NATO'dan Çıkalım 3: NATO’nun Türkiye’de Gladyo'yu Örgütlemesi ve SüperNATO

Kendini savunma örgütü olarak tanıtan bu örgüt aslında devlet içine ABD istihbarat servisiyle bağlantılı olarak kurulan paralel devlet yapılanmasıdır.

NATO'dan Çıkalım 3: NATO’nun Türkiye’de Gladyo'yu Örgütlemesi ve SüperNATO
Özer Çelik
Özer Çelik
YAZAR

Ülkemizde yıllardan beri tartışılan gündemden asla düşmeyen bir konu NATO! 70 yıllık üyelik sürecimizde her darbede, faili meçhul cinayetlerde, suikastlar olduğunda ilk NATO’ dan şüpheleniriz. Kendisini savunma örgütü olarak tanıtan bu örgüt aslında devlet içine ABD istihbarat servisiyle bağlantılı olarak kurulan paralel devlet yapılanması. Bu örgütün Türkiye yapılanmasını ve faaliyetlerini inceleyeceğiz. 

 

Türkiye’nin NATO’ya Üye Oluşu ve İlk Gladyo Yapılanması

Türkiye 1949 yılında kurulan NATO’ya 1952 yılında Bayar-Menderes hükümetinde Kore Savaşı’na asker gönderme ve ülke içerisinde gizli bir örgüt kurulmasını kabul ederek katıldı. Bu örgüt için farklı ülkeler farklı isimleri kullanmışlardır. (Kontrgerilla, Derin devlet, Paralel devlet, Gladyo vb.) Dünyanın tek hâkimi olmak isteyen ABD NATO’yu SSCB’ye karşı mücadele adıyla örgütlüyordu. Komünizm tehdidine karşı mücadelenin asıl amacı Türkiye üzerinden SSCB’yi tehdit etmek ve Orta Doğu petrollerini kontrol altına almaktı. Türkiye’de kurulan ilk yapılanmanın adı Seferberlik Tetkik Kuruludur. Daha sonra Özel Harp Dairesi (ÖHD) adını alacak olan bu kurul doğrudan NATO’nun Brüksel'deki merkezine bağlı çalışmıştır. TSK’nın içinde kurulan bu yapılanmanın bütün ihtiyaçları CIA tarafından karşılanmıştır. Kore savaşından dönen askerler bu birimde görevlendirildi ve bu sayede NATO ilk askerlerini yetiştirmeye başladı.

Türkiye’de yeni doğan Kontrgerillanın ilk faaliyeti 1954 yılında yaşanan 6-7 Eylül olaylarıdır.  Bu olaylarda Yunanistan kontrgerillası EOKA ve Türkiye’deki kontrgerilla ÖHD bir Türk-Yunan, Türk-Rum düşmanlığı yaratarak tarafların uzlaşmasını engellemişlerdir. Günümüze kadar ulaşan Kıbrıs sorunun temelleri buraya dayanmaktadır.

 

1971 Darbesi ve Sonrasında Kontrgerilla

Demokrat Partinin giderek baskısını artırması milletin ve ordunun müdahalesiyle 1960 27 Mayıs’ında son buldu. Bu müdahale ile ordu ilk defa ÖHD ile tanışmış ve ÖHD faaliyetlerini durdurmuştur. Bu şekilde kontrgerilla faaliyetlerine ilk darbe vurulmuştur. Bu nedenle 1960 bir devrimdir. Bu devrim sonucunda halkın sendika, dernek, siyasi parti gibi alanlarda örgütlenmesinin önü açılmış ve halk bilinçlenmeye başlamıştır. Bu bilinçlenme sonucunda halkta büyük bir anti emperyalist dalga yükselmiştir. 1971 darbesinin amacı bu anti emperyalist dalgayı ve özgürlük ortamını yıkmaktır. Yükselen halk hareketinin faili SSBC olarak kabul edilmekteydi. Bu saldırıyı kırmak için faaliyetleri durdurulan STK Özel Harp Dairesi adını alarak tekrar faaliyete geçirildi ve komünizmle mücadele dernekleri kuruldu. Bu dönemde ÖHD‘nin en önemli faaliyeti sadece TSK içinde örgütlenme değil sivil alanda örgütlenmesidir. Bu sayede Kontrgerilla halk hareketlerine müdahale etme imkânı kazanmıştır. Kontrgerilla kendi komandolarını yetiştirmeye başlamış ve ülkede bir sağ sol çatışması çıkararak bir güvensizlik ortamı oluştu. Yetiştirdiği komandoların bir kısmını sağcı grupların bir kısmını da solcu grupların içinde yerleştirip silah temini sağlayan kontrgerilla Deniz Gezmiş gibi birçok genci silahlı mücadeleye maceralığa sürükleyerek birçok gencin katledilmesine sebep olmuştur. 1 Mayıs 1971 de işçi eyleminde ardından Sağ- sol çatışması yaratarak Alevi-Sünni çatışmasıyla beş bağlarda vatandaşlarımızı katleden kontrgerilla, bu yapıyı ortaya çıkarmaya çalışan savcı Doğan Öz, gazeteci Abdi İpekçi gibi isimleri katletmiştir. Bu süreçte Kontrgerilla bir Gladyo yapılanmasına dönüşmüş ve bu yapıyı açığa çıkarmaya çalışan herkesi katletmiştir. Yaratılan bu kargaşa ortamı sayesinde Gladyo kazandığı gücü devleti kontrol etmek için kullanmanın yolunu hazırlamıştı.

