"Tayyip gitsin diye..."

Muhalefetinden iktidarına, ülkeyi "yönetenlerin" h...

"Tayyip gitsin diye..."

Muhalefetinden iktidarına, ülkeyi "yönetenlerin" halka zorla izlettiği bir seçim tiyatrosunu  daha geride bıraktık. Seçim süreci boyunca, Tayyip Erdoğan'ın her seçim öncesi yaptığı gibi  kabadayı üslüplu, sığ milliyetçi söylemlerine maruz kaldık. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun ise ülkeyi ve Türkçe'yi anlama serüvenini milletçe izlemek görmeye değerdi. Değerdi çünkü bir gün lüks arabasının içerisinden elini çıkarıp zafer işareti yapan, bir gün ırkçı-faşist dergilerle poz veren, bir gün diktatör mezarında "hislenen" bu zat, CHP'nin içerisine düştüğü zavallı durumu bize göstermesi açısından oldukça öğreticiydi. Seçimlerde "sivri dilli genç politikacı" rolünü de Selahattin Demirtaş üstlendi. Amaçları, bir yandan CHP'nin oluşturduğu muhalefet boşluğunu havuzlarken, bir yandan yaptığı "şirinliklerle" (bkz. Trt konuşması, seçim sloganları, vs) bölücü ve Amerikan işbirlikçisi maskelerini biraz olsun kapatabilmekti. (Yerseniz)

Seçim sonuçlarını, bölge bölge oy oranlarını vesaire, bunları televizyon programlarına bırakalım, bu yazıda bunlara değinmeyeceğiz. Sonuç ortada : Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu marka kırmızı halısına basa basa Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu. HDP/BDP ise Demirtaş seçilemedi diye üzülmesin, Haziran İsyanı'nda Demirtaş'ın diline vuran "hükümet yıkılmasın" anlayışı, yani gerici-bölücü ittifakı Tayyip Erdoğan varolduğu sürece devam edecektir.

ŞİMDİ "SIVAMA" ZAMANI

Seçimler de geride kaldığına göre, öncekilerin tecrübesiyle sırada bizleri bekleyen süreci tahmin etmek zor değil: Sıvama.

Artık bol bol görürüz, sistem medyasının gazetelerinde ve televizyon kanallarında Akp'nin kalemşörleri seçimlerin ne kadar demokratik olduğuna, "halkın iradesini" yeniden ortaya koyduğuna(örnekler çoğaltılabilir) dair derin siyasi analizler yapacaklar. Tayyip Erdoğan'ın ise muzaffer edalı sıfatı, "milletine" yönelik sevgi ve minnet dolu konuşmaları bir süre ekranları ve gazete sayfalarını süsleyecek gibi. Kısacası, "şov" başlıyor!

Seçim sonrası süreçte olacaklara dair öngörülerimizin yanında, olmayacaklara dair de öngörülere sahibiz. Ne olmayacak? Örneğin CHP'nin kendine ve halkımıza sapladığı hançerin yarası daha da büyümüş olacak, eskisi gibi olmayacak. En önemlisi ise, bu saatten sonra Ekmeleddin İhsanoğlu diye bir isim olmayacak. Kılıçdaroğlu seçim sürecinde Tayyip Erdoğan'ın altına serdiği kırmızı halıyı gidip toparlayabilir artık.

SİZLERİ İYİ TANIYORUZ

Seçimlere dair yapılan bütün bu tespitlerin dışında, unutulmaması gereken önemli bir nokta daha var. Biz, bizi aptal yerine koymak isteyenleri tanıyoruz. Daha da önemlisi, bizi aptal yerine koyanların, koyun muamelesi yapanların sadece AKP olmadığını çok iyi biliyoruz. Büyük Ortadoğu Projesi Eşbaşkan'larını, kendi halkının evladına kurşun sıkanları, öğrencileri daha mezun olmadan işsiz bırakanları, bırakın eşit ve adilce davranılmasını, kadınlarımıza kahkaha atmayı bile çok görenleri, işçi sınıfını köle zannederek onları taşeron cehennemine sürükleyenleri, ülkemizi sıcak para diktasının kucağına atanları, vatanımızı emperyalizme peşkeş çekenleri çok iyi tanıdığımız gibi,

"Tayyip gitsin diye" bizi Mustafa Kemal'den vazgeçirmeye çalışanları da,

"Tayyip gitsin diye" bizlere gerici, neoliberal politikaları dayatanları da,

"Tayyip gitsin diye" bize 6 Ok'u unutturmaya çalışanları da,

"Tayyip gitsin diye" açılımcı siyasetleri "ilericiliğe" yamamaya çalışanları da,

"Tayyip gitsin diye" kendini tek alternatif olarak göstermeye çalışanları da çok iyi tanıyoruz.


Bölücülere dair ayrıca bir şey belirtmeye gerek yok, onlar zaten iktidar ortaklarıdır.

Kısacası, halkımız, kendisine dayatılan "gerici-bölücü-payanda" üçlemesini, öncesinde hiçbir şeyi unutmadığı gibi asla ve asla unutmayacaktır. Halkı ezen, sömüren, hırsız din simsarlarından da, halkın özgürlük, eşitlik arayışlarını "Akp karşısında bizden başkası olmaz" diyerek yine sistemin çıkarları için suistimal edenlerden de hesap soracaktır. "İktidarı" da "muhalefetçikleri" de elbirliğiyle vatanımızın üzerine çöreklenen akbabaların hepsine birden sesleniyoruz:

Cumhuriyetsiz bıraktığınız bir ülkeye Cumhurbaşkanı olsanız da, ülkemizi her zaman daha da karanlıklara çekmeye çalışsanız da, "seçenek" diye basiretsiz, gerici adaylarla ortalıklarda dolansanız da, "ilericilik" diye bölücülüğü yutturmaya çalışsanız da, en büyük akbabadan, Tayyip Erdoğan'dan başlayarak hepinizden hesap soracağız! Unutmayın, bizler aptal değiliz. Seçeneksiz, hiç değiliz.

BU DAHA BAŞLANGIÇ

Yeni döneme Cumhurbaşkanı olarak Tayyip Erdoğan'la girerken, umudumuzdan ve mücadele azmimizden bir adım dahi geri atmadan, "bu daha başlangıç" diyerek yolumuza devam ediyoruz. Tayyip Erdoğan padişahlık hayalleri kuradursun, kurtuluşun "seçmekten" ibaret olmadığını, halkın kendi seçeneğini yine kendisinin yaratabileceğini biz Mustafa Kemal'lerden biliyoruz. Diktatör yerine gerçek bir Cumhurbaşkanı'nın seçileceği günleri görmek için, öncelikle Cumhuriyeti yeniden kuracağız. Ve yeniden kuracağımız Cumhuriyete giden bu yolda yılmadan, yorulmadan, tek başımıza kalsak bile, eskisinden de daha kararlı bir şekilde yürüyeceğimizi ilan ediyoruz! Hem de "tıpış tıpış"...

Erkin Öncan

TGB Genel Yönetim Kurulu Üyesi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler