YAZAR
Roma İmparatorluğu’nun ve ardından Doğu Roma’nın Sâsânîler’le olan mücadelesi sırasında askerî bakımdan önem kazanan Mardin şehri, 19 (640) yılında Hz. Ömer’in kumandanlarından İyâz b. Ganm tarafından barış yoluyla alınmıştır. X. yüzyıldan itibaren el-Cezîre’nin önemli şehirleri arasında yer almıştır. Suriye, İran, Irak gibi dönemin önemli ticaret merkezlerinin de geçiş güzergahı olması yönünden önemli gözde bir merkez olmuştur. Şehir uzun yıllar boyunca Mervânî hâkimiyetinde yaşamıştır.
Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah 478’de (1085) şehirdeki Mervânî hâkimiyetine son verdi. Bu dönem, Mardin ve yöresi dahil olmak üzere el-Cezîre’nin tamamında yeni bir etnik unsur olan Türk yerleşiminin başlangıcını oluşturdu. Bölge, XI. yüzyılın sonu ile XII. yüzyılın başlarından itibaren Türkmen güçlerinin kontrolü altına girmiştir.
Mardin Maraş-Musul, Diyarbekir-Musul ve Halep-Musul yolları (İpek yolu) üzerinde olması sebebiyle canlı bir ticarete sahipti. Transit ticaretin şehre ekonomik katkısı büyüktü. Şehir merkezinde ve civarda mevcut köylerin bir kısmında dokumacılık yaygındı. Mardin’de kirişhâne, darphâne, boyahâne, bozahâne, debbâğhâne, şem‘hâne ile susam yağı imalâthaneleri bulunuyordu. Şehirdeki küçük işletmelerle bağ ve bahçe tarımının bölge ekonomisinde önemli bir yeri vardı. Ayrıca şehri çevreleyen kırsal alandaki tarımsal faaliyetlerle hayvancılık ekonomik yönden canlılık göstermekteydi. Osmanlı döneminde de Mardin, ticari canlılığın merkezi olmuştur.
Cumhuriyet başlarında Diyarbakır ilinden ayrılarak kurulan Mardin ilinin merkezi olan Mardin şehri, eskiden olduğu gibi bugün de tarımsal ticaret merkezi olma özelliğini sürdürmektedir. Bunun dışında sanayi tesisi olarak çimento fabrikası, iplik fabrikası, fosfat işletmeleri, yem fabrikası, boru ve kireç fabrikaları ile bunların yan sanayileri gibi kuruluşlara sahiptir.
Mardin’in Zengin Tarihi Ve Eşsiz Güzelliği
700 yıllık birikim: Kasımiye Medresesi
Günümüze kadar mükemmel yapısıyla ayakta kalabilen medresenin yapımına Artuklu Dönemi’nde başlanmış ve Akkoyunlu Hükümdarı Cihangiroğlu Kasım Padişah döneminde 1457-1502 yıllarında tamamlanmıştır. İki katlı, kubbeli, tek ve açık avlulu medresenin inşasında düzgün kesme taş kullanılmıştır. Plan özellikleri, taş işçiliği ve süsleme motifleri bakımından ilgi çeken büyük birikim açık medrese tipinde, tek bir avlu etrafında düzenlenmiş, iki katlı ve tek eyvanlıdır. Kesme taş ve tuğlalardan yapılmıştır.
Sanat tarihçiler tarafından, burasının tek başına bir medrese olarak değil bir külliye gibi düşünüldüğünü öngörülmekte ve yanında bulunan zaviye-türbeyi bunun kanıtı olarak göstermektedirler.
Büşra Ezgi Duman
Denizli İl Başkan Yardımcısı
tgb.gen.tr