NATO'dan Çıkalım Yazı Dizisi Başladı: ABD ve NATO'nun Kanlı Tarihi

ABD, emperyalist çıkarları için diğer ülkelere ne kadar kanlı ve masraflı olursa olsun askeri müdahalede bulunmaktan çekinmemiştir.

NATO'dan Çıkalım Yazı Dizisi Başladı: ABD ve NATO'nun Kanlı Tarihi
Furkan Olga
Furkan Olga
YAZAR

ABD, emperyalist çıkarları için diğer ülkelere ne kadar kanlı ve masraflı olursa olsun askeri müdahalede bulunmaktan çekinmemiştir. ABD ve NATO’nun tarihi suikastler, katliamlar, darbeler doludur. Bu yazıda ABD-NATO'nun kanlı tarihine değinmek ve bazı çarpıcı örnekleri hatırlatmak istedik.

NATO’nun Avrupa’ya Sardığı Şefkatli Kolları

ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan hafif sıyrıklarla kurtuldu. Sovyetler, Avrupayı işgal edecek öcüsünü yarattı. Askeri ve ekonomik olarak bitap düşmüş Avrupa ülkeleri öcüleşen Sovyet tehdidine karşı NATO’ya sarıldı. Marshall planıyla verilen para destekleri karşılığında Avrupa’ya Sovyetlerin etrafını çevreleme görevi verildi. ABD, NATO’da kurduğu gladyo örgütlenmeleriyle Avrupa’yı kontrol altına aldı, hizadan çıkanın kulağını çekti!

Örneğin, İtalya Başbakanı ve Hristiyan Demokrasi (DC) sekreteri Aldo Moro halkçı tutumlar alıyordu, 1976 yılında %34 oy alan İtalya Komünist Partisi (PCI) ile Tarihsel Uzlaşma ittifakını kurmuştu. PCI, Hristiyan Demokratların Andreotti başkanlığında kuracağı hükümete dışarıdan destek verecekti. Moro güven oylaması günü Gladio tarafından kaçırıldı ve 55 gün sonra öldürüldü. Yeni başbakan Andreotti ittifakı kesip attı, suikastin üstünü örtmeye çalıştı.

CIA’nın Yunanistan’daki kadroları da 1967 seçiminden hemen önce sol iktidar tehdidine karşı darbe yaptı. Albaylar Cuntası, Enosis’i hayata geçirmekle mükellefti. Kıbrıs’ta EOKA’cı darbe tertiplediler ancak Kıbrıs Barış Harekatımızla darma duman oldular.

 

ABD-NATO’nun Dış Müdahaleleri

ABD-NATO, soğuk savaş sürecindeki politikasını Truman Doktrini etrafında şekillendirdi. Bu politikanın amacı Sovyetlerin yalnızlaştırmak ve olası sosyalist yönetimleri önlemekti. 

Arka bahçesi olarak gördüğü Latin Amerika’da gerçekleşen Küba Devrimi,

Şili’de sosyalist lider Allende’nin seçilmesi ve bölgede yükselen devrimci dalga ABD’nin gözünü korkutmuştu. Sovyetlerin buradaki sosyalistlerle işbirliği yapması ise cabasıydı. Sabotajları, ablukaları Fidel Castro’yu deviremedi. Allende ise ABD destekli bir darbeyle öldürüldü. Yerine geçen Pinochet, Şili’yi neoliberalizmin ilk uygulayıcısı yaptı. 1960-70’li yıllarda Şili, Brezilya, Bolivya, Arjantin ve Uruguay’da ABD destekli darbelerle kurulan askeri tiranlıklar, CIA’nın desteklediği Condor Planı rehberliğinde devrimci avına çıktı. Bu süreçte 60 bin insanın canavarca öldürüldüğü, 400 bin insanın ise işkenceye uğradığı tahmin ediliyor. 

Güneydoğu Asya’da ise SSCB ve Çin ile yakın ilişkiler kuran güçlü bir anti-emperyalist damar bulunmaktaydı. 1957 yılında Fransız emperyalizmi bölgeden kovuldu. Özgürleşen Laos ve Kamboçya tertiplenen iç savaşlarla ABD yanlısı olmaya zorlandı. Vietnamlılar ise sosyalist Ho Chi Minh önderliğinde yurtlarının kuzeyine egemen olmuştu. NATO müdahalesi gecikmedi. ABD, 500 bin asker göndermekle kalmayıp 2. Dünya Savaşı’nda attığı bombaların neredeyse iki katı kadar bomba atmıştı. 1 milyonu aşkın Vietnamlı cephede can verirken; Napalm bombaları, köy baskınları gibi savaş suçlarından yaklaşık 4 milyon sivil hayatını kaybetti. ABD bunca kan dökmesine rağmen yenildi. Rezil bir biçimde Vietnam’dan kaçtı. 

