İstanbul Barosu vatanın "hayırlı" evlatlarıyla buluştu

İstanbul Barosu, ‘Anayasa Değişikliği Sempozyumu’ ile vatanın "hayırlı" evlatlarıyla bir araya geldi.

İstanbul Barosu vatanın "hayırlı" evlatlarıyla buluştu

İstanbul Barosu ile Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası Hukuk Kulübü, İstanbul Üniversitesi Halkçı Hukuk Kulübü, Marmara Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü’nün ortak düzenlediği ‘Anayasa Değişikliği Sempozyumu’ Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Salonu’nda yapıldı. Katılımın ve ilginin yoğun olduğu sempozyuma konuşmacı olarak; Prof. Dr. Sultan Tahmazoğlu Üzeltürk (Yeditepe Üni. Hukuk Fakültesi Dekanı), Yrd. Doç. Dr. Didem Yılmaz (Bahçeşehir Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı), Av. Mehmet Durakoğlu (İstanbul Barosu Başkanı), Av. Hasan Korkmazcan (TBMM Eski Başkanvekili - Milli Anayasa Hareketi Başkanı) , Av. Aydeniz Alisbah Tuskan (İstanbul Barosu Yöneticisi), Av. Nazan Moroğlu (İKKB Genel Koordinatörü) katıldı.

Açılış konuşmasını yapan Bahçeşehir Üni. Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ayşe Nuhoğlu’nun ardından ‘Türkiye'de Anayasa Değişiklikleri’ isimli ilk oturuma geçildi. İlk konuşmayı yapan Yrd. Doç. Dr. Didem Yılmaz ‘Anayasayla ilgili değişikliklerin toplumsal tabandan bağımsız olmaması lazım. Anayasa değişiklikleri toplumsal bağlamdan ayrı düşünülmemeli , hazırlanış sürecinde kamuoyuna sivil toplum örgütlerine ve uzmanların görüşünün alınmaması toplum ve siyasal tercih arasındaki farkı gösterir. Anayasa değişikliğine ilişkin gerekli bilgi kamuoyuyla paylaşılmadı. Anayasa değişikliğindeki şeffaflık sorunu değişikliği görüşen partiler arasında kutuplaşma yaratmıştır.

OHAL döneminde; Beşiktaş, Kayseri saldırıları, Rus Büyükelçisine saldırı olaylarının yaşandığı dönemde anayasa değişikliği yapılmalı mıdır, bu bir öncelik midir?’’ İfadelerini kullandı.

YASAMA DEVRE DIŞI BIRAKILIR

"Koalisyon döneminde idam cezası kaldırıldı ve toplumu bölmeden anayasa değişikliği gerçekleşti. Bu demektir ki anayasa değişikliği koalisyon dönemlerinde daha demokratik olur." sözlerini kullanan Prof. Dr. Sultan Tahmazoğlu Üzeltürk , “Demokrasiler şeffaf rejimlerdir; uzlaşma zorunlu kılınmalıdır. Onun dışında hiçbir başkanlık sisteminde bakanların dokunulmazlığı yoktur ama getirilen sistemde vardır. Bu sistemde güçler yürütmede birleşmektedir. Yasama bitirilmiştir. Bu sistem seçime gidemeyen kanun çıkaramayan bir sistemdir. Yasama hiç bu kadar zayıflatılmamıştı.’’ ifadelerini dile getirdi.

YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI HERŞEYDİR

Sempozyumun 2. Oturumu olan ‘ Kuvvetler Ayrılığı’ bölümünde konuşan Av. Mehmet Durakoğlu, ‘Tek vatana, tek bayrağa, tek devlete, tek millete evet ama tek adama "HAYIR" ‘vurgularında bulunarak sözlerine devam etti: "Bu anayasa değişiklikleri geçerse anayasanın değiştirilemez olan 4 maddesi çok kolay bir şekilde değişecektir ve hukuk devleti , demokratik devlet özelliği ortadan kalkacaktır. Eğer 2010 değişikliği geçmeseydi Türkiye'de bir cemaat yargıya hakim olmayacaktı, kumpas davaları bu şekilde sonuçlanmayacaktı . TSK'nın itibarı aşağı doğru çekilemeyecekti ve 15 Temmuz dahi olmayacaktı. Yargı bağımsızlığı insanca onurlu yaşamak demektir, hukuk güvenliği demektir; yargı tarafsızlığı onurlu bir toplumu oluşturur. Cumhurbaşkanı kararnameleri yasamayı ortadan kaldırır. Kuvvetler ayrılığı fren mekanizmasıdır, erk sahibini durduran araçtır. Başkanlık ve parlamento seçimlerinin birlikte yapılması yasama organının işlevselliğini ortadan kaldırır. Demokrasi hukuk ile başlar. Toplumda adalet kavramını yeşertmek gerekiyor."

BU KADAR KARANLIK VE MERDİVEN ALTI BİR ANAYASA

Av. Hasan Korkmazcan konuşmasında "Anayasa değişikliğindeki usulsüzlükler normal kabul ediliyor. Hukuk kavramları pranga olarak kabul ediliyor. Cumhurbaşkanı tarafsız olamayacağını kabul ediyor ama hakim ve savcının tarafsız olmasını bekliyor. Küreselleşmenin tek amacı ulus devleti yok etmektir ve bu Ortadoğu’da kan dökülerek yapılıyor. Anayasa değişikliği kökü dışarda olan bir girişimdir ve buna Türkiye'deki milli güçler karşı durmaya çalışmışlardır bu zaman kadar da başarılı olmuşlardır. Prangalar anayasada değil zihinlerde! Onurlu olarak yaşamak insanın olmazsa olmazıdır. Onurumuzu korumak ise bağımsız mahkemelere inanmaktır. Bu teklif sahipleri için en hayırlısı bu seçimde hayır çıkması olacaktır. Bu kadar karanlık ve merdiven altı bir anayasa Türk anayasa tarihinde görülmedi." ifadelerini kullandı.

Sempozyumun son oturumu olan ‘Kadın Bakış Açısıyla Anayasa Değişiklikleri’ konulu gündemde ise , Av. Aydeniz Alisbah Tuskan , Av. Nazan Moroğlu konuşmalarını yaptı.

AYNI KARARLILIK

"Demokrasilerde iki temel unsur vardır; tarafsız Cumhurbaşkanı ve bağımsız yargı. Tüm kadınları hayır demeye çağırıyorum" vurgularını yapan Aydeniz Alisbah Tuskan’ın ardından son konuşmayı yapan Nazan Moroğlu, "Torba anayasa kabul edilemez. Anayasada bir virgül bile değiştirilse açıklaması yapılır. 148 maddenin toplu şekilde değişmesi söz konusu olamaz. Fransız Devrimi sürecine katılan bircok kadın vardı.Kadınlar eşitlik, özgürlük, adelet istiyorlardı. 1790’da meclise çıkıp kendi 'kadın ve yurttaş hakları beyannamesini' okudular. Bugün de o kararlılık sürüyor." sözlerini dile getirdi.

Konuşmacıların sunumları ardından soru-cevap bölümüne geçildi ve sempozyum katılımcılara sertifikalarının verilmesi ile son buldu.

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler