Eşsiz hazine: Yusuf Akçura

Yusuf Akçura, emperyalizme karşı mücadelenin milliyetçilerindendi. Yusuf Akçura, her koşul altında devrimciydi.

Eşsiz hazine: Yusuf Akçura

YAZAR

Türkiye'nin karşılaştığı tehditlerin arttığı ve güncelleştiği bu koşullarda Türkiye vatansever, devrimci köklerine yeniden sarılıyor. Çünkü Türkiye, içerisinde bulunduğu derin krizleri köklerinden kuvvet alarak ve aynı zamanda bu köklerin yarattığı tecrübeleri aşarak başarıya ulaşacaktır. Bugün Türkiye'nin savaştığı koşullarda zafer ışığını 150 yıllık mücadele tarihimizde görüyoruz. Zafer ışığının en önemli yaratıcılarından biri de 20. yüzyılın başlarından beri Türk Devrimi’nin önde gelen düşünürleri ve eylemcileri arasında yer alan eşsiz hazine Yusuf Akçura'dır.

Yusuf Akçura neden eşsiz bir hazine? Bu sorunun yanıtını Yusuf Akçura'nın pratiğinde buluyoruz.

Yusuf Akçura, emperyalizme karşı mücadelenin milliyetçilerindendi...
Yusuf Akçura, her koşul altında devrimciydi...
Yusuf Akçura, halkçıydı, emekçiden yanaydı...
Yusuf Akçura, hurafeleri değil, bilimi rehber edinenlerdendi...
Yusuf Akçura, laik ve aydınlanmacıydı...
Türk Devrimi’nin de karakteri olan bu özellikler nedeniyle Yusuf Akçura güncelliğini korumaktadır.
Yusuf Akçura, fikirleri ve hayatı ile Türkiye'nin geleceğine ilişkin bizlerin görevlerini hatırlatmaktadır.

SÜRGÜN YILLARI

Akçura 1876'da Rusya'nın Kazan ilinde bir Tatar ailesinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Kendisi iki yaşındayken, babasının ölmesi üzerine, sahip oldukları çuha fabrikasının işleri giderek bozuldu. Bunun üzerine İstanbul'a göç etmek zorunda kaldılar. İlk öğrenimini İstanbul'da Kocamustafa Paşa ve Kuleli İdadilerinde tamamladıktan sonra Harp Okuluna girdi.

1897'de geçtiği kurmay sınıfında, II. Abdülhamit istibdadı koşullarında gizli mücadele veren Genç Türklere yakınlaşan Akçura, saraya karşı hürriyet propagandası yapan yasaklı yayınları bulundurmaktan iki kez tutuklandı. Birincisinde affedildiyse de, ikinci tutuklamada askerlik mesleğinden ihraç edilerek Trablusgarp'a sürgün edildi.

PARİS YILLARI

Ancak yolculuk esnasında kaçmayı başaran Yusuf Akçura 1898'de Fransa'ya, Paris'e gitmeyi başarmıştır.

Bu kaçış Yusuf Akçura'nın hayatını derinden etkileyen bir olay olacaktır. Zira Akçura Fransa'da, Osmanlı eğitim sistemi içerisinde ulaşamayacağı çağdaş ve bilimsel düşüncelerle tanışacaktır.

1903 yılında Fransa'da öğrenim gördüğü Ecole des Sciences Politiques -Siyasal Bilgiler Okulu’ndan- “Osmanlı Devleti Kurumlarının Tarihi Üstüne Bir Deneme" adlı teziyle 1903 yılında ödül kazanarak mezun olmuştur. Mezuniyetinin ardından İstanbul'a dönmesi yasak olduğu için doğduğu topraklara, Rusya'ya dönmüştür.

RUSYA YILLARI

Rusya'da tarih, coğrafya ve Osmanlı Edebiyatı öğretmenliği yapan Akçura, bunun yanında Ahmet Rıza'nın çıkardığı Şuray-ı Ümmet ve Meşberet gazetelerinde yazılar yazarak Türkçülüğün devrimci bir siyasi akım olarak ortaya çıkması, teorisinin ve programının oluşması yönünde birinci dereden rol oynamıştır.

Yusuf Akçura, çalışmalarının en büyük meyvesini 1904 yılında verecektir. Kahire'de yayınlanan Türk adlı gazetede 32 sayfalık Üç Tarz-ı Siyaset makalesi ile birlikte Akçura, 19 yüzyılda Avrupa'da kapitalizm ile birlikte doğan uluslaşmanın Osmanlı topraklarında da kaçınılmazlığını vurgulamıştır. Osmanlıcılık ve İslamcılığın birleştirici rolünün geride kaldığını, çıkış yolunun Türklerin hakim olduğu bölgelerde kendi ulusal devletlerini kurmaları olduğunu bilimsel analizlerle ortaya koymuştur.

1904-1908 yıllarında Rusya'da bulunduğu dönem, Akçura için örgütçülük ve hatiplik yeteneğini ispatladığı olağanüstü bir dönemdir. Tanık olduğu 1905 Rus Meşrutiyet Devrimi, özellikle çağın dinamiklerini anlaması, gözlemlemesi açısından Akçura'nın fikirlerinin gelişmesinde etkili olmuştur.

YENİDEN İSTANBUL

1908 yılında Hürriyet Devrimi’nin ilanı ile birlikte İstanbul'a dönen Yusuf Akçura, Kurmay Okulunda siyasi tarih öğretmenliği, Mülkiye Okulu, Darüşşafaka , Medresetü'l-vaizin (Öğretmen Okulu) ve üniversitede tarih dersleri okuttu.

Bu arada yine kurucusu olduğu Türk Derneği’nin kapatılması üzerine, Türk Yurdu Derneği’nin kuruluşunu gerçekleştirmiştir. Ve derneğin yayın organı olan Türk Yurdu dergisinin idaresini 17 yıl boyunca başarı ile sürdürmüştür. Türk Yurdu Dergisinin yanında, Halka Doğru dergisinin sorumlu yazarları arasında da yer almıştır. Ardından, Rusya'daki Türklerin haklarını korumak için kurulan kısa adıyla Türk-Tatar Heyeti olarak bilinen heyette görev almıştır.

Bu heyet ile birlikte Avrupa'da pek çok ülkeyi ziyaret ederek önemli görüşmelerde bulundu. Bu görüşmeler sırasında 1916'da İsviçre'de Lenin ile de bir araya gelen Yusuf Akçura, Rusya'daki Türklerin varlığı ile ilgili fikir alışverişinde bulunmuştur. Bu görüşmeden kısa zaman sonra gerçekleşen 1917 Ekim Devrimi'nin ardından Rusya'daki Türklerin durumu hakkında çeşitli güvenceler almıştır. Yine 1917 yılında Kızılay murahhaslığıyla Tutsak Değişimi Görevlisi olarak Rusya ve ardından İskandinavya'ya gönderilmiş ve yurt dışındaki Türklerin sağ salim vatana dönmesi için çalışmıştır.

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ

Son Osmanlı Meclisi Mebusanı çalışmaları başlarken bir kaç arkadaşı ile birlikte Milli Türk Fırkası'nı kurdu. Fakat İstanbul seçimlerini etkileme girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. İstanbul'un işgalinde, bir süre tutuklanarak Arapyan Hanı'na kapatıldı. Hapisten kurtulduktan bir kaç ay sonra Anadolu'ya geçti. Ankara'da Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine seçildi ve kısa süre başkanlık yaptı. Kütahya Muharebesinin ardından, Sakarya Meydan Savaşının sonuna kadar yedek kurmay yüzbaşı olarak Doğu Karargahı’nda görev yapan Akçura, 1922 yılında Dışişleri Bakanlığı Doğu Ülkeri Daire Müşavirliği’ne getirildi. Bu sırada İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’nde öğrencileri girişimleriyle tarih müderrisliğine seçildi.

Milli Mücadele döneminde ve sonrasında etkin görev alan Yusuf Akçura, 28 Haziran 1923'te İstanbul Mebusu olarak meclise girmiştir. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün kültür ve siyaset danışmanı olarak da çalışmalarını sürdürmüştür. Mustafa Kemal tarafından Türk Tarih Kurumunun kuruluşunda görevlendirilen Akçura, ardından Türk Tarih Kurumu’nun başına getirilmiştir. Görev aldığı süreç boyunca pek çok çalışmalar yürütmesinin yanı sıra 2-11 Temmuz 1932 tarihlerinde Birinci Tarih Kongresi’ni gerçekleştirmiştir. Üç dönem İstanbul milletvekiliğinin ardından Kars milletvekili olan Akçura, 1935 yılında geçirdiği kalp krizi sonucunda hayatını yitirmiştir.

YUSUF AKÇURA'NIN MİRASI

Emperyalizme karşı yüzyılı aşkın süredir savaşan Türkiye'nin, bunca yıldır bu savaşın içerisinde var olmasının en önemli dayanağı Yusuf Akçura gibi düşünürlere sahip olmasıdır.

Yusuf Akçura, Hürriyet Devrimi ile Kemalist Devrim arasındaki bağı ve sürekliliği ortaya koyarak dünya ölçeğinde iz bırakmıştır. Akçura'nın bıraktığı bu iz, hala ilk günki değerini korumaktadır. Türkiye'nin hürriyet adına, istiklal adına, insanlık ve emek adına elde edilen kazanımlarının yaratıcılarından olan Yusuf Akçura'yı keşfetmeye ve bugünün görevlerini hatırlamaya devam edeceğiz.

Doğan Özkan
TGB Muğla İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler