Madde bağımlılığı bağımsız değildir!

Madde bağımlılığı sadece bir gün değil, bir sistem sorunu olduğunun farkına varıp her gün mücadele edeceğiniz bir meseledir.

Madde bağımlılığı bağımsız değildir!

YAZAR

Dün Uluslararası Uyuşturucu ve Kaçakçılıkla Mücadele Günü idi. Uluslararası kuruluşların madde bağımlılığı ve kaçakçılıkla mücadeleleri ne kadar gerçek tartışılır fakat biz de bahsi geçmişken değinelim istedik.

Madde bağımlılığı ile mücadeleyi hangi zeminde almamız gerektiğini gösteren, günümüzde herkesin tanık olabileceği bir hadise ile başlamak istiyorum. Dar bütçeli ailelerin ikamet ettiği İstanbul'un Çeliktepe semtindeki evimde sabah pencereden baktığımda karşı duvarın dibinde yığılan bir çocuk fark ettim. O saatte okula gitmesi gereken 13-14 yaşlarındaki bu çocuk elinde bilmediğim bir madde ile uyuklayıp duruyordu. O kadar korkunç ve yürek yakan bir manzaraydı ki bakakaldım. Kendime gelip önce ambulansı aradım beni polise yönlendirdi! Sonra polisi aradım adresi verdim 30 dakika sonra geldiler ve çocuk gitmişti. Gayet rahat bir şekilde ''Bunlardan çok var, yapacak bir şey yok'' dedi memur bey. Asıl o andan sonra daha çok endişelenmeye başladım. Madde bağımlısı o çocuğu polis alıp götürse de rehabilite edileceği, topluma tekrar kazandırılacağı bir sistem yoktu demek ki. Ya da vardı fakat olanaklar kısıtlı ve yaygın değildi.

Sistemin en kirli oyunlarını gençler ile oynadığı bir dönemdeyiz. Bunu nasıl yapıyor önce saptamalıyız zira karşı taraf ilmik ilmik ve ustalıkla örüyor ağlarını.

Satan da Kullanan da Bir Bebekti...

Bir bebek doğar ve doğduğu anda karşılaşacağı zorluklar, mücadele etmek zorunda olduğu meseleler bellidir. Ne ilgisi var diyeceksiniz? Şöyle ki, belli bir dünya düzeni, bir ülke bir aile içinde ilk nefesini almıştır, insan olabilme yolculuğu başlamıştır insan yavrusunun. Birbirine saygısı, sevgisi olmayan, evde sürekli şiddet var olan bir aile içerisinde birey bir adım daha yaklaşır tehlikelere. Sevgi görmemiş birey öz güvensizdir ve iletişimini ise kavga ile halletmeye çalışır. Yine bu şekilde yoğrulmuş diğer insanlar bu oyunun piyonu olmuştur ve okul çıkışında ''torbacı'' lakabı ile beklemektedir bu yavruları.

Ergenliğe giren birey biyolojik değişikliklerden ötürü daha asi daha gözü kara ve kural dinlemez olup madde kullanımına daha da elverişli bir dönemine girmektedir. Ne yazık ki sistemin piyonları bazen bir anneden babadan bir öğretmenden bir ülke liderlerinden çok daha iyi bilmektedir kişinin içinde bulunduğu ruh halini. Ve hamlesini yapacağı zamanı iyi bilir.

İstatistiklere bakacak olursak Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin (TUBİM), çok sayıda kurumla iş birliği yaparak hazırladığı Türkiye Uyuşturucu Raporu 32 ilde 63'ü genel, 66'sı teknik lise olmak üzere 129 okulda yüzde 49'u kız 11 bin 812 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirildi.

Araştırmada Öğrencilerin yüzde 26,7'si sigara, puro, pipo, nargile gibi bir tütün ürününü, yüzde 19,4'ü (2,297 kişi) alkollü içecekleri denediğini, yüzde 2,2'si (258 kişi) hastalık nedeni dışında ilaç kullandığını belirtti.

Öğrencilerde herhangi bir yasa dışı bağımlılık yapıcı uyuşturucu maddenin en az bir kere denenme oranı yüzde 1,5 olarak hesaplandı. Bu oran erkeklerde yüzde 2,3 kızlarda yüzde 0,7 olarak hesaplandı. Uyuşturucu maddeyi ilk kez kullanma yaşı ortalaması 13,88 olarak hesaplandı(1).

Her Meselenin Başı: Eğitim Sistemi


Toplumdaki sorunlara değinirken mutlaka eğitim sistemini incelemek gerekir. Çünkü yürümeye ve konuşmaya başladıktan sonra kişiliğimizi büyük ölçüde biçimlendiren kurumlardır okullar. Ülkedeki eğitim sistemi son derece sıkıcı, ezberci, bilimden ve analitik düşünceden uzak ise birey bir olayın neden ve sonuçları arasındaki bağlantıyı kuramayacak kadar eksiktir. Böylece kişiler bu maddelerin hayatlarını nasıl etkileyebileceğini nelere sebep olacağını düşünmeden hareket etmektedir. Hayatında heyecan, eğlence ve zevk arayışına giren birey kendi yetenekleri doğrultusunda üretim yapmak ve sonuçlarından zevk almak yerine beynini uyaran daha kolay ulaşabildiği maddeye bir adım daha yaklaşmaktadır.

Günümüzde özel okullara tonlarca para vermeden fen bilimlerini laboratuvarlarda işlemek. Bireylerin yeteneği keşfedilip, yönlendirilip, üretim yapacağı alanların kısıtlı olması, akıllara düşmesin diye madde bağımlılığı ile ilgili doğru eğitimi gerek ailede gerekse okullarda alınmaması gün geçtikçe artan madde bağımlılığı oranlarının sebeplerinden bazılarıdır.

Peki bu zehrin en büyük kaynağı nedir? Terör...

Bugünün en azılı terör örgütlerinden PKK türediğinden beri uyuşturucu kaçakçılığı ile kendini besleyip tuzağa düşmüş bireyleri ise zehirlemektedir. 1970'li yıllardan itibaren özellikle Diyarbakır Lice ilçesinde eroin kaçakçılığı Avrupa'da bile nam salmış üstelik uluslararası ünlü kaçakçılık örgütlerinden haraç almaya kadar varmıştır yaygınlığı. PKK 1999 yılına kadar Suriye'nin finansal desteğini almaktaydı. Türkiye'nin baskısı ile Suriye Abdullah Öcalan'ı sınır dışı etmekle PKK yakın ile ilişkisi sona ermektedir. 2004 yılında ateşkesi sona eren terör örgütü faliyetlerini son hızla arttırmıştır. Lojistik ve finansal sıkıntı çeken PKK için en kazançlı iş uyuşturucu ticareti yapmaktı. Emniyet kayıtları da doğrular ki PKK'nın faliyetlerini arttırmasıyla Diyarbakır'daki kenevir üretimi artışı doğru orantılıdır. (2)

24 Temmuz'dan sonra TSK'nın PKK'nın inlerini basması, depoladıkları maddelere el koyması sürecinden sonra örgüt yine bir çıkmaza girmiştir. Uyuşturucu ticaretinde transit ülke olan Türkiye'yi direkt özne konumuna çekmeye çabalamıştır. Uyuşturucu ile Mücadele İl Koordinasyon Kurulları Değerlendirme Toplantısı'da Başbakan Yardımcısı Numan Kurtuluş'un da ''Uyuşturucu ile mücadele Türkiye için önemli meselelerden biridir, ulusal güvenlik meselesidir. Türkiye önceki dönemlerde üzerimizden geçen uyuşturucu trafikleri dolayısıyla transit bir ülke olarak adlandırılıyor. Maalesef son yıllarda Türkiye sadece uyuşturucu bakımından transit bir ülke değil, hedef ülke haline gelmiştir'' diyerek durumu gözler önüne sermektedir. (2)

Geçmişten günümüze terör örgütleri hem ticaretini yapıp büyük kazanç elde etmiş hem de kendine militanlar oluşturmak için kullanmıştır beyni uyuşturan bu maddeleri. Yani anlayacağınız üzere madde bağımlılığı sadece bir sağlık meselesi değil aynı zamanda büyük bir güvenlik sorunudur.


Çözümlerimiz de Var Elbet..

Peki madde bağımlılığı ile mücadele nasıl olmalıdır? Ülkemizde 7'si Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) olmak üzere 12 tane tedavi merkezi mevcuttur. 

İstanbul Bakırköy'deki AMATEM ve Uçucu Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi Ankara, Ege, İstanbul, Gazi üniversitelerinin hastaneleri İstanbul'daki SSK Erenköy Hastanesi, Balıklı Rum Hastanesi, Manisa Ruh Sağlığı Hastanesi, Samsun Ruh Sağlığı Hastanesi, Elazığ Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi, Denizli ve Adana Hastaneleri  bu adreslerdir. 

Irmak Mete'nin Aydınlık Gazetesi'ndeki Bağımlı Yaşam Evleri Gönüllüleri Derneği (BAYEV) Başkanı Nurşah Alagöz ile yaptığı röportajda Alagöz, AMATEM'de hastaların 3 ay sıra beklediğini, olanakların ve kapasitenin yeterli olmadığını dile getirmiştir (3). Tedavi merkezlerinin yeterli sayıda ve ücretsiz olması gereklidir. 

Ailede ve okullarda gençlere, iş yerlerinde çalışanlara madde bağımlılığı ile ilgili uzman kişilerce eğitimler düzenlenmeli ve bireylerde farkındalık yaratılmalıdır. 

Okullarda içi boşaltılmış bir müfredat yerine bilim odaklı, analitik düşünce ve sorgulamaya yönelik bir eğitim sistemi oluşturulmalıdır. Öğrencinin yeteneklerini, ilgi alanları keşfedip alanlar açan bir sistem amaçlanmalıdır. Kişilerin küçük yaşta sanat ve spor ile tanışmasını sağlayacak kültürel bir altyapı sağlanmalı böylelikle üretimden ve başarıdan haz alan bir nesil yetiştirmek öncelik olmalıdır. Türkiye Liseliler Birliği'nin 2 Eylül 2014'te yaptığı toplantılarında ''Uyuşturucuya Karşı “YaŞa Kampanyası”nı başlatmıştır. Uyuşturucuya karşı sporla, müzikle, tiyatro, tarih, bilim ve birlik- dayanışma ile yaşa diyerek binlerce genç madde bağımlılığına meydan okumuştur(4).

Bir diğer hassas olunması gereken alan ise gösterime giren dünyaca ünlü filmler. Örnek vermek gerekirse 2013 yılında ülkemizde gösterime giren The Wolf of Street filminde Leonardo Dicaprio'nun canlandırdığı Jordan karakteri son derece lüks yaşantısı içinde madde kullandığı sahneler abartılıp ve geniş yer verilip özendirici bir role sahiptir. Bu tarz filmlerde akılda kalan karakterlerin hazin sonu değil de yaşadıkları şaşalı, lüks, ''özgür'' hayatlarıdır. Madde bağımlılığını çarpıcı bir şekilde gözler önüne seren Requiem For A Dream filmi önerimizdir..

Diyeceğimiz o ki; 

Madde bağımlılığı toplumdaki hiç bir gerçekten bağımsız tutulamaz. Madde bağımlılığı ile mücadeleyi doğru yapmanın yolu konuyu bütünsel ele alarak adım atmaktır.   Sevgili Uluslararasındaki madde bağımlılığını dert etmiş çeşitli oluşumlar, sadece 26 Haziran'da konuşacağınız bir konu değil, bizim gibi bir ömür boyu bir sistem sorunu olduğunun farkına varıp mücadele edeceğiniz bir meseledir madde bağımlılığı.


Kaynakça:

1.http://www.usakajans.com/ haberdetay/ISTE-TURKIYENIN- UYUSTURUCU-RAPORU/2641

2. http://sbd.dergi.anadolu.edu. tr/yonetim/icerik/makaleler/ 248-published.pdf

3. http://www.milliyet.com.tr/ basbakan-yardimcisi-kurtulmus- uyusturucu-ankara-yerelhaber- 1682073/

4. https://www.aydinlik.com.tr/ turkiye/2017-haziran/amatem-e- basvuran-3-ay-sira-bekliyor

5. http://talebe.org/dosyalar/1/ 30514.pdf

 

Ceren Bulundu

İstanbul Teknik Üniversitesi Ekonomi Bölümü

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler