Gergin İpler Kimin Boynuna Dolanacak?

Emperyalistler Ortadoğu'da eskisi kadar muktedir değil. Çelişkiler gergin krizleri, krizler ise devrimci ihtimalleri meydana getirir

Gergin İpler Kimin Boynuna Dolanacak?
Hakkı Erman Ergincan
Hakkı Erman Ergincan
YAZAR

Ortadoğu'da karışıklık ivmesini kaybetmeden devam ediyor herkesin malum. Suriye’deki karışıklık son bulmadan Irak, ondan önce Yemen, daimi olarak Filistin, halen siyasi çözüme kavuşmuş değil. “Siyasi çözüm” kalıbı dilden dile bölgeye etki eden tüm taraflarca kullanılıyor. Sorun bir değil, dolayısıyla yöntem bir değil “çözümler” de bir değil haliyle. Çıkar dengeleri çözümleri farklılaştırıyor. Peki bu çıkarlar halkların çıkarlarıyla  örtüşecek mi, mazlum milletlere bir nebze olsun faydalı olacak mı? Yoksa bugünlerde araları daha çok gerilen ülkeler çözümü biraz daha ertelemek ve kendi çıkarlarını kabul ettirmek için zaman mı kazanacak? Gerçi bugüne kadar, özellikle Suriye’de, kendi çıkarları için zaman kazanmaya çalışanlar hep kaybetti, kaybetmeye devam ediyor. “Üç gün dedin, beş gün dedin, aylar oldu gelmedin.” sözleriyle “Saza Niye Gelmedin?” türküsünü çığırarak emperyalist kuvvetleri bölgede rol almaya davet edenler her geçen gün hüsranlarına yenilerini ekliyor.

ABD kamuoyunda başkanlık seçimlerinin yaklaşmasıyla Ortadoğu politikası eskisinden daha fazla tartışılır hale geldi. Tüm gözler çıkacak sonucu, oluşacak yeni ekibi, onların politik yönelim ve icraatlarını merakla bekliyor. Beklentiyi yüksek tutmaya gerek yok, ABD’nin genel emperyalist siyasi çizgisinde köklü bir değişikliğe sebep olmayacak iki aday da mazlum milletler için sorun teşkil etmeye devam edecek. Ancak detaylardaki ufak değişiklikler dahi birçok insanın geleceğini değiştirmeye uygun. İşte bu yüzden Suriye Ulusal Uzlaşma Bakanı Ali Haydar da gözlerini ABD seçimlerine çevirmiş durumda.[1] Suriye elbette tüm umutlarını bu seçimlere bağlamış değil, Suriye hükümeti mücadelesine ara vermeksizin devam ediyor ve milletinin çıkarına olacak şekilde siyasi çözümün en kısa vadede sonuca ulaşmasını istiyor. Siyasi çözümün gelmesi için uzlaşmayı bekledikleri Rusya ile ABD ise son günlerde ipleri gerdi. 

Soçi kentinde düzenlenen Valday Tartışma Kulübü’nün 13. toplantısında konuşan Rusya devlet başkanı Vladimir Putin, birtakım ülkelerin uluslararası konuları çözme konusunda isteksiz olduğunu görüyoruz, diyerek ABD'yi ve onun Suriye politikasını işaret etti.[2] Putin'in bu görüşüne bugüne kadar varılan anlaşmalara Obama tarafından riayet edilmemesi zemin oluşturuyor. Washington'daki bazı güçlerin buna sebep olduğunu iddia ediyor. En büyük tartışma konusu ise kimin terörist kimin demokratik muhalif güç olduğu konusunda. 12 Eylül'de açıklanan 7 günlük ateşkesin ılımlı muhaliflerle teröristlerin birbirinden ayrılması için yeteceğini düşünen ABD'nin bu işi başaramadan ateşkesi kendi saldırısıyla bozdu ve IŞİD'in saldırmasına zemin hazırladı, tüm bu olgular haliyle güvensizliğe yol açıyor. Bu toplantının ertesinde ise Rusya, BM'ye ABD'nin 2015 Ekim'inden beri sivil altyapı ve sağlık kurumlarına düzenlediği saldırıların listesini sunarak insanlık suçu işlediğini gözler önüne serdi. [3] Bu gelişmelerin ardından BM genel kurulunda yapılan İnsan Hakları Konseyine 14 yeni üye belirlenmesi için yapılan seçimlerinde ise Rusya tekrar seçilemezken, ABD seçildi. Hız kesmeden devam eden gelişmelere bir yenisi ABD-Rusya arasındaki plütonyum anlaşmasının askıya alınmasının Putin tarafından onaylanmasıyla eklendi. Daha önce parlamentonun alt kanadı Duma'da ardından üst kanadı Federasyon Konseyi'nde alınan karar böylece onaylanmış oldu. Buna sebep olan durumu Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov şu sözlerle açıklıkla dile getirdi: Bir hayli uzun bir süredir Rusya bu anlaşmayı kendi başına yerine getiriyordu. Fakat devlet başkanının kararında da belirtildiği gibi mevcut gerilim de göz önüne alındığında Rus tarafı bu durumun (anlaşmanın tek taraflı olarak yerine getirilmesi) devam ettirilmesinin mümkün olmadığını kanaatinde.[4]

