Korona'nın Açtığı Psikolojik Savaş

Toplum bilincine sahip olarak ve motivasyonumuzu asla kırmayarak sağlıklı bir geleceğe yürüyeceğiz.

Korona'nın Açtığı Psikolojik Savaş
Rabia Nur Ağar
Rabia Nur Ağar
YAZAR

Küresel bir salgın haline gelen korona virüsü dünyada 10 bini aşkın insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. Dünyanın neredeyse tamamına yayılmış bu virüse karşı insanlarda korku son derece  büyük. Korona virüsü dünyanın tamamına yayılan ilk salgın hastalık değil 14. yüzyılda veba salgınıyla 2 milyon kişi hayatını kaybetmişti. 19. yüzyıldaki kolera salgını tüm dünyanın başına büyük bir bela olmuştu. Belli çabalar ve tedbirlerle hepsinin sonu gelmişti. Çağımızın vebası diye de adlandırılan korona virüsü dünyanın başına gelmiş ilk felaket değil. Önemli olan toplumun ortak bilinçle hareket etmesi ve panik ortamını ortadan kaldırıp sükunetle hareket etmektir.

Dedikodular Korona’dan Daha Hızlı Yayılıyor

19. yüzyıldan bu yana bilim ve teknoloji çok hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Bilim ve teknolojinin ilerlemesiyle iletişim teknolojilerinde de büyük bir ilerleme söz konusu olmuştur. TV, radyo ve sosyal medyanın kullanımı son derece yüksektir. Özellikle sosyal medya günümüzde yediden yetmişe herkesin kullandığı ulaşabildiği bir iletişim aracı olmuştur. Sosyal medyanın toplumun yapısını, düzenini, bireyler arası ilişkileri, alışkanlıkları yeniden biçimlendirebilen bir gücü vardır. Bireylerin ve toplumun iletişim ihtiyacını karşılayan önemli bir araçtır. O kadar güçlüdür ki iyiye kullanılabildiği gibi istenirse kötüye de kullanılabilir. Küresel bir salgının var olduğu bir dönemde sosyal medya kriz dönemi yönetiminde büyük bir araç. Bunun yanında ne yazık ki olur olmadık doğruluğu belli olmayan haberlerle halkı galeyana getiren bir kitle de var. Örneğin, Korona virüsü, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığı anda dedikodular virüsten daha çabuk yayılmaya başladı. Sosyal medya alemi birden bire  ‘’yarasa çorbası içiyorlarmış ondan bulaşmış, ABD biyolojik silah denemesi yapıyor, Çin nüfus azaltma politikası uyguluyor, derin devletin işi bu’’, hatta ‘’kıyamet geliyor’’ dedikodularıyla dolmaya başladı.

Yukarıda bahsettiğimiz dedikoduların hızlı şekilde yayılması toplum içinde büyük bir korku iklimine yol açıyor. Toplumda belli bir panik havası hakim olmaya başlayınca da insanlar fütursuzca marketlerdeki raflara koşmaya başlıyor. Özellikle bu tür durumlar batıda daha çok yaygın durumda insanlar var olan panikten dolayı evlerine yıllık depolamalarını yapmaya çalışıyor. Bunun küçük kapsamını ülkemizde de görmekteyiz.

Paniğe Yer Yok Motivasyonu Yüksek Tut

Yapmamız gereken şeyler basit. Kriz dönemlerinde devlet aklıyla hareket etmek her zaman en doğru karardır. Sağlık Bakanlığı’nı sürekli olarak televizyon kanallarından takip etmek, devletin yapacağı açıklamayı sakinlikle beklemek aşırı bireysel ve korkuya teslim olmuş tutumlardan toplumu kurtaracaktır. Bu da korona virüsüne açtığımız savaşta psikolojik olarak bizi bir sıfır öne taşıyacaktır.

Sosyal medyanın panik havası yaratanlarından ziyade Türk milletinin yaygın bir şekilde sosyal medya üzerinden kenetlendiğini de görebiliyoruz. Buna örnek verecek olursak eğer; Korona virüsü yenmenin yegane çözümlerinden biri de çok gerekmedikçe evde kalmaktır. Buna dair devlet kurumlarımızın yaptığı çalışmalarla birlikte toplum sosyal medyadan #EvdeKal kampanyası yürütüyor. Öğrenciler okumadıkları kitapları bitirmeye başlıyor. Müzeler dijital geziyle halka açılıyor. Sanatçılar sosyal medya hesaplarından evlerinde canlı konser veriyor.  Televizyondan Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Fahrettin Koca, sağlık çalışanları için 3 gün boyunca balkonlardan saat 21.00’de balkonlara çıkıp alkış desteği vermesini istiyor ve saat 21.00’i gösterince milyonlar balkonlara akın ediyor. Bu tür eylemler ise topluma büyük bir motivasyon kaynağı yaratıyor. Motivasyonumuzu yüksek tuttukça, tedbirleri can kulağıyla dinledikçe virüsü yenmeye başlıyoruz bile. 

Evinde Kal  Türkiye!

Korona virüsü salgını bir biyolojik savaştır. Biyolojik savaş medya üzerinden topluma büyük bir psikolojik savaş da açmış durumda. Birbirimize kenetlenerek şaşırtmalı ögelere güvenmeyerek bu savaştan da başarılı çıkacağımıza dair umudumuz yüksek. Toplumun galeyana gelmemesini engellemek evlerimizde sakin kalmak için her zaman sosyal medyadan yapılacak motivasyon kaynaklarına ihtiyaç vardır. Yapacağımız şey çok basit evimizde kalıp tedbirimizi sağlam şekilde almak olacaktır. Toplum bilincine sahip olarak ve motivasyonumuzu asla kırmayarak sağlıklı bir geleceğe yürüyeceğiz. Var olan biyolojik savaşta psikolojik savaşa yer vermeyeceğiz. Evimizde kalıp tedbirlerimizi alacağız. Unutmayalım ki “Tedbir Virüsten Güçlüdür!”

Rabia Nur Ağar

TGB İzmir İl Yöneticisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler