ANKARA HACı BAYRAM VELi ÜNiVERSiTESi ÖğRENCiSi
Ukrayna, 24 Ağustos 1991 tarihinde Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nden (SSCB) ayrılarak bağımsızlığını ilan etti. 1994’te yapılan ilk seçimlerde Komünist Parti %13,6 oy alarak galip geldi.1998 seçimlerinde ise Komünist Partisi %24,7 oyla birinci oldu ve Rusya ile işbirliğini savunan partilerle birlikte mecliste hâkim konuma geldi. 2004’te ise Batı yanlılarının düzenlediği Turuncu Devrim sonucu Amerikancı/Avrupa’yı savunan partiler Ukrayna’ya hakim oldu. 2012 yılına gelindiğinde seçimi Avrasya’yı savunan Viktor Yanukoviç kazandı. Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği ve Ukrayna arasında yapılan anlaşmaları yırtması sonucunda ülkedeki Batı yanlısı partilerin karşı devrim yapması sonucu 2014’ten itibaren Amerikancı/Avrupa’yı savunan partilerin himayesinde ülke yönetilmeye başladı.
Donbass Sorununun ortaya çıkmasında Sovyetler Birliği’nin dağılmasından beri süregelen etkiler vardır. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra kurulan ülkelerden biri de Ukrayna’ydı. Ukrayna’nın doğusunun etnik yapısı Rus kökenlidir. 2014’te Batı yanlısı partilerin yaptığı ‘’Ukrayna Devrimi’’ sonucu bölge halkı Ukrayna’dan ayrılarak Lugansk Halk Cumhuriyeti ve Donetsk Halk Cumhuriyeti’ni kurmuştur fakat hiçbir devlet bu iki ülkeyi tanımamaktadır. Daha sonrasında bu iki devlet Halk Birliği Cumhuriyetini kurduklarını açıklamışlardır. Bu bölgenin önemi sadece kara parçasından ziyade Ukrayna’nın gelişmiş sanayi alt yapısı ve zengin yer altı kaynaklarının olmasıdır.
Avrupa Ülkelerinin Genel Ukrayna Tavrı
Ukrayna’da 2014’te Batı yanlısı hükümetin başa geçmesi sonucunda Ukrayna ve Avrupa ülkeleri arasında ilişkiler gelişmeye başlamıştır. Ukrayna elbet bir gün Avrupa Birliği ve NATO’ya girebileceğini düşünmektedir fakat Avrupa’nın Ukrayna’yı oyalama içerisinde olması nedeniyle resmiyette bir gelişmenin olmadığı açıktır. Yapılan basın açıklamalarında Ukrayna’nın uzatılan bir havuç gibi “AB ve NATO üyesi oldu, olacak” şeklinde açıklamaları bu durumu açıklamaktadır. Birkaç gün öncesinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ukrayna konulu Rusya ziyareti gerçekleştirdi. Hiçbir Rus yetkilinin havaalanında karşılamadığı Macron’un, bir de Putin ile yaptığı ‘’5 metrelik mesafe’’ görüşmesi gündeme oturdu. Bu olay Fransa basınında Fransa’nın Rusya tarafından aşağılandığına yönelik haberlerin yapılmasına neden oldu. Almanya ise geçtiğimiz günlerde Ukrayna’ya 5.000 bin adet miğferin hediye edileceğinden bahsetti. Bu durum Ukrayna’da şaşkınlık yarattı. Kiev Belediye Başkanı Vitali Klitschko yaptığı açıklamasında ‘’Almanya bundan sonra nasıl bir destek verecek? Yastık mı yollayacak?’’ diyerek Ukrayna’nın Batı silahlarıyla donatılmasını savunmuştur. Almanya Şansölyesi Scholz’un açıklamalarında ise ‘’Kriz bölgelerine silah vermiyoruz ve Ukrayna’ya saldırı silahı sağlamıyoruz. Selefim böyle yaptı. Bu doğruydu ve doğru kalacak.’’ ifadelerini kullandı. Birleşik Krallık ise kahraman rolüne bürünerek Birleşik Krallık-Ukrayna-Polonya ittifakının liderliğini üstleneceğini açıkladı ve yakın zamanda Polonya ve Ukrayna’ya askeri sevkiyat ve askeri personellerinin gönderileceğini açıkladı. Avrupa Birliği’nin Brüksel’de bulunan merkezi de kendi istemediği bir durum olduğu zaman ekonomik yaptırımları öne çıkartmaktadır. Bu durum Türkiye örneğinde olduğu gibi Rusya için de geçerli olmuştur. Petrol ve doğalgaz bakımından Rusya ile ticaretinin fazla olmasından dolayı İtalya, İspanya ve Almanya, Brüksel gibi düşünmemektedir. Bu üç ülkenin savunduğu ana tema; diplomatik yollarla sorunların çözülmesi olmuştur.
ABD’nin Ukrayna Politikası
Amerika, 2004’te yaşanan ‘’Turuncu Devrim’’ ve 2014’te yaşanan ‘’Ukrayna Devrimi’’ sonrasında Ukrayna ile diğer dönemlere nazaran yakın ilişkiler geliştirmeye çalışmıştır. 2014 yılından itibaren Ukrayna’yı Rusya’ya karşı kışkırtmak için bölgeye silah yığmaya başlamıştır. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü bahanesiyle de Ukrayna içinde askeri üsler ve deniz üsleri kazanan ABD bu işten en karlı çıkan devlet unvanını kazanmıştır. Ukrayna dışında Romanya, Estonya, Litvanya, Letonya ve Polonya’ya da asker ve silah sistemlerini yerleştirerek Rusya’ya karşı silahlandırma bahanesiyle Doğu Avrupa ülkelerini gizlice işgal etmiştir. ABD, Ukrayna krizini Karadeniz’ yerleşme planları çerçevesinde de değerlendirmektedir.
Macaristan-Ukrayna-Rusya Üçgeni
Macaristan Başbakanı Victor Orban ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Moskova’da bir araya geldiler. Tarımdan sanayiye enerji ve ulaştırma gibi alanlarda anlaştıklarını bildiren Putin, ‘’Macaristan’ı önemli bir ortak olarak görmekteyiz’’ açıklamasında bulundu. Macaristan’ın Ukrayna konusunda Rusya’nın yanında olmasının bir nedeni de Ukrayna içinde yaşayan Macarların Ukraynalı vatandaşlar gibi haklardan yararlanmaması oldu. Macaristan Ukrayna’nın NATO bünyesindeki anlaşmalarına karşı daima veto oyunu kullanmıştır. Macaristan aynı zamanda Avrupa ile başta LGBT olmak üzere kültürel sorunlardan dolayı Avrupa Birliği’nde istenmeyen adam ilan edilmiştir. Eski NATO İstihbarat Başkan Yardımcısı Struzhik yaptığı açıklamada, Macaristan Başbakanı Orban'ın Moskova ziyaretinin amacının ittifakı ve AB'yi bölmek olduğunu belirtti.
Fransa ve Rusya
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Moskova yolu gözükenlerden birisi de Fransa’dır. Ukrayna sorununu konuşmak üzere Moskova’ya giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u Moskova’da havaalanında kimse karşılamadığı gibi Putin ile yaptığı görüşmede yaklaşık 5 metrelik mesafenin olması Fransa-Rusya ilişkilerini düşündürdü. Macron’un daha çok Amerika’ya yakın olması ve ülke muhalefetinin Avrasya cephesinde olması yapboz parçalarını birleştiren ana etmenden birisidir. Özellikle Marine Le Pen anti-NATO ve Avrasya politikasıyla Fransa’da ön plana çıkmaktadır. Sol kanat liderlerden Melenchon da Rusya dostu, NATO karşıtı siyasetleriyle öne çıkmakta. Putin, Avrasya politikasını benimseyen Fransız siyasetçileri yakın zamanda ‘5 metrelik uzaklıktan’ ziyade diplomasiye yakışır bir şekilde Moskova’da ağırlamıştır. Macron’un bir sonraki seçime kadar ABD ile Avrasya arasında yalpalayan Atlantikçi politikası değişmedikçe Avrasya ülkeleriyle sıcak ilişki kurması daha da zorlaşacaktır.
Ukrayna Geriliminde Türkiye’nin Rolü
Türkiye, Ukrayna politikasında Kırım’ın Ukrayna toprağı olduğunu kabul etmektedir. Türkiye, Ukrayna’ya karşı SİHA satarak yeni pazar alanları açtığını düşünmektedir fakat Ukrayna’ya satılan her top mermisinin Rusya ile ilişkilerde turizmden tarıma kadar sorunlarla karşılaşabileceğinin hatırlanması gerekmektedir. Türkiye şu an Ukrayna ile Rusya arasında arabuluculuk yapabileceğini belirtti ama herhangi bir görüşme için Ukrayna’nın silahlanmaması ve diyaloga açık olması gerekmektir. Türkiye’nin bu süreçte yapması gereken Ukrayna ile ticaretten ziyade Rusya gibi önemli bir güçle bölgedeki stratejik işbirliğini ve ticaretini geliştirmektir.
Avrupa’da her ülkenin kendine göre çıkarları var. Fransa, Birleşik Krallık, Polonya, Estonya, Litvanya ve Letonya resmi ağızlardan Ukrayna’ya destek veren ülkelerdir. Belarus ve Macaristan Rusya’nın yanında olup İtalya, Almanya ve İspanya ekonomik ilişkilerinden dolayı Rusya ile diyalog kurulması gerektiğini savunmaktadır. Yapılması gereken ise basittir: ABD-NATO planlarında yalnız bırakılan Ukrayna’nın içinden NATO’yu çıkartıp; Avrasya’ya yönelik politikaların izlenilmeye başlanılmasıdır. Bölgede ABD kışkırtmalarından uzak, Türkiye ve Rusya öncülüğünde bir çözüm masası kurulmasıdır.
Eren Yiğitoğlu
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Topluluğu Sekreteri