Mazlumların Sabırlı Önderi: Mahatma Gandhi

Mücadelesinin yanında Gandhi devrimciler için bir öğretmendir. O hiçbir zaman lüks ve şatafat içinde olmamıştır. Sadelik onun tüm hayatının özetidir.

Mazlumların Sabırlı Önderi: Mahatma Gandhi
Emre Kaya
Emre Kaya
YAZAR

Yirminci yüzyıl ezilen milletler için devrimler çağıydı: Türkiye’den Rusya’ya, oradan Çin’e ve en nihayetinde Hindistan’a. Devrim süreçlerinde emperyalistler bu ülkelerden kovuldu ve devrimci liderlerin önderliğinde yeni devletler inşa edilmeye başlandı. Liderler hem o milletlerin tarihlerinde hem de dünya tarihinde anıtsal bir yer edindiler. Bütün insanlığın hafızasına kazınan önderlerden biri de hiç şüphesiz Hindistan Ulusal Devrimi’nin lideri olan Mohandas Karamchand Gandhi’dir.

Gandhi’nin emperyalizme verdiği mücadele dünya devrim tarihindeki en uzun soluklu mücadelelerden biridir. 2 Ekim 1869 tarihinde o döneme göre durumu iyi olan bir ailenin oğlu olarak Porbandar’da dünyaya geldi. Çocukluğunda iyi bir eğitim aldı ve avukat olmak için 1888 yılında henüz 18 yaşındayken Londra’ya gitti. İşte Gandhi’nin emperyalizme karşı bilincinin oluşması, tıpkı bizler gibi, bu gençlik yıllarına rastlıyor. Emperyalizm olgusuyla emperyalizmin merkezi olan İngiltere’de hukuk okurken karşılaşan Gandhi ona karşı çetin bir mücadeleye girmeye karar veriyor ama ilk başlarda kendisini biçare bir genç olarak gördü. Bu yılgınlığını ise atması çok uzun sürmedi.

1906 yılında bir Hint firmasının avukatı olarak Güney Afrika’daki Natal şehrine gitti. Bu ülkedeki Hintler ile, henüz genç yaşında olmasına rağmen, Natal Hintler Kongresi’ni kurdu. Kendisi için örgütlü mücadeleye adımını bu hamle ile attı denilebilir. Bütün yaşamına bakıldığında görülür ki Gandhi hiçbir zaman tek başına mücadele vermemiştir. Her zaman örgütlü olmuştur. Çünkü farkındadır: örgütsüz bir mücadelenin başarıya ulaşma şansı yoktur. İlerleyen süreçte kurduğu bu örgüt, Gandhi’yi haksız çıkartmayarak, Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinin başat öznesi olacaktır.

Gandhi’nin Güney Afrika’da örgütü ile ektiği tohumlar sınır tanımaksızın Hindistan’da yeşermeye başladı. Onun kurduğu Natal Hintler Kongresi’nin üyeleri onun mücadelelerini Hindistan’a taşıyorlardı. Ayrıca Hindistan’ın milliyetçi basını da onun hamlelerini görmeye başlamıştı. Onun Güney Afrika’daki Hint ulusu için verdiği mücadele Hindistan’daki yurttaşları için çok önemliydi. Gandhi, Hindistan’a vardığı zaman artık bir liderdi. Örgütçü kişiliği ile Güney Afrika’da kurduğu Natal Hintler Kongresi’ni Hindistan Ulusal Kongresi adı altında tekrar kurdu. İşte bundan sonraki yaşamı mücadelesinin en çetin olduğu zamandır. Bundan sonra Gandhi artık örgütü ile bütünleşmiş vaziyettedir.

Çelikten Bir İç Cephe

Emperyalizme karşı savaş veren her devrimci gibi Gandhi ilk olarak içte çelikten bir cephe kurmaya çalıştı. Hindistan’ın tarihinden itibaren gelen derin Hindu – Müslüman ayrımını kaldırmak için var gücüyle çalışmaya başladı. Her büyük devrimcinin de bildiği gibi emperyalizm canavarına karşı birlik olunmazsa mücadele başarıya ulaşamayacağının farkındaydı. Devrim süreci içinde o, Hindu – Müslüman ayrımı yapmaksızın tüm Hintleri etrafında toplamakta başarılı oldu. Ayrılıkları en aza indirdi. Ortak düşmana karşı herkesle müttefik olmaya çalıştı. Bunun en büyük örneği ise Gandhi’nin büyük Hint Müslüman devrimci lider Muhammed Ali Cinnah ile kurduğu ittifaktır. Bu iki önder ayrılıklarını bir kenara bırakıp uluslarının bağımsızlığı için kendilerini sömüren bu büyük düşmana karşı beraber mücadele ettiler. Gandhi, Müslüman – Hindi kesimlerin dışında geniş bir siyasi yelpazeyi de Kongre Partisi altında birleştirdi. Temel amacı milletin bağımsız yaşaması için gerekli olan cepheyi kurmaktı. Cepheyi sağlamca kurduktan sonra milleti var etmek için de kendisi var gücüyle çalıştı.

Türk Devrimi’nin Verdiği İlham

Gandhi 1915 yılında ülkesi olan Hindistan’a döndü. Artık burada anavatanının bağımsızlığı için bir mücadeleye başladı. Bu mücadelenin başında büyük bir sorun vardı: aslında Gandhi ve arkadaşları bu mücadelenin tam anlamıyla başarıya ulaşacağını düşünmüyorlardı. Gandhi kafasında İngilizleri Tanrı yerine koymuştu. Gandhi’nin İngilizlere karşı verdiği mücadele eşit yurttaşlık hakları ve Hindistan’ın daha özerk olmasından ibaretti. İşte burada da Gandhi’nin imdadına başka bir devrim yetişti: Türk Devrimi. Türk devrimcilerinin İngilizleri yenmesi Hint devrimcileri için ilham kaynağı olmuştur. Gandhi, Türk Kurtuluş Savaşı’nın kafalarındaki heyulayı yıktığını şu sözlerle anlatıyordu: “Mustafa Kemal, İngilizleri yenene kadar biz onları yeryüzünün tanrısı sanıyorduk.” Türk Devrimi bu noktada pek çok mazlum millet devriminde olduğu gibi Hint Ulusal Devrimi’nin de ilham kaynağı olmuştur. Gandhi ve arkadaşlarının talebi başlangıçta özerklik statüsüyle sınırlıydı. Ancak muzaffer Türk devrimlerinin cesareti tüm mazlumlar dünyasını olduğu gibi onları da sardı. Artık talepleri özerklik değil tam bağımsızlık olacaktı. Bunu elde edene kadar durmayacaklardı. Yine Gandhi’nin de dediği gibi Türklerin kendilerini taşımak için İngilizler tarafından yapılan tabutlar Türkler tarafından İngilizlerin kafasına geçirilmişti. Aynısını Hint devrimciler de yapabilirdi. Bu inancı onların bilinçlerine Türk devrimcileri çıkartmıştır.

Gandhi, ilk ulusal ayaklanmayı başlattığında yıl 1919’du. Burada Gandhi maceracılığı mahkûm edip kitle çizgisini takip etti ve kitledeki aşırı sapmaları önledi. Hatta mücadeleyi daha iyi verebilmek için o anki eylemleri durdurdu. Meşhur tabirle o devrimci bir hamle ile üç adım atmak için iki adım geriye çekildi. Bu süreçte Gandhi örgütünü kitlenin etrafında biriktirdiği bir devrimci seçenek haline getirmek için uzun bir hazırlık sürecine girdi. Bu hazırlık süreci verdiği mücadeleden daha çok daha çetrefilli idi. Çünkü öncü kuvveti olmayan bir mücadelenin bir rüzgârdan başka bir şey olmadığının farkındaydı. Bu sebeple bu öncü kuvvetin çelik gibi olması gerekliydi. Bu çelikleşme sürecinde Gandhi örgütü içinde asla tek başına ben bilirimcilik oynamadı. Ortak akla her zaman güvendi.

Mücadelede Sabır ve Israr

Gandhi’nin bu büyük mücadelesinin anahtar kelimeleri sabır ve ısrardır. Gandhi ilk örgütünü kurduğunda yıl 1894’tü. Kongre Partisi’nin iktidara gelip Hindistan’ın bağımsız olması ise 1947 yılını bulmuştu. Bu süreçte Gandhi birçok kez kitlesel eylemlere önderlik etti. Tabii ki eşyanın tabiatı gereği bunlardan bazıları başarılı olurken bazıları ise başarısızlıkla sonuçlandı. Başarısızlıklarda Hint devrimcilerinde en ufak bir yılgınlık olmadı. Hatalarından ders aldılar ve daha iyi stratejiler izlediler. Başarılarda ise mağrurluk göstermediler. Daha iyisini yapmak için çabaladılar. Mücadele cephesini her zaman bir ileriye taşımaya çalıştılar. Akıllarında her zaman en büyük hedef vardı: Tam bağımsız Hindistan. Bu hedeflerinden bir adım aşağısını ise kabul etmediler.

Mücadelenin başarıya ulaşması kolay değildi. Yol zorluydu. Çiçeklerle dolu idi ama kayalıklıydı. Burada ne Gandhi’de ne de diğer devrimcilerde en ufak bir bezginlik yoktu. Her zaman kitle ile beraber hareket ettiler. Hiçbir zaman kitlenin dışında kendilerine bir dünya yaratmadılar. Hindistan Ulusal Devrimi’nin en kitlesel olduğu zaman ise hiç şüphe yok ki Tuz Yürüyüşü zamanıdır. 1930 yılında İngilizlerin artan ekonomik sorunlarının sonucu olarak Hindistan’da büyük bir tuz vergisi getirildi. Gandhi ise buna tepki olarak 60 bin kişi ile Hindistan’ın neredeyse bir ucundan diğer ucuna halkın kendi tuzunu üretmesi için uzun bir yürüyüşe çıktı. Hindistan’ın en büyük kitlesel eylemlerinden biri olan bu yürüyüş Hindistan’ın bağımsızlığında çok büyük bir dönüm noktası olmuştur. Onun emperyalizme verdiği bu mücadele her zaman kitle ile beraber devam etmiştir.

Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesini detaylıca aktarırken sadece Gandhi’den bahsetmek elbette yeterli olmaz. Jawaharlal Nehru’dan da kısaca bahsetmek gerekir.. Nehru, Gandhi ile birlikte mücadelenin liderliğini yapmıştır. İki devrimci önder mücadelenin içinde iki yakın dost halini almışlardır. Kongre Partisi’nin kilit zamanlarda önemli yönelişler yapması başta onun sayesindedir. Mücadelesini verdiği sırada en iyi arkadaşı Gandhi’nin dahi yanlışlarını ona iletmekten geri durmamıştır.

Gandhi bağımsızlıktan sonra da bir ulus var etme amacından bir an olsun vazgeçmemiştir. Ömrünün sonuna kadar Hindu, Müslüman ve Sihlerin olduğu bir Hint ulusu için çalışmıştır. Onun temellerini attığı ulus bugün hâlâ ayaktadır.

Gandhi sadece emperyalizm ile değil onun getirdikleri ile de savaşmıştır. Emperyalizmin geri bıraktığı Hindistan’da o yoksulluğa, bölünmeye ve kast düzeninin getirdiği dokunulmazlığa karşı da mücadele vermiştir. Bağımsızlıktan sonra her devrimci gibi o da yeni bir mücadelenin içine girdiğini erkenden fark etmiştir. Bu saydığım mücadelelerinde ise Gandhi Hindistan adına önemli başarılar kazanmıştır. Bugün Hindistan bu başarıların üzerinde ayakta durmaktadır.

Mücadelesinin yanında Gandhi devrimciler için bir öğretmendir. O hiçbir zaman lüks ve şatafat içinde olmamıştır. Sadelik onun tüm hayatının özetidir. Her zaman sade ve basittir. İhtiyacının ötesinde hiçbir mülkü olmamıştır.

Mücadelenin en geniş cepheyi kurduktan sonra verilmesi gerektiğini; bir mücadelede ısrar edip, ondan vazgeçmezsen ve bu mücadeleni bir örgüt ile verirsen onun ne şart altında olursa olsun başarıya ulaşacağını Mohandas Karamchand Gandhi bizlere hayatının her anı ile göstermiştir. O bu mücadelesi ile başta mazlum milletler olmak üzere bütün insanlığa öğretmen olmuştur. O, 30 Ocak 1948 tarihinde aramızdan ayrıldı ama öğrettikleri hâlâ bizlere yol göstermeye devam ediyor.

Emre Kaya
TGB Ankara İl Yöneticisi

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler