Asla Unutulmayacak Bir Değer: Hasan İzzettin Dinamo

TGB Kırıkkale İl Başkanı Mahir Ulaş Demirkaya yazdı:"Asla Unutulmayacak Bir Değer: Hasan İzzettin Dinamo"

Asla Unutulmayacak Bir Değer: Hasan İzzettin Dinamo

YAZAR


Ülkemizde çoğu yazar için genel geçer bazı söylemler vardır. Birtakım çevrelerce bazı yazarlar, ‘’Gereken değer verilmedi.’’ ‘’Büyük yazardı fakat onu insanlarımız tanımadı.’’ ‘’Öldükten sonra kıymetini anladık.’’ ‘’Öldü fakat halen daha değerini bilmiyoruz.’’ gibi genel geçer söylemlerle anılmakta. Bu söylemlerle anılan yazarlarımızdan bir tanesi de Hasan İzzettin Dinamo. Öncelikli olarak bilmemiz gereken şey, bir yazarın değerinin bilinip bilinmediğini hangi ölçüye göre belirleyeceğiz? Kitaplarının satış rakamlarına göre mi? Yoksa, kitaplarının hangi ‘’popüler’’ dergilerde tanıtımının yapıldığına göre mi? Yoksa, yazarın sistem tarafından ne kadar piyasaya sürüldüğüne göre mi? Ya da, yazarın tarihimize ve milletimize sövdüğü için hangi ödülleri aldığına göre mi? Hasan İzzettin Dinamo’yu anlamaya çalışırken bir bakıma bu sorunun da yanıtını bulmaya çalışacağız.
*


‘’ Ben, şair olmuşsam özgürlük,
Yalansız riyasız söylüyorum,
Senin aşkından olmuşum.
Ben, bacak kadar çocukluğumdan beri
Hep sensizliğin yarattığı,
Dayanılmaz serüvenlerin
O korkunç ağusuyla dolmuşum.’’(1)

Hasan İzzettin Dinamo


1979 yılının, Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesinden dolayı, yazar Mehmet Seyda, elli sekiz yazarımızın çocukluk anılarına yer verdiği ‘’Çocukluk Yılları’’ adlı kitabını 1980 yılında yayınlamış. Elli sekiz yazarımızın içinde, Hasan İzzettin Dinamo’da bulunuyor.
Hasan İzzettin Dinamo’nun babası Ahmet Çavuş, Yemen’den döndüğünde, Hasan İzzettin Dinamo kundaktadır. Babası gelince ailesiyle beraber İstanbul’a gider. Ahmet Çavuş İstanbul için kurduğu hayalleri gerçekleştiremeyince tekrar Trabzon’a dönmek kararını alır. Trabzon’a dönerken bir arkadaşının tavsiyesiyle tütüncülük yapmak için Samsun’da iner oraya yerleşir. Yerleştikleri köyde sıtmadan tüm aile kırılacakken, Samsun’un bir kenar mahallesine taşınırlar. Burada da açlık çekerlerken, Birinci Dünya savaşı patlak verir ve Hasan İzzettin Dinamo’nun babası ve on beş yaşındaki ağabeyi askere alınır.Annesi ve dört küçük kardeşiyle beraber yaşadıklarını kulübeden atılan Hasan İzzettin Dinamo, daha beş yaşındayken işçilik yapmayı aklına koymuştur fakat yaşından dolayı hiç bir yer kendisini işe almamıştır. Annesi ise çocuklarının yaşaması için dağda odun kesmeye başlar. Aynı yıllarda, Hasan İzzettin Dinamo’nun, bir kız bir erkek iki kardeşi açlıktan ölür. Altı yaşına geldiğinde ise artık geçim yükünü kendi omuzlarına alması gerektiğini daha iyi hissetmeye başlar. Annesi ve sağ kalan kardeşleri aç olduğu için geceleri bahçelerden lahana çalan Hasan İzzettin Dinamo, o yıllarda ekmek denilen şeyi unuttuğunu da belirtiyor. Anılarında, koyun bağırsakları akan nehir de, gelen bağırsakları köpeklerle beraber nasıl toplamaya çalıştığını şöyle anlatıyor Hasan İzzettin Dinamo:

 


‘’Ben, günün birinde, mezbahanın oralarda gezerken, ırmağın üzerine uzanan büyük künkten suya, kanlı sularla birlikte bir yığın da bağırsak falan aktığını gördüm. Bunları hem köpekler, hem de yoksul çocuklar, adamlar çekiştiriyordu. Ertesi gün anamdan bir kova isteyip, sıcak kanlar akan künkün altında yer aldım. Sonra, koyun bağırsakları akmaya başlayınca, orada bekleyen köpeklerle birlikte atıldım. Köpekler de açlıktan köpekliklerini yitirdiğinden bana hiç hırlamadılar. Kapabildiklerimizi paylaştık. Bir kova dolusu bağırsakla eve vardığımda anam, kardeşlerim bayram ettiler. O gün Azrail’in suratı asılmıştı. Bizim eve protein girmişti.’’(2)

 


Babası ve ağabeyinin savaşta şehit düşmesinden bir yıl sonra, annesi, iki kardeşiyle beraber Hasan İzzettin Dinamo’yu Darüleytam’a yatırır. Annesi de alt katta yatmaktadır. Hasan İzzettin Dinamo, bir hafta sonra kardeşleriyle beraber annesini görmeye gittiğinde, annesinin ölmüş olduğunu öğrenecektir.
Bu anlatılanlar, Hasan İzzettin Dinamo’nun ‘’bacak kadar çocukluğundan beri yaşadığı dayanılmaz serüvenlerin’’ sadece bir kısmıdır. Hasan İzzettin Dinamo’nun hayatının her dönemi, ‘’dayanılmaz serüvenlerle’’ doludur.


*
‘’Ulusal Kurtuluş savaşı, Türk tarihinin bütün dönemleri arasında üç yıl gibi çok kısa bir zamanda en çok kahraman ve kahramanlık olaylariyle dolup taşan son kerte rasyonel, son kerte gerçekçi bir inanç mucizesidir denilebilir.
Bütün Türk tarihi boyunca Türk toplumlarını kımıldatan başlıca manivelâ akıncı ve istilacı bir felsefe olmuştur. Türk ulusu ilk kez her yandan kendisini kuşatan ve ölüm fermanını okuyan düşman yığınlarına karşı dikildi ve sırtındaki pireleri bir silkinişte döken bir arslan gibi bütün düşmanlıklarını fırlattı. Bu sırada dünyaya parmak ısırtan kahramanlar ve kahramanlıklar havaî fişekler gibi ardı sıra ışık saçarak yükseldi.’’(3)

 

Hasan İzzettin Dinamo

 


Hasan İzzettin Dinamo, hayatı boyunca bir çok şiir, anı ve roman yayınlasa da, daha çok Kurtuluş Savaşı’mızı roman biçiminde anlattığı beş ciltlik Kutsal İsyan ve savaş sonrası Cumhuriyet Dönemi’ni anlattığı yine beş ciltlik Kutsal Barış romanlarıyla bilinir. Özellikle Kutsal İsyan romanı, Hasan İzzettin Dinamo’nun en önemli eseridir. Roman olsa da anlatılanların hepsi belgelere dayanmaktadır ve gerçektir. Kurtuluş savaşımızı gerçeklere dayanarak anlatan en kapsamlı ve en güzel romanı Hasan İzzettin Dinamo yazmıştır. Konusunda ve alanında halen daha tek olma özelliğini taşıyan Kutsal İsyan, aynı zamanda marksist bir yazarın Kurtuluş Savaşı’mıza ve onun önderi Mustafa Kemal’e bakışını da bizlere göstermektedir.
Yaşar Kemal, Hasan İzzettin Dinamo’yu ‘’Su katılmamış, devrimci bir kahraman.’’ olarak tanımlar(4) Hayatına ve yazdıklarına da baktığımız vakit, Hasan İzzettin Dinamo’nun gerçekten de su katılmamış bir marksist devrimci olduğunu görüyoruz. Öyle ki, 1944 yılında arkadaşı Hasan Basri’nin faşizme karşı yayınlayacağı bir dergi için yazdığı şiir de ‘’Türkiye Sovyet Cumhuriyeti’inden’’ bahsetmektedir. Ve işçilerimize ‘’Aziz Türk İşçisi!’’ diye hitap etmektedir. Dergi basılmadan polislerin eline geçer ve Hasan İzzettin Dinamo ağır cezalara çarptılır. Bu şiiri ise, yıllar sonra damadı, meclis arşivlerinden bulup çıkartır.(5)
Belirttiğimiz üzere, Hasan İzzettin Dinamo, kuşkusuz işçi sınıfı mücadelesinin bir neferidir ve işçi sınıfının ideolojisi olan marksizmi benimsemiş bir yazardır. Hasan İzzettin Dinamo’nun ideolojisi, mücadelesi ve yazdıkları birleştiği zaman, hem kendisinin en büyük değerini hem de günümüzün mücadele mevzisini görmekteyiz.

 


Bugün ‘’solcu’’, ‘’devrimci’’, ‘’marksist’’ geçinen çoğu parti, örgüt ve çevre; Kurtuluş Savaşı’mıza, onun önderine, cumhuriyet devrimlerine nefretlerini kusmaktadır. Hatta Kurtuluş Savaşı’mızı, anti-emperyalist bir savaş değil de, Anadolu’nun Türkler tarafından ikinci işgali, Rum, Ermeni, Kürt soykırımı olarak tanımlayan ‘’devrimciler’’ bile vardır. Fakat şunu bilmek bizler için yeterli olacaktır. Kurtuluş savaşımızın destanını yazan Nazım Hikmet bir marksistir. Kurtuluş savaşımızın romanını yazan Hasan İzzettin Dinamo’da bir marksisttir. Ve bu iki eserde, alanlarında tek olma özelliğini halen daha korumaktadır. Bu iki eser, tarimizin birer şaheseri ve geleceğimizin teminatı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bahsi geçen ‘’devrimciler’’in acaba Hasan İzzettin Dinamo’dan, onun Kutsal İsyan’ından haberleri var mı?


Tüm bunlarla beraber, Hasan İzzettin Dinamo, baştan aşağı milli bir yazardır. Bugün ‘’Türk’’ sözcüğünü kullanmayı faşistlik olarak niteleyen ‘’devrimciler’’ var iken, Hasan İzzettin Dinamo, ülkesinin işçilerine ‘’Aziz Türk İşçisi’’ diye hitap etmekten çekinmemiştir. Kurtuluş Savaşı’mızın şaheserini yazarak bizlere miras bırakmıştır.


Hasan İzzettin Dinamo’nun Özgürlük Türküsü şiirini, bu yazıyı yazan kişi, okurken ve Hasan İzzettin Dinamo’nun kendi sesinden dinlerken, vatan sevgisinin uçsuz bucaksız sürükleyiciliğine kapılıyor ve vatan mücadelesinin aşkıyla yanıp tutuşuyor. Hasan İzzettin Dinamo, 1941 yılında yazdığı Özgürlük Türküsü şiirinde, bugünün de mücadele mevzisini göstermekte ve şöyle demektedir:

 


‘’ Göğsümüzün altında çarptıkça yüreğimiz,
Savunacağız biz,
Güneşi, havayı, suyu ve insanı,
Savunacağız biz,
Kalbin öğrettiği en güzel şeyi:
VATANI!’’

*


Şimdi en başta belirttiğimiz meseleye dönelim. Gerçekten de Hasan İzzettin Dinamo, ‘’Değeri anlaşılmayan bir yazar mıdır?’’ Ve bunu belirleyen ölçütler nelerdir? Hasan İzzettin Dinamo için değeri anlaşılmayan bir yazar demek, ona karşı yapılacak en büyük ayıp olur. Hasan İzzettin Dinamo, saraylarda, köşklerde büyümüş, hayatı lüks içerisinde geçmiş bir yazar değil. Kendisinin anlattığı üzere, çocukluğunda nehirden akan koyun bağırsaklarını, köpeklerle birlikte toplayan bir yazar. Bu dünyanın bütün acımasızlıklarını, zalimliklerini, mutsuzluklarını tatmış fakat yine de dünyanın daha güzel olması için her türlü şartta her türlü alanda mücadele etmiş bir yazar. Ve bu zor şartlardan gelerek, Kurtuluş Savaşı’mızın şaheseri Kutsal İsyan başta olmak üzere birçok önemli yapıtı bizlere bırakmış bir yazar. En önemlisi ise, devrimciliğin, marksistliğin kendi tarihine ve milletine sövmemek olduğunu, kalbin öğrettiği en güzel şey olan vatanı savunmanın gerekliliğini bizlere gösteren bir devrimcidir Hasan İzzettin Dinamo. Bu bağlamda, Hasan İzzettin Dinamo, asla unutulmayacak bir yazardır. Bugün, 1990’dan beri ABD emperyalizminin dünyayı açık pazar haline getirmeye çalıştığı, sözümona ‘’Küreselleşme’’ sürecini yaşamaktayız. Bu süreç her alanda kendisini hissettirmekte. Bugünün ‘’büyük yazarları’’ Orhan Pamuk’tur, Elif Şafak’tır. Fakat kalbin öğrettiği en güzel şey olan vatanın mevzisindeyiz. Bunun savaşını veriyoruz. Bu savaşı verirken de biliyoruz ki, gelecek devir, Nazım Hikmetlerin, Orhan Kemallerin, Hasan İzzettin Dinamoların devridir. Eminiz.

 

 

Hasan İzzettin Dinamo’nun büyük ve değerli bir yazar olduğunun kanıtlarından biri olan Halkım şiirinin son sözleriyle yazımızı sonlandıralım. Hasan İzzettin Dinamo, bu şiirinde de, büyük ve değeri yitmeyecek bir yazar olmanın yolunu bizlere göstermekte:

 

‘’Güzel halkım,
Senden bir tek alkış beklemeden
Salt senin için ağladı durdu kırk yıl
binlerce şarkım.

Bitirdim nice dert okulunu,
Yalnız, şununla öğünebilirim
Birgün işçime ihanet etmedim
Birgün ihanet etmedim insana.
Bin bir yerinden vurulmuş yüreğimi
Ah, anlatabilsem bir gün sana.’’(6)


KAYNAKÇA

1.) Hasan İzzettin Dinamo, Özgürlük Türküsü şiiri
2.) Mehmet Seyda, Çocukluk Yılları, TDK Yayınları, 1980
3.) Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal İsyan 5, sayfa:604, Tekin Yayınevi, Haziran 2010
4.) Hasan İzzettin Dinamo, Özgürlük Türküsü, Arka Kapak, Yalçın Yayınları, 2.Basım, 2000
5.) http://www.radikal.com.tr/hayat/dinamonun-yasakli-siiri-70-yil-sonra-okurla-bulusuyor-1152047/
6.) Hasan İzzettin Dinamo, Halkım şiiri

Tarih:
Diğer Haberler