YAZAR
Bir dönüm noktasındayız. Dünyanın yeniden şekillendiği, sistemlerin çatıştığı, güç sahiplerinin değiştiği, büyük yenilgilerle beraber büyük zaferlerin de yaşandığı bir süreçte; Türkiye, dönüm noktalarından birini daha yaşıyor. Bugüne gelene kadar ülkemiz birçok bedel ödedi. Şimdi ödenen bedellerin karşılığında; çıkarlarımıza hizmet eden, yeniden şekillenen dünyada yerimizi alabilmek için gerekli tercihleri yapmanın vakti. İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınma sürecinin alevlendirdiği NATO tartışmaları, dönüm noktasındaki en keskin aşama. Türkiye’nin önündeki görev de bir o kadar keskin: NATO’dan çıkmalıyız!
Güvenliğimizin Güvenliği: Ortak Çıkar, Ortak Zafer
Bir saldırı örgütü olarak NATO, dünyanın birçok yerine tehditler savuruyor. Öncelikle NATO tehdidiyle karşı karşıya kalan tüm komşularımız Türkiye’nin ittifak kurabileceği kuvvetlerdir. NATO’dan çıkışımızın ardından, önce öz gücümüze dayanarak NATO’nun saldırılarını püskürteceğiz. Ama, ABD gibi bir kuvvet bile Doğu Akdeniz’deki ve dünyadaki emperyalist emellerini hayata geçirmek için kendisine müttefikler bulurken, Türkiye'yi yalnızlığa terk etmek akıl kârı değil.[2] O yüzden uluslararası ittifaklar yoluyla bu öz gücün takviye edilmesi şart. Yakın geçmişte NATO tehditlerine karşı kurulan uluslararası ittifakın getirdiği zaferi Karabağ’da tecrübe ettik. Atlantik, Güney Kafkasya’daki varlığını kuvvetlendirmek için piyon olarak kullandığı Ermenistan’ı savaşa sürükledi. Ama, ortak çıkarlar doğrultusunda kurulan ittifak karşısında hezimete uğradı. Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran ve Gürcistan’ın, bölgedeki emperyalist tehdide karşı oluşturduğu stratejik birliktelik, Türkiye’nin NATO tehditlerine karşı mücadelesinde örnektir.
NATO tehditlerine karşı birleşen ülkelerin mücadelesinde, dünyada yankı uyandıran, dengeleri değiştirme gücüne sahip ittifaklardan biri de ASTANA görüşmelerinde karşımıza çıktı. Suriye’den ve bölgemizden terörün temizlenmesi için 2017’de Rusya, İran, Türkiye ittifakı ASTANA görüşmelerinin öncüleri oldu. ABD piyonlarını temizlemek için yürütülen ortak silahlı mücadelede Türkiye, Rusya, İran ve Şam dörtlüsü son sözü söyleyecek güç olacaktır.
Bizi Bekleyen Başlangıçlar
ABD, dünyanın tek hakimi olmaya niyetlenmişti ancak ABD’nin ekonomik dayatmaları ve saldırgan tutumu dünyada kendisine karşı olan direnişi hızla küreselleştirdi. Bu direniş, Avrasya’da toplumcu küresel bir sistemi doğuruyor. Yeniden şekillenen dünyada, NATO tehditlerine karşı yükselen Asya var. Dünyanın gidişatını gözlemleyebilen ABD, önüne yeni bir saldırı politikası çizdi. Rusya-Çin ittifakı ile yükselen Asya ortaklığının Avrupa’yı da içine alarak geniş bir Avrasya ortaklığına dönüşmesini önlemek, ABD’nin önceliği. NATO 2030: Yeni Bir Çağ İçin Birliktelik: Yeni Bir Çağa Uyarlanmış Yeni Bir Siyasi Rol başlıklı rapordaki “Rusya ve Çin’in eşzamanlı jeopolitik ve ideolojik meydan okuması karşısında NATO’nun siyasi uyuma önemle ihtiyaç duyduğu” şeklindeki saptama, odakta Rusya ve Çin’e karşı mücadele olduğunu gösteriyor.[3] Ortak çıkar, ortak zafer taktiği doğrultusunda, Rusya ve Çin başta olmak üzere ortak düşmana karşı stratejik birlikteliğe dahil olmak Türkiye’nin güvenliğini sağlayacak ittifaktır.
Bu ittifakın adı: ŞİÖ (Şangay İşbirliği Örgütü),
Bu ittifakın adı: BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti),
Bu ittifakın adı: BRI (Kuşak ve Yol Girişimi)
ABD’nin tek kutuplu dünya projesini reddeden, çok kutuplu dünya çağrısı yapan bu örgütlenmeler, Türkiye’nin enerji, gıda, sınırlarının güvenliğinin de teminatıdır. Örneğin; Çin’in kuruluşuna önderlik ettiği ikili kalkınma ve milli varlık fonları ile BRICS, üyelerinin önünde yaklaşık 2 trilyon dolarlık bir finans kaynağı açıyor. Batı’da krizin derinleştiği bir dönemde BRICS, çok kutuplu dünyanın inşasında öncü bir ittifak olarak genişliyor. Üyeler, IMF’ye muhtaç kalmıyor; güvenlik ve kalkınmanın her alanında kurumsal işbirliği yapıyor.[4] Türkiye, NATO’nun ekonomik tehditlerine karşı BRICS’te yer almalıdır.
