Güneydoğu’da sportif faaliyetlerin güçlendirilmesiyle terörün kaynaklarına da bir darbe indirileceğini söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle öyle. Terör örgütlerinin tümünün, özel olarak ülkemizde ve özellikle Güneydoğu’da PKK’nın kaynaklarını kuruturuz. PKK’nın bölgemize acılar çektirmesini, saldırılar yapmasını engelleriz. Mehmetçik’in başarılı operasyonlarından sonra terör örgütüne katılımlar ciddi anlamda azaldı. Bölgenin güvenliği sağlandı, artık çocuklarımızı dağa kaçıramıyorlar. Bir de biz bu bilinci götürür, bu imkanları sağlarsak bu sayılar tamamen ortadan kalkacak, hatta kandırıldığını anlayan ve teslim olmaya gelenler daha da artacak. Memleketine, toprağına, vatanına, milletine, devletine sığınacaklar. Terör örgütünü tamamen ezmiş olacağız. Biz gençlerimizi, spora, bilime ve sanata yönlendirdikçe terör örgütünün bütün kaynaklarını ortadan kaldıracağız.
‘KÜLTÜR, SANAT VE SPOR DEVLET POLİTİKASI OLARAK İŞLENMELİ’
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da son yıllarda spora büyük bir ilgi var. Devletin öncülüğünde tesisleşme anlamında da atılım mevcut. Hakkari’de rafting, Şırnak’ta tenise ilgi büyük. Hakeza yine Şırnak’ta “Yüzme bilmeyen kalmasın” projesi büyük ilgi görmüştü. Mardin’de de futbola olan ilgiyi siz dile getirdiniz. Spora ilginin daha da artması için devletimizin, Gençlik ve Spor Bakanlığının izlemesi gereken siyasetlerden bahsedelim istiyorum.
Türkiye’de gençlik spora, sosyal ve kültürel faaliyetlere aç çünkü okullarda yeterince imkan yok. Hepimiz benzer okullarda okuduk, devlet okullarında imkanların yetersiz olduğunu görüyoruz, bu eksikleri gidermeye yönelik bir eğitim politikası da izlenmiyor. Örneğin müzik dersinde blok flütten başka bir enstrüman çalmayan bir gençlik nesliyiz. Ancak yeteneklerimiz flütten ibaret olmayabilir. Farklı alanlarda da yeteneklerimiz olabilir. Okullarda öğrencilerin müziğe, resme, dansa, spora yönlendirilmeleri lazım. Gençlerin yeteneğini keşfedebilmesi için kendini gerçekleştirme alanı bulması gerek. Bu ilk önce okullarda olur. Bir öğrencinin hangi alanda yetenekli olduğu ilkokuldan itibaren eğitim politikalarıyla keşfedilebilir. Aynı zamanda öğrencilerin sözel ve sayısal zekaları ilgilendiği alana göre değişip gelişir. Bu faaliyetler hem beden gelişimi hem de ruhsal, sinirsel ve psikolojik gelişim için önemli.
Kendimizden ve çevremizdeki arkadaşlarımızdan da biliyoruz. Herhangi bir spor dalında ya da sanat dalında faaliyet gösteren gençler diğer alanlarda da başarılı oluyorlar ve özgüven kazanıyorlar. Kendimizi gerçekleştirebileceğimiz yerler önce okullarda başlamalı. Gençlik ve Spor Bakanlığı “Gençlik Merkezleri” inşa ediyor, oralarda çeşitli kurslar veriliyor ama bunu yetersiz görüyoruz. Bir yandan da gençlerin ve şehirde yaşayan herkesin gidebileceği sosyal ve kültürel alanlar olması lazım. Bir tiyatro biletinin asgari ücretle geçinen bir emekçinin alabileceği fiyatta olması lazım. İstanbul’da kültürel imkanlar ve sanatsal faaliyetler çok çeşitli ama biletler? Ateş pahası!
‘KÖY ENSTİTÜLERİ EN GÜZEL ÖRNEK’
- Spor için de aynısı aslında…
Spor için de aynı elbette… Bir sürü spor dalı var, her hafta sonu birçok kulübün maçları oynanıyor ama kaç tanesine gidilebilir? Örneğin, spor kurslarının birçoğu özel… Halbuki bunun bir devlet politikası olarak işlenmesi ve kamucu olması lazım. Biz ailelerimizi bir tiyatroya ya da sinemaya götürebilirsek onların da gelişimini sağlayabiliriz. Böylece onlar da çocuklarının bu alanda gelişmesini isterler. Kültür, sanat ve sporun bir devlet politikası olarak ele alınması, kamucu olması ve hatta eğitim aşamasının gençliğe ücretsiz olması lazım.
Bizim elimizde çok iyi bir örnek var: Köy enstitüleri. Öyle bir model ki kişiyi bir alanda uzmanlaştırıyor ve bunu bir ihtiyaç doğrultusunda yapıyor. Türkiye’nin ziraat mühendisine mi ihtiyacı var, önce bunu tespit ediyor. Bu eğitimi veriyor ve bununla beraber bir enstrüman çalmayı ve bir spor dalıyla uğraşmayı da zorunlu tutuyor. Bizim önümüzde bu kadar özel bir örnek varken bu modeli bugüne uyarlamalıyız. Emin olun, biz kültürel, sanatsal ve sportif faaliyetleri sağladığımızda işsizlik sorununu da çözeceğiz çünkü üretim alanları açmış olacağız. Eğitim ve ekonomiyi bir bütün olarak görürsek, yarattığımız iş gücünün çalışacağı alanları da ortaya çıkaracağız. Bütün bunlar bir plan çerçevesinde olacak.
SEMİH NİŞANCI/AYDINLIK