Eğitimde Bir Devrim: Köy Enstitüleri

Türkiye odaklı yeni köy enstitüsü modelini hayata geçirmek bugün hem devletimizin hem de bizlerin önünde bir vazife olarak duruyor.

Eğitimde Bir Devrim: Köy Enstitüleri

YAZAR

Anadolu’nun bereketli topraklarında elleri nasırlı, yüzlerindeki paylaşmanın mutluluğunu içlerine çeken köy çocukları, üretimin ve dayanışmanın en güçlü iradesi oldular.

Cumhuriyetin kuruluş yıllarından itibaren çağdaşlaşma yolunda atılan önemli adımların başını eğitim çekmektedir. 1924 yılında ilkokulun devamı niteliğindeki öğrenim süresini 5 yıl, 1932-1933 dönemlerinde ise bu süre 6 yıl olarak düzenlenmiştir. Ülkemizin artan nüfusuna karşılık köylerimizde öğretmen açığı da her gün geçen gün arttı. 1926 yılında Denizli Erkek Muallim Mektebi, Köy Muallim Mektebine dönüştürüldü. Çeşitli araştırmalardan sonra Kayseri’de de bir eğitim mektebi açma kararı alındı. Fakat yaklaşık 5- 6 yıl içerisinde istenilen verim elde edilmediğinden dolayı daha pratik çözümlere başvuruldu. 1934 yılında askerliğini çavuş olarak yapmış ve okuma yazma bilen 85 asker 6 aylık eğitimden sonra doğup büyüdükleri köylerine öğretmen olarak döndüler.

KÖYLÜYÜ MİLLETİN EFENDİSİ YAPMAK İÇİN…

 Yıl 1940’ı gösterdiğinde halkın yüzde 80’i köylerde hayatını sürdürüyor ve yalnız yüzde 5’i okuma yazma biliyordu. Ülkeye can suyu veren bereketli topraklarıydı. Bu toprakların sahibi ağanın, beyin emri altından kurtulmuş, cumhuriyetin temelleriyle kendisini özgürleştirmiş Türk köylüsüydü. Büyük devrimci Atatürk’ün “Köylü milletin efendisidir.” şiarını esas bilen vatanseverler, bu zor günlerde memleketin karış karış toprağını gezerek genç filizleri yeşertti.   

 17 Nisan 1940 tarihinde dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un büyük çabalarıyla ülkemizdeki köylerin kalkınmasında sembol olan Köy Enstitüleri kuruldu. Şehir merkezlerinden uzak, tren yollarının yakınlarında bulunan tarıma elverişli 21 bölge üzerinde inşa edildi. Bu 21 eğitim ve öğretim ocağında sınıftaki dersler karma şekilde işletiliyor, öğrenciler birlikte üretip birlikte öğreniyordu. Serbest okuma saatlerinde Hasan Ali Yücel’in çevirdiği dünya ve Türk klasikleri okunuyordu. Her öğrenci en az bir enstrüman çalmalıydı. Enstitü öğrencileri yukarıda da bahsettiğimiz gibi sanatsal faaliyetlerle yoğun olarak ilgiliydi. Shakespeare, Moliere, Gogol gibi yazarların tiyatrolarını hem izlediler hem oynadılar. Eğitim öğrenci merkezliydi, Türk evlatlarına özgüven vermek, halkın bilinçlenmesini ve üretimi arttırmasını sağlamak Türk devrimcilerinin asli göreviydi. Enstitülü genç öğretmenler köylere gidecek, yeni fidanlar ekecek ve köylüyü kalkındıracaktı. Köylüyü milletin efendisi yapacaklardı…

 Köy Enstitülerinin temelinde sadece köy çocuklarını eğitmek değil, aynı zamanda el birliğiyle bir köy seferberliği oluşturmaktı. Köyde yaşayacak ve köyünü kalkındıracak olan yeni köylü çocuğunu yetiştirecek öğretmeni yetiştirmeyi amaçlıyordu.  Burada eğitim oluşumunun esasını üretim sağladı.  Köy çocukları, bir taraftan tiyatroyla, sanatla tanışıp yeteneklerini keşfetmeye çalışırken bir taraftan da toprağın işleyişiyle uğraşarak yeni ufuklar yaratmaya çalışmışlardı. Derslerin yüzde 50’sini temel eğitim oluşturuyordu. Öğrencilere atölyelerde zanaat da öğretiliyordu. Günün yüzde 25’i teknik derslere (marangozluk, demircilik, halı dokuma vd.) uzmanlaşmaları için ayrılıyor kalan zamanın yüzde 25’i de zirai derslere ayrılmıştı. Böylelikle Atatürk’ün halkçılık ilkesine uygun olarak kitlelerin eğitim düzeyi yükselecek ve devrimlerin yerleşmesi için gereken politik, ekonomik ve kültürel yaşam aktif biçimde artacaktı. 1946 yılına kadar 16.400 kadın ve erkek öğretmen, 7.300 sağlık memuru, 8.756 eğitmen köylere gitmişti.[1]

1944 yılında mevcut köy enstitüsündeki öğrenci sayısı 16.400’ü bulmuştu. Bunlara ait 306 bina doğrudan doğruya öğrenciler tarafından yapılmıştı. Enstitü çevresindeki 15.000 dönüm arazi öğrenciler tarafından işlenip ekilmişti. 1.200 dönüm bağ, 41.500 dönüm orman yetiştirilmişti. Köy okulların sayısı 5.080’den 12.207’ye çıkarılmıştı.[2]

Köy Enstitüleri 1946 yılında hem muhalefette yer alan parti grubundan, hem de iktidarın meclis içerisindeki grubundan ağır siyasi suçlamalara maruz kaldı. Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve projenin yürütücüsü İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden uzaklaştırıldı.  Zor günlerden geçen Köy Enstitüleri 1954 yılına kadar ayakta kalabildi. 1954 yılında öğretmen okullarına dönüştürülerek kapatıldı.

ÜRETİM DEVRİMİ İÇİN KÖY ENSTİTÜLERİ MODELİ

Ülkemizin kendi koşullarına uygun üretimi destekleyecek köy enstitüleri modelinin kısa sürede ne kadar büyük bir atılım yaptığını görüyoruz. Çiftçiyi kalkındırmak, insanı verimli bir üretim aracı haline getiren ve üretim aracını yöneten bireyler haline gelmesindeki gıda ve zirai işlerin önemi kuşkusuz yadsınamaz. Bugün de COVİD-19 salgınıyla mücadele ederken kendi öz kaynaklarımıza yaslanarak, 44’e yakın mesleki ve teknik Anadolu liselerimizin dezenfektan üreterek bu mücadeleye olan katkılarını görmüş olduk.[3] Milli sanayiinin ve tarımın gelişmesini sağlayarak nitelikli iş gücü üreten meslek liselerimizin üretime olan katkılarını arttırmak, Türkiye odaklı yeni köy enstitüsü modelini hayata geçirmek bugün hem devletimizin hem de bizlerin önünde bir vazife olarak duruyor.

Olcay Dilfaz

TGB Edirne İl Başkanı


Kaynakça:
1)Hasan Ali Yücel Aydınlanma Devrimcisi, Alev Coşkun, syf. 66
2) Hasan Ali Yücel Aydınlanma Devrimcisi, Alev Coşkun, syf. 68
3) https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/dezenfektan-ureten-meslek-lisesi-sayisi-44e-cikarildi/1767605

tgb.gen.tr

 

Tarih:
Diğer Haberler