YAZAR
Savaşların şekilleri, boyutları ve biçimleri değişse de her ülke gerektiğinde kendisini savunmak zorundadır. Günümüzde de hem ulusal hem de uluslararası yaşanan gelişmeler neticesinde milli savunma sanayisinin önemi bir kez daha kendini hatırlatmıştır. Bu hatırlatmanın gerilerinde, belki de biraz tozlu raflarda saklı kalmış, geleceğimize ışık tutacak ve savunma sanayisinde yerli olmamızın önemini şiddetli bir biçimde hatırlatacak bir isim var; adı Şakir Zümre.
Şakir Zümre hafızalara genel olarak ömrünün son döneminde ürettiği sobalarıyla kazınmış olsa da çok örnek ve vatanımıza hizmet etmenin önemini hatırlatan derslerle dolu bir hayatı bulunmaktadır.
Şakir Zümre, 1885'te Bulgaristan'ın Varna şehrinde dünyaya gelmiştir. Başarılı bir ilkokul döneminin ardından liseyi okumak için Cenevre'ye giden Zümre, 1908 yılında Cenevre'de üstün başarı puanı ile hukuk bölümünden mezun olmuştur. Ancak çok geçmeden Bulgaristan'daki Türk azınlığının destekçisi olmak için dönmüş ve Bulgar Parlementosuna 17 Türk'ten biri olarak seçilmiştir.
MUSTAFA KEMAL’İN YAKIN ARKADAŞI
1913 Yılında, o sırada Sofya'da Yarbay rütbesi ile askeri ataşelik görevinde bulunan Mustafa Kemal ile yolları kesişmiştir. Şakir Zümre ve Mustafa Kemal o dönemden itibaren çoğu davete birlikte katılmış, sabahlara kadar vatanın durumunu ve istikbalini konuşmuşlardır. Aynı zamanda Şakir Zümre, Kuruluş Savaşı boyunca da çok önemli görevler üstlenecek Mareşal Fevzi Çakmak'ın yakın akrabasıdır.
Kurtuluş Savaşı'nın başladığı dönemlerde Şakir Zümre Bulgaristan'da bulunmaktaydı. Türk Ordusu'nun askeri mühimmat eksikliğini tespit etmiş ve ileride İstiklal Madalyası'nı almasına vesile olacak müdahalelerde bulunmuştur. Bulgaristan'da kurduğu fabrikasından Türk Ordusu'nun ihtiyacının büyük çoğunluğunu karşılayacak kadar silah ve bomba göndermiş ve bunun yanında da Türk Savunma Sanayiinde değerlendirilmek üzere teknisyenler ve ustalar da göndermiştir. Şakir Zümre'nin Bulgaristan'da kurduğu fabrikada başta Bulgar çoğunluğu olsa da 1930'larda fabrikanın tüm çalışanları Türk'tü.
TÜRKİYE’YE DAVET VE İLK FABRİKA
Nitekim Kurtuluş Savaşı büyük bir zafer ile sonuçlanmıştır ve Atatürk bu zaferde büyük payı olan arkadaşı Şakir Zümre'yi Türkiye'ye davet etmiştir. Bu davette Atatürk'ün de tavsiyesi üzerine Türkiye'nin ilk özel savunma sanayi teşebbüsü olan Türk Sanayii Harbiye ve Madeniye Fabrikası'nın kuruluş kararı alınmıştır.
1930'da İstanbul Haliç'te şu an MiniaTürk Müzesi'nin bulunduğu bölgeye kurulan fabrika Türkiye'nin savunma alanındaki birçok ilkine imza atmıştır. Türk Hava Kuvvetleri'nin ilk cephane gereksinimlerinin tamamı Şakir Zümre fabrikası tarafından karşılanmıştır. 100, 300 ve 500 kiloluk bombalar üretilmiş ve bu bombaların kullanılma biçimleri Şakir Zümre Fabrikası'nın teknisyenleri tarafından projelendirilmiş ve "Tarifname" hazırlanmış ardından da 1939 yılında Şakir Zümre tarafından yayımlanmıştır.
Türk Kara Kuvvetleri'nin ihtiyacı olan silah ve cephaneler, eğitim bombaları, işaret ve aydınlatma fişekleri, fişeklemeye yarayan silahlar gibi sayısız silahlar bu fabrikadan karşılanmaktadır. Yine Türk Hava Kuvvetleri'ne ait bombardıman uçaklarının kullandığı ilk bombalar tamamen Türk malıdır ve ilk Türk denizaltı su bombaları Şakir Zümre tarafından üretilmiştir.
Fabrika zamanla Türk Ordusu'nun ihitaçlarını karşılamanın da ötesine geçmiştir. Bulgaristan, Polonya, Mısır ve Yunanistan'dan sipariş alınmıştır. Yunanistan ile yapılan 1,5 milyon TL'lik anlaşma dünyada çok ses getirmiştir. Türk basınında da “Harp Sanayiimizin Büyük Bir Zaferi" manşetiyle yerini almıştır.
2. Dünya Savaşı sırasında da Polonya, Almanya'nın saldırılarına karşı Şakir Zümre'nin ürettiği bombalardan satın almıştır. Bu süreçte fabrika hem içerinden hem de dışarıdan gelen siparişler için gece gündüz çalışmıştır ve bu dönemde fabrikada 2 bin kişi istihdam etmiştir.
AMERİKANCILAŞMA SÜRECİNDE ZÜMRE’YE YER YOK
2.Dünya Savaşı'nın bitmesiyle maalesef bugüne kadar birçok ilke imza atan, yerli üretimin fişekleyicisi fabrika için işler tersine gitmeye başlamıştır. 1945'te Küçük Amerika sürecinin başlamasıyla birlikte, ABD, Türkiye’de yerli üretimi bitirme hamlelerine girişmiş ve elinde kalan eski silahları "Marshall Yardımı" kapsamında Türkiye'ye vermişti. ABD’nin bu sistemli planıyla birlikte Türkiye'de dışa bağımlılık artmış, Türk Lirasının değeri düşmeye başlamıştı. Bir dönemin efsanesi zorla içine itildiği ekonomik zorluktan çıkışı tarım paletleri ve pik malzemeleri üretiminde bulmuştu. Önüne çıkan bunca engele rağmen, özel üretilen ilk beş beygirli motor yine bu fabrikanın eseridir.
Yıllar içinde, ünlü savunma sanayii fabrikası artık sadece soba üretimi yapar hale gelmişti. Her 30 Ağustos'ta Vatan Caddesi'nde düzenlenen resmi geçitlerde on yıllar boyunca savunma araçları, bombalarıyla boy gösteren, dosta güven düşmana korku veren Şakir Zümre Fabrikası artık o yürüyüşte sobalarıyla yer almaktaydı. Yine bu dönemde, hepimizin hala aklında olan ünlü İş Bankası kumbaralarını Şakir Zümre tasarlamış ve üretmiştir.
Yıllar içinde herhangi bir fabrika haline gelen Şakir Zümre'nin fabrikası 1966'daki vefatından 4 yıl sonra kapatılmıştır.
TÜRK GENÇLİĞİ ŞAKİR ZÜMRE YOLUNDA
Türk gençliği olarak, Şakir Zümre'nin başarı dolu hayatından çıkaracağımız çok önemli dersler bulunmakta. Şakir Zümre eğitimini yurtdışında görmüş ve inandığı şeyler uğruna savaşmak için vatanına geri dönmüştür. Yerli üretim için fabrikasında çalışmış ve çalıştırmıştır. Bu yaşam öyküsünde asla gözden kaçırmamamız gereken şey bu efsane fabrikanın kapanmasına neden olan temel unsurdur; başka ülkenin güdümüne girmek. Bu yaşananlardan çıkaracağımız derslerimiz günümüze ışık olmalıdır. Yerli ve milli üretime hız katmalıyız. Hem içten hem de dıştan gelen tehditleri ancak bu şekilde göğüsleyebiliriz. Günümüzde savunma sanayiimizde büyük başarılar elde ediyoruz. Bu başarılarımızın en büyüğü şüphesiz, teröristleri inlerine gömen S-İHA'larımız.
Türk gençliği de bu davaya sahip çıkıyor. ODTÜ'de Savunma Sanayii Topluluğu Savunma Sanayii Zirvesi gerçekleştiriyor ve ASELSAN başta olmak üzere milli savunma sanayinin yıldızlarını gençlerle buluşuyor. Bu etkinliği gerçekleştiren arkadaşlarımız aslında bugünün Şakir Zümreleri. Yerli arabamız TOGG, geçtiğimiz 29 Ekim’de banttan indi ve seri üretimine geçildi. Unutmamak gerekir ki on yıllar evvel Şakir Zümreler üretemesin diye yapılanlar bugün de yerli tarımımıza, S-İHA'larımıza ve TOGG'a yapılıyor. Biz Türk gençliği olarak buna izin vermeyeceğiz ve tam bağımsızlık yolunun taşlarını döşemek için harıl harıl çalışacağız.