Teröristlerle ılımlı muhaliflerin birbirinden ayrılması hususundaki tartışmaya dair Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da açıklamada bulunarak bu durumun siyasal sürecin başlamasını ve Suriye halkının barışçıl bir yaşama dönme olasılığını belirsiz bir zamana ertelediğini belirtti. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü John Kirby ise karşı çıkarak Rusya gibi düşünmediklerini, Esad'ı Suriye'nin geleceğinde görmek istemediklerini belirtti. [5] Sergey Lavrov, Yunanistan'a yaptığı gezide yaptığı açıklamada ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin sözlerini hatırlatarak aynı hususta bir kez daha ABD'ye çağrıda bulundu.[6] Buna rağmen düzelme ihtimalini elden bırakmayan Lavrov, çözülemeyecek bir sorun olmadığını belirtti.[7] Bunların üzerine bir açıklamada Dışişleri Bakanımız Mevlüd Çavuşoğlu'ndan geldi. Nasıl ve hangi prensiplere göre bu ayrışmanın yaşanacağının belirsizlik taşıdığını belirten Çavuşoğlu, Suriye rejimini hedef alarak gecikmedeki asıl payın Esad'dan kaynaklandığını vurguladı.[8] Rusya parlamentosu üst kanadı Federasyonu Konseyi Enformasyon Politikası Komisyonu Başkanı Aleksey Puşkov, Çavuşoğlu'nun açıklamalarını cevapsız bırakmayarak “Türkiye Dışişleri Bakanı’nın Rossiya-24 kanalına verdiği mülakata bakılırsa, Ankara artık Suriye ve Esad ile ilgili görüş ayrılığı yüzünden Moskova ile ilişkilerini tehlike altına sokmayacak.”, dedi.[9]

Ortadoğu'da, özellikle de Suriye'de, kalıcı ve barışçıl çözümün gelmesi daha vakit alacağa benziyor. ABD başkanlık seçimlerinin bu sürece önemli etkide bulunacağı genel görüş. Rusya'nın bu seçimlerden pek beklentisi yok, dolayısıyla gerginliğin bitmesi de pek olası gözükmüyor. Kimin terörist kimin ılımlı muhalif olduğu konusu ise bizce net olsa da uzlaşmaya varacak taraflar açısından tam bir muamma. Örneğin Pentagon'un PYD'ye silah vermeyi geçici de olsa keseceği haberi geçtiğimiz günlerde yansıdı ancak PYD'ye karşı ABD'nin net bir tavrından bahsetmek mümkün değil. Rusya'da PYD'nin Moskova'daki temsilciliğini kapatmıştı ancak müttefikliğinin bozulduğunu söyleyemeyiz. PYD'yi terörist kategorisine almak konusunda tek baskı Türkiye'den geliyor, toplantılara dahil etmemeyi başararak önemli bir mevzi de kaydedilmiş durumda. IŞİD konusunda kafa karışıklığı kağıt üzerinde yok, tüm tarafların ortak düşmanı olarak beliriyor ve askeri müdahalelere bu zemin üzerinden meşruiyet oluşturularak devam ediliyor. Ancak ABD'nin kendi elleriyle bozduğu ateşkesin IŞİD'e alan açması düşündürücü olarak uluslararası kamuoyuna yansıyor. Cerablus operasyonu da böyle başladı ve terörist olarak tanımladığımız PYD'nin gidişatına da gem vurdu. Bu hamle emperyalist çıkarlar peşinde koşan ülkeleri de rahatsız etmişti hatırlarsanız. Sınıflandırmaları yaparken bu tarz olgular tarafları belirlemede büyük kolaylık sağlıyor. Bu operasyonda Türk kuvvetlerine yardımcı olan, sicili pek de temiz olmayan Özgür Suriye Ordusu, Rusya ve Suriye rejimi tarafından ılımlılar arasına konmuyor. Kısa vadede Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit eden unsurları temizlemede işe yaramış olan ÖSO'ya –en azından bu yapısıyla– Suriye'nin geleceğinde yer verilmesi Rusya ve Esad'ın mücadelesi sürdükçe zor. Türkiye zamanında yaptığı yanlış stratejik hamleler dolayısıyla bu harekatı ÖSO ile yapmaya mecbur kaldı ancak Rusya'yla aranın düzelmesi, Esad'la tekrar görüşme kanalının açılması ümidi ilerleyen süreçte sınır güvenliğimizin korunmasında yeni ittifakların kapısını aralayacaktır, milletlerin çıkarına gelişmeler yaşanması için en güvenilir yol bu olacaktır. ABD seçimlerini Clinton'un kaybetmesi durumunda PYD'ye ve IŞİD'e karşı tavrın ve icraatların değişmesi işten bile değil. Belirsiz geçen bu süre ise Suriye hükümeti için faydalı olabilir.

Yükselen Asya kuvvetlerini, ABD'nin içinde bulunduğu seçim kaosunu, yıllardır direnen Esad rejimini ve çizgisinde gözle görülür bir değişiklik olan Türkiye hükümetini hesaba kattığımızda umutsuz olmak için hiçbir sebep yok. Suriye, Irak ve Libya'dan dersini almış durumda. Sadece Suriye de değil, tüm ezilen ulusların hafızasında canlı o operasyonlar. Bu yüzden emperyalistler Ortadoğu'da eskisi kadar muktedir değil. Çelişkiler gergin krizleri, krizler ise devrimci ihtimalleri meydana getirir diyerek şimdilik nokta koyalım.

Hakkı Erman Ergincan

tgb.gen.tr

Dipnot:

1. Mehmet Kıvanç’ın 02.11.2016 tarihli röportajı:  aydinlik.com.tr/turkiye/2016/suriye-ulusal-uzlasma-bakani-ali-haydar-sam-da-guclu-yonetim-turkiye-ye-guc-kadar

2. Valdai Discussion Club 13th Meeting tr.sputniknews.com/rusya/201610271025509566-putin-rusya-soci-valday-kulubu/
Ayrıca ABD başkanlık seçimlerini Rusya'nın siber saldırılarla manipüle etmeye çalıştığı yünündeki spekülasyonlara "Birileri ciddi olarak Rusya'nın Amerikan halkının seçimini etkileyebileceğini düşünüyor mu?Amerika bir muz cumhuriyeti mi ki? Amerika büyük güç. Eğer haklı değilsem lütfen beni düzeltin." diyerek Amerika'yı güçsüz göstererek Rusya lehine faydalandı.
Bunlara karşın Ortadoğu'da kalkınma için -Türkiye'de ne sorunlara sebep olduğunu yakından bildiğimiz- Marshall planının yenisine ihtiyaç olduğunu ve devrimlerin değişim için yanlış bir yöntem olduğunu, evrimsel değişimle ilerlenmesi gerektiğini söylemesi devrimcilerin gözünden kaçmamalı.

3. Detaylı bilgi için: tr.sputniknews.com/rusya/201610281025531542-abd-savas-suclari-listesi/

4. Yazımızın konusu Kremlin tarafından teyit edilmiş oluyor tr.sputniknews.com/rusya/201610311025562236-putin-abd-imza-plutonyum-askiya-onayladi/

5. cnnturk.com/dunya/abdden-rusyaya-esad-tepkisi?toperStarEhJUS=1/

6. tr.sputniknews.com/rusya/201611021025597762-yunanistan-atina-rusya-lavrov-suriye/

7. tr.sputniknews.com/rusya/201611021025607435-lavrov-abd-rusya-iliski/

8. tr.sputniknews.com/turkiye/201611021025601948-cavusoglu-rossiya24-rusya-suriye-muhalid-terorist/

9. tr.sputniknews.com/rusya/201611021025610830-rusya-turkiye-suriye-esad-/

Tarih:
Diğer Haberler