TGB ESKİŞEHİR İL SEKRETERİ
Geçtiğimiz günlerde Ermenistan Genelkurmay Başkanı Gasparyan ve bütün üst düzey komutanlar Ermenistan başbakanı Nikol Paşinyan’ın istifasını isteyen bir bildiri yayımladı. Paşinyan, ordudan gelen bu istifa çağrılarını darbe girişimi olarak ifade ederek Ermenistan halkını sokağa çağırdı. Uzun bir sürecin sonucu olan bu olayda Ermenistan’ın devlet disiplininden ve sistematiğinden oldukça uzak olduğunu bir kez daha görüyoruz. Ermenistan halkıyla ABD çıkarları da ters düşüyor dolayısıyla bölge lehine konum alma daha hem Ermenistan hem de bölge halkları için isabetli olacaktır. Çünkü ABD-Soros bölgede uzunca bir süredir faal durumda. Bu olaylar ne ilk ne de son olacak.
Renkli Devrimin Karanlık Bilançosu
Ermenistan, ABD için Batı Asya’daki en önemli bölgelerin belki de başında geliyor. 2008’de başlayan Turuncu Devrim 2018’de Paşinyan’ı başbakanlığa getirdi. Soros Vakfı’ndan aktarılan paralar, Soros’la olan ilişkiler hep gündemde oldu. Bulunduğu mevkiye ABD tarafından getirilen Paşinyan ABD’deki dengelerin de değişmesiyle büyük bir mağlubiyete doğru ilerledi. Turuncu sokak eylemlerini başlatan ABD eliyle iktidara geçen Paşinyan günümüz Batı Asya coğrafyasında Ermenistan halkını karanlığa doğru sürükledi. Ermenistan’daki Sorosçu hükümetin Azerbaycan’a saldırıları son çırpınışları oldu. Elbette Azerbaycan yenilgisinin diğer sorumluları ordu ve yöneticilerle birlikte…
Ermenistan’ın Büyük Azerbaycan Yenilgisi
27 Eylül 2020’de Ermenistan’ın Azerbaycan’a hain saldırısıyla bölgede sıcaklık yeniden yükselmişti. İnsanlığa sığmayan saldırılar gerçekleştiren Ermenistan ordusu bu eylemleri sosyal medyadan da paylaşmayı ihmal etmemişti. Savaşta Azerbaycan kuvvetleri yaklaşık 20 yıldır süren türlü saldırıların bedelini ödetme fırsatı yakaladı. Başta sınır çatışmalarıyla devam eden savaş Azerbaycan’ın kademe kademe ilerlemesiyle farklı bir boyut kazandı. Azerbaycan, kaybettiklerini güçlü ordusu ve inançlı halkıyla birlikte başarıyla geri aldı. Karabağ zaferiyle Azerbaycan’ın savaştaki üstünlüğü masada da zaferi getirecekti. Son olarak Dağlık Karabağ’ın sözde başkenti Hankendi’ye oldukça yakın olan ve dolayısıyla stratejik öneme sahip Şuşa’nın Azerbaycan tarafından alınması noktayı koydu. Paşinyan hükümetinin saldırgan politikaları kendi sonunu hazırladı. Ermenistan ordusunun cephedeki başarısızlığı da çöküşün somut göstergesi oldu. Kaybedişini kabullenen Ermenistan’a bunu yazılı olarak da kabul ettirmek Azerbaycan için bir güvence oldu. 10 Kasım 2020’de Rusya ve Türkiye arabuluculuğu ile Azerbaycan ve Ermenistan arasında ateşkes anlaşması gerçekleştirildi..
Anlaşmayla birlikte Azerbaycan Türklerinin Karabağ’a geri dönüşleri de başladı. Bölgede istikrarı denetlemek adına Türk-Rus Ortak Gözlem Merkezi Hankendi’ye oldukça yakın olan Berde’ye kuruldu. Bu adımla birlikte Türkiye ve Rusya’nın bölgede ortak çıkarları olduğunu ve işbirliği içerisinde eyleme geçeceğini de görmüştük. Neydi bu ortak çıkarlar? Kafkasya coğrafyasında siyasi kargaşanın ve istikrarsızlığın önüne geçmek, yani ABD müdahaleleriyle oluşacak herhangi bir krizin yaşanmaması için ortak adımlar atarak bölgede güvenliği ve huzuru teminat altına almak…
Ermenistan Mağlubiyetinin Kabarık Faturası
Tüm bu yaşanan gelişmeler Azerbaycan-Türkiye-Rusya hattı için olumlu sonuçlar doğursa da Ermenistan için yeni krizlerin başlangıcı oldu. Ateşkesin imzalanmasıyla Ermenistan’da zor günler başladı. Paşinyan hükümeti için yenilginin kabullenilmesi üzerine halk tarafından tepkiler de peşi sıra geldi. Büyük yenilginin faturası da haliyle oldukça kabarık oldu. Hatta protestocular o denli öfkeliydi ki Paşinyan’ın özel eşyaları yağmalandı! Devlet ve halk nezdinde ABD’nin kendisine kazandırdığı siyasi ve şahsi itibarı da zedelendi. Paşinyan karşıtı gösteriler bir süre sonra medyada çok yer bulmamaya başladı. Ortalığın durulmasıyla, bölgede sakinlik istemeyen ABD en büyük diplomatik misyonunun olduğu Ermenistan’da tekrar harekete geçti. Azerbaycan’a karşı olan yenilginin tek sorumlusunu Paşinyan gibi gösterip yerine başka birini getirme çalışmalarına başladı. Rusya arabuluculuğuyla yenilgisini kabul eden Paşinyan ABD’nin işine artık yaramayacak olduğundan ordu hareketlendirildi. Yenilginin faturası Paşinyan’a kesildi. Genelkurmay Başkanı ve üst düzey komutanlar istifa çağrısında bulundu. O ise gitmeye niyetinin olmadığını, yanlışıyla doğrusuyla yükün altına birlikte girilmesi gerektiğini söyledi. Darbe girişiminde bulunan Genelkurmay Başkanını görevden alıp destekçilerini sokaklara davet ederek kendisine karşı olan eylemleri bastıracağını gösterdi.
Paşinyan karşıtı ordu mensupları işin içinden çıkamayınca Rusya’yı dahil etmeye çalıştı. Neden? Bazı yorumlamalara göre Putin ve Paşinyan’ın arası iyi değil, onun devrilmesini ister. Fakat bu düşünceler gerçekçi değil. Çünkü Rusya’nın politikaları da bölgede istikrarın sağlanması yönünde. ABD ve Paşinyan hükümeti arasında gitgide derinleşen bir çelişki var. Bundan dolayı da devlet aklını ön planda tutmaya çalışan, Azerbaycan ile imzalanan 10 Kasım Ateşkes Anlaşması’na uyan bir Paşinyan var. Bölgede saldırganlık yaratmak isteyen başka bir hükümeti hiçbir bölge devleti de istememektedir.
Öncelik Bölgede Düzen ve İstikrar
Öte yandan Putin Paşinyan karşıtı ordu içerisindeki grubun isteğini yerine getirmedi. Yani yaratılmak istenen kargaşaya herhangi bir desteğin olmayacağını ifade etti. Çünkü yenilgisini kabullenmiş ve ABD ile çelişen bir Paşinyan’ın iktidarda olması, ABD misyonlarına karşı istikrardan yana olan bölge ülkeleri için de istenen bir durum. Çünkü salgının da etkisiyle bölgedeki ekonomik ilişkiler ve işbirlikleri oldukça önem kazandı. Bölgede siyasal istikrarın sağlanması ekonomide de düzenin ve sağlıklı işbirliklerinin sağlanması demektir. Türkiye’nin, Rusya’nın ve İran’ın da açıklamaları bu temeldedir. Tarafları sakinliğe çağırmalarının yanı sıra asker kışlada kalmalı vurgusu da bu noktada önemlidir. Türkiye için 10 Kasım Anlaşması’yla Nahcivan ile Azerbaycan’ı Ermenistan üzerinden bağlaması da işlevseldir. Bu koridor sayesinde bölge ülkelerinin faydasına olan “Bir Kuşak Bir Yol” projesine katılımın çok daha yoğun olması kaçınılmazdır.
10 Kasım Antlaşması öncesinde ABD ve taraftarları Paşinyan’ı destekliyor ve onun tarafında yer alıyordu. Fakat bu ateşkes anlaşmasıyla beraber Paşinyan kendisine düşen sorumluluk ve gereklilikleri zorunlu olarak yerine getirmeye başladı. Bu durumdan endişe duyan ABD de ülkedeki diğer organlarını faaliyete geçirerek bir kargaşa ortamı yaratmak için harekete geçti. Ancak hem Ermenistan halkı hem de bölge halkları için Ermenistan’ın Azerbaycan-Türkiye-Rusya ile iyi ilişkiler içinde olması gerektiği gerçeği mevcut durumda ağır basmaktadır. Ermenistan halkının bitmeyen bir savaş ortamına, dolayısıyla sonu gelmez yenilgilere sürüklenmesi, bölgedeki hiçbir ülke ve halk için elbette olumlu olmayacaktır. Bu durumda ABD-Soros destekli darbe girişiminin bastırılması ve Paşinyan’ın iktidarda kalması bölge ülkelerinin güvenliği ve işbirliğine yönelik adımlar atılacağının bir göstergesidir. Çünkü Paşinyan ABD’nin çıkarlarıyla ilk çelişkisini yaşadı ve buna karşı direniş gösterdi. Paşinyan bu çizgide devam ederse ABD’nin Batı Asya’daki zincirlediği bir ülke daha kurtulacak. Batı Asya’da göstermelik gücünü de neredeyse tamamen yitiren ABD için Ermenistan’ın Karabağ yenilgisi büyük bir kayıptır. Çünkü Ermenistan’daki Amerikancı erk ve strateji yenilmiştir. Bölge ülkelerinin bu süreçte ortaklaşa yapacağı hamleler ABD’yi Batı Asya coğrafyasından atmakta önemli bir adım olacaktır.
Kaynakça:
https://aydinlik.com.tr/haber/darbeciler-rusya-dan-aradigi-destegi-bulamadi-235078
https://aydinlik.com.tr/haber/ermenistan-da-ateskese-darbe-234851
https://www.aydinlik.com.tr/haber/kim-bu-pasinyan-219562