Mustafa Kemal’in süngü tak emriyle ölümü göze alan Mehmetçiklerin ruhuyla, 15 Mart’ta Türkiye’nin Mavi Vatan kararlılığını bütün cihana göstereceğiz!

Salih Burak Özkan
Salih Burak Özkan
YAZAR

Büyük Paylaşım Savaşına Doğru

Onlarca ton odun ve kömür yıllardır çatılmış, üst üste konmuş tutuşması için, sadece bir kıvılcım gerekiyor. İşte böyle bir yıl 1914. Bu kıvılcım ise Avusturya-Macaristan Veliahdının bir Sırp radikali tarafından öldürülmesi ile ortaya çıkıyor. Onlarca ton odun ve kömür ise savaş kazanına Sanayi Devrimi’nin gelişmesi ile birlikte artan üretime oluşturulacak pazar arayışında atılmıştır. Hem üretimin satışa sunulacağı pazar arayışı hem de üretim de kullanılacak ham madde arayışı Avrupa üretimini kendi kıtasının dışına çıkarmış, sömürge imparatorlukları kurulmasının önünü açmıştır.

Bu süreçte önde gelen devletler ise İngiltere ve Fransa olmuştur. Ancak bu savaşta geri kalan milli birliğini geç tamamlamış Almanya ve İtalya gibi devletler ve coğrafyaları ve yönetim biçimleri gereği bu savaşın dışında kalmış, Avusturya-Macaristan ve Rusya Çarlığı paylaşım kavgasında sonradan yer almışlardır. Dünya topraklarının birçoğu paylaşıldığı için bu devletlerin birçoğunun gözü “hasta adam” olarak nitelendirilen Osmanlı ülkesine çevrilmiştir.

Geniş topraklara ve yeraltı kaynaklarına sahip olan fakat sömürgeleştirilemeyen Osmanlı ülkesi paylaşım için hedefteydi. İngiltere 19. yüzyılın başından beri Hindistan sömürgesine giden yolu korumak için Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünden yana tavır almıştı. Ancak bir süre sonra Osmanlı Devleti’nin kendini korumaya gücü kalmadığını gören ve bu politikayı devam ettirmesinin maliyetli olacağını gören İngiltere sömürgesine giden yolu güvenceye almak adına bu toprakları kendi egemenliği altına almaya başlamış ve Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçmişti.

İşte bu politikalar ve dünyada yaşanan gelişmeler odunları ve kömürleri çatmıştı. Hal böyleyken Osmanlı Devletinin savaşın dışında kalması kaçınılmazdı. Çünkü savaşın nedenlerinden birisi Osmanlı Devleti’nin topraklarının paylaşılması kavgasıydı.

Osmanlı Savaşa Giremeyebilir miydi?

1914 yılında Büyük Savaş patlak verdi. Osmanlı Devleti ise bu savaşa 1915 yılında dahil oldu. Savaş esnasında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından İtilaf Devletleri’ne sizin yanınızda savaşa girmek istiyoruz önerisi götürülmüştü. İtilaf Devletleri’nin Osmanlı’yı çok daha önceden gizli anlaşmalarla bölüşmüş olması nedeniyle bu öneri reddedilmişti. Diğer tarafta ise Osmanlı ülkesini parçalamak birinci hedefi olmayan İttifak bloğu vardı. Bu blok Osmanlı Devleti için en uygun taraf olarak görünüyordu. Rus Çarlığı ise Karadeniz’de bulunan donanması ile Osmanlı Devleti’nin üzerinde bir tehdit oluşturuyordu. Büyük güçlerden yalnızca Almanya Osmanlı’yla ittifak arayışındaydı.

Böyle bir ortamda Osmanlı limanlarına iki gemi yanaştı. Goben ve Breslav yani Yavuz ve Midilli aklımıza kazınmış iki gemi ismi. İtilaf devletlerinin donanmasından kaçan bu iki gemi Osmanlı Devleti’ne sığınmıştı. II. Abdülhamit bütün donanmayı Haliç'e demirlettirdiği için kullanılabilir Osmanlı Devleti’nin bir deniz gücü yoktu. Hal böyleyken Osmanlı’ya sığınan bu iki gemi Karadeniz’deki Rus deniz gücünün ciddi bir bölüğünü yok etti. Çanakkale Deniz Zaferimizin kazanılmasının en büyük nedenlerinden birisi Boğazlarda daha önce bir Kara-Deniz savaşının yapılmamış olmasıydı.

Kurtuluş Mücadelemiz Birinci Dünya Savaşıyla Başlamıştır

Birinci Dünya Savaşı’nı Kurtuluş Savaşımızdan ayrı ele alamayız. Birinci Dünya Savaşını bitiren Mondros Ateşkes Anlaşması ile Dörtyol’da ilk silahlı mücadelenin başlaması arasında sadece 48 gün vardır. Türk milleti bu yenilgiye en fazla 48 gün tahammül edebilmiştir. Ya savaşlar devrim doğurur ya da devrimler savaşı önler. Tarihin çarkı böyle ilerlemiştir. Bizde savaş devrimi doğurmuştur. Türkiye’nin devrim süreci ve kurtuluş mücadelesi savaşa girmesi ile başlamıştır.

Çanakkale Direnişimiz Devrimlerin Dinamiği, Mazlum Milletlerin Pusulası Olmuştur

Birinci Dünya Savaşında mücadele yürüttüğümüz cephelerde en geniş kazanımları Çanakkale cephesinde elde ettik. Sadece Türkiye ve Türk devrimi değil, Dünya Devrimleri de Çanakkale zaferi ile hayat buldu ve canlandı. Çanakkale Zaferimizle mazlum milletlerin makus talihini yendik desek abartmış olmayız.

İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devletini saf dışı bırakmak ve Çarlık Rusya’ya yardım götürmek amacıyla bu cepheyi açmışlardı. Direnişimiz ile birlikte Çarlık Rusya’ya yardım gitmemiş ve zaten bir kaos içerisinde bulunan Rusya’da kaos daha da derinleşmiş ve 1917 Ekim Devrimi gerçekleşmiştir. 1917’de gerçekleşen Ekim Devrimi sonucunda yeni kurulan Sovyet Rusya, Brest-Litovsk Antlaşması neticesiyle Kars ve Ardahan’dan geri çekilmiş, İstiklal Savaşımızda gerek silah yardımları gerek doğuda güvenli bir dayanak yaratmasıyla zaferimize büyük katkı sunmuştur.

105 Yıl Önce Çanakkale Bugün Doğu Akdeniz

Bu benzetmeyi yapmak ilk bakışta çok abartılı gibi gelebilir ama değil. Emperyalizm 105 yıl önce Mazlum Milletler coğrafyasını tahakkümü altına alabilmek adına Çanakkale’de büyük bir taarruz başlatmıştı. Milletimizin büyük direnci o hayasız akını püskürttü. Bugünse Doğu Akdeniz’de aynı emperyalist ittifakın yeni bir taarruz hazırlığında olduğunu görmekteyiz.

Türkiye’nin Antalya Körfezine sıkılı kalmasını isteyip petrol geçiş güzergahlarında, maden ve doğalgaz arama sahalarında hak iddia edenlerle, Çanakkale’de savaştıklarımız aynı kişiler. Türk milleti 105 yıl önce cümle emperyaliste nasıl diz çöktürdüyse bugün de aynı kararlılıkla mücadele vermeye hazırdır. Mustafa Kemal’in süngü tak emriyle ölümü göze alarak hücuma kalkan genç Mehmetçiklerin ruhuyla, 15 Mart’ta Türkiye’nin mavi vatan kararlılığını bütün cihana göstereceğiz!

Salih Burak Özkan

TGB Antalya İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler