ANKARA İL YöNETiCiSi
‘’Selam olsun Anadolu’nun orta yerinden, Türkiye halkının bağrından dünyaya seslenmiş olan Yunus Emre’ye:
Halkı seven, halkın sevgilisi olmuş Yunus Emre’ye: Halkın ağzından konuşmuş ve halkı kendi ağzından konuşturmuş Yunus Emre’ye…’’[1] diyerek başlar Yunus’u anlatmaya Sabahattin Eyüboğlu. Yalnızca aşık değil, Tapduk Emre’nin tekkesine odun taşıyan, çile çeken Yunus Emre değildir o. Anadolu’nun en büyük düşünürlerinden, halkın içinde yaşayan derviş Yunus’tur.
İNSANCILLIĞIN OZANI
Yunus Emre’yi yalnızca koşma yazan, odun taşıyan bir şairden öte görmek gerek. Yunus Emre’nin çağını, Yunus’u Yunus yapanları anlamak lazım. Yunus Emre, Moğol istilasında Türkmenlerin Anadolu’da yığın yığın biriktiği bir dönemde yaşamıştır.
Bizim de çoğunlukla bildiğimiz gibi Yunus Emre insanı ve insanı sevmeyi öğretir her dizesinde. İnsanı ayırt etmeksizin benimser, insanı sevmenin umuduna değinir. Bizlere bugün insancıllığı öğretir.
Çok aradım özledim
Yeri gökü aradım
Çok aradım bulmadım
Buldum insan içinde
Yunus’un kelimeleri hala içimizde yaşıyor. Anadolu’nun her köşesinde bir Nasrettin Hoca mezarı gördüğümüz gibi halkın içinde yaşayan Yunus’un da onlarca mezarı var. Prof. Dr. Belma Ötüş ‘’Yunus’a bir mezar az gelir.’’ der. Yunus’u Anadolu’daki mezarlarda bulamayız belki ancak bugün Türkçenin içine sinmiş bir şekilde bulabiliriz.
Yunus Emre’nin şiiri yalnızca tekkenin şiiri değildir. Yunus’un şiirinde gerçek hayatı buluruz. Yunus hayatın içindedir ve hayatın sorunları ile de iç içedir. Yunus Emre şiirlerinde çalışmaksızın gelen erenlik yoktur.
Çeşmelerden bardağın
Doldurmadan kor isen
Bin yıl dahi beklesen
Kendi dolası değil.
YUNUS’UN KİMLİĞİ
2021 yılı Yunus Emre Türkçe Yılı ilan edilmiştir. Yunus’u 700 yıl sonra yaşatan ise Türkçedir. Yunus’un dili bugünün dilidir. Dilimiz kimliğimizdir. Yunus’un kimliği de Türkçesidir. Yunus Emre’nin şiirinde Orhun Kitabelerindeki yalınlığı görürüz. Yunus bu dili, 700 yıl sonra aynı yalınlığı koruyarak kullanmıştır.
Çağdaşı Mevlana’dan farklıydı. Çünkü Farsça ve Arapçayı iyi bilen Yunus Emre’nin bunlar yerine Türkçeyi tercih ettiğini görüyoruz. Yunus Emre Türk aydını ise aydının önündeki görev halkla aynı dili konuşmaktır. Yunus Emre şiirini Türkçeyi kullanmayı seçti. Mevlana’nın da Yunus Emre için ‘’Hangi makama çıkdıysam o Türkmen kocasını karşımda gördüm.’’ diyor. Bugün hangi şiire bakarsak Yunus’un izini görürüz. Anadolu’da hangi kelimeyi duysak geriye gidince onu Yunus’ta da görürüz.
HATADAN GELEN DOĞRU
Yunus’un doğrusu hatasından gelir. Tekkeye giren düz odunları eğri odunlar düzeltmiştir. Her işim yanlıştır der. Anadolu’nun büyük düşünürü doğrusunu yanlış işten çıkarıyor. Yanlışlardan hümanizmi çıkarmıştır.
Derviş adın edindim
Derviş donun donandım
Yola baktım utandım
Hep işim yanlış benim[2]
YUNUS miskin delidir, hem sözünden bellidir
Ayıplaman yarenler eksikliği var ise
YUNUS EMRE BUGÜNDE
Türkçeyi, şiiri, bugünü anlamak için Yunus Emre’yi bilmek şarttır. Karacaoğlan’ı, Namık Kemal’i, Nazım Hikmet’in yetişmesinde Yunus Emre etkilidir. Yunus Emre Türk edebiyatının kilometre taşıdır. Yunus’u anlayacağımız bir kaynak ise Bilim ve Ütopya dergisinden geldi. 323. sayısında Yunus Emre’yi konu alan Bilim ve Ütopya dergisi Yunus’u yalnızca derviş olarak değil Anadolu’nun düşünürü olarak da anlatıyor. Herkese bu sayıyı edinmesini ve okumalarını tavsiye ederiz.
Kaynakça:
[1] Sabahattin, Eyuboğlu, Yunus Emre, İstanbul Cem Yayınevi, 1981, s.5
[2] Cahit, Öztelli, Yunus Emre Yaşamı ve Bütün Şiirleri, İstanbul, Özgür Yayınları, 1992, s.273
Elif Beyza Tekin
TGB İstanbul İl Başkan Yardımcısı