Mehmetçik Gibi Cesur Kubilay Gibi Hazırız!

Türk Gençliği Mustafa Fehmi Kubilay’dan aldığı mirası, Mehmetçiğin kararlılığıyla amasız, fakatsız omuzlarında taşıyacaktır.

Mehmetçik Gibi Cesur Kubilay Gibi Hazırız!
Görkem Gözet
Görkem Gözet
GENEL BAşKAN YARDıMCıSı

Ağlamayın, ağlamayın, ağlamayın çocuklar 
O eller de bir gün kırılır 
Kapatın gözlerimi bağlayın çenemi 
Ben toprağa hazırım 
Yanında yer ayır Kubilay Teğmenim 
Yoksul bir köyde öğretmenim 
Biliyorum bütün kabahat bende öğretmen oluşumda 
Ve saklamamamda aydınlık düşüncelerimi 
Ama ben Cumhuriyette doğdum, Cumhuriyet çocuğuyum 
Olamaz öğretmen oluşum suçum

 

Okuduğunuz dizeler Cem Karaca ve Dervişan çalışmasıyla ortaya çıkan 1977 tarihli ‘Yoksulluk Kader Olamaz’ albümünden. Albümün içinde Adiloş Bebe, Sevdan Beni, İşçi Marşı gibi şarkıları da bulunuyor. ‘Bir Öğretmene Ağıt’ adlı şarkıdan aldığımız bu dizeler Karaca’nın da gür sesiyle hafızalara ve bilinçlere yerleşiyor. Karaca, şarkıyı inatla ve haykırırcasına söyleyerek Türk gençliğine bir çağrıda bulunuyor. Türk devrimciliğinin ve fedakârlığının sorumluluğu 1930’lardan bugüne ve Cem Karaca’nın da çağrısıyla omuzlarımıza yükleniyor.

88 yıl önce bugün, daha 24 yaşında omuzlarındaki sorumluluğunun bilincinde olan Mustafa Fehmi Kubilay öğretmenin bıraktığı miras bizler açısından hala dipdiri ve ufkumuzu bir güneş gibi aydınlatmaktadır.

İNANDILAR

"Uçurum kenarında yıkık bir ülke… Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar… Yıllarca süren savaş… Ondan sonra, içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız devrimler…’’ sözleriyle Mustafa Kemal Atatürk’ün tarif ettiği Türk Devriminin aydınlanma programı yeni kararlarla desteklenmekteydi. Bu kararlara muhalefet adı altında hareket eden gerici bir takım kimselerin yuvalanmaya başladığı Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın dağılma kararından otuz beş gün sonra ‘’Şeriat İsteriz’’ sloganıyla Menemen’de ayaklanma girişiminde bulunmuştu. Başlarında kendisini ‘Mehdi’ ilan eden Giritli Derviş Mehmet ve altı müridi ‘’Din elden gidiyor’’ yaygarasıyla halkın dini duygularını suistimal ederek kışkırtmaya çalışıyor, şapka giyenlerin kâfir olduğunu, yakında fesin tekrar geleceğini söyleyerek tekbirler eşliğinde Müftü Camii’ne yöneliyorlardı. Camii’ye silahlı olarak giren Derviş Mehmet ve müritleri sabah namazına gelen eşrafa kendisinin dini kurtarmak için geldiğini, arkasında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu söylüyordu. Arkasında olmayanın kılıçtan geçirileceğini söyleyen Derviş Mehmet 100 kişilik bir grupla meydana doğru ilerledi. Her geçen saat kalabalığın üzerindeki etkisini arttıran Derviş Mehmet propagandasını daha çok yeni yapılan devrimler üzerinde yoğunlaştırmıştı.

Kışkırtmayla artan kalabalığı gören bazı sağduyulu kimseler durumun kötüye gideceğini ön görerek emniyet kuvvetlerine haber vermiştir. Jandarma Bölük Komutanı telefonla 43. Alay’dan askeri yardım istemiş, Alay Komutanlığı 1. Tabur, 3. Bölük Komutanı İzmirli Hüseyin oğlu Asteğmen Kubilay’ı bir müfreze ile olay yerine göndermiştir.

DÖVÜŞTÜLER

Girit’ten göç eden bir ailenin çocuğu olan 1906 doğumlu Kubilay’ın asıl adı Mustafa Fehmi’dir. Terzi çıraklığı yaparken öğretmen olmak istemiş, sınavları kazanarak 1926’da Bursa Öğretmen Okulu’ndan mezun olmuştu. Heyecanlı ve atak bir genç olarak tanınmaktaydı. Atatürk devrimlerinin ateşli savunucularından olan Mustafa Fehmi halkına hizmet etmek aşkıyla yanıp tutuşuyordu. Türk tarihinden etkilendiği için adına Kubilay’ı da eklemiş ve öyle anılmıştı.

Olay yerine gelen Asteğmen Kubilay ve erleri isyancıların yanına giderek onları uyarmış ve derhal teslim olmalarını söylemişti. Teslim ol çağrısına silahla karşılık veren isyancılar Asteğmen Kubilay’ı omzundan yaralamışlardır. Komutanlarının yaralandığını gören erler öldürücü etkisi olmayan manevra mermileriyle isyancılarına ateş açmışlar, fakat mermilerin kendilerine zarar vermediğini gören Derviş Mehmet ve müritleri daha da cesaretlenerek ‘’Halife ordusuna kurşun işlemez’’ diyerek halkı galeyana getirmişlerdir. Yaralı halde Gazez Camii avlusuna doğru ilerleyen Kubilay’ı isyancılar oracıkta şehit etmişlerdir.

Silah sesini duyarak meydana gelen genç mahalle bekçileri Hasan ve Şevki Bey’ler de isyancılarla giriştikleri çatışmada bir isyancıyı öldürmüş fakat çatışma sonucunda ikisi de şehit olmuştur.

BIRAKTILARI EMANETİN BEKÇİLERİYİZ

15 Mayıs 1919’da Hasan Tahsin’in işgalcilere attığı ilk kurşunuyla hafızalara kazınan İzmir’in böyle bir hadise ile anılması üzücü olmuştur. Dönemin gazeteleri ve raporları Menemen olayını manşetlere taşıyarak kamuoyunun tepkisini dile getirmişlerdir. Mustafa Kemal Atatürk, derhal meclisi toplayarak sıkıyönetim ilan ettirmiş, İsmet Paşa ile istişare halinde olmuştur. Atatürk yolladığı başsağlığı mesajında “Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin mefkûreci öğretmen topluluğunun kıymetli üyesi Kubilay’ın temiz kanı ile Cumhuriyet, canlılığını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.” diyerek bizlere görev yüklemektedir.

Kubilay’ı ve Cumhuriyet devrimlerini tarih kitaplarından silmeye kalkanlar o zaman karşılarında buldukları gibi bugünde karşılarında bizleri bulacaktır. Tarih biz gençlere Cumhuriyet devrimlerini tamamlama sorumluluğunu vermiştir. Ne tarih ne de Türk Gençliği şaşacak, devrimleri tamamlama kararlılığı emin adımlarla atılacaktır.

Kubilay demek; fikri hür, vicdanı hür nesiller demektir! 

Kubilay demek, Aybüke Yalçın öğretmen demektir.

Kubilay demek, Necmettin Yılmaz demektir.

Menemen kazasının en yüksek tepesinde, Şehit Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, Hasan ve Şevki Beylerin mabedinin üzerine boşuna yazılmamıştır o cümleler: İnandılar, dövüştüler, bıraktıkları emanetin bekçileriyiz…

88 yıl önce olduğu gibi Türk Gençliği Mustafa Fehmi Kubilay’dan aldığı mirası, Mehmetçiğin kararlılığıyla her türden gericiliğe ve bölücülüğe karşı amasız, fakatsız omuzlarında taşıyacaktır.

MEHMETÇİK GİBİ CESUR, KUBİLAY GİBİ HAZIRIZ!

Görkem Gözet

TGB İzmir İl Sekreteri

tgb.gen.tr

Tarih:
Diğer Haberler