Kıvılcım Olarak Gidip Alev Olarak Geri Dönenler

“Gençlik yurt dışına kaçmak istiyor” safsatalarını ortaya atanların tarihimizi ve Türk gençliğinin mayasındaki vatanseverliği unuttuklarını görüyoruz.

Kıvılcım Olarak Gidip Alev Olarak Geri Dönenler
Yakup Büray Yılmaz
Yakup Büray Yılmaz
GYK ÜYESi

Yıl 1923… Türkiye’de savaş bitmiş, düşman ülkeden kovulmuştur. Savaş, Türk milletinin büyük fedakarlıklarıyla zafere ulaşmıştır. Yurt düşman işgalinden temizlenmiş fakat savaştan sonra Cumhuriyet ekonomisi Osmanlı’dan bir enkazı devralmıştır. Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk ekonomisindeki sanayi iç talebi karşılayamamakta ve üretim geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır.

Cumhuriyet döneminde ardı ardına yapılan devrimler ve alınan kararlar ile devletin beli doğrultulmaya çalışılmıştır. Yeni kurulacak devleti büyütmek için en çok birikimli insan gücüne ihtiyaç duymuştur. Cumhuriyetin eğitim faaliyetleri ise henüz nitelikli insan yaratmak konusunda yetersizdir çünkü eğitim sistemi henüz oturmamıştır. Yeni kurulan devletin insan gücünü nitelikli hale getirmek için hükümet, 29 Ekim 1924’ten itibaren Maarif Vekaleti’nin açtığı Avrupa’da eğitim sınavıyla Türkiye’den ileri, üretim ilişkileri ve eğitim faaliyetleri gelişmiş olan ülkelere eğitim almak üzere öğrenciler göndermiştir.

Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, “Sizleri birer kıvılcım olarak gönderiyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz” sözüyle, yurt dışına gönderilen gençlerin orada gerekli eğitimi alıp memleketine dönüp faydalı olması gerektiği vurgusunu yapmıştır. Aynı zamanda ülkenin inşası noktasında gençlerden beklentisini anlatan bir ifadedir. Atatürk’ün geleceği yaratacak olan Türk gencinden beklentisi vardır. O beklentilerin boşa çıkmadığı da yakın zamanda görülmüştür. Yurtdışına bir kıvılcım olarak gidip alev olarak gelen, bugünün inşasına tuğla koyan bazı öğrencilere bakalım.

Sadi Irmak: 1904 yılında Konya Seydişehir’de doğdu. Başarılı bir öğrenci olan Sadi Irmak İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne girdi. İstanbul Üniversitesi’nde okurken Avrupa’ya öğrenci gönderme programına başvurdu. Daha sonra eğitimini Berlin Üniversite’sinde tıp ve biyoloji öğrenimi görüp doktor olarak tamamladı. Hagen ve Düsseldorf hastanelerinde asistan olarak çalıştı, yurda dönünce Ankara Hükûmet Tabipliği ve Gazi Terbiye Enstitüsü biyoloji öğretmenliği görevlerinde bulundu. 1933 yılında İstanbul Tıp Fakültesi Doçentliğini kazandı. 1940 yılında fizyoloji profesörü oldu. 7 Haziran 1945 tarihinde Türkiye'nin ilk Çalışma Bakanı oldu. Irmak, bilim alanında ülkemize pek çok şey katmıştır. Tabiri caizse Atatürk’ün hedefi doğrultusunda vatanına hayırlı bir insan olmuştur.

Ekrem Akurgal: 1911 yılında annesinin ailesinin Filistin'de doğdu. 1931'de İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Devlet sınavını kazanarak Almanya'da arkeoloji öğrenimi gördü.1934 yılında Soyadı Kanunu çıkınca, babasının isteği üzerine, bir Sümer kralının adı olan ve Sümerce'de a-'baba, su' kur- 'ülke' ve gal-'büyük' kelimelerinin yan yana gelmesinden oluşan ‘’Akurgal’’ soyadını aldı. Çalışmalarıyla Ege’de birçok antik kenti ortaya çıkartmıştır. Eski Yunan, Hitit – Hatti ve eski Anadolu Uygarlıkları üzerine çeşitli dillerde sayısız eseri yayınlanmıştır. Türkiye'de arkeoloji bölümlerinde akademik olarak görev yapmış ve yapmakta olan birçok arkeoloğun hocasıdır. Bu yüzden "Hocaların Hocası" olarak anılır.

Mahmut Gazi Yaşargil: 6 Temmuz 1925 tarihinde babasının kaymakam olarak görevi yaptığı Diyarbakır’ın Lice ilçesinde doğdu. Ankara Atatürk Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde üniversite öğrenimine başladı. Tıp eğitimine 1944 yılından itibaren Almanya'daki Friedrich Schiller Üniversitesi'nde devam etti. Basel Üniversitesi’nde tıp tahsiline devam edip 1949 sonbaharında mezun oldu. 1950-1953 yılları arasında nöroloji-psikiyatri, iç hastalıkları ve genel cerrahi asistanlığı yaptıktan sonra Ocak 1953’te Zürih Üniversitesi’nde beyin cerrahisi kliniğinde uzmanlık eğitimini aldı. Türkiye’nin ilk beyin cerrahıdır. Beyin cerrahisi alanında çeşitli keşifler yapmıştır. Özellikle beyin ameliyatlarında operasyon sahasına ulaşmak için kibarca kenara alınması gereken beyin dokusunu ekarte etmek için Leyla retraktörünü dizayn etmiş ve uygulamaya sokmuştur. Halen beyin cerrahi ameliyatlarının vazgeçilmez bir parçasıdır. Cihaz, adını Yaşargil'in kızından almıştır. Mikroskop ile yapılan ameliyatlarda daha geniş bir görüş alanı sağlamak için "Kayan Mikroskop" adı verilen hareketli sistemi geliştirmiştir.

Atatürk’ün, "bir alev olarak dönünüz" sorumluluğunu eğitim için yurt dışına giden gençler üstüne almıştır. Eğitimlerini tamamlayan bu gençler yurtlarına geri dönmüş ülkemiz için çalışmaya başlamıştır. Bu vatan için yapılan fedakarlıklar ve Türk gencinin mayasında olan vatanseverlik bu gençleri ülkesine geri döndürmüştür.

Bir gençlik ki lise sıralarında okulu bırakıp cepheye koştu. Liseler mezun veremedi.
Bir gençlik ki biriktirdiği harçlıklarla Sivas Kongresi’ne gitti. Mandacılığa meydan okudu.
Bir gençlik ki vatanı için her şeyini feda etti.
İşte bu mirası devralan gençlik, ilimin olduğu yere gitti ve o birikimi ülkesine taşıdı.

Bugün de, "Gençlik yurt dışına kaçmak istiyor" gibi safsataları ortaya atanların tarihimizi unuttuklarını veya bilmediklerini görüyoruz. Türk gençliğinin mayasındaki vatanseverliği unuttuklarını görüyoruz. “Yurtdışı masallarının” Türk gencinin kimliğinden ve Atatürk’ün Türk genci tanımından kopuk olduğunu görüyoruz. Bugün gençliğe bakınca çalışmak ve üretmek isteyen bir gençlik görüyoruz. Zamanını, emeğini milleti için harcamak isteyen ve aldığı eğitim doğrultusunda çalışmak isteyen bir gençlik görüyoruz.

“Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız” demiş Mustafa Kemal Atatürk. Bugün de eğitim almak için yurt dışına giden gençlerimiz vardır. Yurt dışına giden gençler milletine ve insanlığa hizmet etmek için çalışmaktadır.

Bu gençlerin ülkemize geri dönmesi için yapılacak tek şey vardır. O da onlara çalışma alanları yaratmaktır. Bugün gençlik bilgisini, deneyimini üretime döküyor. Çalışması için fırsat verilen, çalışma koşulları yaratılan Türk genci gittiği her yerde harikalar yaratıyor. Canan Dağdevirenler, Aziz Sancarlar ve daha bir çoğu insanlığa hizmet ediyor.
Gençliğin refah ve gelecek için Türkiye’den kaçtığı yalanları ile karamsar bir iklim yaratmaya çalışanlar başarısız olacak. Çünkü Türk gençliği ülke sorunlarına duyarlı, vatansever bir gençliktir. Tarihten aldığı devrimci mirasa bağlı, insanlık ve milleti için üretmeye hazırdır. Türk ekonomisini şahlandırmaya, Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşımak için çalışmaya hazır. Bu doğrultuda 25 Aralık’ta yani yarın, 62 üniversite topluluğu ile Çalışan Gençlik Üreten Türkiye Kurultayı’nda buluşuyoruz. Türkiye’yi zorluklardan çıkaracak çözüm programının yol haritasını ilan ediyoruz!

Ülkesi için çalışmak ve üretmek isteyen tüm gençleri Kurultayımıza davet ediyoruz.

Yakup Büray YILMAZ
İstanbul Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü Başkanı

Tarih:
Diğer Haberler