Kuşak ve Yol Girişimi, ortak kalkınma ve gönenç sağlama için tarihî İpek Yolu ticaret rotaları boyunca Asya ile Avrupa ve Afrika’yı birleştiren bir ticaret ve altyapı ağı kuruyor. Girişim, Kuşak ve Yol ülkelerine büyük bir ithalat talebi getiriyor ve yurt dışına yönelen yatırımlar dev bir büyüme fırsatı yaratıyor. 152’den fazla ülkede altyapıya, doğal kaynaklara ve yatırıma yönelik ağların kurulmasını sağlıyor. “Bir Dünya Bankası” çalışması sayısal ticaret modeline göre Kuşak ve Yol Girişimi, Doğu Asya ve Pasifik’te gelişmekte olan ülkelerin gayri safi yurtiçi hâsılalarını (GSYH) ortalama 2.6 ile 3.9 arasında artıracak. (Yıldız, 2019).
ŞİÖ ise güvenliğimizin güvenliğini sağlayacak olan örgütlerden birisi olabilir. Üye ülkelerin, kurulduğundan bu yana önemli askeri tatbikatlar yaptığı örgüt, askeri olarak görevlerinden birisini 2005 yılında açıkça belirtmiştir. 2005’teki ŞİÖ Zirvesi’nde, ABD’ye Orta Asya’daki askeri varlığına son verme çağrısı yapıldı. Bunun üzerine, Özbekistan’daki ABD askerleri ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.[5] ŞİÖ, ülkelerin bağımsızlığını tehdit etmediği, terör örgütlerine silahlar taşımadığı, darbeler tezgahlamadığı için NATO’ya alternatif değildir. NATO’dan güvenli, NATO’dan insancıl, NATO’dan güçlüdür. Çünkü dünyaya sunduğu “Şanghay Ruhu”, karşılıklı güven, karşılıklı kazanç, eşitlik, kültürel çeşitlik ve ulusal egemenliğe gibi temel ilkeleri öne çıkaran anlamı taşır.[6] Tüm bunlar Asya’nın insanlık birikimine yaslanmış, dünyayı kucaklayan siyasetlerin getirdiği kazanımlar. ABD’nin ağalık sistemine karşı Asya’nın kazan – kazan sistemi Türkiye’nin hem ekonomik hem de güvenlik ihtiyaçlarına cevap vermektedir. Şimdi yüzümüzü Asya’ya döndürme zamanı.
Asya’da yükselen uygarlığında yerimizi alma zamanı.
Yükselen dünyada öncü konuma yerleşme zamanı.
“Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler aynı gemide, aynı kaderi paylaşan yolcular gibidir. Geminin fırtınada yol alması ve parlak bir geleceğe yelken açması için tüm yolcuların birlik olması, bir araya gelmesi gerekir. Herhangi birini denize atma düşüncesi kesinlikle kabul edilemez”.[7]
KAYNAKÇA
Akfırat, A. (2020). Çin’in Dünya Güvenliği İnsiyatifi, Aydınlık Gazetesi.
Akfırat, A. (2020). Yeni Uluslararası Düzen Doğudan Şekilleniyor, Aydınlık Gazetesi.
Akfırat, A. (2021). Kuşak ve Yol Girişimi’nin Zaferi, Aydınlık Gazetesi.
Latifoğlu, S. (2022). BRICS, Adil ve Güvenli Bir Finansal Sistem Kuruyor, Aydınlık Gazetesi.
Perinçek, D. (2020). Çözüm Modeli Oluştu, Aydınlık Gazetesi.
Perinçek, M. (2019). Doğu Ekonomi Forumu: Pasifik’in yükselişi, Independet Türkçe.
Perinçek, M. (2020). Doğu Akdeniz'de Kilidi Çözecek Çelişkiler, Independet Türkçe.
Perinçek, M. (2020). Karabağ Stratejisinin Zaferi ve Arka Planı, Independet Türkçe.
Perinçek, M. (2022). Mesele, Sadece Finlandiya ve İsveç'in Üyeliği Değil, Independet Türkçe.
Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu’nun “Türkiye’nin Güvenliği ve NATO Üzerine Kararını ve Gerekçesi”, (2022).
Yıldız, Ö. (2019). Kuşak ve Yol Girişiminin Somut Yararları, TEORİ Dergisi.
Akfırat, A. (2022). NATO’nun yeni konsepti ve Türkiye’nin öncelikleri, Aydınlık Gazetesi.
Dış Haberler Servisi, Arjantin’den sonra İran da başvurdu: BRICS İttifakı büyüyor, Aydınlık (29 Haziran 2022).
[1] Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 12. BRICS Zirvesi’ndeki Konuşmasından.
[2] Perinçek, M. (2020). Doğu Akdeniz'de Kilidi Çözecek Çelişkiler, Independet Türkçe.
[3] Akfırat, A. (2022). NATO’nun yeni konsepti ve Türkiye’nin öncelikleri, Aydınlık Gazetesi.
[4] Dış Haberler Servisi, Arjantin’den sonra İran da başvurdu: BRICS İttifakı büyüyor, Aydınlık (29 Haziran 2022).
[5] Dış Haberler Servisi: Belarus’tan ŞİÖ’ye tam üyelik hamlesi, Aydınlık (16 Haziran 2022).
[6] Gürcan, E. (2019). Amerika Sonra Dönemde Adil Bir Dünya Düzeni İnşa Etmek, BRIQ, 1 (1).
[7] Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in 12. BRICS Zirvesi’ndeki Konuşmasından.