YAZAR
“Adania denilen bir şehirle savaştım. Önünden bir nehir akıyordu. Nehrin üzerinde de bir köprü vardı.”
Hitit Kralı I. Arnuwanda, M.Ö. 1550’ye tarihlenen bir kitabede Adania ile savaşını anlatırken Taşköprü’den böyle bahsediyor. Hititlere dayanan bir başka rivayete göre ise Kral Hattusili Suriye’ye giderken Adana’dan geçmiş ve Seyhan Nehri üzerine bu köprüyü yaptırmış.
Bu hafta, Adana’nın sembolik köprüsü ve bir o kadar da medeniyete ev sahipliği yapmış Taşköprü’deyiz.
Adana, tam 3000 yıllık tarihiyle, insanoğlunun ilk kez yerleşik hayata geçtiği Neolitik Çağ’dan izler taşıyor.
ROMA DÖNEMİNE AİT EN ESKİ KÖPRÜ
Seyhan Nehri üzerinde yer alan tarihi köprü, Seyhan ve Yüreğir ilçelerini birbirine bağlar. Özellikle Roma İmparatorluk tarihinin en önemli simgelerinden de birisi. Adana Arkeoloji Müzesi’nde bulunan kitabesine göre 1700 yıllık olan köprü Roma İmparatorluk Dönemi’nde “Auxentios” adlı bir mimar tarafından yaptırılmıştır.
Kitabede şu ifadeler yer alıyor;”
Gerçek şu ki Auxentius, bu mucize senin iktidarın sayesinde oldu… Daha önceleri, tecrübesiz olan çok kişinin çeşitli teşebbüsleri olmuştu. Fakat onların girişimleri Tarsus Çayı’nın dalgaları için bile zayıf olmuştur. Sen ise buradaki köprüyü, kemerlerin üzerinde, ebediyet için kurmuşsun…”
Dünyanın hala kullanılan en eski köprüsü ünvanına sahip olmasıyla büyük öneme sahiptir. 2006 yıllında geçirdiği restorasyon çalışmasından sonra köprü araç trafiğine kapatılmıştır.
KRAL KIZI EFSANESİ
3500 yıllık tarihe ev sahipliği yapmış, birçok medeniyeti ağırlamış koca bir birikimin bilgisi olur da efsanesi olmaz mı?
Adana Taşköprü hakkında birden fazla efsane var. Ancak en dikkat çekeni, Kral Kızı efsanesi..
Efsane o ki; bir büyücü tarafından, Adania Kralı’nın güzeller güzeli kızının yılanla sokularak öldürüleceği üzerine bir kehanet ortaya atılmış. Bunun üzerine büyük bir korkuya kapılan kral, kızını korumak için bir çare ararken, şehrin önünden akan nehirdeki adada yaşarsa kızının kurtulacağını düşünür ve hemen oraya bir ev yaptırır. Ancak kaderden kaçabilmek ne mümkün; o yılan üzüm dolu bir sepetin içinde adaya ulaşıp kralın kızını öldürür. Bunun üzerine de acılı kral kızının anısını yaşatmak için nehrin iki yakasını birleştiren Taşköprü’yü yaptırır. Kızının anısı daima yaşasın ve yıkılsa bile tekrar yapılabilsin diye de köprünün ayaklarından birinin dibine bir hazine saklar. Kralın vasiyeti de “Her kim ki bu köprüyü onarmak isterse bu altınları kullansın ve yeniden onarmak için aynı yere yine bir hazine bıraksın…”. İşte tarihin derinliklerinden gelen bu köprünün bu denli korunabilmesinin sebebinin kralın bu vasiyeti olduğuna inanılmaktadır. Hatta Köprünün bir sütununda da hazine odası olduğuna rivayet edilmektedir.
ADANA KÖPRÜ BAŞI
Özellikle türkülere konu olan, “Adana Köprü Başı” sözü, eskiden şehrin ana girişi olduğu için söylenmiştir.
Hatta Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde, köprünün iki başındaki kagir kulelerden bahsetmektedir. Eski gravürlerde de köprünün başında kemerli büyük kapılar görünür. Şehre giriş çıkışı kontrol eden ve kale duvarlı şehri düşman hücumuna karşı koruyucu nitelikte olan bu kapılar ayrıca gümrük görevi de görür; şehre gelen tüccarlardan alınan vergi ve gümrük de bu kapılarda toplanıyordu.
Evliya Çelebi’nin yazdıklarına göre bu vergilerin alınabilmesi için Taşköprü’nün giriş ve çıkışına Abbasi Halifesi Memnun kapı ve mazgal gibi ilaveler yaptırmış, bir diğer Abbasi halifesi Harun Reşid ise köprüyü kale ile birleştirmiş. Bahsi geçen kapı ve mazgallar günümüze kadar gelememiş olsa da kale duvarı ve bazı kalıntıların izleri hale görülebiliyor.
Büyük bir tarih, önemli bir simge, Adana’nın en gözde tarihi birikimi taş köprü, büyük görkemiyle bugün de hala ziyaretçilerin en çok Adana’ya gitme sebebi..
Kebabı kadar Taşköprü’de göze ve gönle lezzet veriyor.
Büşra Ezgi Duman
TGB Denizli İl Yöneticisi-GYK Üyesi