100 Yıllık Yalan İşte Böyle Biter

Hiçbir devlet, hiçbir kurum, hiçbir kişi sözde ‘Ermeni soykırımını’ tanıyamaz, tanıyan kararlar yok hükmündedir.

100 Yıllık Yalan İşte Böyle Biter

Bu bir tarih tartışmasıdır, ‘sözü onlara bırakalım’ diyerek mi? Kulaklarımızı tıkayarak mı, başımızı öne eğerek mi? ‘Hepimiz çok acılar yaşadık’ dersek biter mi? Televizyonlara çıkıp özgüvensiz konuşmalar yaparsak bize inanır vazgeçerler mi bu emperyalist devletler? Batılı bazı uzmanlara fonlar ayırırsak bu sorunu çözerler mi? Veya bir dernek kuralım, Beyaz Saray ile görüşüp ikna etsin, nasıl olur? Bakın biz kayıpların hatıralarına saygı duyuyoruz, deyip tarihi yamultarak mı?
Bir 24 Nisan daha gelirken yine aynı şeyleri tartışıyoruz. Her 24 Nisan olduğu gibi ABD, 1915 olaylarını soykırım kabul eden yasayı meclise getireceği haberlerini okuyoruz: ‘Biden Ermenilere yönelik vahşetin soykırım olduğunu, soykırımı tanıyacağını ilan etmeye hazırlanıyormuş. Biden’ın böyle bir hüküm vermeye ne yetkisi var ne ağırlığı. Hükümlerinin ağırlığı olduğunu düşünüyorsa, çöken ABD ekonomisini kurtarmayı deneyebilir. Biden, artık gücünü yitiren ABD’nin sürekli geri adımlar atmak zorunda olan liderinden başka bir şey değildir. Biden’a tavsiyemiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek-İsviçre kararını okumasıdır.
2001 yılında Ermeni Soykırımını ilk tanıyan ülkelerden biri olduğunu iddia eden Fransa 2016 yılında da soykırımı inkar etmenin suç olduğunu Senato’sundan geçirmişti.
2017 yılında Fransa Anayasa Mahkemesi bu kanunu "İfade özgürlüğünün uygulanmasına gereksiz ve orantısız bir saldırıdır, dolayısıyla da Anayasa'ya aykırıdır" diyerek iptal etmişti.
Geldiğimiz noktada Fransa son çare olarak 24 Nisan’ı Ermeni Soykırımını Anma Günü olarak kabul ediyor.
Acaba Fransa Anayasa Mahkemesi bizim bazı siyasetçilerimizin ve tarihçilerimizin bu olağanüstü ‘akılcı’ tavrından mı etkilenmiştir? Yoksa Ermeni soykırımı yalanlarını bitiren AİHM’in Perinçek-İsviçre davası kararına mı uymuştur?

SORU BASİT: ERMENİ SOYKIRIMI YALANLARIYLA NASIL MÜCADELE EDİLMELİ?
Ermeni Soykırımı yalanları bir tarih tartışması değildir. Çünkü ‘soykırım’ bir suçtur. Hukuki bir konudur. Tarihçilere bırakalım diyenler Türkiye’ye en büyük kötülüğü yapıyorlar, Türkiye’nin soykırımcı bir millet ilan edilmesini engelleyemiyorlar. Bir şey tartışılacaksa o 1915 olaylarıdır. Bu tartışmalarda da takılacak tutum önemlidir. Emperyalist çevreler 1915 olayları tartışmalarıyla Türkiye’nin vatan savunmasını yok saymaktadır. Buna izin verilmemelidir.
Kaldı ki tarih sayfalarını da doğru okuyamıyorlar. Birinci Dünya Savaşı’nda savunmasız köylere giren Ermeni çeteleri çocuk, kadın, yaşlı demeden Türkleri katlettiler. Emperyalist batının ‘devlet’ vaatlerine kanan Ermenilerin akıl almaz katliamlarına bütün tarih sayfaları şahit. Türk halkının vatan savunmasına da bütün dünya şahit!
Bugün hala ‘Arşivleri açalım’ demek de boşunadır, çünkü arşivler zaten açılmıştır. Dr. Mehmet Perinçek Rus ve Türk arşivlerinde yıllar süren bir çalışmayla 1915 olaylarını tüm dünyanın anlayacağı belgeleri yayınlamıştır.(Bkz: http://mehmetperincek.com/rus-devlet-arsivlerinden-150-belgede-ermeni-meselesi) İşte size arşiv, işte size belge, işte size tarih…

YALANLARI BİTİREN BİR TARİH ROMANI DEĞİL HUKUKİ BİR KARAR OLDU
Dennilebilir ki bu tartışma yıllar önce bitti. Aslında ortada tartışacak bir şey de yoktu. Ermeni çetelere karşı başlatılan tüm harekatlar, tehcirler Türkiye’nin vatan savunması temelindeydi. Ortada ‘soykırım’ sayılabilecek bir suç hiç olmadı. Olan şey ABD’nin Türkiye’yi katliamcı bir devlet ilan ederek kendi emperyalist düzenini sürdürmesiydi.

TÜRKİYE NASIL SAVUNULUR?
Türkiye’nin kapı gibi AİHM kararları var. Ermeni soykırımı yalanlarını tarihe gömen kararları var. Hakikat o kararlarla savunulur. Türkiye düşmanlarıyla mücadele o kararlarla olur.
Emperyalist yalanları o mevziden yenebiliriz. O adım atılmıştır Lozan’da, Berlin’de AİHM salonlarında… Türkiye’nin atacağı başka bir adım daha yoktur. Türkiye’nin, devlet adamlarımızın, siyasetçilerimizin, hukukçularımızın, tarihçilerimizin, insanlarımızın yapacağı en büyük şey o başarıyı görmektir ve o kararlara yaslanmaktır.
Bu kararlar, Avrupa devletlerini bağlayan kararlardır, uluslararası hukuk açısından özel önemdedir. ABD Başkanı Biden ve diğer batılı devletler istediği kadar gevezelik edebilir, biz o kararları okuyalım.

NEDİR O KARARLAR?
AİHM 2. Dairesinin 17 Aralık 2013 günlü “Perinçek-İsviçre Davası” kararı.

AİHM Büyük Dairesinin 15 Ekim 2015 günü kesin hükme bağlanan “Perinçek-İsviçre Davası” kararı.

AİHM’nin 28 Kasım 2017 tarihinde Ali Mercan, Ethem Kayalı, Hasan Kemahlı ile İsviçre Devleti arasındaki davada aldığı karar.

Bakın bir çırpıda saydığımız bu kararlarda ne deniyor?

Hiçbir devlet, hiçbir kurum, hiçbir kişi sözde ‘Ermeni soykırımını’ tanıyamaz, tanıyan kararlar yok hükmündedir.

Meclisler, hükümetler, cumhurbaşkanları, kitle örgütleri soykırım hükmü vermeye yetkili değildir.

Birleşmiş Milletler’in 1948 yılında yayınladığı Soykırım Sözleşmesine göre yetkili mahkemeler; Uluslararası Ceza Hukuku Mahkemesi(La Hey Adalet Divanı) ve suçun işlendiği yerel mahkemelerdir.

Karar 1915 olaylarını, ‘Yahudi Soykırımıyla(Holocaust) aynı sınıflama içinde’ görülemeyeceğini beyan ediyor.

AİHM, kararını 1915 olaylarına ilişkin bir mahkeme kararı olmamasına dayandırıyor. Böylece AİHM, Ermeni Soykırımı iddialarının geçersizliğini vurgulamış oluyor.

1915 olayları bir tarih konusu olarak tartışma özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Kimse tartışılmasını, görüş belirtilmesini yasaklayamaz.

Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek’in öncülüğünde verilen mücadelenin kazanımlarının uluslararası etkisi de ortadadır. Talat Paşa Komitesi’nin ısrarlı mücadelesi ortadadır.

İsveç Federal Mahkemesi Doğu Perinçek hakkında Lozan Sulh Ceza Mahkemesi’nin verdiği mahkumiyet kararını kaldırmıştır. Fransa Anayasa Mahkemesi yukarıda belirttiğimiz üzere “Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasına dair kanunu” anayasaya ve düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmiştir. Danimarka Meclisi, 26 Ocak 2016 günü 1915 olaylarında Ermeni soykırımı yapıldığına ilişkin önergeyi reddetmiştir. Danimarka Meclisi ve Hükümeti, görüşmelerde AİHM’in Perinçek-İsviçre Davası kararına göndermede bulundu. Akademi ve hukuk çevreleri de Perinçek-İsviçre kararına atıflar yapmaktadır.

(Detaylı bilgi için: https://www.aydinlik.com.tr/sayin-cumhurbaskanimiza-abd-nin-ermeni-soykirimi-kararina-iliskin-bilgi-notu-dogu-perincek-kose-yazilari-kasim-2019)

ZAFERİ GETİREN KARARLILIK
24 Temmuz 2005 günü Lozan Sarayı’nın merdivenlerinden oradaki binlerce insana ve tüm insanlığa seslenen Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve beraberindeki heyet Ermeni Soykırımı yalanlarını çürütecek tarihi girişimi şu sözlerle özetlemişlerdi:

“Ermeni Soykırımı, uluslararası bir yalandır.

“Ermeni Soykırımı, tarihsel bir yalandır.

“Ermeni Soykırımı, emperyalist bir yalandır.

“Biz, vatanımızı savunduk.”

Ve ardından gelen ‘yalan çiğneme eylemleri’…

İşte bugün geldiğimiz noktada AİHM’in kale gibi kararı ortadadır. O kaleyi emperyalistlere, teslimiyetçilere, korkaklara teslim edersek tuzağa düşeriz. Ermeni Soykırım yalanlarını çürüten o kararlar bir iradenin bir cesaretin ürünüdür. Aydınlarımız, siyasetçilerimiz Ermeni Soykırımı yalanlarıyla kararlı mücadele edeceklerse tuzağa düşmeyecekler, AİHM’in Perinçek-İsviçre kararını en üst sıraya yazacaklar.

YALANLARINIZI BİTİRDİK EMPERYALİST SALDIRGANLIĞINIZI DA BİTİRECEĞİZ
Bu böyledir. Türkiye’nin emperyalist devletlere başkaldırdığı her dönem, terörle mücadelede zafer kazandığı her dönem, haklarını ve menfaatlerini savunduğu her an önümüze ‘Ermeni Soykırımı’ yalanları getirilir. ABD’nin çaresizliği de tam buradadır.
2019 yılında ABD’nin Barış Pınarı Harekatı’na cevabı yine soykırım yalanlarını gündeme getirmek olmuştu. Teröre karşı sınır ötesi harekatlarla güvenliğimizi ve bağımsız geleceğimizi sağlamaya çalışırken psikolojik savaş malzemesi olarak yine o yalanlar piyasaya sürülmüştü. Bugün ne o kirli kara propagandaların başarı şansı var ne de ABD’nin Türkiye’yi bölünmeye mahkum etmesinin.
Yine Türkiye Mavi Vatan’da güvenliği sağlarken haklarımızı korurken benzer bir kirli propagandayla karşı karşıyayız. Hendeklere gömülen PKK/PYD’yi kurtarmak isteyen, HDP’yi kapatılmaktan kurtarmak isteyen ABD, Türkiye’yi soykırım yalanlarıyla aşağılama ve teslim alma çabasında. Onlara verilecek yanıt anlaşma zemini bulmak değildir. PKK’ya tırlar dolusu silah veren ABD ile vatanını savunan Türkiye’nin tartışacağı ve uzlaşma zemini yakalayacağı hiçbir şey yoktur.
Düşmanı yenmenin birinci yolu onu doğru tanımaktan geçer. Soykırım yalanlarının nereden imal edildiğini bilelim. Soykırım yalanlarını imal eden ABD’dir. Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi tehdit eden ABD’dir. Karadeniz’de savaş çıkartmak isteyen ABD’dir. PKK’yı destekleyen ABD’dir. Karabağ’ı işgalinden temizlediğimiz ABD güçleridir. Türkiye’de hukuk ve özgürlük yalanlarını ABD denetimi altındaki Batı ülkelerinden yükselmektedir.
Cesur olmak zorundayız. Biz, kazanan taraftayız. Biz, emperyalistlerin yalanlarını bitirdik. Anlaşma arayacak taraf biz değiliz. Başarılarımıza yaslanmalıyız. Başarılarımız, zaferlerimiz ortada. Birinci Dünya Savaşı’nda vatanımızı parçalamak isteyenlere karşı da vatanımızı savunduk. Şimdi yine vatanımızı parçalamak isteyenlere karşı vatanımızı savunuyoruz. Türkiye zafer mevziisindedir, emperyalist yalanlar çoktan yenilmiştir.

Barış Demiralay
TGB Genel Sekreteri

Tarih:
Diğer Haberler