YAZAR
Dün akşam Mescid-i Aksa’ya yapılan saldırı ile iki kutsalımıza birden saldırıldı. Ramazan ayınca silahsız Filistinlilere Mescid-i Aksa’da İsrail kuvvetleri tarafından saldırıldı. Saldırıda pek çok yaralı var. Ancak bu ilk saldırı değil. Mazlum Filistin halkının toprakları uzun zamandan beri İsrail’in işgali altında. Filistin ilk kez şehitler vermiyor. Bizim akranlarımız çocukluğundan Gazze haberlerini hatırlayacaklardır. Bizden büyükler ise Filistin Kurtuluş Örgütü’nün ve Türkiye’deki kardeşlerinin nasıl ortak şehitler verdiğini de hatırlayacaklardır. Bir manada Türkiye’de gençliğin kalbi, Filistin’in mücadelesiyle birlikte gelişmiştir. Filistin’in davası, insanlığın öz davasıdır.
İnsanlık Vicdanın İşgalinin Tarihi
Birinci Siyonizm Kongresi 1879’da toplandı ve bu kongrede burada bir Yahudi devleti kurmanın fikri temelleri atıldı. Kongrenin sonucu olarak yayınlanan Basel Programında Filistin’de bir Yahudi devleti kurulması kararlaştırılmıştı. 1918’de I. Dünya Savaşı sonrası İngiltere bölgeyi işgal etmişti ve İngiltere Dışişleri Bakanı A. Balfour Yahudilere bir vatan sözü vermişti. İşgal edilmiş Filistin topraklarında sahte bir vatan kurulacaktı! Ancak bölgedeki Yahudi nüfusu, Filistin halkına oranla oldukça düşüktü ve İngiltere bölgeye sistematik bir şekilde Yahudileri göç ettirmeye başladı. Dolayısıyla Siyonistler ve Araplar arasında çatışmalar başladı.
İkinci Dünya Savaşı sırasında soykırımdan kaçan Yahudilere güvenli bir bulmak için Birleşmiş Milletler harekete geçti. Kurulan özel komisyonda bölgeyi Filistin ve Arap devletleri arasında bölmeyi önerdi. Kudüs uluslararası bir idare altında olacaktı. Bu plan Filistinliler tarafından reddedildi. Bu sırada çatışmalar gittikçe artıyordu. Öyle ki Yahudi milis güçleri 1948 yılında Filistinlileri öldürmeye başladılar ve aynı yıl İsrail kuruldu. 15 Mayıs 1948 itibariyle İsrail resmen kuruldu ve Filistinliler bugünü “El Nakba” (Felaket Günü) olarak anıyorlar. ABD’nin dakika bile geciktirmeden İsrail’i tanıdığını da eklemek gerekiyor. 64 yılında Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) kuruldu ve Arap ülkeleri tarafından tanındı.
Bölgede gerginlik artıyordu. 1967 yılında İsrail, Arap ülkeleri ile savaşa girdi. Altı Gün Savaşında İsrail, Gazze ve Sina yarımadalarını, Golan Tepelerini, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’ü aldı. 1973’te Yom Kippur Savaşı’nda tekrar Mısır ve Suriye ile çatışmalar başladı. Savaş sonunda ABD ve Sovyetler Birliği diplomatik müdahalelerde bulundu. Bu sırada İsrail, ABD’ye iyice bağımlı oldu. FKÖ lideri Arafat, BM kürsülerinden dünyaya seslendi: ''Bugün bir elimde zeytin dalı, bir elimde kurtuluş savaşı veren birinin silahı var. Zeytin dalını düşürmeyin.''
Tüm bunlar devam ederken İsrail işgalleri durdurmadı ve 1982’de Lübnan’ın güneyini de işgal etti. İsrail güçleri 14 Eylül'de Beyrut etrafında birikirken, Hıristiyan Falanj milislerin lideri Beşir Cemayel, başkentteki karargahında bir bombanın patlamasıyla öldü. Ertesi gün İsrail ordusu Batı Beyrut'u işgal etti. 16 Eylül'den 18 Eylül'e kadar, İsrail'le ittifak yapan Falanjistler, Sabra ve Şatilla kamplarında yüzlerce Filistinli'yi öldürdü. Mücadele devam etti ve 1993'e kadar süren protestolarda toplam can kaybı bini aştı.
Kriz git gide derinleşti: 1994’te Baru Goldstein namaz kılan Filistinlilere silahlı saldırı düzenledi, 1 Temmuz’da Filistin yönetimi kuruldu. 1995’te Başbakan Yitzak Rabin, bir aşırı dinci Yahudi tarafından 4 Kasım'da öldürüldü. İlişkiler 1999 yılına kadar adeta kilitlendi. 2003’te Batı Şeria yeniden İsrail tarafından işgal edildi. 2009’da İsrail çekilmiş olduğu Gazze’ye yeniden operasyon düzenledi. 2010 yılının Mavi Marmara olayı ile Gazze’ye yardım götüren gemideki 10 Türk vatandaşı İsrail tarafından şehit edildi. 2018’de ABD büyükelçiliğine Kudüs’e taşıdı. Böylece Kudüs’ü kendilerince İsrail’e teslim etmiş oluyorlardı. Filistin’in direnişi sürüyor.