ABD'ye göre Bağlantısızlar Hareketinin öncüsü Endonezya da günahkardı. Çünkü Atatürk'ün öğrencisi olan Sukarno, Endonezya Komünist Partisi (PKI) ile birlikte ülkesini kamucu bir anlayışla yönetti. 1965 yılında Amerikancı bir darbeyle iktidardan devrildi. Yerine gelen Suharto, ABD’nin verdiği ölüm listeleri dahilinde yüz binlerce PKI üyesini ve bir milyona yakın insanı katletti. Emperyalizme karşı savaşarak kurulan Endonezya artık emperyalizmin bir piyonuydu. Suharto önderliğindeki Endonezya, ABD’nin silah destekleriyle Doğu Timor’u işgal etti, ada nüfusunun üçte birini (yaklaşık 200 bin kişiyi) katletti. ABD, Endonezya’yı kana boğdu ve Doğu Timor’un celladı yaptı.

NATO’nun Vadettiği Özgürlük: Renkli Bomba yahut Renkli Devrim

Sovyetlerin yıkılmasıyla NATO’nun görevi bitmişti ancak kan dökmeye devam etti. Yeni görevi doğurduğu radikal İslamcı örgütleri bitirmek ve istediği ülkelere demokrasi götürmekti. Özellikle eski sosyalist ülkeler ve yeraltı kaynakları zengin bölgeler iştahını açıyordu.

Yugoslavya, etnik temelli kışkırtmalar sonucunda parçalanıyordu. Sırbistan’a bağlı Kosova’da ABD destekli ayrılıkçı terör örgütü Kosova Kurtuluş Ordusu, NATO müdahalesi için ortam hazırladı. NATO’nun barış getirmek için öyle bir gözü dönmüştü ki neredeyse vurulmadık hastane ve okul bırakmadı, ‘’yanlışlıkla’’ Çin Büyükelçiliğini bile vurmuştu. Sığınmacılar, köyler ve konutlar her defasında yanlışlıkla vuruldu, bini aşkın sivil katledildi. Bir milyonu aşkın insan göçe zorlandı. NATO’dan Jamie Shea, ittifakın öldürdüğü sivillerden bahsederken utanmadan ‘’tali zarar’’ dedi. Tüm bu çabaların sonucunda FETÖ sığınağı Kosova koparılmış oldu. NATO’nun Sırbistan’daki görevi bitmemişti. Fonladığı Otpor ile siyasi krizler çıkarmaya devam etti. Otpor burada başarılı olunca Ukrayna, Gürcistan ve Özbekistan’daki renkli devrimlerde de görevlendirildi.

 

 

ABD’nin Son Yenilgisi: Büyük Ortadoğu Projesi

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi ile yeraltı kaynakları zengin olan Batı Asya ve Orta Asya’yı çıkarlarına göre yeniden tasarladı. Bölge ülkelerini bölme ve işgal etme planları yaptı. 

Önce 11 Eylül bahanesiyle Afganistan’ı işgal etti, yüzbinlerce insanı katletti. ABD askerleri öldürdüğü çocukların cesetleriyle bile poz verdi. Bombalar yine işe yaramadı, Yankeeler uçağa atlayıp kaçtı. 

Irak’ta Saddam Hüseyin’i devirmek ve gerçekte olmayan kimyasal silahları yok etmek için zayıflatılmış uranyumdan yapılma mermiler mazlum Irak halkının üstüne yağdı. Sorun değil! Mermilerin masrafı Irak petrolüyle karşılandı.

İşgal ettiği ülkelerde aldığı büyük kayıplar sonrasında Obama Doktrini ilan edildi. Taşeronlarıyla hücuma kalktı çünkü Conilerin canı değerliydi. PKK, DEAŞ gibi kara güçlerini besledi. 

Irak ve Suriye’de mantar gibi türeyen ABD destekli teröristler iç savaş çıkarttı. Irak’ta bir milyona yakın insan hayatını kaybetti. Suriye, NATO ve İsrail tarafından defalarca vuruldu. 300 binden fazla insan öldürüldü, milyonlarca Suriyeli yurdundan edildi. 

ABD-NATO, 2. Dünya Savaşı sonrasında 28 ülkeyi bombalamış bir suç makinesidir. İngiliz tarihçi Stuart Laycock ve ABD’li tarihçi Christopher Kelly, ABD’nin BM tarafından tanınan 191 ülkeye askeri müdahalede bulunduğunu söylüyor. Milyonlarca insanın ölmesine ve evinden olmasına yol açan ABD-NATO insanlığın en büyük düşmanıdır. İnsanlık insanca yaşamak için emperyalizmden kurtulmak zorundadır!

Kaynaklar:


Akfırat, Adnan, Şimdi Sukarno zamanı!, Aydınlık, (01 Temmuz 2022)
Alili, Teoman, Batı’nın yıkıcılık şablonu, Teori Dergisi
Çakmak, Haydar, ABD’nin Askeri Müdahaleleri 1801’den Günümüze, Kaynak Yayınları, 2013
Zepezauer, Mark, CIA'nın Büyük Operasyonları, Kaynak Yayınları, 2000
Alp Hamuroğlu, NATO nedir, ne değildir?, Teori Dergisi.

Tarih:
Diğer Haberler