Türk gençliği, 62 Üniversite topluluğunun ortak çağrısı ile 25 Aralık’ta Ankara’da yapılacak olan “Çalışan Gençlik Üreten Türkiye” Kurultayının hazırlıklarına Türkiye’nin dört bir yanında devam ediyor.
Gençler; ekonomik zorluklara, yükselen işsizliğe, hayat pahalılığının artmasına çözüm arıyor.
Üniversitelerde ‘Üreten Türkiye’ için seferberlik başladı. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulmaya dair sorun yaşayan gençler, kurultay çalışmaları kapsamında üniversitelerin eğitim politikalarından kaynaklı sayıca artan ‘İİBF, Mühendislik, Fen ve Edebiyat Fakültelerinin’ nitelik olarak ortaya çıkan eksikliklerini de masaya yatırdı. Plansız olarak artan fakültelerin yol açtığı, yükselen genç işsizliğe dair çözüm arayan gençler 25 Aralık’ta Ankara’da buluşacak.
Üretime dönük eğitim modelinden vazgeçilmesi ile birlikte üniversite sonrası daralan iş imkanları, gençlerin iş bulma kaygısı sebebiyle eğitim sürecini uzatarak üretim süreçlerine girişini erteliyor. Bu durum Türkiye nüfusunun %25’ini oluşturan gençliğin verimli emeğinin değerlendirilmesinin önünde engeller teşkil ediyor. Tüm bu sorunlara dair anket yapan gençler, ortaya çıkan veriler doğrultusunda 25 Aralık’ta Çalışan Gençlik Üreten Türkiye Kurultayı ile sonuç bildirgesi yayımlanarak çözümleri ortaya koyacak. Türkiye’nin dört bir yanından binlerce gencin katılım sağladığı anketin verileri ortaya konularak hazırlanacak olan sonuç bildirgesi, 1.600 delegenin katılımı ile kurultay günü ilan edilecek.
ÜLKEMİZİN GENÇ NÜFUSU EN BÜYÜK ÜSTÜNLÜĞÜMÜZDÜR!
Aldığımız eğitimler üretimden, sanayiden uzak bir şekilde çoğunlukla teorik olarak veriliyor. Lisans hayatımız boyunca bir veya iki kere staj yapma imkanımız oluyor, orada gördüklerimiz, öğrendiklerimiz gidebildiğimiz fabrikanın durumuna göre değişiyor. Aynı zamanda öğrendiğimiz bilgilerin de uygulama alanları ve test edilme yöntemleri çok eksik. Bir derste edindiğimiz bilgileri tam anlamıyla öğrenmeden, ne anlama geldiğini bilmeden, nerede nasıl kullanacağımızı anlamadan geçebilmek mümkün. Kendi okulumda öğretim görevlilerinin anlatım yeteneklerinin iyi durumda olduğunu düşünüyorum fakat esas mesele burada baş gösteriyor; ülkemizdeki tüm üniversitelerde eğitim koşulları eşit değil. Türkiye'deki istihdamın yetersiz oluşu kendi alanında çalışamayan,işsiz mühendisleri yaratıyor. Benim arzum kendi mesleğimi yapmak fakat ne yazık ki mezun olduktan sonra farklı alanlarda çalışmak durumunda kalan endüstri mühendisleri de var. Türkiye'nin ihtiyaçları ve kapasitesi mevcut istihdam alanlarının çok daha fazlasını yaratmayı getiriyor. Fakat üretime dönük olmayan yatırımlar, hatalı stratejiler sebebiyle istihdam edilemeyen gençler ekonominin gidişatını toptan etkiliyor.
Kendi alanıma gelecek olursam, Endüstri Mühendisi üretim olan yerde çalışır. Üretim yapılan her binada, her fabrikada, her kurumda istihdam edilebilir ve nitelikli işgücü olarak faaliyet gösterir. Fakültelerimizden mezun olan gençlerimizin istihdam edilebilmesi, ekonomik kalkınmanın gerçekleşmesi için üretmemiz gerekiyor. Teknoloji üretmek, bilim üretmek, bilgi üretmek.. Bunun için yatırımları sanayi, teknoloji, eğitim alanlarına yapmamız gerekiyor. Üretim, bilgi ve bilim üretmek ile başlar. Bilgi ve bilim üretmek ise eğitimle başlar. Üniversitelerimizin niteliklerinin eşitlenmesi, gereksiz sayıdaki fakültelerin kapatılması ve MYO ve Meslek Liselerinin teşvik edilmesi, direkt üretim mekanizmalarına dahil edilmesi gerekiyor.
Ülkemizin genç nüfusu en büyük üstünlüğümüzdür. Bu üstünlüğü değerlendirmek ise doğru program ve plan ile mümkündür.
VATANIMIZDA ÇALIŞMAYA VE ZORLUKLARIN ALTINA GİRMEYE HAZIRIZ
Serap German
Ege Üniversitesi
Biyoloji Bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
TGB İzmir İl Yöneticisi
Ege Üniversitesi Biyoloji bölümü Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji anabilim dalı 4.sınıf öğrencisiyim. Ege Üniversitesinde biyoloji bölümünün nitelik ve pratik açısından iyi bir eğitim verdiğini düşünüyorum fakat her biyoloji mezunu gibi bizlerde işsiz kalma sorunu ile karşı karşıyayız. Bizim yaşadığımız sorun en başta meslek tanımımız ile başlıyor. Biyologlar Türkiye’de sağlık çalışanı sınıfında yer almaktadır fakat sağlık bilimleri bizim çalışma alanımızın sadece bir tanesini temsil ediyor.
Biyologlar canlılığın var olduğu her alanda çalışabilir. Biyologlar, bilim insanıdır. Bu bilinçle yetiştirilmeleri için mutlaka alan seçimi ve uygulamalı ders sayılarının artırılması gerektiğini düşünüyorum. Kapitalizmin mahvettiği doğayı biyologlar olmadan kurtaramayız.
Yaz dönemi stajlarında da genelde öğrencinin kendi insiyatifine bırakılıyor bu nedenle çoğu arkadaşımız staj bulma noktasında sorunlar yaşadı. Üniversitelerin ve üreticilerin daha çok işbirliği ile çalışmasının üretim ve bilimin birlikte gelişmesi açısından ve istihdam açısından çok yararlı olacağını düşünüyorum. Üniversiteler hocaların derse gelip slayt okuduğu bir yer değil bilim üreten ‘’bilim fabrikaları’’ olmalı.
Şu an TÜBİTAK 2209-A/B gibi lisans projelerinin başlatılması çok önemli bir gelişme. Ben de şu an ekip arkadaşlarımla birlikte TÜBİTAK lisans projesi yapıyorum. Bu tarz işlerin içine girmek hepimizin motivasyonunu ve kendi mesleğimizi ülkemizde yapma isteğini arttırıyor. Temel bilim öğrencileri olarak, TÜBİTAK’ın bu tarz projeleri ve hibe miktarını artırması yönünde talebimizi Aydınlık Gazetesi aracılığıyla da iletmek istiyoruz.
Kendi ülkemizde, kendi mesleğimizi yapabilmek için ülkemizde çalışmak için gençlik olarak her türlü zorluğun altına girmeyi göze alıyoruz. Çünkü ülkemizi çok seviyoruz.
TÜRK GENÇLİĞİ DAİMA ÇALIŞKAN VE FEDAKAR OLMUŞTUR
Ali Özgür
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi
Çağdaş Türk Lehçeleri Bölümü
TGB Muğla İl Başkanı
Lisans eğitimim bittikten sonra doğal olarak kendimi mesleki anlamda geliştirmem gerekiyor. Ancak bir Edebiyat Fakültesi öğrencisi olarak, üniversite eğitimimin beni mesleğime hazırlanmam, yeterliliğimi sağlamam açısından eksik olduğunu düşünüyorum. Benimle aynı fakültede olan arkadaşlarımın da geleceğe dair bazı kaygıları olsa da, üniversitemiz bu konuda bazı çalışmalar yürütüyor. Özellikle Rektörümüz Prof. Dr. Hüseyin Çiçek’in, üniversiteden mezun olan her öğrencinin, üretimin içerisinde bulunmasını önemseyen anlayışının, kendimizi geleceğe hazırlamamız noktasında olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, staj ve formasyon gibi noktalarda ileri seviyede olsa da bazı eksikler mevcut. Bu eksikler yalnızca üniversitenin çabası ile değil, gençliğin çalışkanlığı ile aşılacaktır. Türk gençliği daima çalışkan ve fedakar olmuştur. Önümüzdeki ekonomik zorlukları da çok çalışarak, üreten Türkiye’yi yaratarak aşacağız. Biz Türk Gençliği olarak “Ekonomik Kurtuluş Savaşı’nda” emeğimizi seferber etmeye hazırız. Bu seferberliği sürdürmenin kararlılığıyla ülkemizin üretmesi ve kalkınması için geleceğe emin adımlarla yürüyoruz.
“GENÇLİK ÜRETİMİN MERKEZİNDE GÖREV ALMAK VE GELECEĞİ İNŞA ETMEK İSTİYOR!”
Sueda Babacan
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri
TGB Ankara İl Başkan Yardımcısı
Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri şüphesiz ekonomi. Özellikle artan işsizlik ve daha da ötesi genç işsizlik sorunu aynı zamanda bugüne kadar uygulanan neoliberal politikalarla da doğrudan ilişkili.
Birçok öğrenci gibi ben de üniversite sınavına hazırlanırken icra etmek istediğim meslek ve geleceğe yönelik istihdam imkanları arasında seçim yapmak zorunda kaldım. Neticesinde ilgi alanlarım ve yeteneklerim doğrultusunda bir seçim yaptım. Fakat İİBF mezunlarının istihdam sorunu yüzbinlerce kişiyi ve ailelerini ciddi anlamda etkilediği gerçeğiyle yüzleştim.
Türkiye'de 199 üniversitenin 167’sinde İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin oluşu, bugün sayıları 400 bine yaklaşmış olan İİBF mezunlarının sayısının katlanarak artıyor oluşu ciddi bir gelecek kaygısını doğuruyor.
Mezuniyet senesinde olan bir öğrenci olarak, almakta olduğum eğitimin kendi işimi yapmak için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Hem eğitimin niteliği hem çalışmak istediğim alanlardaki kadro sayısının yetersizliği yönelimlerimde belirleyici bir konum taşıyor. Almış olduğum 3.5-4 yıllık eğitim sırasında eğitimimi destekleyecek seminerler veya özel araştırma alanları yaratan çalışmalar yok denecek kadar az yapıldığını gördüm. Kendi alanımda çalışabilmek için sıra arkadaşlarımın sırtına basmam gerektiğini, sistemin dayatmakta olduğu “insan insanın kurdudur” söylemini kabul etmeyen, toplumsal kaygılar taşıyan binlerce öğrenci var.
Bu anlamda işsizliği; istihdam edilebilirlik engelleri, işgücüne katılım engelleri, yetersiz bilgi ve teşvik unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşan bir toplumsal sorun olarak görmemiz gerekiyor.
Bu toplumsal sorunu üretimi, istihdamı, yatırım ve tasarrufu odak haline getiren bir ekonomik model ile çözebiliriz. Gençlik üretimin merkezinde görev almak, geleceği inşa etmek istiyor. Bu noktada kendi alanlarında özgürce üretebilecek bir alanı inşa etmek önemli bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkıyor.
Bu sorunların çözümünde; Mezun sayısının gözden geçirilmesi, eğitim kalitesinin artırılması, kamu istihdam sahasının uyarlanması, kadro sayısının genişletilmesinin yanında; plan ve program dahilinde teknoloji yaratmak ve üretim yapmak şarttır. Sanayi ülkeye yayılırsa hem milli ekonomi kurulur hem istihdam alanı genişler. Öğrenciler, çalışmaya ve üretmeye teşvik edilmelidir. Üretime değer verilirse öğrencilerin çalışma ve üretme azmi artar.
Erhan Fırıncı
Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi
Halkçı ve Bilimsel Sağlık Topluluğu Başkanı
Fakültemize başladığımız günden mezun olana kadar teorik ve pratik eğitim iç içe veriliyor. Çoğu bölümün aksine daha ilk yıllardan meslek hayatımıza yönelik edindiğimiz birikim bizlere avantaj sağlıyor. Lakin son yıllarda artan yeni fakülte ve kontenjan sayıları önemli bir sorun. Öyle ki, neredeyse her köşe başında bir diş hekimliği fakültesine rastlar hale geldik. Bunların bir kısmına köklü üniversitelerden, alanında yetkin hocalar gidiyor. Bazılarının ise kendilerine ait bir hastaneleri dahi yok. Bu durum eğitimin niteliğinde ciddi düşüşe yol açtı ve diş hekimliği fakültesinin öneminin azalmasına sebep oldu. Geçmişten beri belli bir düzeyin altına düşmeyen ve herkesin en üst sıralardan tercih ettiği diş hekimliği bugün daha az tercih edilen bir konuma gerilemiş oldu.
Tabi sorunlar yalnızca bununla sınırlı değil. Ekonomik krizi son zamanlarda hiç olmadığı kadar derinden hissediyoruz. Gençlik olarak belki de en çok bizler etkileniyoruz. Diş hekimliği fakültesi öğrencilerinin burada ayrı bir yeri var. Ülkemizde üretilmediği için neredeyse tamamı yurtdışından gelen malzemelerimiz bizi ciddi sıkıntılara sokuyor. Doların insafına bizleri teslim ediyor. Bunu kabul etmiyoruz, çözümsüzlükler içinde boğulmak istemiyoruz.
25 Aralık Cumartesi Günü okulumuzun ev sahipliğinde 62 üniversite topluluğunun çağrısıyla düzenlenecek Çalışan Gençlik Üreten Türkiye Kurultayı'nda gençliğin işsizlik ve istihdam sorunlarını konuşacak ve Türkiye’nin önüne bir yol haritası çizeceğiz.
İstikbali ve refahı milletin azmiyle yeniden sağlamak için Türk Gençliği olarak öne atılıyoruz. Yarınlara güvenle ve umutla bakıyoruz. Çünkü yarınları ellerimizle inşa edeceğiz.
tgb.gen.tr