Kınamak Çözüm Getirir Mi?
Saldırı sonrasında yurt içi ve yurt dışında pek çok tepki verildi. Twitter'da hemen gündem oldu. Devlet yetkilileri, siyasi partiler hemen hepsi İsrail'i kınadı. Yurt dışında yine binlerce insan pek çok tweet attı. Tweetlerin hepsini alt alta koysak sayfalarca açıklama var.
Bu tweet'ler uzadı gitti, doğru. İsrail ne yaptı? Saldırıların devam edeceği tahmin ediliyor. İsrail Mescid-i Aksa'nın duvarına bu yönde mesajlar asıyor. Tweet atarak kurtarılacak bir vatan var mı? Hepimiz “İsrail’i durdurun.” Dedik diyelim, İsrail kendi kendine zaten durmayacak ama böyle sadece temennilerle vakit kaybedersek İsrail’i kim durduracak? Herkes parmaklarıyla katili gösteriyor, ama kimse katili yakalamak için bir adım atmıyorsa katil, öldürmeye devam eder. İşte, Filistin’in kanını akıtan İsrail devleti hepimizin karşısında!
İsrail'in Filistin'i işgali ortada ve neredeyse Birinci Dünya Savaşı'ndan beri işgal devam ediyor. İsrail ilk defa Filistinlilere saldırmadı ve bizler ilk defa kınamadık. “Kahrol İsrail!” dersek İsrail kahrolur mu? İsrail’in Asya’daki ABD olduğunu görüp burada emperyalizmin sol kolu İsrail’i kınayarak Filistin halkı özgürleşir mi? Neredeyse 30 yıldır terörle mücadele ediyoruz; kınayarak PKK terörünün bitmeyeceğini yaşayarak öğrendik. Kınayarak terörist devlet İsrail’in Filistin zulmünü bitirebilir miyiz? Lafın özü: Kınamak kimin faydasına?
Birlik Olursak Emperyalizm Yenilir!
Kendimize sormamız gereken bir soru var: Filistin’i işgal eden kim? Filistin’i işgal eden ABD’nin Asya ayağı olan İsrail, emperyalizmin temsilcisi İsrail, sokaklarında PKK’ya destek yürüyüşleri yapılan İsrail, kuruluş amacı Batı Asya’da ABD karakolluğu yapan İsrail! Ateş eden eli görüyoruz, Filistin’e her kurşunu emperyalizm sıkıyor. Emperyalizm, mazlum milletlerin sırtına basarak hayatta kalmaya çalışıyor.
Bir yanda yukarıda sıraladığımız kınamadan öteye geçmeyen tepkiler, diğer yanda Filistin’le beraber savaşan, zaferler kazanacak kuvvetler var. Türkiye Gençlik Birliği İsrail Büyükelçiliği önünden emperyalizme meydan okudu. İran’ın dini lideri Ayetullah Hamaney “İsrail bir devlet değil. Filistinliler ve diğer Müslümanlara karşı kullanılan terör üssüdür. Bu rejim ile mücadele aslında terör ve zulme karşı mücadeledir” diyor.
Siyonizm, emperyalizmin kanlı ortaklığına karşılık biz de tüm ezilen milletler ile kan kardeşiyizdir. Hepimize aynı silah doğrultuluyor; Kudüs’ü, Filistin’i işgal eden ABD-İsrail ittifakı Türkiye’yi de bölmek için uğraşmıyor mu? Emperyalizmin kuvvetleri bir yanda güneydoğudan, bir yanda Doğu Akdeniz’den Türkiye’yi, Mısır’ı, Suriye’yi, İran’ı, Irak’ı, Lübnan’ı, Libya’yı paramparça etmek için yürüyor. İşte, çözüm de karşımızda. “Kahrol” demekle kahrolacak İsrail yok. İsrail’in zulmünü bitirecek olan bölgede iş birliğidir. Öyleyse, hangimize namlu doğrultuyorsa onlarla birleşelim.
Türkiye Astana süreci ile başlattığı formülü ileri taşımalıdır. İkinci İsrail devleti olan sözde bir Kürdistan kurmak için yapılan planı Batı Asya birliği yendi. Ermenistan’ın Karabağ işgalini Asya birliği yendi. Suriye’yi bin parçaya bölmeye çalışan kuvvetleri Asya birliği yendi. Türkiye, Filistin halkıyla sadece yürekte değil eylemde de birleşmelidir. Düğüm ancak bölgede güçlü bir ittifak kurmayla çözülür. Namlularını bizlere doğrultanlar birleşmekten korkmuyor. Bizler de birleşmeliyiz. Filistin davası, bizim can davamızdır! Filistin Asya’nın emperyalizme karşı savaşının yüzüdür. Can davamızdan vazgeçersek, bu davada zayıf kalırsak kendi savaşımızdan vazgeçeriz. Filistin’in zaferi bizim zaferimizdir. Filistin’in zaferi Bu yüzyıl Asya’nın yüzyılıdır ve Asya kazanırsa insanlık kazanır!
“Şehit kanlarıyla
Yoğruluyor dostluk harcı
Kardeş Filistin halkıyla
Yürekler birleşmiş gibi!”
Gözde Nur Mercan
TGB Konya İl Başkan Yardımcısı