YAZAR
TRT 1 son yıllarda dizileri ile dikkat çeken bir kanal olmaya başlamıştır. Özellikle 2014 yılında başlayan vatan savaşı süreci ile başta Yunus Emre, Ya İstiklal Ya Ölüm olmak üzere pek çok milli yapımı ekranlara taşımıştır. Kültür emperyalizminin saldırı aygıtına dönen televizyonlar, Türk milletinin uzun yıllardır özlemini çektiği dizileri unutturmuştur. TRT 1 yönetimi bu anlamda değerli projeleri ile Türk milletine mayasını hatırlatan, silahlardan uzak, tarih ve insanlık dolu yapımları hayata geçirerek medya alanında yeni bir çığır açmıştır. Gönül Dağı dizisi bahsedilen yapımlar içerisinde en çok sevilen, en çok izlenen yapım olmayı başarmıştır.
GÖNÜL DAĞININ KONUSU
Gönül Dağı dizisi bozkırda çeşitli zorluklarla yetişen üç amca çocuğunun hikayesini konu ediniyor. Arı kanadı uçuş sistemini bulan amcaoğulları tüm zorluklara rağmen bu sisteme dayanarak bir uçak yapmaya çalışıyor. Dizi Gedelli adı verilen küçük bir kasabada yaşanan olayları da ele alıyor. Dizinin ana karakteri Taner, yıllar önce Gedelli’ye öğretmen olarak tayin edilen Gülsüm Hanım’ın kızı Dilek’i çocukluğundan beri seviyor ve Dilek’in Gedelli’ye geri dönmesini bekliyor. Dilek’in Gedelli’ye geri gelmesi Taner, Veysel ve Ramazan’ın hayatını değiştirecek gelişmelere sahne oluyor.
GÖNÜL DAĞI NEDEN SEVİLDİ?
Gönül Dağı Türk toplumunun özlemlerine seslenen bir dizi olmayı başarmıştır. Gönül Dağı’nın merkezine aldığı meselelerin güncel hayatta karşımıza çıkması, yoksulluk, sevgi, aşk gibi gündelik ve aynı zamanda değerli hikayeleri işlemesi Türk milletinin kendisini görmesine sebep olmuştur. Ramazan’ın iş bulmaya çalışması, Taner’in gündelik işlerde çalışması, Dilek’in başarılı bir mühendis olarak bozkır kasabasına dönmesi kısacası İç Anadolu’nun hikayeleri Gönül Dağı’nda abartısız bir şekilde aktarılmış, güçlü bir edebiyat ve olay örgüsü ile desteklenmiştir. Gönül Dağı’nın güçlü bir edebiyat barındırması da söze inanan Türk milletinin edebiyat sevgisini ortaya koymuştur.
NE ANLAMALIYIZ?
Neo-Liberal konseptin yükseltilmeye çalışıldığı, Karen Fogg gibi Atlantik sisteminin görevlilerinin gizli e-postalarında ortaya çıkan Türk gençliğinin milli kimliğinden koparma projelerinin devamı niteliğinde çalışmaların kol gezdirildiği bir dönemde Gönül Dağı emperyalizme büyük bir mesaj vermiştir. Aşkın, aile ilişkilerinin acısıyla tatlısıyla sade bir biçimde anlatılması Türk gençliği tarafından dizinin sevilmesi, ailelerin akşam ekran başına toplanması emperyalizmin ısmarlaması üzerine çekilen Netflix dizilerine bir ders olmuştur. Türk halkı fonlanarak değerlerinin değiştirilebileceği bir toplum olmadığını cümle aleme kaliteli yapımlara sahip çıkarak ispatlamıştır. Gönül dağı özelinde ele almadan yorumlamak gerekirse, milli kültür ve benliği yansıtan dizilerin yükselişinin daha fazla olacağı herkes tarafından görülmüştür. TRT 1’in dizileri emperyalizme karşı Vatan Savaşı veren Türkiye’nin kültür hayatına genel hatlarıyla yakışır bir hal almış ve ABD fonlu yapımlara mesaj vermiştir. Kültürel alanda dizilere dönük olarak Gönül dağı benzeri yapımlar, emperyalist kuşatmayı yarmaya başlamıştır.
MİLLİ KÜLTÜR YAPIMLARI NEDEN AZ
Ulusal kültürümüzü anlatan yapımların azlığının temel sebebi sektöre hakim olan sahte sol organizasyonların kendi ideolojik mesajlarını toplumda ilgi çekici konuların arasına sıkıştırarak yayınlamasıdır. Örnek vermek gerekirse sıradan bir mafya dizisinin içerisine İstanbul sözleşmesi mesajı yerleştirerek, emperyalizme olan hizmetini kamufle etmeye çalışmıştır. Pek çok dizide devlet politikalarına karşı hareketleri, konudan bağımsız bir şekilde görmek mümkündür. Dizi sektöründe çalışan isimlerin sözde Ermeni soykırımı yalanlarını kabul etmesi, soykırım vardır demesi ve acınacak şekilde bunun propagandasını yapması, İstanbul’un fethine dahi hakaret edecek konumda olmaları, dizi sektörünün ne tarz bir yozlaşma içinde olduğunu gözler önüne sermektedir. Bu durumda sağlıklı milli yapımların çıkmasını beklemek hayaldir. Türkiye’nin milli kuvvetleri dizi sektörüne kaliteli içerikler üretmek için çaba sarf etmektedir. TRT yapımları devlet kanalı olması hasebiyle bu alana girmiş başarılı olmuş ancak daha fazla desteklenmesi gereken bir konuma gelmiştir. Televizyon dizilerinin, sinema sektörünün hala %80’inine yakını emperyalizmin sözcülüğünü yapan neo-liberal sol ve NGO’ların (Non-Govermantal Organization – Sivil Toplum Organizasyonları) destekçileri olan kişiler tarafından yönetilmektedir.
SONUÇ
Gönül Dağı Bozkır’ın ortasında cana yakın hakiki bir hikayedir. Gönül Dağı açılmış bir gedikte akmakta olan sudur. Bu suyun başarısı milli yapımların televizyon ekranlarına yerleşmesi ile gerçekleşecektir. NGO’ların politikalarının sözcülerinden dizi sektörü kurtarılmalıdır. Neo liberal içerikli yapım şirketlerinin yüksek bütçelere ulaşması belirli alanlarda ulusal güvenlik konusu olmaktadır. Dolayısıyla dizi sektöründe hem kültürel, hem mali, hem siyasal bir devrim şarttır. Soros bağlantılı şirketlerin, STK’ların cirit atmasının önüne geçilmeli, dizi üreten toplumsal kitlelere ulaşan şirketlerin fon denetimi yapılmalıdır. TRT 1 yapımı diziler kültür emperyalizmine karşı savaşı onurlu şekilde vermektedir. Yunus Emre, Gönül Dağı, Ya İstiklal Ya Ölüm, Yeşil Deniz, Uyanış Büyük Selçuklu, Mavera gibi yapımların varlığı bir nebze içimizi soğutmaktadır.
Milli yapımlara sahip çıkmak, Türk milletinin bir görevidir.