Ateşi ile Aydınlatanlar

Ateşi ile Aydınlatanlar

Ateşi ile Aydınlatanlar

Türk aydınlanma tarihi ateş olmayı göze alabilenler ile ilerlemiştir. Onlar ki isimleri birkaç parmak ile sayılabilecek, sayfalar dolusu yazılarla bile anlatılamayacak olanlardır. Lakin birkaç tanesinden bahsetmek vazifedir.Nazım kısa boylu çekik gözlü aksakallı bir adam olarak betimler şiirinde Şeyh Bedrettin’i. Anadolu’da ateş olmayı ilk göze alanlardandır. Toplar ahaliyi etrafına ve bağırır nerede köylünün hakları, nerede adalet diye! Tek isteği adalet ve saray baskılarını durdurmaktır Bedrettin’in. Ancak isyan sayılır girişimleri, bastırılır. Bedreddin  baktı kemerlerden dışarı.  Dışarda güneş var.  Yeşermiş avluda bir ağacın dalları  ve bir akarsuyla oyulmaktadır taşlar.  Bedreddin gülümsedi.  Aydınlandı içi gözlerinin,                                     dedi:  — Mademki bu kerre mağlubuz  netsek, neylesek zaid.  Gayrı uzatman sözü.  Mademki fetva bize aid  verin ki basak bağrına mührümüzü…Elinde sazı dilinde sivri sözüyle bir adam yaşar Sivas ilinde. Vergiler ağır gelmektedir köylüye ve adaletin terazisini altın keseleriyle dengelerler. Yazdığı şiirlerinden biliyoruz onu bir de halk efsanelerinden. Kimi öldü gitti der kimi bir ölür bin doğar. Hızır Paşa diye bir valiye bela olur hak arama yolunda ve devlet görevlileri haram yiyor der. Mazlumun hakkını aramak uğruna canını koyar bu yola Pir Sultan Abdal ve Hızır Paşa’nın getirdiği ferman ile darağacında ateş olur, bütün Anadolu’yu aydınlatır. Yürü bre Hızır Paşa  Senin de çarkın kırılır  Güvendiğin padişahın  O da bir gün devrilir  Nemrut gibi Anka n'oldu  Bir sinek havale oldu  Davamız mahşere kaldı  Yarın bu senden sorulurZaman geçtikçe ateş büyür, aydınlıklar artar. Tercüman-ı Ahval gazetesinde İbrahim Şinasi aydınlanma üzerine yazılar kaleme alır. Dönemin Avrupa’sını örnek gösterirken salt Avrupa özentiliği yapmaz Asya’nın da tecrübesinden bahseder. İstanbul’un bu tecrübe ve aydınlanmanın evliliği için gerdek odası olduğunu söyler. İlk Türkçe tiyatroyu kaleme alır, ateşi sahneleri taşımaya çalışır. Ne yazık ki tiyatro oyunu sahnelenemez. Aydınlanma ateşine bir odun daha katan Şinasi Fransa’ya giderken yönettiği gazeteyi Namık Kemal’e bırakır. Namık Kemal nam-ı diğer vatan şairi! Bu ateşin vatanı aydınlatacağını bilen Namık Kemal, vatan, hürriyet, millet gibi konulara değinir. Ülkede maliyeden şehirciliğe, kızların okutulmasından eğitim dilinin Türkçe olması gerektiğine kadar her konuya değinir. Aydınlanma, vatan mücadelesi vermeden amacına ulaşamaz der ve Yeni Osmanlılara katılır. Bu sebepten dolayı hapse atılır, sürgün edilir. Fikirlerini söylemekten geri kalmaz. Çünkü Hürriyet Kasidesi isimli eserinde de söylediği gibi hürriyet düşüncesi zorbalık ve zulüm ile kaldırılamaz. Hürriyet insanın düşünme doğasında vardır.  Hayatını, fikirlerinden ödün vermeden ve en değer verdiği şey olan vatanından uzakta, sürgünde kaybeder. Onun ateşi hala vatan topraklarında yanmaktadır.Vatan millet olmadan kazanılamaz der Ziya Gökalp. Bunu söylerken ise sosyoloji okur, kendini geliştirir. Bugün hala millet kavramını anlamamakta ısrarcı olan sözde aydınlara en büyük dersi hala eserleriyle vermektedir. Diyarbakır’da doğup büyür ve o da vatan davasıyla aydınlanmanın gerçekleşeceğine inanır. İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne girer. Sosyolojik incelemeleri ile birçok konuda yol açar. Medenileşmenin yani aydınlanmanın bilime dayalı olmasını savunur. Halkçı olmayı ve halka giderek halk için çalışmayı savunur, uygular. Ziya Gökalp ateşimize ateş katanlardandır. İlk paragrafta bahsedildiği gibi hakkında yazılmaya başlandığında sayfaların yetmeyeceği aydınlardandır. Bir gün Selanik’in evlerinden birinde bir çıra ortaya çıkıverir. O çıra büyür ve kendinden önceki ateşleri de kucaklayarak tüm Anadolu’yu kaplar, aydınlatır. Mustafa Kemal Atatürk, halkçıdır, milliyetçidir, bilime dayalıdır, örgütçüdür, toplum bilimcidir, yazardır ve ateş olup bizi aydınlatanlardandır.  Ateş olmayı bilenlerden ve kendinden önceki ateşi kucaklayabilenlerdendir. Tıpkı burada bahsettiğimiz ve bahsedemediğimiz nice aydınlanmacılar gibi. Onun nezdinde tüm Türk aydınlanmacılarını saygıyla anıyoruz.                                                                                                             Ben yanmasam                                                                                                                   sen yanmasan                                                                                                                          biz yanmasak,                                                                                                                                nasıl                                                                                                                                   çıkar                                                                                                                                      karan-                                                                                                                                                 -lıklar                                                                                                                                                        aydın-                                                                                                                                                                   -lığa…[i] 1Nazım Hikmet, Kerem Gibi     KAYNAKÇA -Kaygı, A. (1992). Türk Düşüncesinde Çağdaşlaşma. Ankara: Gündoğan -Sağlam, S. Türk Sosyolojisinin Kurucusu Ziya Gökalp. Bilim ve Ütopya Dergisi sayı 172. ( Ekim 2008) -Sungur, S. Ziya Gökalp’te Halkçılık ve Milliyetçilik. ://www.inciraltitarih.com/ziya-gokalpte-halkcilik-ve-milliyetcilik/ -Odacıl, S. Vatan, Hürriyet, Terakki: Namık Kemal. ://tgb.gen.tr/haber/1524/Vatan-Hurriyet-TerakkiNamik-Kemal-  

Tarih:
Diğer Haberler