Toprağımıza Ha Desek Bolluk Bereket Fışkıracak

Ege Üniversitesi öğrencisi Ümit Çalışkan'ın, Çalışan Gençlik Üreten Türkiye Kurultayı'nda yaptığı konuşmayı sunuyoruz.

Toprağımıza Ha Desek Bolluk Bereket Fışkıracak

"Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine
Milletin her kazancı, milletin kesesine,
Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine,
Toprakla savaş için ziraat cephesine.
Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,
Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz."

Bundan 80 yıl önce, Köy Enstitülü öğrenciler güne bu marşla başlıyorlardı. Savaştan yeni çıkan milletin evlatları, ülkesini ayağa kaldırmak için kolları sıvadılar. Eskişehir Çifteler’de, Malatya Akçadağ’da, Diyarbakır Dicle’de, Antalya Aksu’da ve daha birçok yerde enstitüler kuruldu. Sadece 6 yılda, 15.000 dönüm tarla ekilmiş, 750 bin yeni fidan dikilmiş. 1.200 dönüm bağ oluşturulmuş. Öğrencilere, ziraatçilik, sağlıkçılık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk öğretilmiş. Köylüye modern tarım öğretilmiş. Çevre köylere ve şehirlere, bal, domates, salça, peynir, et, balık gibi ürünler satan bir okul düşünün. O yıllarda yaptığımızı bugün neden yapmayalım? Daha iyisini yaparız, yapmak zorundayız!

Bir ülke, istediği kadar telefon-bilgisayar üretsin, patates, bulgur, buğday, peynir üretemiyorsa ayakta kalamaz. Tarım ve hayvancılık her ülke için zorunluluk. Topraktan kopan, ayağı toprağa basmayan ülkeler daima dışa bağımlıdır. Bugün, kendisine gelecek bulamayan gençler köylerde durmuyor. Köyler boşalıyor, şehirler taşıyor. İnsanlar kutu gibi evlere binlerce lira kira veriyor. Türkiye’nin beşte biri İstanbul’da yaşıyor. 17 milyon insan! Bunun sebebini sorgulayalım. Köylere gidelim, bakalım. Köylüler bizden sonra bu toprakları kim ekecek diyor. Köylü gençler kendisine gelecek görmüyor. Şehire taşınıyor, üniversite okuyor ve işsiz kalıyor. Şehirde tutunamayıp suça ve uyuşturucuya sürüklenen binlerce genç var. Bu daha ne kadar böyle gidecek? Toprağımız öyle verimli ki meyve çekirdeği atsak ağacı yetişiyor. Ama köylülerimiz borçlu. Toprağına, traktörüne haciz geliyor. Köylünün üretim aracını elinden alırsanız borcunu nasıl ödeyecek? Bu bankalara kesinlikle müdahale edilmeli! Çiftçi mahsulünü ucuza satıyorum diye yakınıyor, vatandaş pahalıya alıyorum diye yakınıyor. İkisi de haklı. Öyleyse bu parayı kim kazanıyor?

Türkiye’de tarım devrimine ihtiyaç var. İstanbul’da yaşayan insanların üçte ikisini Anadolu’ya dağıtmamız gerekiyor. Silopili genç Şırnak Silopi’de üretecek. Konya Karapınarlı genç kendisine orada hayat kuracak. Egeli genç zeytinine sahip çıkacak. Adanalı genç pamuğunu ekecek. Herkes memur olursa, herkes öğrenci olursa, herkes şehirlere yığılırsa Türkiye nasıl kalkınacak, nasıl nefes alacak? Dolar isterse 1 liraya düşsün, tarım ve hayvancılık biterse ne yiyip ne içeceğiz? İstanbul Kanalı gibi projeler, büyükşehirlere yığılmayı daha da arttıracaktır. İstanbul’a kanal yapmak yerine yerine, Anadolu’ya su, tarıma destek, traktörlere mazot vermek gerekiyor. Köylerimizi yeniden canlandırmamız gerekiyor. Bütünşehir yasasıyla mahalle yapılan köylerimiz, kesinlikle tekrar köy yapılsın. Devlet tarımı planlasın! Kim ne ekecek, ne kadar ekecek belli olsun! Köylü, aracının insafına terk edilemez! Devlet köylünün ürününü satın alsun ve vatandaşa ucuz yolla satsın. Böylece herkes kazanır.

Yüz binlerce genç işsiz geziyor, tarlalarımız, topraklarımız boş bekliyor. Hava bedava, su bedava, toprağımız bereketli. Ha desek bolluk-bereket fışkıracak. Yeter ki isteyelim. Köylüyü yeniden milletin efendisi yapalım!

Tarih:
Diğer Haberler