Kara Zıpkalı Koca Kuvvacı Topal Osman

Eğer geri çekilirken veya yara alır da yürüyemezsem beni düşmana sağ teslim etmeyin. Beni vurun ondan sonra çekilin!

Kara Zıpkalı Koca Kuvvacı Topal Osman

YAZAR

"Eğer geri çekilirken veya yara alır da yürüyemezsem beni düşmana sağ teslim etmeyin. Beni vurun ondan sonra çekilin!"

Topal Osman[1]

Tarihimize adını altın harflerle kazıyan öyle kişiler vardır ki, bu kişiler hem tarihimizde hem günümüzde hem de geleceğimizde yerini korumaktadır. Onların yaptıkları ve göstermiş oldukları hedef, milletimizin her daim önünde olmuştur. Bununla beraber bu kişiler, her daim vatan ve millet düşmanlarının hedeflerinde olmuşlardır. Öyle ki bu kişiler birer pratik yaratmalarıyla beraber simgeleşmişler ve bugün de gelecekte de kendi düşüncelerini ve pratiklerini savunan kişilerin bayrağı olmuşlardır. İşte Topal Osman da bu kişilerden birisidir. Bugün hala daha Kuvvacıların, vatanseverlerin, milliyetçilerin, Cumhuriyetçilerin bayrağıdır Topal Osman. Aynı zamanda da işbirlikçilerin, vatan-millet hainlerinin, bölücülerin, Cumhuriyet karşıtlarının düşmanıdır.

Bu yazımızdaki amacımız Topal Osman’ın bir biyografisini sunmak değildir. Amacımız Topal Osman’ın hayatının önemli kesitlerini sunarken Topal Osman’ı anlamak ve bugüne de ışık tutmaktır. Öyle ki bugün, vatan-millet-Cumhuriyet karşıtlarının hedefindeki isimlerden birisi de Topal Osman’dır. Aynı zamanda bilgisizlikten ötürü, kimi iyi niyetli kimselerde bazı yaptıklarından dolayı Topal Osman’ı hoş görmemektedir. Yazımızda Topal Osman’ın hayatının kısa bir özetini sunarken, Topal Osman’ı anlamaya ve bugüne ışık tutmaya çalışacağız. Topal Osman’a gönüllü olarak gittiği Balkan Savaşlarında dizinden yaralanıp aksadığı için ‘’Topal’’ lakabı konulmuştur. Geçmişte de bugün de Topal Osman’ın düşmanları onu akıllarınca karalamak, küçük görmek için ‘’Topal’’ demişlerdir. Fakat bildiğimiz üzere "Yiğit Kişi" lakabıyla anılır ve Osman Ağa’yı da tüm dünya ve geniş çevreler bu lakabıyla bilmektedir. Ayrıca bu lakabı da gönüllü olarak gittiği bir savaşta kahramanca çarpışmasından ve bunun sonucunda dizinin yaralanmasından dolayı aldığı için ona Topal Osman demekte hiçbir sakınca yoktur.

TOPAL OSMAN’IN İLK YILLARI

Sülalesinin adı Feridunzade olan Topal Osman, 1883 yılında Giresun’un Hacı Hüseyin Mahallesi’nde doğmuştur. Babası bir fındık tüccarıdır. Dedesi ise deniz ticareti yapan bir kaptandır [2]. Kendisine ‘’Ağa’’ denilmesinin sebebi ağa olduğundan değildir. Topal Osman bir toprak ağası değildir. Çevresine karşı çok sevecen, yardımsever ve eli açık bir insan olduğu için kendisine ağa denilmiştir [3]. Onun düşmanları onu anlatırken ‘’okuma-yazma bilmeyen kara cahil bir kişi’’ olarak tanımlarlar. Fakat durum tam tersidir. Topal Osman ilkokulu bitirmiş ve rüştiye’den son sınıfta ayrılmak zorunda kalmıştır [4]. Bir süre ticaret ile uğraşan Topal Osman, daha sonra bir kahvehane işletmeye başlamıştır. Onu karalamaya çalışan kimselerin söylediklerinin aksine Topal Osman cahil, bilgisiz, bilinçsiz bir kimse değildir. Gazete okumayı çok seven ve siyasi gelişmeleri yakından takip eden Topal Osman, 1900’lerin başlarında bir hürriyet sevdalısıdır ve İttihatçıdır. 1908 devrimini fes atarak kutlamış ve bu hürriyet davasına gönül vermiş bir kişidir [5]. Topal Osman, her Karadenizlinin olduğu gibi küçük yaşlardan beri silahlara ve atıcılığa yoğun ilgi duymuş ve genç yaşta usta bir silahşor ve atıcı olmuştur.

Gençliğinde kendisine bir çevre yaratmış ve hürriyet mücadelesine destek vermiştir. Balkan Savaşları patlak verdiğinde Topal Osman’ın babası Topal Osman’ın askerlik bedelini ödeyerek onun savaşa gitmesine engel olmaya çalışır. Bunu öğrenen Topal Osman çok kızarak bedel parasını almaya çalışır ama başarılı olamaz. Bunun üzerine çevresine topladığı 65 arkadaşıyla beraber savaşa gönüllü olarak gider [6]. İşte böyle bir kahraman vatanseverdir Topal Osman. Balkan Savaşlarında Topal Osman’ın savaştığı Üç Tepeler muhitinden patlayan bir top sonucu Topal Osman’ın sağ dizi parçalanır ve İstanbul’a getirilir. Doktorların tüm çabalarına rağmen bacaklarının kesilmesi teklifini ‘’ Yeryüzünde bacaksız gezip dolaşacağıma öbür dünyaya iki bacakla gitmeyi yeğlerim.’’ diyerek reddeder ve ameliyat olur. Ameliyatta ise bayıltılmadan işlemin yapılmasını isteyen Topal Osman’ın sağ dizi ameliyat sonucu hareket edemez hale gelir ve artık sağ adımını dizden değil kalçadan atmak zorunda kalır [7]. Bu sürecin ardından Birinci Dünya Savaşı başlar ve bu sırada Topal Osman Teşkilat-ı Mahsusa’ya katılır. Örgütçülüğünden ödün vermeyen Topal Osman, Teşkilat-ı Mahsusa’ya da kendi ekibiyle birlikte katılır ve örgüt bünyesinde çeşitli eylemlerde bulunur. Topal Osman, Vakit gazetesine verdiği demeçte bu süreci şöyle anlatır: ‘’Bu sırada Harb-i Umumi zuhur etti. Benim yaralarım henüz kapanmamıştı. Fakat dayanamadım. Teşkilat yaptım. Acara taraflarında Teşkilat-ı Mahsusa’ya karıştım. Değnek koltuğumda topallayarak muharebe ettim. Ric’at zamanında Yemişlik hattına çekildim. Orada tifoya yakalandım. Memlekete hasta geldim’’[8]

Birinci Dünya savaşı başladığında halen daha iyileşmemiş ve sakat olan Topal Osman, yine gönüllü toplayarak savaşa gitmeye hazırlanır. Çoğu kişi onu bu amaçtan vazgeçirmeye çalışır. Topal Osman yine bildiğini okur ve gönüllüleriyle Rus cephesine gider. Batum civarlarında savaşan ordumuz, sayıca çok üstün olan Rus ordusu karşısında geri çekilmek zorunda kalır. Önce Hopa’ya sonra Arhavi’ye çekilir ordumuz. Arhavi’de tifoya yakalanan Topal Osman memleketine hasta olarak döner. Burada Topal Osman’ı karalamak isteyen sözüm ona bazı yazarlar, bu savaş sırasında Topal Osman’ın savaştan kaçtığı için değnek cezasına çarptırıldığını ve bu yüzden memleketine yollandığını iddia ederler. Bu en açık ve en basit tarifle şerefsizliktir. Savaşa, bedeli ödenmesine rağmen gönüllü toplayıp giden, topal kalmasına rağmen tekrar savaşa giden bir insan için bunları söylemek acizlik ve hayasızlıktır.

TOPAL OSMAN KURTULUŞ SAVAŞI’NDA

‘’Benim bugünkü gayem Türkleri imha siyaseti takip eden Yunanlılarla, onlara iltihak eden yerli Rum çetelerinin imha ve tenkilidir.’’

Topal Osman[9]

Savaştan dönen Topal Osman, Giresun’u bıraktığı gibi bulmamıştır. Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybetmesinden dolayı emperyalist devletlerin kışkırtmaları ve planlarıyla Rumlar ayaklanmış şehre hakim olmaya çalışmışlardır. Savaş öncesinde Türklerle kardeş gibi yaşayan Rumların bazıları hainliğe başlamış, çeteler kurmuş ve Türklerin malına, canına, ırzına kastetmeye başlamıştır. Rum çeteleri dağlarda kol gezmeye başlamış ve hemen hemen her gece Türk köylerine ve mahallerine baskınlar verilmiş, evler yakılmış, siviller öldürülmüşler, kadınların ırzına geçilmiştir. Topal Osman’ın dönmesiyle beraber telaşa kapılan Rum çeteleri onu öldürmeye defalarca kalkışmışlardır. Çünkü onlarda biliyordu ki, Giresun’da Topal Osman oldukça istedikleri amaca ulaşamayacaklardı. Hemen bir çete kurup Rum çetelerine karşı mücadeleye girişen Topal Osman, Rum çetelerinin mesken tuttuğu Nebyan Dağlarını onlara dar etmiştir. Daha kuvvetli bir mücadele için Belediye Reisliği Topal Osman’a devredilmiştir. Rum hainlerine karşı daha kuvvetli bir mücadele başlamıştır. Bu durumdan hayli rahatsız olan ve hakimiyet alanı daralan Rum işbirlikçiler, Patrikhane’den aldıkları talimat sonucu Topal Osman’ı İngiliz İşgal Komutanlığına şikayet ederler. Topal Osman’ı tehcir sırasında Ermenileri katletmekle suçlarlar. Topal Osman hakkında idam kararı çıkartılır ancak o çetesiyle beraber dağlara çekilir. Bu olaylar gerçekleşirken Topal Osman, Belediye Reisliği koltuğunda oturmaktadır. Topal Osman dağlara çekilince şehirde rahatladığını sanan Rum çeteleri, Giresun’da Taşkışla’daki Türk bayrağını indirirler ve yerine Pontus ayrağı asarlar. Bu durum Topal Osman’ın kulağına gelir ve çetesiyle dağdan inerek Taşkışla’ya gelir. Çetesine şu emri verir: ‘’ Çekin alın şu paçavrayı aşağı. Burası Türk vatanı, o bayrağın burada işi ne!’’ [10] Pontus bayrağı indirilir, yerine Türk bayrağı çekilir. Pontus bayrağını ayakları altında çiğneyen Topal Osman’ı Rum çeteleri izlemektedir fakat karşısına çıkma cesareti dahi gösteremezler. Topal Osman ve adamları da havaya ateş açarak geldikleri yere geri dönerler. Topal Osman, yapılan hainlikleri asla unutmayan bir teşkilatçıdır. Daha sonra Taşkışla’ya Pontus Bayrağı çeken Balabani’ye gereken cezayı keser [11]. Sadece Giresun’da değil diğer muhitlerde de Rum çeteleriyle mücadele Topal Osman, Rum çetelerinin iflahını keser adeta. Hatta ülkenin bu vahim durumunda harekete geçen Osman Ağa, 42 yere telgraf çekerek Trabzon’da bir kongre toplanması gerektiğini, işgale karşı mücadele edilmesi gerektiğini söyler. Bu olay gerçekleştiğinde Mustafa Kemal daha Samsun’a çıkmamıştır. İşte bu yüzden öncü Kuvvacıdır Topal Osman. Rum işbirlikçiler sürekli İngilizlere telgraf çekerek durumdan şikayetçi olurlar. Bu durumda İstanbul Hükümeti bölgeye bir müfettiş gönderir. Amaç, Türk çetelerinin silahsızlandırılmasıdır. Bu müfettiş Mustafa Kemal’dir. Yani bir anlamda, Topal Osman farkında olmadan Milli Mücadele’nin başlamasına vesile olmuştur. Mustafa Kemal’in ilk görevi Topal Osman’ın yakalanması ve çetesinin silahsızlandırılmasıdır. Fakat tam tersi olur. Mustafa Kemal, görüşmek için Topal Osman’ı Havza’ya çağırıp himayesine alarak ona Rum çetelerini tamamen temizleme görevi verir. Bu görüşmeyi Hasan İzzettin Dinamo, Kutsal İsyan kitabında şöyle anlatır: ‘’ Mustafa Kemal: … Sen, bu Karadeniz köy ve şehirlerini koruyacaksın. Çeteni derme çatma bir kuvvet olmaktan çıkaracaksın. Bir alay teşkil edeceksin… Pontusçular hangi usulleri kullanıyorsa siz de o usulleri çekinmeden kullanın. Vatan kurtarmakta bu son şansımızdır. Bu mücadeleyi kaybedecek olursak tarihten silinmemiz tehlikesi bile vardır… Git reislik makamına otur. Sen kaçıp dağa çekileceğine Pontusçular ve Rumlar kaçsın… Topal Osman: Sen hiç merak etme paşam, ben bu Pontos Rumcuklarına öyle bir tütsü vereceğim ki hepsi eşek arıları gibi mağaralarında boğulup gidecek…’’[12]

Mustafa Kemal Erzurum’a geçerken Karadeniz’i Topal Osman’a emanet etmiştir. Topal Osman ise gerekeni yapmış, işbirlikçilerin cezasını kesmiştir. Karadeniz şehirleri, köyleri ve dağları Rum çetelerine mezar olmuştur. Fakat iddia edilenin aksine Topal Osman masum hiçbir Rum’a dokunmamıştır. Topal Osman’ın eleştirildiği ve karalandığı en önemli nokta burasıdır. Topal Osman, onun düşmanlarının gözünde masumları öldüren gözü dönmüş bir canidir. Fakat gerçek böyle değildir. Masum olan hiç kimseye dokunmamıştır Topal Osman. Ama hainlik edenlere en ağır cezaları vermiştir. Kendi usulleri bir tartışma konusu olmuştur. Örneğin Taşkışla’ya Pontus bayrağı çeken kişiyi öldürmüştür Topal Osman. Türk köylerini yakan ve hanelere tecavüz eden 3 çeteciyi gemisinin kazanında yaktırmıştır. Hainlere karşı acımasız olan Topal Osman, gemi kazanında adam yakmak, canlı canlı toprağa gömmek, kafa kesmek, elleri ve ayakları bağlı denize atmak gibi cezalar uygulamıştır. Fakat diğer taraftan Topal Osman, Gerze’de Rum çetelerinin köyleri basıp, suçsuzları öldürüp ve kadınların ırzına geçerken, Kurtlu Han denilen yerde Hırbo çetesini eğlence yaparken basar. Topal Osman, çetecileri kızgın saçlar üzerinde yalın ayak oynatır ve hepsini öldürür. Duvara da şu yazıyı yazar: ‘’Rum Pontus’lular! Vatana ihanet edenler ve Türk ahaliye eziyet çektirenler, yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir! Giresun Müdafai Milliye Reisi Osman Bey’’[13]

Müdafai Milliye’nin kuruluşuna önderlik eden Topal Osman aynı zamanda Gedikkaya gazetesini çıkartarak Kurtuluş Savaşı’na propaganda açısından da destek verir. Sürekli mücadeleler sonucu Rum çetelerinin kökü kazınır. Topal Osman ve kara zıpkalı adamları, Rum çetecileri için birer Azrail olmuştur. Topal Osman sayesinde, işbirlikçi Rumların Pontus devleti hayali tarih olmuştur. Topal Osman, Ankara’ya Atatürk’ün muhafızlığına getirilene kadar ve göreve geldikten sonra sayısız hizmetlerde bulunmuştur. İkinci Düzce ve Koçgiri ayaklanmasını bastırmada çok önemli bir yere sahiptir. Hatta bugün bile bazı işbirlikçiler, Topal Osman’ın Koçgiri’de katliam yaptığını savunuyor. Koçgiri ayaklanması hususunda işbirlikçi Nuri Dersimi şöyle demektedir: ‘’Masum Kürt çocukları bu canavarlar tarafından ateşe atılıp yakılıyor ve tüyler ürperten bu manzara karşısında Laz Alayı adını taşıyan bu alçaklar zevk ve cümbüş yapıyorlardır’’[14] Bu söylemler tamamen gerçek dışıdır. Ayaklanma bölgesine gelmeden önce Topal Osman isyancı şeflerine bir mektup göndererek şu telkinde bulunmuştur: ‘’Ey din kardeşlerim, muhterem arkadaşlar. İçimizdeki Pontusçuları temizledik. Ermenilere terk-i silah ettirdik. Başta büyük düşmanlarımız var. Yunan ordusu da yurdumuza saldırdı. Kardeş kavgasını bırakalım. Bir din kardeşi olarak birleşelim. Yunan ordusunu yurdumuzdan atalım. Davamızın peşi çok büyüktür. Vatanımızı bu felaketten kurtaralım.’’ İsyancılar ise şu cevabı verir: ‘’ Biz senin topunu tüfeğini elinden alacağız, başka kimseyle işimiz yoktur.’’[15] Ve yine gereken Topal Osman tarafından yapılmıştır. Fakat hiçbir masum ve çocuk öldürülmemiştir. Hatta orada başıboş kalan çocukları sahiplenip evlat edinen Giresunlu askerler bile vardır.

Bu ayaklanmaların bastırılmasıyla beraber 42. ve 47. Gönüllü Giresun Alaylarını kuran Topal Osman, Sakarya Savaşı’nda ve Büyük Taarruz ’da hayati derecede önem arz eden zaferler kazanmıştır. Bu alayların Kurtuluş Savaşı’ndaki gönüllü tek alaylar olması da dikkat çekicidir ve Topal Osman'ın Kurtuluş Savaşı’ndaki etkisini göstermektedir.

MUSTAFA KEMAL’İN FEDAİSİ TOPAL OSMAN

‘’Onlar benim muhafızlarımdır. Ben onlarla gurur duyuyorum’’ Mustafa Kemal Atatürk

‘’Topal Osman değil, Cumhuriyet’in banisi(kurucusu) Osman Ağa!’’ Mustafa Kemal Atatürk

‘’Paşa Hazretleri’nin muhafazası yalnız ve yalnız size aittir. O’nu her yerde siz koruyacaksınız. Uçan kuşlardan dahi… Paşa Hazretleri’ne en ufacık bir şey olursa kendinizi yok bilin! Hatta ve hatta geride bıraktıklarınızı da…’’ Topal Osman

Meclis'in açılmasıyla beraber Mustafa Kemal’e karşı muhalefet gelişirken, suikast girişimleri ve tehditlerde artmaktadır. En son, Çerkez Ethem’in Yozgat Ayaklanmasını bastırmaya giderken Mustafa Kemal’i ölümle tehdit etmesi sonucu, Meclis'in kararıyla Muhafız Alayı’nın oluşturulması kararlaştırılır ve bu işin başına Topal Osman getirilir. Topal Osman, Mustafa Kemal’in koruma muhafızı ve fedaisi olur. Mustafa Kemal, Topal Osman’a canını emanet edecek kadar güvenmektedir. Öyle ki Çerkez Ethem’in Mustafa Kemal’i öldürmeyi amaçlayan üç girişimi de Topal Osman tarafından etkisiz hale getirilir [15]. Bu olaylardan sonra Topal Osman, tren seyahati sırasında Çerkez Ethem’i öldürmeyi kafaya koyar fakat Kılıç Ali’nin sözlerinden dolayı bundan vazgeçer. Topal Osman, Mustafa Kemal’e ölümüne bağlıdır ve onun için gözünü budaktan sakınmaz. Mustafa Kemal için canını ortaya koyar. Suikast girişimlerinden kurtarır ve meclis içerisinde adamlarıyla silahlı olarak dolaşarak Mustafa Kemal’i öldürmek isteyenlere göz dağı verir. Hatta meclis içerisinde ki bazı hainlerin bir seçim kanun teklifi getirerek Mustafa Kemal’i vekil seçmeme girişimini ( Kanun teklifinde belli bir süre yurdun bir yerinde ikamet etmeyen bir kişinin, ve doğduğu yerin yurtdışında olan kişilerin vekil seçilmemesi öngörülür. Amaç Mustafa Kemal’i safdışı etmektir. Vatanı için cepheden cepheye koşan Mustafa Kemal’in de belli bir yerde uzun süre ikamet etmesi imkansızdır.) Topal Osman mecliste ki locasından öneri veren vekillere mavzer doğrultarak engeller. Bu süreçlerde her zaman Mustafa Kemal’in yanında duran Topal Osman, aynı zamanlarda eski İttihatçıların Anadolu’ya girerek Mustafa Kemal’i saf dışı bırakma planlarını da bozar. Mustafa Kemal’e ölümüne bağlı olmasıyla dikkat çeken ve Mustafa Kemal düşmanlarının önündeki en büyük engellerden birisi haline gelen Topal Osman, muhaliflerin hedefindedir. Mustafa Kemal’e ulaşamayanlar ona saldırarak Mustafa Kemal’i yalnızlaştırmak ister. Meclis'teki bir oturumda muhalif ekibin başı olarak görünen Ali Şükrü Bey’in Mustafa Kemal’e hakaret etmesinden sonra Ali Şükrü Bey’den haber alınamaz. Daha sonra cesedi bulunur ve inceleme başlatılır. Muhalifler azgınlaşır ve Mustafa Kemal’e saldırmaya başlar. Bazı bulgulardan dolayı suçlu olarak Topal Osman görülür ve onun yakalanması için ısrarcı tavırlar sergilenir. Halbuki olay sonrası mahkeme kararlarında kesin olarak suçlu Topal Osman değildir. Sadece şüphelidir. Ayrıca Topal Osman’ın adamı Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan’nın suçu itiraf ettiğini dönemin Başbakanı Rauf Orbay anılarından yazar. Fakat ne ilginçtir ki suçu itiraf eden(!) Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan beraat eder. Topal Osman hakkında yakalama kararı çıkartılır. Mustafa Kemal’in buna itirazı üzerine Rauf Orbay, böyle bir kişiyi savunmanın itibar kaybettireceğini söyleyerek Mustafa Kemal’e aba altından sopa gösterir. Muhaliflerde azgınlaştığı için Mustafa Kemal hareketsiz kalmak durumunda kalır. Topal Osman’nın evini basmaya gelen İsmail Hakkı Tekçe, önceden Topal Osman’a haber göndererek Paşa’nın evinin basıldığını söyler. Bir grup Mustafa Kemal’i kurtarmaya giderken çatışmada öldürülür. Bugün birtakım sözde yazarların ‘’Çankaya Köşkü’’ baskını dedikleri olay budur. İddiaya göre Topal Osman, Mustafa Kemal’i öldürmek için Çankaya Köşkünü basmıştır ve Mustafa Kemal çarşaf giyerek oradan kaçmıştır. Bu söylem tamamen yalandır! Topal Osman’ın hiçbir zaman Mustafa Kemal’i öldürmek istememiş aksine onu birçok kez ölümden kurtarmıştır. Olayın aslını çatışmalarda bulunun ve sağ kalan Topal Osman’ın adamı Çakıroğlu Hüseyin tüm ayrıntılarıyla anlatmıştır [16]. Mustafa Kemal’in güçsüz durumunda bazı odaklar onu daha da güçsüzleştirmek adına Topal Osman’ı kurban olarak seçmişler, dönemin Başbakanı da vekil katilini(!) yakalamanın itibar getireceğini sanarak buna alet olmuştur. Topal Osman sabaha kadar süren çatışmada, gerçek bir asker olarak, Mustafa Kemal’in askeri olarak asla teslim olmamış, yaralı olarak ele geçirilmiş ve İsmail Hakkı Tekçe tarafından kafası kesilerek şehit edilmiştir. Topal Osman ile birlikte birçok gönüllü de şehit edilmiştir. Bundan güç alan muhalifler ortalığı ayağa kaldırarak, Topal Osman’ın başsız naaşını mezarından çıkartarak üç gün meclisin önünde asılı bırakmışlardır. Mustafa Kemal’de hiçbir zaman hiçbir yerde Topal Osman’ı suçlu olarak görmemiş, bu sonuçlar ise Mustafa Kemal’i fazlasıyla üzmüştür. Öyle ki daha sonra masraflarını kendi karşılamak suretiyle Topal Osman’a anıtmezar diktirmiş, ailesine maaş bağlatmış ve onun için ‘’Cumhuriyetin banisi Osman Ağa’’ demiştir.

Yazımızda, ismi Ali Şükrü Bey cinayetinde geçtiği için ve halen daha saldırılara maruz kaldığı için Kurtuluş savaşımızda çok büyük yararlılıkları olup ismi fazla anılmayan Topal Osman’ı anlatmak istedik. Gerçekten de Topal Osman’ın Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyetimiz için yararı çok fazladır. Daha açık konuşmak gerekirse diğer Kuvvacılarımızdan çok daha büyük işler yapmıştır Topal Osman. Fakat belirttiğimiz nedenlerden ötürü bugün gereken değer verilmemekte, unutturulmaya çalışılmaktadır Topal Osman. Çok ilginçtir ki Topal Osman'ı bizlerden daha çok Rumlar bilmektedir. Bugün, gözleri halen daha Karadeniz topraklarında olan bazı Rumlar, Topal Osman hakkında kötüleyici şarkı yazıp bestelemiş hatta kara propaganda içeren ve tamamen gerçek dışı bir film çekmiştir. Bir yönüyle bizim milli kahramanımız Topal Osman'ı, bizlerden çok gözlerini bizim topraklarımıza diken işbirlikçi Rumlar bilmekte ve ismini halen daha anmaktadır. Topal Osman gerçek bir kahramandır. Öncüdür, fedaidir, gerçek askerdir, Mustafa Kemal’in askeridir. Bugün dahi ne kadar Cumhuriyet-vatan-millet düşmanı varsa hepsi Topal Osman düşmanıdır aynı zamanda. Bugünün bölücüleri de, Ergenekon’un kökünü (!) Topal Osman’da arayan Cumhuriyet düşmanları da her defasında kinini kusarlar Topal Osman’a. Ve bugün de bir bayraktır Topal Osman. Bölücülere, işbirlikçilere, vatan-millet-Cumhuriyet düşmanlarına karşı bir bayrak. Ve inanmaktayız ki Türk Milleti; bağımsızlığını, bütünlüğünü ve Cumhuriyetini, yeni Topal Osmanlar çıkartarak kazanacaktır. Yaralı olarak sedyede öldürmeye götürülürken bile ‘’Uşaklar, ben bu yaradan ölmem. Ölsem de ne çıkar? Yeter ki, vatan selamete çıksın!’’ [18] diyen bir vatanseverin mirası, en büyük miraslardan birisidir bizler için. Türk milleti olarak Mustafa Kemal’e, onun yol arkadaşlarına ve Topal Osman’a çok şey borçluyuz.

‘’ Ankara Hükümeti ne emir vermişse harfiyen yaptık.’’ Topal Osman[19]

‘’Ben bu millet uğruna bir bacağımı ziyan ettim. Düşmanı denize dökünceye kadar icap ederse sedyede muhabere edeceğim.’’ Topal Osman [20]

KAYNAKÇA
1. Topal Osman, Seyfullah Çiçek, Arı Sanat, 2.basım, Arka Kapak
2. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Ümit Doğan, Kripto Yayınları, 4.basım, sayfa: 19
3. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa: 20
4. Kutsal İsyan 2, Hasan İzzettin Dinamo, Tekin Yayınevi, Haziran 2010, sayfa:119
5. Kutsal İsyan 2, sayfa: 120
6. Topal Osman Ağa, Teoman Alpaslan, Kamer Yayınları, İstanbul 2015, sayfa: 62-64
7. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa: 20-22
8. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa:23
9. Topal Osman Ağa, sayfa:5
10. Topal Osman, sayfa:55
11. Topal Osman, sayfa:84
12. Kutsal İsyan 2, sayfa:131-132
13. Topal Osman, sayfa:94
14. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa:174-175
15. Topal Osman Ağa, sayfa:317
16. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa:143
17. Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, sayfa:275
18. Topal Osman Ağa, sayfa:5
19. Topal Osman Ağa, sayfa:4
20. Topal Osman, sayfa: 152

tgb.gen.tr

 

Tarih:
Diğer Haberler