 

12 Eylül 1980 Milli devleti yıkma uğratma ve Mafya-Tarikat-Gladyo rejimi

12 Eylül 1980 darbesinin asıl amacı devleti tamamen ele geçirmek ve Gladyo örgütlenmesini durduracak milli devlet unsurlarını yok etmekti. Bunun için 12 Mart 71 darbesinde yaratılan sağ-sol çatışmasının durdurulması toplumsal bir talep haline getirildi. 1980 darbesini ABD istihbaratı ve NATO “Bizim oğlanlar başardı.” diyerek müjdeledi. Darbe sonrasında bu terör olayları bıçak sırtı gibi durduruldu. 12 Eylül darbesiyle siyasi ve sosyal özgürlükler kısıtlandı, sendikalar partiler kapatıldı. En önemlisi ordu ve emniyet içindeki Atatürkçü subaylar ve polisler tasfiye edildi.

Darbe sonrası kurulan ilk hükümet ANAP hükümetiydi. Başbakan olarak görev yapan Turgut Özal terörün ekonomiye etkilerini azaltmak için bir önlemler paketi hazırladı. 24 Ocak kararları dünya ekonomisiyle birleşme olarak tanıtıldı. Özelleştirmelerle devletin kaleleri olan fabrikalar satıldı. Üreticiyi koruyan gümrükler kaldırılarak üretim durduruldu. Türkiye tamamen dışarıdan kontrol edilebilir hale getirildi. ‘71 darbesiyle kurulan Komünizmle mücadele derneklerine ve emniyet içine devlet eliyle FETÖ ve tarikatlar yerleştirilmeye başlandı bu sayede Mafya Tarikat Gladyo rejimi kurulmuş oldu. Mafya-tarikat-Gladyo rejimi kurulduktan sonra sıra Türkiye’nin milli devlet unsurlarını yıkmaktı. 1980 ve 1990’lı yıllar Türkiye için faili meçhul suikastlar dönemi olarak kayıtlara geçti. Mafya Tarikat Gladyo yapılanması ile mücadele eden bütün aydınlarımız yine bu dönemde katledildiler. Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok gibi değerli aydınlarımızı, Eşref Bitlis gibi terörle mücadele eden komutanlarımız Madımak’ta aydınlarımızın yakılması Başbağlar’da yapılan katliamların tek faili mafya-tarikat-Gladyo yapılanmasıdır.

 

2000’li Yıllara Doğru

ABD’nin Körfez Savaşı'nı başlatmasıyla NATO’nun Türkiye’nin faydasına olmayan bir örgüt olduğu anlaşılmaya başlandı. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesi ile Türkiye’yi bölme ve bir terör devleti yaratarak Müslüman bir 2.İsrail devleti kurarak Orta Doğu petrollerini ele geçirme amacında Türkiye anahtar roldeydi. ABD Türkiye’nin Irak’a asker göndermesi için tezkere çıkarmasını istedi. Meclisten tezkere çıkmadı ve bu ABD ile büyük yol ayrımı oldu. ABD’li yöneticiler bu durumu Türkler kontrolden çıktı olarak tanımladılar bunun üzerine mafya-tarikat-Gladyo rejiminin yeni görevi FETÖ’yü iktidar yapmak, anayasanın ilk dört maddesini değiştirmekti. Bunun için Ergenekon tertibi düzenlendi amaç ordu içindeki vatansever kuvvetleri temizleyerek mili devleti yıkmaktı. Hedefte TSK ve Vatan Partisi vardı. (O dönemki İşçi Partisi) Buna karşılık yeniden bir halk hareketi başladı. Bu halk hareketi sonucu Ergenekon tertibi çöktü ve vatansever subaylar serbest kaldı ve süreç tersine döndü. Ergenekon tertibine kadar bütün eylemlerinde başarılı olan Gladyo bu sefer kaya tosladı. Ergenekon tertibi çöker çökmez terörle mücadele başlatıldı ve PKK hendeklere gömüldü bunun üzerine Gladyo sinsice devlet içine yerleştirdiği  FETÖ yapılanmasıyla 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirdi fakat başarısız oldu.

Sonuç olarak Türkiye NATO’ya üye olduğu 70 yıl boyunca zorluktan, kargaşadan, gözyaşından başka hiçbir şey kazanmamıştır. Fakat artık yeter, buraya kadar! Türkiye, Atlantik prangalarını kırıp attığı bir süreçtedir. Dolayısıyla önümüzde artık Türkiye’nin zafer kazanacağı ve prangalarını bir daha takmamak üzere çıkaracağı bir süreç bulunmaktadır. Bunun için yapılacak şey basit!

NATO’dan çıkalım üretimimizi şahlandıralım.

NATO’dan çıkalım aydınlarımız vatandaşlarımız katledilmesin.

NATO’dan çıkalım tam bağımsız başı dik Türkiye’yi kuralım.

 

KAYNAKÇA

 

 Kontrgerilla 1-Ferit İlsever sayfa 21,23,24,25,26,32 Kaynak Yayınları

Kontrgerilla 2-Ferit İlsever sayfa 61,158,164 kaynak yayınları

(DOC) 6-7 Eylül Olayları; Suçlular Kimler? | Eyüp Cüneyt Akalın - Academia.edu

NATO: AMERİKAN DERİN DEVLETİNİN ÖRTÜSÜ | Öncü Gençlik (oncugenclik.org.tr)

EMPERYALİZM VE ÖZEL SAVAŞ | Öncü Gençlik (oncugenclik.org.tr)

 

 

Tarih:
Diğer Haberler