Dede Korkut Hikayelerinden Gelen Dayanışma Kültürü

''...Türkler için zorda olana yardım etmek, ekmeğini paylaşmak, düşmana karşı birlik olmak gibi değerler çok önemli bir yer ediniyor.''

Dede Korkut Hikayelerinden Gelen Dayanışma Kültürü
Birkan Yüce
Birkan Yüce
YAZAR

Dede Korkut Hikayeleri, kuşkusuz tarihimiz açısından paha biçilemez değere sahip eserlerimizin belki de en önemlisidir. Hikayeler, 12 ila 14. yüzyıllarda  Anadolu’nun doğusu olarak tahmin edilen yerde  13 farklı Oğuz boyunun doğuşunda geçen kahramanlıkları ve boyların yaşamını anlatıyor. Hikayelerin içerisinde; dayanışma, saygı, sevgi, cömertlik, aile bireylerine bağlılık, merhamet, dürüstlük ve vatanseverlik gibi toplumsal değerleri, Türk toplumunun gelenek ve göreneklerini görüyoruz.  O dönemin yaşayış biçimine dair fikir sahibi oluyoruz.

Bu değerler, Türklerin geçmişten bu yana toplumsal değerlerle bezenmiş zengin bir kültür hazinesine sahip olduğunu gösteriyor. Tarih boyunca biriktirdiğimiz tecrübeler ve kültür hazinemizin zenginleşmesiyle köklü bir tarihe sahip Cumhuriyetimizin bağımsız, hür ve kardeşçe yaşama kabiliyetinin oluşmasını sağlıyor.

Zor dönemlerin Toplumsal Dayanışma ile Aşılması

Dede Korkut hikayelerinde düşmana karşı boylar arasındaki dayanışmaya örnekler görürüz. Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Boyu hikayesinde Bezirgan’ın düşmanlara karşı yiğitlerden yardım istediğini ve yiğitin hiç düşünmeden Bezirgan’a yardım ettiğini görüyoruz:

 “Bezirgan söyledi: Bey yiğit! Sen benim sesimi anla, sözümü dinle…..Envük Kalesi’nin beş yüz kafiri üzerimize saldırdı, kardeşim tutsak oldu, malımızı rızkımızı yağmaladılar. Kara başımı yukarı kaldırdım, sana geldim. … Boz oğlan: zırhımla benim güzel atımı getirin. Boz oğlan bir iki demedi, kâfirlere kılıç vurdu, baş kaldıran kâfirleri öldürdü, gaza eyledi, bezirgânların malını kurtardı.”

Bir başka hikaye olan Salur Kazan’ın Yağmalanması hikayesinde ise  Kazan’ın çobanla yaşadığı olay dayanışmanın en büyük örneklerindendir :

 ‘’Kazan söyledi:

-Oğul çoban, karnım çok acıktı, yiyecek bir şeyin var mı? Dedi

 -Evet, ağam Kazan, geceden bir kuzu pişirmiştim, gel bu ağaç dibine inelim de yiyelim, dedi.

 İndiler, çoban dağarcığını çıkardı, yediler. Çobanı yanında götürmek istemeyen Kazan ile çoban arasında geçen konuşmalar şöyledir

 Kazan baktı gördü, çoban ağacı arkasına almış geliyor.

 Kazan söyledi:

-Bre çoban! Bu ağaç nedir?

 Çoban söyledi:

-Ağam Kazan! Sen kâfiri basacaksın, karnın acıkacak, ben sana bu ağaçla yemek pişireceğim. Bu ağaç işte o ağaçtır, dedi.’’   

Zorlukların aşılmasından sonra kutlamaların yapılması, açların doyurulması, giyeceği olmayanların giydirilmesi de Türklerin cömertliğini ve dayanışmanın toplum içerisindeki yerini bize öğretiyor.

Yine bu iki hikaye bize gösteriyor ki o dönemde yaşayan Türkler için zorda olana yardım etmek, ekmeğini paylaşmak, düşmana karşı birlik olmak gibi değerler çok önemli bir yer ediniyor.

Bezirgan ve yiğitlerden, Kazan Bey ve çobandan gelen dayanışma kültürü, zaman içerisinde daha da pişerek  İngiliz emperyalizmine karşı verdiğimiz İstiklal Savaşımızın topyekün seferberliğine ve oradan da bugün gerçekleştirdiğimiz Milli Dayanışma Kampanyasına uzanıyor.

Dede Korkut’un Değerleri Doğu’da Yaşıyor

Koronavirüs’ün etkisiyle dünyanın yaşadığı felaketle birlikte Dede Korkut Hikayeleri’nin bize anlattığı toplumsal ve insani değerlerin Batı’da köreldiğini, Doğu’da ise korunduğunu gördük.

ABD’de bir otoparkta evsizlerin sosyal mesafeyi koruyarak uyuması için yere çizilen çizgileri, İspanya’da huzurevinde ölüme terk edilen yaşlıları, AB’nin İtalya’ya nasıl sırtını döndüğüne şahit olurken; Doğu’da ise virüse karşı başarıyı ve insanı yaşatmaya yönelik politikayı, ülkemizin ise dayanışma ve birlik olma duygularının ne kadar kuvvetli olduğunu görmüş olduk.

Batı medeniyetinin canavarlığına, Doğu medeniyetinin yüceliğine bir kez daha şahit olduk.

 

Birkan Yüce

TGB Ankara İl Başkan Yardımcısı

GYK Üyesi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler