Gençliği Yozlaştırmalarına Karşı Susamam!

Rap müzik terörü meşrulaştırıyor mu?

Gençliği Yozlaştırmalarına Karşı Susamam!
Yunus Kazak
Yunus Kazak
YAZAR

Oysa ne güzel gelmişti ülkemize “Ali Desidero” parçasıyla dönemin listelerinde yer edinen ilk rap denemesi. İdeolojik karmaşalar yaşayan bir kıza aşık olan Ali’nin tatlı bir kur hikayesiydi. Amerika’daki örneklerine rağmen nefret dilinden uzak ve naif bir dile sahipti.

Ardından Kartel ile birleşti tüm sanatçılar ve yaban elleri anlattılar bizlere. Çektiği zorlukları, maruz kaldıkları ırkçılığı eleştirdiler. Belki Türkiye’de bu müzik türünün bu kadar hızlı kabul görmesi de bundan dolayıdır.

Dünya ezenler ve ezilenler olarak süregelmiştir. Amerika'da beyaz adamın elinden alınmaya çalışılan hak ve adaletle boy göstermeye başlamış olan rap müzik, pop gibi bir tarzla sadece düzenin çarkında aşk ve güzellikleri işleyen popüler kültür akımlarına bir anlamda isyan bayrağı çekmiş oldu. Bu nedenden Fransa’daki rapçilerin birçoğu siyahi ya da Arap, İngiltere’de Hintli, Almanya’da ise Türk olmuştur. Çünkü ezilmiş olmak, ikinci sınıf insan olmak ve bu şekilde muamele görmek hatta bir yerlere ait olamamak karşı duruşu da beraberinde getirmiştir.

Bu karşı duruş büyük bir nefret akımına dönüşerek, toplumda yer edinemeyen bireyleri hip-hop kültürüyle birlikte araba hırsızlığı, uyuşturucu, ve karamsarlığın hakim olduğu bir tarza bürünmüştür. Sistemin içinde ezilen ve karşı duran yine sistemin sunduğu yasal olmayan yollarla aramıştır.

Türkiye’de ise rap ilk ortaya çıktığı yıllarda politik konuları incelemiş ve genç nesillerin fikirlerini ifade etmesinde ileri bir araç olarak kullanılmıştır. Ancak en geniş kitlelere ulaştığında yukarıda bahsettiğimiz nefret dili daha da artmış, yurdun dört bir yanında uyuşturucu ve ahlaksızlığı öven bir tarza bürünmüştür. Hemen herkesin en az bir kez dinlediği bu parçaya bakmak gerek:

Çek bi’ duman bana dön bunu

Her tadın aklını kaybedecek

Harmanım içmedim 10 gündür

Bu durum beni mahfedecek

Senin her türün ayrı bir zevk

Mary Jane, Mary Jane, Mary Jane

Seni istiyorum yanımda her gün

Bu durum beni mahfedecek

Burada sözü geçen Mary Jane size bir kadın ismi gibi gelebilir ama maalesef bir uyuşturucu türünden söz ediyor. Doğrudan buna övgüler yağdıran “sanatçı”mız sadece şarkılarıyla değil tavsiye ettiği uyuşturucularla da gençliği uyuşturmayı hedefliyor. Sosyal medyada gördüğümüz kadarıyla da bu şarkıyı ezberleyip videolarını çekip paylaşanların yaş ortalaması da bir hayli küçük.

Tabi emperyalist sistem bu müzik türünü de kendi aracına dönüştürerek sahte özgürlük maskesiyle uyuşturucu ve karamsarlığı bu yolla tüm dünyaya olduğu gibi ülkemize de ihraç etmeyi başarmıştır.

Sadece uyuşturucuyla değil Türk kültürüne ve Türkçe’ye de çok büyük zararlar vermiştir. Rap müzik icra eden sanatçılar bu tarzın bir gereği olarak mahlaslar kullanıp eserlerini yayınlıyorlardı. Bu lakapların ilk örnekleri Ceza, Pit10, Patron, Karakan gibi Türkçe kelimelerden seçerken sonraları Taladro, Eypio, Mode XL, Dr. Fuchs gibi yabancı veya deforme edilmiş isimler kullanmaya başlandı.

Sadece isimlerde değil söyledikleri şarkı sözleri de bu kültür emperyalizminin altında ezildi. Son zamanlarda çıkan şarkıların tümünde bunu görmek mümkün ama biz yine de bir örnek verecek olursak:

Özdereden Dikili, Sound Check, bir iki bir iki (İzmir)

Cash’ler döner gangster nigga

Keyfimiz güzel herkes ister nigga

İster f… istersen nigga

MTV base’ler, her zaman ace’ler

Sadece dili değil gençliği de dönüştürme çabasındalar. Son dönemde gençlik üzerine yapılan en büyük algı operasyonlarından olan sahte hümanizm içinde gizlenen devlet karşıtlığı yaratmaya çalışılıyor. Buna çevre kirliliğini, kadın haklarını, hayvan haklarını da katarak memleketin ne kadar kötü ve yaşanılmaz olduğu ısrarla vurgulanıyor. Hatta daha da ileri giderek klibinde karşısındaki vatandaşı suçluyor.

Üzgünüm ama senin eserin ülkedeki umutsuz nesil

Senin eserin bu mutsuz kesim ve bu kurşun sesi!

Sebebi nedir bilmeden hapiste çürüyen o suçsuz sefil

Seni, senin eserin, senin eserin bu korkunç resim

Bu suçlamalarda bulunarak memleket sorunlarını kişiselleştirip karşı nefrete dönüştürülüyor. Hemen bu suçlamaları cevaplandıralım; bu umutsuz nesil yıllardır “bu ülkeden bir şey olmaz çekip gideceğim buralardan” diyenlerin eseridir. Bu kurşun sesi teröristlerin bebeklere sıktığı kurşun sesidir. Hapiste çürüyenler ise terörist ele başları, FETÖ'cü ve PKK’lı teröristler, terör seviciliği yapan gazeteciler ve PKK’nın bildirisine imza atanlar…

Bu eserin sahibi olan ŞanıŞER olan şahıs isminin hakkını vererek gençliğin zihinlerine şer tohumlarını ekiyor. 2018 yılında “Tarihimin Günahları” adlı şarkıda ise FETÖ ve PKK ile işbirliği halinde olan akademisyenler için açlık grevi yapan Nuriye ve Semih için şarkı yaparak bu bölücü ve gericilere desteğini eksik etmiyor. Bu bölücü ve gerici kuvvetleri yargılayan Türk yargısına olan nefretini de yukarıda da dizelerinden bahsettiğimiz “Susamam” adlı şarkısında unutmuyor:

Şimdi başına bi' şey gelse şehrin hukuk mu?

Bi' gece haksızca alsalar içeri seni

Bunu haber yapacak gazeteci bile bulamazsın

HEPSİ TUTUKLU!

Türk genci, her zaman, barolarında Türk askerine nefretini kusarak terörü savunan avukatların karşısında olacaktır. Molotof tarifi veren bölücü kanalların, terörist elebaşına övgüler yağdıran gazetecilerin karşısında olacaktır. Ne mutlu ki bunlar tutuklu, kalanlar da tutuklanıp yargının karşısına çıkıncaya kadar da Türk genci bunun karşısında duracaktır. Kendi eseri olan Cumhuriyeti sonsuza dek emperyalistlere karşı koruyacaktır.

Yunus Kazak

TGB Sivas İl Başkanı

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler