Bu Yardımlar Neyin Karşılığında?

Ülkeler ABD’den ne zaman yardım aldıysa ABD reçetelerine göre hareket etti. Soruyoruz: ABD size verdiği hibeler karşılığında ne istiyor?

Bu Yardımlar Neyin Karşılığında?
Duygu Karabulut
Duygu Karabulut
YAZAR

Türkiye bugün Suriye’nin kuzeyinde yürüttüğü operasyonlarla terörün kökünü kazıyor, Doğu Akdeniz’de Mavi Vatanını koruyor. Tüm bu iki cepheye bakınca karşısında kimi görüyor? Amerika’yı. Namlularını Türkiye’ye çevirmiş, Türkiye’nin vatan bütünlüğünü ve haklarını ihlal eden Amerika. Tam karşısında duruyor. İttifaklarını topluyor, kuklalarını öne sürüyor ve Türkiye’yi çevrelemeye çalışıyor.

Türkiye Amerika’ya karşı vatan savaşını verirken tam bu sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABD Ankara Büyükelçisi David Satterfield, “İstanbul Ulaşım ve Trafik Mükemmeliyet Merkezi Projesi"ne 5 milyon dolarlık hibe anlaşması imzalıyor. Bütün cephelerden Türkiye’yi kuşatmak isteyen ABD temsilcisi ve İBB temsilcisi anlaşma sonrasında gülerek pozlar veriyor.

Biz de tam bu sırada Sayın Ekrem İmamoğlu’na şu soruları sormak istiyoruz:

Türkiye’nin her hareketinin karşısında olan ABD, size neden hibe veriyor? Verdiği hibe karşılığında ne istiyor?

Bu soruları soruyoruz çünkü biz geçmişten biliyoruz ki ABD, karşılığında bir şey almadan kimseye boş yere hibe vermemiştir. Geçmişte dünyanın her yerindeki ülkeler ve Türkiye, aldıkları bu hibelerin karşılığını kat kat ödemiştir. Geçmişten bugüne kadar Türkiye – ABD ilişkilerine bakacak olursak bu hibelerin nelere mal olduğunu görmekteyiz.

1946: Küçük Amerika süreci başlıyor

5 Nisan 1946 yılında Missouri savaş gemisinin Marmara Boğazı’ndan giriş yapmasıyla Türk–Amerikan ilişkisi başlamış oldu. Missouri savaş gemisinin Türkiye’ye gelmesinin görünürdeki amacı, ABD'de görevi başında vefat eden Büyükelçi Mehmet Münir Ertegün'un cenazesini getirmekti. Missiouri’nin Türkiye’yi ziyaretinin hemen ardından sırasıyla gelen Marshall ve Truman yardımları o dönemdeki hükümeti tıpkı Ekrem İmamoğlu gibi güldürmüştü. Fakat bu gülüşler hep kursakta kaldı çünkü bu yardımların olması birtakım şartlara bağlıydı. Bu yardımlarla Türkiye’de ekonomik, siyasi ve toplumsal değişiklikler yaşandı. Köy Enstitüleri kapatıldı, milli eğitim Atlantikçilerin eline geçti. 1946 yılında hazırlanan 5 yıllık kalkınma planı iptal edildi, devletçilik ilkesi adım adım terk edildi. Truman yardımlarına kadar Filistin’in yanında olan Türkiye, yardımlardan sonra İsrail’i tanıdı.

Marshall yardımlarının sevinçleri de kısa sürdü ve alınan dış borçlar ödenmeye başladı. Bu yardımların hemen ardından 24 Ocak 1980 kararları ise Türkiye’nin önüne altın tepside sunuldu. 12 Eylül’ün ekonomik sopası olan kararlar doğrultusunda “dünya ekonomisi ile bütünleşme” adı altında Türkiye, Amerika’nın pazarı haline geldi. 24 Ocak Kararları ile cemaat-tarikat sermayesi büyütüldü, kredi teşvikleri arttırılarak sıcak para ve özelleştirmelerin önü açıldı. Adım adım milli ekonomiye, milli devlete darbe indirildi. Türkiye’deki üretim durduruldu, yerine özelleştirme teşvik edilerek devletçiliğe darbe indirildi. Üretim çarklarından yavaş yavaş koparılan Türkiye, sıcak paraya bağlandı. IMF kapılarında bekletilen Türkiye aldığı “yardımlar” karşılığında savaşlarla, iç karışıklıklarla, bölünmelerle karşılaştı.

