YAZAR
Cumhuriyet Gazetesi yazarı Mehmet Ali Güller 4 Ocak günü köşesinde yazdığı “Üç Denizde İzlenecek Strateji” başlıklı yazısında “Mavi Vatan’ı MEB’leri dahil ederek 464 bin kilometrekarelik alana çıkarmak hem gerçekçi değildir, hem hukuki değildir, hem de uygulanabilir değildir.” ifadelerini kullanmış ve MEB’lerin Mavi Vatan olmadığını dile getirmiştir.
MEB’den Vazgeçmek Ankara’dan Vazgeçmektir
Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) kavramı karasularının başlangıcından itibaren 200 deniz mili alan genişliğindeki canlı ve canlı olmayan kaynaklar üzerinde kıyı ülkelerin bazı ekonomik haklar elde etmesidir. MEB kavramı Kıta sahanlığı haklarını da içermektedir. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ile uluslararası hukuka girmiştir. MEB, kıyı devletine deniz yatağı sularında deniz yatağında, bölge toprak altında canlı ve cansız kaynakların yönetimi konusunda (araştırma, işletme, muhafaza gibi) haklar tanıdığı gibi aynı şekilde akıntı, rüzgâr gibi enerji kazanımı sağlanacak alanların da kullanımına dair egemen haklar verir. (1)
Doğu Akdeniz’de ilan ettiğimiz MEB’ler doğalgaz, petrol gibi enerji kaynaklarını da barındıran bölgeler. ABD ve NATO üyesi ülkelerin Doğu Akdeniz’de bulunması, namlularını Türkiye’ye çevirmesinin sebeplerindendir. Enerji için her yıl ortalama olarak 50 milyar dolar harcıyoruz. Enerji temininin ülke dışından, yabancı şirketler ve devletler üzerinden yapılması her sene 50 Milyar doları ülke dışına çıkarmak demek. MEB ilan ettiğimiz bölgelerde bulunan doğalgaz, petrol gibi kaynakların bizzat Türkiye ve Türk enerji şirketleri tarafından çıkarılması, işlenmesi ve dağıtılması ekonomik anlamda büyük kazanımları beraberinde getirecektir. MEB’leri Mavi Vatan’dan çıkaralım demek bu kazanımları reddetmek demektir. Bir nevi Zonguldak’ın altında yatan kömürleri çıkarmayalım demektir.
MEB kavramı ayrıca kıta sahanlığı haklarını da içerdiğinden, MEB’leri Mavi Vatan’dan çıkaralım demek, ilgili bölgelerde kıta sahanlığımızdan da vazgeçelim demektir. Hatta ve hatta Antalya’dan, Hakkari’den, Ankara’dan vazgeçelim demekle eş değerdir. Zira kara sınırlarımızın güvenliği ve bütünlüğü Mavi Vatan sınırlarımızdan geçmekte. Burada vereceğimiz en ufak taviz sınırlarımızın güvenliğinin tehlike altına girmesi demektir. Mavi Vatan’ımızdaki sorun MEB bölgelerini haritadan çıkarmak değil Mavi Vatanımıza yönelik emperyalist tehdidi alt etmektir. MEB’den vazgeçmek namlularını Türkiye’ye çeviren kuvvetleri mutlu eder.
Jeopolitik Kimin İçin Çıkmaz?
Mehmet Ali Güller aynı yazıda jeopolitikçiliği çıkmaz olarak nitelemekte ve Türkiye’yi komşuları ile sorunlu ve yalnız bir ülke haline getirdiğini iddia etmekte. Jeopolitik başlı başına bir tercih değil zorunluluktur. Mehmet Ali Güller’in gözden kaçırdığı nokta budur. Bugün Doğu Akdeniz’de ve Ege’de ABD ve NATO tarafından Türkiye’ye yöneltilen tehditleri, ABD ve NATO ile çözebileceğimizi düşünmek hayalcilik olur. Tehdidin kaynağı ile sorunu çözemeyiz.
ABD ve NATO’nun tehditleri aynı zamanda Türkiye’nin komşularını da içeriyor. O zaman bu tehditlere karşı kader birliğimizin olduğu komşularımızla iş birliğini hayata geçirmek de bir zorunluluk olarak karşımızda duruyor. Güller’in hata olarak gördüğü jeopolitiğin başarılarını; Suriye’nin bütünlüğü için Türkiye, Rusya ve İran tarafından oluşturulan Astana sürecinde, İdlib’in güvenliği için atılan Türk-Rus ortak devriyesinde, referanduma karşı yapılan Türkiye-Irak ortak tatbikatında ve Karabağ’da zafer getiren Türkiye, Rusya, Azerbaycan ortaklığında gördük. Jeopolitiğe karşı çıkmak Türkiye’nin geleceğini ABD ve NATO’ya bırakmaktır. Türkiye için esas çıkmaz NATO’da kalmaktır. Türkiye’nin uyguladığı Jeopolitik ise Türkiye için değil Türkiye’yi tehdit eden ABD ve NATO için çıkmaz.
Güller Kimin için Açacak?
Mavi Vatan’ın güvenliği için verdiğimiz mücadelede MEB’leri haritadan çıkaralım demek ABD ve NATO’nun isteklerini yerine getirmek demektir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını sömürmek isteyen Atlantik kuvvetleri ile ortak temennide bulunmak demektir. ABD ve NATO’nun sebep olduğu tehditleri ABD ve NATO ile iş birliği yaparak değil jeopolitiğin gerektirdiklerini uygulayarak bertaraf edebiliriz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Doğu Akdeniz’in, Ege’nin ve Karadeniz’in güvenliğini ancak bu şekilde sağlayabiliriz. NATO ve AB ile ilişkileri düzeltmek ve bir çıkış yolu aramak boşa kürek çekmektir. MEB’lerden vazgeçersek ABD ve NATO’nun yüzünde Güller açacaktır. Ancak bu aynı zamanda; Mavi Vatan’daki haklarımızdan, enerji kaynaklarımızdan, bağımsızlığımızdan vazgeçmek olacaktır.
Ne ordumuz ne milletimiz ne de Türk gençliği Türkiye düşmanlarının yüzünde güller açmasına izin vermeyecektir. Mavi Vatan’ımızda zaferler yakındır.
İbrahim Toraman | TGB Konya İl Başkanı
Dipnot: [1] Yaycı, Cihat. “Sorular ve Cevaplar ile Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) Kavramı.” Deniz Basımevi Müdürlüğü (2019)
tgb.gen.tr