YAZAR
Türk Devrimi, azim ve kararlılığın doruklarıdır.
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılması kararı, Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen Milli Mücadele'de bir dönüm noktasıdır.
23 Nisan’da meclisin açılması aynı zamanda stratejik karardır. Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’dan ayrılarak Samsun’a çıkışıyla beraber adım adım 23 Nisan’da Ankara’da kurulacak devrimci meclis ve devrimci hükümet inşa edilmiştir. Anadolu’da bir devrimci hükümet kurmaya ilk adımı, 24 Nisan 1920 tarihinde TBMM birinci dönem birinci yasama yılı açılış konuşmasında şöyle anlatıyor: “Yabancı kuvvetlerin işgali altında inleyen başkentimizde kan ağlayan bütün onurlu kişiler, millet aydınları, din ve devlet hizmetlerinin önde gelen kişileri, büyük hilâfet ve saltanat makamının, milli bağımsızlığımızın, bu tehlikeli durumdan kurtarılmasının ancak milli vicdandan doğan birliğin azim ve iradesine bağlı bulunduğuna iman getirdiler. Fakat İstanbul'un baskı ve işgal altında bulunması sebebiyle milli onuru korumaya maddeten olanak kalmamıştı. (…) Milli vicdanın büyük iradesine bağlı olarak, milleti bağımsız ve vatanımızı düşmanlardan arınmış görünceye kadar çalışmak andıyla 16 Mayıs 1919 günü İstanbul'dan ayrıldım.”
Amasya Genelgesi’nde özetlenen “milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.” iradesi 23 Nisan’da açılacak meclisin, kurulacak hükümetin tuğlasıdır.
Erzurum Kongresi’nde manda ve himayenin kesin olarak reddedilmesiyle alınan tüm kararlar, ardından Sivas Kongresi’nin toplanması ve merkezi hükümetin milli iradeye tâbi olması zaruriyetinin belirtilmesi devrimci hükümetin ilkelerini de belirlemiştir.
İstanbul’un 16 Mart 1920’de İtilaf Devletleri tarafından resmen işgal edilmesiyle bağımsızlık mücadelesinin karargahının düşman boyunduruğu altında olamayacağı tamamen anlaşılmıştır. 22 Nisan 1920 günü Ankara’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde toplanan devrimci hükümet 23 Nisan 1920’de meclisi açmaya karar vermiştir.
23 Nisan 1920 tarihinde Cuma namazının ardından dualarla Büyük Millet Meclisinin açılması Yunus Nadi’nin de belirttiği gibi “şerait içinde usulü dairesinde yapılan bir ibadet olmaktan çok, milletin kendi yazgısını kendisinin çizeceği bir gün” olarak tarihe geçmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleştiricidir
Türkiye Büyük Millet Meclisi, serbest meslek erbabından esnafa, devlet memurundan askere, din adamlarından aşiret reislerine toplumun geniş kesimlerini birleştirme özelliğini taşır. Kurucu meclis, milli mücadelenin karargahı ve milletin bütün güçlerini bağımsızlık için harekete geçiren kuvvettir.
Meclisin kurulmasıyla beraber önünde, Damat Ferit Paşa Hükümetinin hainliği ve işbirlikçiliğine karşı çetin bir mücadele, içeride yükselen ve İstanbul Hükümeti tarafından desteklenen isyanları bastırma görevleri vardı. Aynı zamanda Kuvayı Milliye’den düzenli orduya geçilmesini sağlamak milli mücadelenin tek disiplin altında yürütülmesi için olmazsa olmazdı. Çünkü ordusuz devlet olmazdı. Düzenli ordu bu zorunlulukla kuruldu. Ordunun kurulması da meclisin birleştiriciliğine işaret etmektedir.
23 Nisan 1920 Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ordusu, hükümeti ve programıyla resmen kuruluşudur. Cumhuriyet’in kuruluşu 23 Nisan 1920, ilanı 29 Ekim 1923’tür. Önce devletimizi kurduk, sonra düşman işgalinden ve işbirlikçilerinden kurtulduk.
1 Eylül 1922’de “Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri” emrini veren Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal liderliğinde Milli Mücadeleyi zafere ulaştırdık.
102 Yıl Sonra Tehdit ve Hedef
Türk Devriminin 102.yılındayız. 102 yıl önceye göre her ne kadar farklı imkanlar içerisinde olsak da tehdit aynıdır.
Dünün en büyük emperyalist devleti İngiltere iken bugün Amerika Birleşik Devletleri dünyanın en büyük haydut devletidir. 102 yıl önce olduğu gibi bugün de emperyalizm mazlum milletleri ve gelişen dünya ülkelerini bölmek, parçalamak, iktidarları ele geçirerek sömürü düzenine bağlamak niyetindedir.
Dünkü saldırıyı bugünden farklılaştıran boyutları vardır elbet. Dün silahla, ekonomik tehditlerle ve psikolojik savaş aygıtlarıyla hegemonya kurmaya çalışan emperyalizm bugün de aynı saldırıları aygıtlarını geliştirerek sürdürmektedir.
Milli devletlerin ve milli orduların direnciyle karşılaşan emperyalistler psikolojik savaş aygıtlarını güçlendirerek kültürel ve ideolojik bir harekat başlatmıştır. Emperyalizm, milli değerleri yıpratan, gençliği milli kimliğinden koparmaya çalışan, Batı’nın çürümüş ideolojisini dayatan bir savaş taktiği izlemektedir.
Z Kuşağı Dayatması Savaş Taktiği mi?
Gençlik, insanlığın en dinamik ve en yaratıcı kesimi, egemenliğin teminatıdır. Gençlik, insanlığın geleceğidir. İnsanlığın bugününe ve yarınına hükmetmeyi amaçlayan emperyalizm bu yüzden doğrudan gençliği hedef almaktadır. Çünkü gençlik aynı zamanda tüm devrimci hareketlerin en önünde yer alan, ateşleyicisi olan kuvvettir. Devrimin ateşleyici öncü gücünü zayıflatmak ve direncini ortadan kaldırmak egemenliği ortadan kaldırmaktır. Gençliğe yönelik tüm tehdit ve saldırılar 23 Nisan’lara saldırıdır.
Gençliğin yaratıcılığını, dinamikliğini, vatana bağlılığını, insanlığa sevgisini ortadan kaldırmak, gençliğe prangalar vurmak, kalıplara hapsetmek emperyalizmin stratejik hedefine giden yolda izlediği adımlardır. Bugün Z kuşağı diye adlandırarak gençliği kalıplara sokmak bu saldırının bir boyutudur. Gençliği milli kimliğinden koparma harekatının adı bugün Z kuşağıdır. Bu yüzden Z kuşağı dayatmasına bir savaş taktiğine benzetmek mümkündür.
Gençliğe Saldırının Hedefinde 23 Nisan Var
23 Nisan, Türk Devriminin günüdür. Türk Devriminin tüm kazanımlarını ortadan kaldırmak için Türk Gençliğini milli değerlerinden, derinlerdeki köklerinden, tarihinden ve hatta kahramanlarından koparma gerekir. İnsanı insana, insanı kendine, insanı doğaya yabancılaştırmayı amaçlayan çürümüş Batı yarattığı uydurma tarih, sahte kahramanlar, hapsedilmiş özgürlüklerle Türk Gençliğini kör kuyulara atmak istiyor.
İzlediklerimizde ve dinlediklerimizde cinsiyetsizlik, vatansızlık, aileye düşmanlık, toplumu aşağılama, bencillik ve kibrin övülmesi, uyuşturucu kullanımı en nihayetinde tüm ahlaki yozlaşmalar özgürlük gibi sunuluyor. Halbuki bu dayatmalarla özgürlük yok edilir, özgünlük ortadan kalkar ve öz bozulur. İşte bu yüzden Z kuşağı değiliz Türk Gençliğiyiz diyoruz.
Türk Gençliği olarak Anadolu’nun paylaşmacı, insancıl erdemlerini kuşandık. 200 yıllık milli demokratik devrim tarihimize sırtımızı yasladık. Cumhuriyet devriminin aydınlanma meşalesini elimize aldık. Ergenekon demircisiyiz. Önümüzde demirden dağlar da olsa eritir geçeriz.
23 Nisan Görevleri
Bugün İkinci İstiklâl Savaşımızı 23 Nisan ruhuyla veriyoruz.
Ülkemiz, ABD emperyalizmiyle kıran kırana bir savaştadır. 2014 Silivri duvarlarının yıkılmasıyla başlayan Amerikancı Gladyonun ezilme süreci bugün Pençe-Kilit operasyonuyla doruklara taşınıyor. Anadolu’nun çift başlı kartalının pençesini ABD’nin binlerce tır silah verdiği piyonu PKK terör örgütüne taktık. Emperyalizmin sınırımızda ve sınır ötemizdeki kilitlerini kırıyoruz. Selam olsun cephede savaşan kahraman Mehmetçiğimize.
Ancak Mehmetçiğimiz cephede savaşırken şanlı meclisimizde PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin bulunmasını kabul etmiyoruz. HDP’nin meclis koltuklarında rahat rahat oturmasına göz yumanlara, Mehmetçiğimize meclisten kurşun HDP’ye devletten ödenek ayıranlara soruyoruz: 23 Nisan’da Türk Devriminin 102.yılında millettimizin yüzüne bakarken utanmıyor musunuz?
Biz, Türk Gençliği olarak milletimize söz veriyoruz. PKK’ya pençeyi taktığımız gibi HDP’ye kilidi vuracağız.
Tehdit 102 yıl önce olduğu gibi bugün de emperyalizmdir. Ancak dün olduğu gibi bugün de yenilmektedir. Bugün Atlantik sistemi çökmüştür. Çöken sistemler çürür. Batıdan bize dayatılan çürüme de çöktüğünün göstergesidir. Şimdi önümüzdeki görev Türkiye’nin yükselen Asya’daki onurlu yerini alması için, tam bağımsız Türkiye’yi kurmak için 23 Nisan’ın mirasına sarılmaktır. İkinci İstiklal savaşını zafere ulaştırmak ve üreten Türkiye’yi kurmak için 23 Nisan’dan kuvvet alıyoruz.
Bizi Z kuşağı kalıplarına sığdıramazlar.
Bizi cinsiyetimize, ailemize, vatanımıza düşman edemezler. Uyuşturamazlar.
Bizi silahlarla donattıkları terör örgütleriyle bölemezler. Kardeşi kardeşe kırdıramazlar.
Üretmemizin önüne ket vuramazlar. Milli kültürümüzden koparamazlar.
Umutluyuz, azimliyiz, kararlıyız. Namı bütün cihana yayılan Genç Türkleriz. Türk Gençliğiyiz.
23 Nisan’ı, Türk Devrimi’nin 102.yılını kutlamak için saat 14.00’te Birinci Meclis Önünde buluşup Türkiye Liseliler Birliği önderliğinde Anıtkabir’e yürüyoruz. Yediden yetmişe herkesi ay yıldızlı al bayrağımızla Birinci Meclis önünde buluşmaya davet ediyoruz.