Amerika’nın “hibeleri” sadece ekonomik, siyasi ve toplumsal açıdan Türkiye’ye bedel ödetmedi. 24 Ocak 1980'de başlayan “Dünya Ekonomisiyle Bütünleşme” süreci, TSK’nın tasfiyesi ve vatanın parçalanma aşamasını hemen ardından getirdi. Nasıl mı? Mafya-Gladyo-Tarikat diktatörlüğü yaratılarak Türk aydınlarına, askerlerine suikastlar düzenlendi. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de Türkiye’deki darbelere zemin hazırlandı. Ergenekon, Balyoz kumpasları ile Türk ordusu ve vatanseverleri zindanlara atıldı. 15 Temmuz 2016 tarihinde hain darbe girişiminde bulunan FETÖ yaratıldı. Bunların hepsi ABD’den alınan yardımlardan sonra ABD rotasına giriş yapıldığında oldu.

Ezilen Ülkerlere 1 Gidip 100 Dönen ABD “Yardımları”

 ABD’den alınan yardımlarla hem Türkiye hem de dünyadaki birçok ülke ekonomik, siyasi ve toplumsal değişiklikler yaşadı. Örneğin Yugoslavya’ya bakacak olursak Tito’nun ölümünden sonra ABD ile geliştirilen ilişkiler ülkeyi yıkıma götürdü. IMF tarafından dayatılan ekonomi politikası ülkenin çıkmaza girmesine yol açtı. Yine Yugoslavya’da “kendi kaderini tayin etme hakkı”na dayanarak ayrılmak isteyen etnik gruplar ayaklandı ve Yugoslavya dağıtıldı. Buradan kopan Kosova ve Macaristan aldığı yardımlarla ABD rotasına girdi. İki ülke de madenlerini, şirketlerini, fabrikalarını Amerikalılara sattı. 

Yine Afganistan ve Irak örneklerine bakınca verilen Amerikan yardımlarının 100 katı bedelle ödendiğini gördük. Örneğin ABD’ye karşı direnen Irak hükümeti, ABD tarafından devrildi ve içinden ABD’ye bağlı bölücü yeni bir özerk bölge çıkarıldı. Ülke ABD üstleriyle dolduruldu. Afganistan ise zorla işgal edildi, ardından ülkeye milyonlarca dolar Amerikan yardımları yağdı. 

Peki, ABD bu yardımlar karşılığında ne aldı? Afganistan’ın özgürlüğü ve maden yatakları Amerikalıların eline teslim edildi.

Yardım Değil: Havuç

Hem Türkiye’nin hem de diğer ülkelerin tarihine kısaca baktığımızda  “yardım” adı altında verilen havuçların bittiği zaman sopaların ortaya çıktığını gördük. Ülkeler ABD’den o yardımları ne zaman alırsa ABD reçetelerine göre hareket etti. Ekrem İmamoğlu’na şimdi bu bilgiler ışığında tekrar soruyoruz: ABD size verdiği hibeler karşılığında ne istiyor? Size hangi ABD reçetesini sunuyor?

Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü için emperyalizme karşı savaşılan bugünlerde düşmana karşı Türkiye gemisinde birleşiyoruz. Peki, siz Ekrem İmamoğlu, aldığınız hibeler karşılığında Türkiye gemisinde mi olacaksınız yoksa geçmişteki Missouri gemisinde mi olacaksınız?

Duygu Karabulut

TGB İstanbul İl Başkan Yardımcısı

 

Kaynakça:

1. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/9930

2.Teoman Alili, Yugoslavya’da İkiz Yasalar Deneyi, Teori, Temmuz, 2003, s.32-36

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler