Çağdaş Toplumun Anahtarı: Medeni Kanun

TGB İstanbul İl Yöneticisi Eser Keskin yazdı...

Çağdaş Toplumun Anahtarı: Medeni Kanun

YAZAR

Toplumların içinden geçtiği çağ ve üretim tarzı, o toplumun kadına ve insana bakışını belirlemedeki temel etkenlerdir. Kadın ve erkeğin ayrı tutulması bireysel bir cinsiyet ayrımı değil; aksine toplumsal cinsiyetçi yaklaşım ile kadını ötekileştirmektir. Cinsiyet ayrımları, içinde bulunulan toplumsal sistemin (ataerkil toplumlar vb) kadın ve erkeğe biçtiği rollerin tarihsel olarak oynanmasından başka birşey değildir.


Kadın: Aile ve Toplumu Oluşturan En Önemli Unsur

Tanzimat Fermanı’na kadar olan dönemde çıkarılan fermanlar ile kadın yaşamın gerisine itilerek kısıtlamalara maruz kalmıştır. Çarşı pazardan, evinde eşinden gördüğü muameleye kadar gerici baskılara maruz kalan kadınlar toplumun onlara vermediği sorumlulukları; kendilerine yükleyerek mücadeleye atılmışlardır. Küçük küçük örgütlenerek kendilerini geliştiren kadınlar çevrelerindeki kadınları da geliştirmeyi kendilerine görev bilmişlerdir.


Yükselen Kadın Mücadelesi Sonuç Getirdi


İttihat ve Terakki Cemiyeti’nde oluşturulan 40 kişilik Kadınlar Şubesi birçok dernek kurarak kadınların toplumdaki sorunlarına müdahale etmiş, kadınları politikleştirerek gazete çıkarmaktan milli mücadelede önemli eylemlere öncülük etmeye kadar birçok örgütlenme faaliyetinde bulunmuşlardır. Kadın haklarını ilk savunanlar Jön Türkler olmuştur. Kadınların eğitim hakkını kazanmaları için mücadele edilmiş ve kadınlar Meşrutiyet döneminde üniversiteye kayıt hakkını kazanmışlardır.


Tanzimat döneminde hazırlanan Mecelle, sosyal yaşam içerisinde önemli yenilikler getirmiş ve medeni hukuk alanında ciddi düzenlemelere gidilmiştir. İttihat ve Terakki ile sosyal yaşamda kadına sağlanan önemli haklardan bir kısmı da Mecelleye yeni hükümler getirilerek Hukuk-u Aile Kararnamesi ile bir aile hukukunun oluşturulması olmuştur. Bununla birlikte getirilen en önemli hükümler kocanın nikah sırasında tek eşli kalmasının şart koşulması ve kadının belirli sebeplerin varlığı durumunda kazai boşanma hakkını kazanması olmuştur. Kararname, şeri mahkemelere kadın erkek eşitliğini gözeten kanunlar getirme özellikleriyle de İslam hukuk tarihinde ilk olma özelliğini taşımaktadır. 18.yy’da gelişen Sanayi Devrimi, kadın mücadelesine de ivme kazandırmıştır. Sanayileşme ile birlikte ağır çalışma koşulları, yaşam kaygısını artırdığını göstermektedir. Bu dönemle kadınlar daha yoğun bir sınıf mücadelesine girmiştir. Kadın evinin dışında yeni sorumluluklar üstlenmeye zorlamıştır. Ülkedeki üretim ve iş hayatına katılmak, kadınları yeni haklar talep etmeye itmiştir.


Kanunla Kazanılan Medeni Toplumsal Yaşam


1926 yılında, kadının toplumsal hakları TBMM’de de tartışılmıştır. Tartışmalar sonrasında İsviçre Medeni kanunu örnek alınarak oluşturulan Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926’da kabul edilmiş; 4 Ekim 1926’da yürürlülüğe girmiştir. Medeni Kanun ile kadınlar aile, sosyal statü, siyasi haklar, iş hayatı ve toplum içerisinde eşitlik gibi birçok hakkı elde ettiği görülmektedir. Kadınların medeni durumuna bakılmaksızın kadın erkek eşitliğine dayalı politik,ekonomik,sosyal hak ve temel özgürlüklerini kullanması ve yararlanmasını engelleyecek, bireysel veya toplumsal cinsiyetçilik üzerinden yapılacak ayrımları kısıtlayıcı, kadına pozitif ayrımcılık da sağlayan önemli bir kazanımdır. Medeni Kanun ile gelen 1930 ve 1934’te seçme ve seçilme haklarının kazanımı kadını siyasal yaşamdaki statüsünü kazanması için bir teşvik, devlet yönetiminde söz sahibi olması için hayati bir fırsat olmuştur. Evliliklerin başlama ve bitiş durumunda yalnız erkekte olan söz hakkı; kadın ve erkeğe eşit verilmiş, ortak karar olarak gözetilmiştir. Medeni kanunla gelen tek eşlilik koşulu, kadını tekrar toplum içerisindeki ahlaki ve sosyal konumunu yükseltmiştir. Yasal boşanma şartlarında kadına da eşit haklar sağlanmıştır. Velayet durumunda “söz babanındır” hükmü kaldırılıp anne ve babaya eşit hak verilmiştir. Kadın erkek arasında aynı eşitlik miras söz konusu olduğunda da geçerliliğini korumuş, kız çocuklarına da mirastan pay alma hakkı kazandırılmıştır.
Medeni Kanun laiklik ve halkçılık ilkeleri temel alınarak hazırlanmıştır. Toplumda gerek devlet yönetimi gerekse sosyal yaşamda dini meseleler kişinin vicdanı ile sınırlandırılmıştır. Bu hem dinin şahsi menfaatlerle yozlaştırılması, hem de din perdesine bürünerek milleti harap eden ve ayrıştıran gerici saldırıların önünü kesmek için atılan bir adım olmuştur.


Toplumsal yaşamda laiklik ve halkçılık ilkeleri hayatidir. Sosyal yaşamda karşılaştığı cinsel saldırılarda toplumsal cinsiyetçilik üzerinden değil, kadını suçlayan gerici anlayışlara karşı en önemli silahtır bu ilkeler. Devlet yöneticilerinin açıklamalarıyla ortaya attıkları cinsiyetçi politikalara; Diyanetin gerici fetvalarından okullarda ders kitaplarıyla oluşturulan, anneye yüklenen işlere kadar cinsiyetçi saldırılar görülmektedir. Medeni Kanun hazırlanırken halkçılık ilkesinin ön planda olması bu açıdan önemlidir. Kadın ve erkeğin toplum ve yasalar nezdinde eşit sayılması kadınlara sosyal ve ekonomik hayatta birçok fayda sağlamıştır. Kadınlara iş hayatında da yüklenen sorumluluklar onları üretime teşvik etmiş, fabrikada üretimde, sokakta sosyal yaşamda ve devletin yönetiminde önemli görevleri üstlenmiştir.
Medeni Kanun ile kazanılan haklara dayanarak Türk kadını her alanda varlığını sürdürecektir. Türk kadını geçmişten bugüne birçok tabuyu yıkmıştır. Kadının birey olarak görülmesi ve toplumda her alanda var olmasıyla geçmişten gelen bazı anlayışların yıkılmasına olanak sağlamıştır. Günümüzde toplumun bazı kesimlerinde hala devam eden ve gerici bir anlayış olan çocuk gelinlerin, bugün büyük ölçüde azalmasındaki etken Medeni Kanun ile gelen evlenme yaş sınırı ve resmi nikah olmadan dini nikahın geçersiz kılınması olmuştur.


Medeni Kanun’un yürürlüğe girişinin 90. yılında dahi kadınların toplumsal yaşamda karşılaştığı gerici baskılarla mücadele süreci sürmektedir. Medeni Kanun aileyi koruyan maddeleriyle kadının aile içerisindeki hukuki haklarını korumuştur.Kazanılan bu haklarda yaşanılan kayıplar şiddet ve erkek egemen ailelere yol açabilecek seviyelere gelebilmektedir. Tek eşlilik ve kadın erkek eşit haklara sahiplik vurgulanması gereken noktalardır ve bu alanda yapılan açıklamalar ile toplumdaki anlayışı değiştirmek çok eşliliğin olabileceği yönündeki saldırılara mahal vermemek önce aile mevhumunun devamlılığı sonra da toplumun değerlerinin korunmasını sağlayacaktır. Yapılan baba ağabey ile kız çocukları üzerinden giyim hal hareketlerle ilgili açıklamalar aile yapısına zarar veren yaklaşımlardır.


Cumhuriyet devrimlerinin kadına kazandırdıkları büyüktür. Toplumun kadına yaşam içerisinde cinsiyetçi anlayışla yaklaşması büyük ölçüde aşılmıştır. Ancak son dönemlerde sıkça yaşanan şiddet, taciz ve tecavüz olaylarının, kadının cinsel meta olarak görülmesinin önüne geçilmelidir. Yaşanılan bu olaylarda tecavüze uğrayan kadınlara hata biçmek, kadını ortaçağ zihniyetine hapsetmek olacaktır. Kadınların yaşadıkları sorunlarda sorunun temeline inerek toplumsal ve psikolojik etkenlerin üzerine gidilmelidir. Son dönemde artan kadın sorunları Özgecanlara ve Ayşegül Terzilere sebebiyet vermiştir. Kadın dövülebilir ve geç saate dışarıda olursa tecavüze uğrayabilir algısının yaratılması, kadını eve hapsedecek hak ve özgürlüklerinden tavize yol açacaktır. Yaşananlarda Medeni Kanun kazanımları öne çıkarılarak bilinç kazandırmak elzemdir ki kadın her alanda başarı kazanabilmeli kendini geliştirmelidir.


Selma Rıza’ları, Nezihe Muhittin’leri, Şerife Özden Kalamış’ları, Nazmiye Muratlı’ları uzun süren mücadele azminin kazanımları yetiştirmiştir ve nicelerini yetiştirecektir.


Eser Keskin

TGB İstanbul İl Yöneticisi

Tarih:
Diğer Haberler