İç Güvenlik (!) Paketi

İç Güvenlik (!) Paketi

Seçimler öncesinde kritik bir sürecin yaşandığı ülkemizde bu haftanın en tartışmalı konusu haline gelen İç Güvenlik paketi daha şimdiden büyük bir kesim tarafından tepkiyle karşılandı. Bakanlar Kurulu tarafından Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Genel Kurulu’nda önümüzdeki süreçte görüşülecek. Özellikle baroların ve mecliste yer alan diğer partilerin yoğun itirazlarının bulunduğu bu torba yasadaki maddelerin doğru bir şekilde incelenmesi ve yorumlanması ile ancak bu paketin içeriği anlaşılabilir. Peki, bu paket neler getiriyor ve neleri değiştiriyor?İç Güvenlik Paketi adının verildiği bu tasarıyı hukuki açıdan ele alacak olursak hukukun üstünlüğü ilkesinin ayaklar altına alındığını ve özgürlüklerin ve anayasal değerlerin ihlal edildiğini görürüz. İçerisinde bulunan maddeleri inceleyecek olursak:Hakim ve savcıların izni doğrultusunda makul sebeplerle yapılan arama izninin kesin olmayan yani öznel ifadeler doğrultusunda ve polis amirinin emriyle polise verildiği ve burada sınırsız ve keyfi aramanın önünün açıldığını görürüz. Kısacası hakim ve savcıların elinde bulunan yetkilerin polislere verildiğini görürüz.Bunun yanında polisin herhangi bir gözaltı durumunda cumhuriyet savcısına bilgi verme zorunluluğu da kaldırılıyor. Bunun yerine cumhuriyet savcısına bilgi vermeden yapılacak bir gözaltının süresi 24 saate çıkarılıyor. Toplumsal olaylarda bu süre 48 saate kadar uzayabiliyor.Polis güçleri hakim-savcı kararı olmadan ucu açık ifadelerle istediği kişiyi herhangi bir mutlak sebep göstermeden ve istediği şekilde kısacası sınırsız bir şekilde gözaltına alabiliyor.Polisin mevcut düzenlemede kesin çizgilerle sınırlandırılan silah kullanma yetkisi genişletiliyor. Polisin karşısında bulunan silah ve benzeri aletlerin içeriğinden bahsedilmeyerek bu tanım polisin takdirine bırakılıyor. Bu noktada cezalandırılmalarının önüne de bu yetki kapsamında engel konuyor.Polisin sorgulama için karakola götürme zorunluluğu da kaldırılıp yerine sorgulama kişinin ikametgahında da yapılabiliyor.2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda yer alan cezalarda artırıma gidiliyor ve ceza 2.5 ile 4 yıl arasına çıkartılıyor. Günümüz hukuk sisteminde 2 yıl ve üzeri cezaların para cezasına çevrilme veya ertelemesi mümkün olmadığı için bu kapsamda yargılanan kişinin doğrudan hapis cezasına çarptırılmasının hukuki dayanağı oluşturulmuş oluyor.Dinleme ve teknik takip gibi yetkilerde acil durumlarda yargıdan izin almadan 24 saatle sınırlı olan bu yetkiler de arttırılarak 48 saate çıkartılıyor.Bunun yanında toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yüzünün bir kısmını veya tamamını kapatanlara da 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilebiliyor.“Eylemcilerin eylem sırasında verdikleri zararları kendileri ödeyecektir.” Gibi hukukta kesin ifadelerle belirtilmesi gereken tasarıların ucu açık ifadelerle belirtildiği ve burada takdirin iktidara bırakıldığını görüyoruz.Son olarak da molotof, havai fişek, demir bilye, sapan vb. ile yürüyüşe katılmak ile ilgili madde düzenlenerek eylemlere ilişkin önlemler güçlendiriliyor. Bunların yanında mal varlığına el koyma maddesiyle F-Tipi cemaatin elinde bulundurduğu finans kaynakları kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Ek olarak Emniyette yaptıkları düzenlemelerle burada bulun F-Tipi cemaatin polislerinin de tasfiye edilmesinin yolu açılıyor.Kısacası AKP iktidarının İç Güvenlik Paketi kapsamında şu amacı güttüğünü söyleyebiliriz: Olabilecek herhangi bir halk hareketinin önüne geçmek ve Haziran Halk Hareketi benzeri bir olayın bir daha yaşanmamasını sağlamak.Burayı açacak olursak 19 Mayıslardan sonra yükselişe geçen ve Haziran Halk Hareketi’yle farklı bir sürece giren halk hareketinin yarattığı sonuçlarla çatırdayan AKP ve F-Tipi cemaat birlikteliği geldiğimiz süreçte bu iki dostu düşman kuvvetler noktasına getirmiştir. Burada meşruiyetini sağlamaya çalışan ve iktidarını sağlamlaştırmak isteyen AKP iktidarı 6-7 Ekim’de Kobani Olayları olarak adlandırılan olaylarda PKK terör örgütünün Türk bayrağı yakmasını ve Atatürk büstlerine saldırmasını bahane etmiştir. Gezi gibi olacak herhangi bir halk hareketinden korkan AKP iktidarı bunun önüne geçebilmek için insan hak ve özgürlüklerini ve anayasayı ihlal eden İç Güvenlik Paketi’ni meclisten geçirip yasa haline getirmek zorundadır. İktidarının temelden çatırdağı ve yıkılışa geçtiği AKP’nin korkusu buradan kaynaklanmaktadır.Genel olarak değerlendirecek olursak İç Güvenlik Paketi olarak anılan torba yasa ile polis geniş yetkiler verilerek, iktidarın elinde bulundurduğu zor gücünü orantısız ve denetimsiz bir şekilde kullanmasını hukuki temelde meşrulaştırdığını görürüz. Bu paketle varılacak rejimin demokrasi değil, muhalif olan her kesimin susturulmasına ve bastırılmasına sebep olacak bir rejim hayali olduğunu görürüz. Burada adım adım diktatörlüğe ve polis devletine giden bu baskı rejimine karşı en ön cephede karşı çıkmanın önemini kavramak gerekmektedir.Kaynaklar:http://www.ntv.com.tr/arsiv/id/25545355/http://www.aydinlikgazete.com/turkiye/emniyete-ss-modeli-h62281.htmlBerke Mustafa BerkilIstanbul Üniversitesi Halkçı Hukuk Kulübü Sekreteri 

Tarih:
Diğer Haberler