YAZAR
Ekonomik kriz dönemlerinde kısa yoldan parayı bulmak insanların karşısına bir çözüm veya kurtuluş olarak sunulur. Halk dilinde köşeyi dönmek olarak betimlediğimiz bu kurtuluş (?) var olan bir paranın katlanmasıyla gerçekleştirilir.
Bugün de insanların önüne sahte kurtuluş reçeteleri çıkartılıyor. Bu reçetelerin kötü huylu rüzgarına kapılan insanlarımız kripto para denen soyut metaya yaptıkları yatırımlarla paralarını katlamaya çalışıyor.
Geçtiğimiz günlerde kripto para hisselerinin bir gecede pul olduğunu gördük. Örneğin bazı insanların 100 bin TL’lik varlığı kısa zamanda 30 TL’ye düştü. Bu denli kayıplar elbette insanın ruh halini bozuyor, hatta dünyanın farklı yerlerinde olduğu gibi Türkiye’de de intiharlara dahi sebep olabiliyor.
Peki insanın canına kast eden bir para kazanma sistemi insanın yararına olabilir mi?
Emeksiz Kazanç Kimin Kazancıdır
Hiçbir şekilde üretime katkı sağlamayan, yeni iş alanları açmayan, istihdam yaratmayan, soyut düzlemde çırpınan kripto para sisteminde kim kazanıyor? Bir başka deyişle emeksiz kazanç kimin kazancıdır?
Emeksiz kazanç, sistemin başındakilere kazançtır. Masum insanlar bu düzenekte ancak sistemin servetini artırmasının bir aracı olabilir. Çünkü emeksiz kazançla, sistemin sahipleri dışında kimse uzun vadede tam anlamıyla cebini dolduramaz. Başta kolay ve kazançlı gözüken sistem en nihayetinde cüzdanınızı boşaltarak sizden yararlanır. Sistemin ağaları, sistemi, insanları sömürmek üzerine kurmuştur. Sistemin amacı size vermek değil sizden almaktır.
Yalnızca maddi değil, hiçbir anlamda emeksiz kazanç olmaz. Savaşlar emeksiz kazanılmaz. Aşklar emeksiz sürdürülmez. Çocuklar emeklemeden yürümez. Önümüzdeki sürecin özne fiili üretmek, emek olmadan olmaz. Tüketmek dahi emekle olur. Atasözümüzde olduğu gibi emeksiz yemek olmaz.
O nedenle, 24 Ocak Kararları sonrasında arşa çıkan ve ardından çökerek insanların paralarını, birikimlerini, sermayelerini kaybetmelerine neden olan bankerlik olayı da, kısa yoldan akıl almaz paralar kazanmayı vadeden kripto para düzeneği de hayatın gerçeğiyle uyuşmuyor.
Emek Varsa Üretim Var Üretim Varsa Bağımsızlık Var
Her fırsatta söylüyoruz; Türkiye’miz tarihi günler yaşıyor. Emeğin değil üretmeden tüketmenin en yüce değer (!) olarak dayatıldığı uzun bir dönemi geride bırakıyoruz. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında ve 1930’larda, Türkiye’yi en hızlı büyüyen ülkeler arasına sokan Türk emeğinin evine hapsedildiği, sokaklarda boş gezdirildiği günleri geride bırakıyoruz.
Üreten Türkiye’yi kurma yolunda en büyük güvencemiz Türk milleti ve Türk gençliği. Elbette milletimizin damarlarındaki asil kana da güveniyoruz. Fakat o kanı asil yapan Türk’ün emeği, en büyük umudumuz ve güvencemizdir. Emeğin olduğu yerde üretim olur. Üretimin olduğu yerde bağımsızlık olur.
Dışa bağımlı ekonomimizi coin denen sanal metalarla düzeltebiliyor musunuz? Türkiye’nin geleceğini, telefonun ekranındaki koordinat düzleminde bir aşağı bir yukarı gidip gelen yeşil çizgilerle kurabiliyor musunuz? Bir gecede pul olan sermayenizle güven verebiliyor musunuz?
DEVLETİMİZE DÜŞEN GÖREV
Türk milleti devletine bağlıdır, devletine güvenir. O nedenle ancak devletimiz üzerine düşen görevlerini yerine getirirse insanlarımızı bu emeksiz kazanç hülyasından kurtarabiliriz. Naçizane tespitimiz devletimizin üzerine iki büyük görev düştüğü yönünde.
Bunlardan ilki nispeten daha basit. Kripto para gibi sistemlerin ne denli tehlikeli olduğu insanlarımıza anlatılmalı. Bununla ilgili bilgilendirme bültenleri, öğretici kamu spotları ve kısa filmler hazırlanmalı. Tüm bu yapımlar “Emeksiz kazanç olmaz” ideolojik derinliğiyle oluşturulmalı.
Sistem, devlet denetiminin zayıf olduğu gelişmeleri, olduğunun aksine teknolojik bir ilerleme veya bir özgürlük ortamı olarak dayatıyor. Bunun da kamuculuk çağında bilimsel bir temele dayanmadığı, teknolojik ilerlemenin de özgürlüğün de devletçi hamlelerle mümkün olacağı anlatılmalı.
İkinci ve nihai görev ise artık Türkiye’nin önünde bir zorunluluk olarak duran ve ertelenmesi mümkün olmayan Üretim Ekonomisini kurmaktır. Madde boşluk tanımaz. Üretimin olmadığı yeri fırsatçılık, vurgunculuk, köşe dönmecilik doldurur. Üretimin olmadığı yerde hayat da olmaz.
Tam bağımsız Türkiye’yi kurmak, insanlarımızın canına kast eden sistemin çarkını kırmak, emeğimizle var etmek ve var olmak için Üretim Devrimini yapalım!
Ata Ogün KAPLAN
Kırmızı Beyaz Dergisi Genel Yayın Yönetmeni
TGB Başkanlık Kurulu Üyesi