Mavi Şair Oktay Rifat

Mavi Şair Oktay Rifat

Şöyle diyordu kendisi: "Garip akımının özü şudur: Garip akımı Türkçeye daha bir kıvraklık getirmek ve halkın beğenisini şiirde egemen kılmaktır. Yahut biz öyle anlıyorduk o zaman."Yıl 1941'dir. Orhan Veli adını taşıyan bir kitap alınmıştır kaleme. Garip'in henüz başında pay ederler bir şiiri Oktay Rifat'la.Kuşçu Amca!Bizim kuşumuz da var,ağacımız da.Sen bize bulut ver sadeyüz paralık.Şiirin içinde geçmişken söylemekte yarar var: Bulut ayrı bir yer tutar şairin imgeler aleminde. Oktay Rifat'ın 'bulut'u, Garip'le birlikte sadık bir dost olmak üzere "merhaba" der:Burası Dalyan KahvesiOrtalık Süt MavisiApostal bu ne biçim meyhaneTabağımda bir bulutKadehimde gökyüzüBulut, mavi ve gökyüzü sıkça yer alır şairin şiirlerinde.Oğlu Samih Rifat, "... her sabah yapılan balıkçı müzayedesinin defterine adını 'Balıkçı Oktay Rifat' diye yazdırıp balık satmasıyla her zaman övündü" diyor. Acaba balıkçı olarak anılmaktan hoşlanmasının bir belirtisi midir maviyi yazması?Güneş damlıyor pullarındanyaşamdan geldi ölüme gidiyorhaydi ölümedolmuşa bir ikioltanın ucunda külrengiküçücük bir lidaki"Ozanın kendine varışı kolay olmaz. Uzun bir yoldur bu" der Oktay Rifat. Uzun yolu boyunca ne maviden ne de maviyle özdeşleşen hiçbir şeyden caymaz şair.Öyle ki Oktay Rifat'ın şiirlerinde bir dönem Orhan Veli'ninkilere koşut salt Garip tarzı görülürken, zaman içinde uyakla yazılmış Garip havasında şiirlere rastlarız. Değişmeyen belki de yalnız mavidir. Yahut mavinin türevleri...Tramvay şarkı söylüyorMeydanın ortasındaDeniz bordasında gemilerinBulutlar avcıların torbasında1952'de "Aşağı Yukarı" ile Garip tarzını sürdürdüğü şiirinde maviye seslenir. "Ulan mavi" der. Yakışır da diline ulan sözcüğü.Ulan maviMavi Bu sabah da işin işDeniz kıyısındaÖyle kız gibi cilveliMavişMavi mavi1952'ye geçmeden yedi yıl öncesine, "Güzelleme"ye gelelim. Şairin ikinci eşi Sabiha Hanım'a adadığı kitapta şair, halk şiirini denerken adeta zihne çakıyor bilinci. Halkın sadeliğini taşıyor sözcüklere, halkın diliyle seviyor: Yaktın beni deli ettin / Akıl komadın başımdaNeden mavi yoktur şiirde? Ne "Rüya"sında deniz der ozan, ne de "Mor Kalem"inde bulut. Bir şarkı icat etmek ister, gece gündüz söylemek ister, dağlara denizlere karşı. Deniz değil içi taşar, o da sevdadan ötürü.Taksim meydanında sıra konaklarÇıngır mıngır çıngır mıngırGölgesinde satıcılar pineklerÇıngır mıngır çıngır mıngırFıkaradan geçilmiyor sokaklarÇıngır mıngır çıngır mıngırAman aman yok mu bunun çaresi"Şiirin bir ayağı toplumda, bir ayağı kişinin içindedir" der Oktay Rifat. "İstanbul Şiiri"nde de dikkati yoksullara, fukaralara çeker. Köyden göçenlere değindiği şiirinde toplumsal sorunlara parmak basar: "Kazlıbağ'da ırgat kahvesinde / Konya'nın köylüğünden Satılmış / Bıyıklı bir adama yalvarıyordu"Bir ayağı toplumda, bir ayağı kendi içinde olan Oktay Rifat'in içi ne renkti? Mavi miydi yoksa? Sahi niye tükürdü "İstanbul Şiiri"nde Ali parmaklıklara dayanıp denize? Lidaki yememiş miydi hayatında? "Yiyemiyorsam bir lidakisini, tüküreyim böyle maviye" mi dedi yoksa?

Tarih:
Diğer Haberler